21 Mart 2023
28 Şaban 1444
MENÜ
SOHBETLER HAZRET-İ MUHAMMED'IN
(S.A.V) HAYATI
SEVGİLİ PEYGAMBERİM KUR'AN-I KERİM İLMİHAL İSLAM VE TOPLUM 40 HADİS HADİS-İ ŞERİFLER OSMANLICA SÖZLÜK RÜYA TABİRLERİ BEBEK İSİMLERİ POSTA KODLARI ABDÜLKADİR BİLGİLİ
(SEBATİ) DİVANI
NİYAZİ MISRİ DİVANI HİKMETLİ SÖZLER KUR'AN-I KERİM ÖĞRENİYORUM KUR'AN-I KERİM (SESLİ ve YAZILI) SESLİ ARŞİV İLAHİLER
İSLAM ve TASAVVUF
TASAVVUFUN TARİFLERİ TASAVVUFUN DOĞUŞU TASAVVUFUN ANADOLU'YA GİRİŞİ HALVETİLİĞİN TARİHİ HALVETİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ HALVETİLİĞİN TÜRK TOPLUMUNDAKİ YERİ HALVETİYYE SİLSİLESİ PİRLERİMİZİN HAYATLARI MEHMET ALİ İŞTİP (VAHDETİ) ABDÜLKADİR BİLGİLİ (SEBATİ) İBRAHİM GÜLMEZ(KANÂATÎ)
EHLİ - BEYT
EHL-İ BEYT KİMDİR? EHL-İ BEYTİ SEVMEK
RESÛLULLAH'I SEVMEKTİR
EHL-İ BEYT EMANETİ RESÛLULLAH'TIR EHL-İ BEYTİN HALİ NUH'UN GEMİSİ GİBİDİR EHL-İ BEYT OLMAK HEM NESEBİ HEMDE MEZHEBİDİR
ONİKİ İMAMLAR
HZ. İMAM ALİ K.A.V RA HZ. İMAM HASAN-I (MÜCTEBA) HZ. İMAM HÜSEYİN-İ (KERBELA) HZ. İMAM ZEYNEL ABİDİN HZ. İMAM MUHAMMED BAKIR HZ. İMAM CAFER-İ SADIK HZ. İMAM MUSA-İ KAZIM HZ. İMAM ALİYYUL RIZA HZ. İMAM MUHAMMED CEVAD (TAKİ) HZ. İMAM ALİ HADİ (NAKİ) HZ. İMAM HASAN’UL ASKERİ HZ. İMAM MUHAMMED MEHDİ






YAKUP ve YUSUF ALEYHİSSELAM


İsmail As.bahsinde belirtildiği gibi Hz.Muhammed Mustafa SAV efendimiz zahiren Hz İshak'ın kardeşi Hz.İsmail soyundan gelmiştir.Diğer bütün peygamberler İshak As'ın oğlu Yakub As.soyundan gelmişlerdir.İshak As.'ın diğer oğlu El-is soyundan ise büyük kral ve hükündarlar zuhura gelmişlerdir.

Yaratılışları dolayısıyla El-is ve kardeşi Yakub As. birbirleri ile geçinemezlerdi.BU sebepten dolayı Hz.İshak,Yakub'u evlendirme bahanesi ile Haran'ın yurdunda dayısı Leban'ın yanına gönderdi.Yakub As. Orada peygamberlikle görevlendirildi ve atası Hz.İbrahim'in şeriatı ile görevine başladı.(Ankebut,27)

Yakub As.burarada uzun yıllar çalıştı.Dayısı Leban'ın Leyya ve Rahil adlarındaki kızları ile evlendi.Leyya'dan yedi çocuğu Dünya'ya geldi.İkinci eşi Rahil'den çocuğu olmuyordu.Bunun üzerine Rahil kendi cariyesi Belha'yı Yakub As.'a nikahladı.Belha'da üç çocuk dünyaya getirdi.Leyya'da bu durumu kıskanarak kendi cariyesi olan Zelfe'yi Yakub As.'a nikahladı.Hz.Yakub'un Zelfe'den de üç çocuğu oldu.Bütün bu çocuklar Rahil'İn kıskançlığını dahada arttırdılar.Bu sebeple Rahil pazardan çocuklu bir kadın köle satın aldı.BU çocuğada ısınamayıp çocuğu ve annesini ayrı ayrı yerlere köle olarak sattı.Yakub As.bu durumu öğrenince çok üzüldü.Her ne kadar bu ana ile çocuğu arattı isede bulunamadı.Bir kaç yıl sonra Rahil'in Yusuf ve Bünyamin adlarında iki oğlu Dünyaya geldi.Kısa süre sonra da Rahil beka alemine göçtü.

Yusuf As.'da diğer kardeşlerinden farklı olarak fevkalaede bir güzellik ile paygamberlik vasıfları zuhur ettiğindne babası,evlatları arasında en çok onu severdi.Yusuf As.12 yaşında iken bir gece rüyasında 11 yıldız ile ay ve güneşin kendisine secde ettiklerini gördü ve rüyasını babasına anlattı.Bu rüyayı tabir eden Yakub As.,Yusuf'a rüyasını kardeşlerine anlatmamasını yoksa ona bir zarar verebileceklerini söyledi.Fakat hikmeti ilahi gereği Yusuf'un kardeşleri bu rüyayı duydular ve onu öldürmeyi planladılar.Bir gün gezdirmek bahanesi ile Yusuf'u bir kuyuya attılar.Gömleğini kana bulayıp babalarına götürerek kardeşimiz Yusuf'u biz yarış yaparken bıraktığımızyerde kurt yemiş dediler.Yakub As.gerçeği bildiği halde sabredip Cenabı Hak'kın takdirine rıza gösterdi.

Bu sırada Mısır'a gitmekte olan bir kervan Yusuf'un atıldığı kuyunun yakınından geçmekte idi.Kervandakiler su almak için kuyuya bir kova indirince Yusuf'u kuyudan çıkardılar.Çok güzel bir çocuk olduğunu görünce onu Mısır'a götürüp satmayı düşündüler.Bu olayı gizlendikleri yerden takip eden Yusuf'un kardeşleri yanlarına gelip ;”Bu bizim kaçak kölemizdir”diyerek onu az bir para karşılığında sattılar.Esir tacirleri de Yusuf'u Mısar'a götürüp Mısır vezirine sattılar.Vezir Züleyha isminde bir kadın ile evliydi.Çocukları olmayan bu aile Yusuf'u kendi evlatları gibi sevip yetiştirdiler.(Yusuf,4-21) Cenabı Hak Yusuf As.'a rüya tabiri ilmini bahşetti.(Yusuf,21)Yusuf As.kemal çağına erişince yine Cenabı Hak tarafından kendisine ilim hikmet ve anlayış bahşedildi.(Yusuf,22)

Yusuf As.sarayda herkes tarafından çok sevilmekte idi.Bilhassa bütün hanımların gözü onun üzerinde idi.Bir gün vazirin hanımı Züleyha murad almak amacyla Yusuf'u odasına çağırttı.Yusuf As.Cenabı Hak'Kın uyarısı ile ona iltifat etedi.Odadan dışarı çıkarken Yusuf'u engelemek isteyen Züleyha gömleğini tutunca,gömleği arkadan yırtıldı.Tam bu sırada kapıda vezir ile karşılaştılar.Züleyha Yusuf'