Ezel sırlarını ne sen bilirsin ne de ben
Bu muammayı ne sen çözersin ne de ben
Perdenin gerisinde seni beni bir konuşturan var.
Perde kalkarsa ne sen kalırsın ne de ben
Ebu'l Hasan Harakani
Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir
Şol göz yumup açmış gibi
Yunus Emre
Vasıl olmaz kimse Hakk'a cümleden dur olmadan
Kenz açılmaz şol gönulde ta ki pür-nur olmadan
Sür çıkar ağyarı dilden ta tecelli ide Hakk
Padişah konmaz saraya hane ma'mur olmadan
Şemseddin-i Sivasi Hz
İş bu söze Hak tanıktır
Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi
Yunus Emre
Zat-ı Hakk'da mahrem-i irfan olan anlar bizi
İlm-i sır'da bahr-i bi-pâyan olan anlar bizi
Bu fena gülzârına tâlip olanlar anlamaz
Vech-i bâki hüsnüne hayran olan anlar bizi
Niyâzî-i Mısrî
Bir kez gönül yıktınısa
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Yunus Emre
Ârifin her bir sözünü duymaya insan gerek
Bu cihanda sanmayız hayvan olan anlar bizi
Ey Niyâzi katremiz deryaya saldık biz bu gün
Katre nice anlasın ummân olan anlar bizi
Niyâzî-i Mısrî
Bir gönülü yaptınısa
Er eteğin tuttunusa
Bir kez hayır ettinise
Binde bir ise az değil
Yunus Emre
Sayın ziyaretçi ziyaretçi defterine yorum yazabilmeniz için sağdaki Üye Girişi bölümünden giriş yapınız.
Eğer üye değilseniz buraya tıklayarak üye olabilirsiniz.
Eğer şifrenizi hatırlamıyorsanız buraya tıklayarak şifrenizi isteyebilirsiniz.
Tüm Mesajlar
Enver Efe 02.12.2024 19:09 İstanbul
Zahir halk gibi eşyayı Hakk'a perde etme, yoksa eşyayı görüp Hakk'ı göremezsin. Hakk'ı anlasan ve bilsen bile ayrılıktasın ve daima gaflettesin. Asla yakınlaşıp Allah'ın sırrına ulaşamazsın. Hakk'ı bildim ve gördüm dediğin de yalandır. Kendi zannından ibarettir. Bâri Evliyaullahtan utan; gafletle vuslat olmaz. Nitekim Bari-i Tealâ buyurur: "Serhoş iken namaza yaklaşmayın" (Nisa 43) Yani sizler, dünya muhabbetiyle gaflet şarabını içip serhoş iken benim vuslatımı ümit etmeyin. Çünkü, gafletle vuslat olmaz demek; vuslat, uyanıklıkla olur. Daima.Hak'la olmak, Hakk'ı her nefes kendi vücudunda görmektir. Yoksa gaflette olup daima halkla kavga ve çekişmede olup, halkla.muhabbet etmeyip, kimini azarlayıp, kiminin gönlünü yıkıp ve kimine tilki gibi oyun ve hile edip, aldatmaya çalışırsan, içinde yaramaz huylar türlü türlü suretler bağlar. Ameline ve fiiline göre yalancılıkla kimi kurt, kimi tilki ve kimi yırtıcı hayvanlar içini kaplar. Dünya muhabbetiyle, bozuk fikirlerle kalbin kirlenir; halk şerrinden yanına varmaya korkar. İçin dışın hayvan iken bütün yaramaz huylardan kurtulamazsın. Uyanık durup, Hak'tan gaflet etmeyip, gönlü cilalayıp saflaştıramazsın. Gönlünü bozuk fikirlerden, dilini gurur ve davadan kurtaramazsın. Zahirinde ve batınında, Hak'tan gayrı şeyleri temizleyemezsin. Sen bu haldeyken Zat'ı ahadiyetin nuruyla nurlanan sadık aşıkların makam, menzil ve halini yaşamadan, kendi hayvan sıfatınla nasıl onlardan edep ve hayâ etmeyip onların halini ve makamını devam edersin. Sonra da dönüp bunlar benim halimdir dersin. ARİFLERİN DELİLİ ve MÜŞKÜLLERİN ANAHTARI (Mustafa TATÇI - Halil ÇELTİK) Enver Efe 01.12.2024 18:58 İstanbul
Ey sadık aşık, Hakk diye varlığa derler, bâtıl diye yokluğa. Her ne ki vardır, Hak'tır, varlığıyla vardır; yani bütün varlıklar Hakk'ın vücudundan meydana gelirler ve yine Hakk'ın vücuduna dönerler. Peygamber "Ondan meydana gelir ve ona döner" buyurur. Bütün eşya hakikatte Hakk'ın vücudundan meydana gelir ve yine Hakk'ın zâtına geri döner. Buna mebde ve meâd (başlangıç ve son) sırrı derler. Yer, gök ve ikisi arasında Hak'tan başka bir şey yoktur. Nitekim Hakk Tealâ "Allah göklerin ve yerin nurudur." buyurur. Şimdi nur varlığa derler. Varlık Hakk'ındır. Zulümat yani karanlık yokluğa derler. Hak'tan başka var olan bir şey yoktur. Allah Tealâ, "O evvel, âhir, zâhir, batındır." buyurur. Şimdi bundan anla ki, gizli veya açık, O'ndan başka bir şey yoktur. Hep O'dur. Nitekim, 'nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (zatı) oradadır. buyurur. Niyazi Mısri şöyle buyurur: "Kanda baksam dost yüzü andan ayırmam gözü Gitmez dilimden sözü.çağırırım dost dost" Manası: Nereye bakarsam, orada dostun yüzü vardır, gözümü ondan ayırmam; dilimden onun sözü, zikri gitmez, sürekli dost dost diye çağırırım. (alıntı) Enver Efe 30.11.2024 20:09 İstanbul
Cenab-ı Resulullah Efendimizi halinde, yaşantısında, duasında öncelemeyenin ne sözü, ne yaptıkları Allah'a ulaşır. Allah'a nazı geçenin Resulullahı yaşantısında öncelemiş olması, kulluğun esasıdır. Resulullah sevgisi, insanda gönül kandili misali olacak, mum gibi olacak. Kulluk aşk ile sevgi ile yaşandıkça varlığını yok edecek, sadece "hiç" olacak. Mum yanarken hem etrafını ışıtır hem kendini eritir. Aslında mumun hali bizlere çok büyük bir ibrettir. Mumun dibine ışık vermemesi aslımda nefsi adına iş görmediğini anlatır. Evet ihvan enesi adına iş görmez. Allah için olanlar, nefsi için olmazlar. İlahi sevgiyi yansıtanların, nefsi meseleleri olmaz. Onların bütün hesabı, Allah ve Resulü adınadır. Onlar etrafındakileri ısıtır, etrafındakilere ışık ve nur olurlar. Aynı zamanda da varlıklarını yok ederek "mutu kable ente mutu" sırrına ulaşırlar. Yani ölmezden önce ölürler, 'hiçliğe' ulaşarak Hak'ta ebed ve hay olurlar. HİÇ OLMAK (Ali BEKTAŞ) Enver Efe 29.11.2024 19:01 İstanbul
HAK'TAN GAFİL OLMAYALIM Ehlullahtan bazıları şöyle derler: Hakk'a talip olan kimse gaflet etmesin, gönlüne Hak'tan başka bir şey gelmesini engellesin. Eğer âşığın gönlünde Hak'tan başka bir fikir, üç nefes alıp verinceye kadar durursa, o aşığın feyiz yolu bağlanır, ilmullahta ilerleyemez. Gönlünden ruhaniyyet gider. Felçli organ gibi olur, hareket etme, yürüme kabiliyeti kalmaz. Hak'tan başkasını gönlünden çıkar. Bütün âlâkalar, halkın zikri, dostluğu ve düşmanlığından kalbinde bir şey kalmasın; eğer kalırsa Hakk ile senin aranda bir engel oluşur. Hak'tan gafil olursan gönlün kararır, gönlüne gam gelir. Baktığın her şeyi bulanık görürsün. İçeri girer daralırsın, dışarı çıksan daralırsın. Bunun sebebi, Allah'ın evi, haremi olan gönlüne na-mahremi koymandır. Hakk'ın sana, evime na-mahrem koyma diye, açık bir azap ve ikazı vardır. Zahir ve batınını (iç ve dışını) Hak'tan başkasından temizlersen, işte o zaman cünüplükten, abdestsizlikten kurtulup vuslat namazını kılarsın. O vakit bütün ilim, fiil, söz, davranış, hareket ve sakinliğin ibadet ve tâat olur. (alıntı) Enver Efe 29.11.2024 00:23 İstanbul
İBADETSİZ DİN OLMAZ Dostlar, abdestte ve namazda daim olalım. Şükür namazlarına, gece namazlarına devam edelim. Her gün mutlaka Kur'an okumak için kendimize zaman ayıralım. Ama yarım sayfa ama bir sayfa ne kadar okuyabiliyorsak okuyalım. Zikirden dilimizi ve gönlümüzü uzak tutmayalım. Farkında olsak da olmasak da zikir bizi belli bir kıvama ulaştıracak. Gönül iştiyakımızı, aşkımızı ve sevgimizi fazlalaştıracak. Ezberci Müslüman olmayalım. Namazımızı gaflet ile kılan olmayalım. Namaz kılarken ne yaptığımızın bilincinde ve şuurunda olalım. Namaz; müminin miracıdır. Namaz; İslâm'ın dinin, inancın ve teslimiyetin temel esasıdır. İnsanın gönlünde ve ruhaniyetinde kâmil bir duruş inşa edebilmesi için alt yapıda mutlaka abdest ve namazın olması gerekir. Kaçınılmaz bir ön şarttır bu. Abdestte hazır olursan namaza da hazır olursun. Fakat abdestte hazır değilsen zaten namaza da hazır değilsin. Abdestli olmak; her an tefekkürlü ve Rabbine âmade olmak manasınadır. Kılmış olduğumuz vakit namazları, hayatın daim namaza dönüşmesinde bir ön hazırlıktır. Zaten hayatın bir tamamı daim salâta dönüşmeden insan her an Rabbine âmade yaşamış olmaz. Kulluk; cennet arzusu ve lezzeti için değil, bizatihi Allah için, cemalullah için olmalıdır. Mevlâ'ya muhatap olan ve o ulu huzurda duran için artık cennetin ne hükmü olur? HİÇ OLMAK (Ali BEKTAŞ) Enver Efe 27.11.2024 19:58 İstanbul
EHLULLAH ŞÖYLE BUYURUR Hakikat sırrı esrarın cihanda ehl-i hâl anlar Âvam olan ne bilsin hâli aşkı hep vebal anlar
Okurlar levh-i mahvufuzun kitabın ehl-i hâl olan Kalan zahirde billahi heman bir kıyl u kal anlar
Beka camı şarabından müyesser olmayan şahsa Cihan zehrini nuş idüp ki ol bi-çare bal anlar
Tefekkür ede mi hâl-i rumuz-ı aşkı her âdem Hakikat remzini herkes ne bilsin hoş hayâl anlar Şiirin tercümesi Sırların sırrını hakikatte cihanda hâl ehli anlar, avam olan ne bilsin, aşk halini vebal sanır. Kâlp âlemine temizlenmeden girebileceğini mi sanırsın! Gönül halini beyan etsen, görmeyi bilmeyenler hayâl sanırlar. Hâl ehli olanlar, Levh-i Mahfuz kitabını okurlar, zahirde kalanlar ise yemin olsun ki bir dedi kodu sanırlar. Bekâ, sonsuzluk kadehinin şarabından nasip olmayan çaresiz kimse, dünyanın zehirini içer de bal şerbeti içtim sanır. Her insan aşk rumuzunun halini düşünebilir mi! Hakikat sırrını herkes ne bilsin, hoş bir hayâl zannederler. (alıntı)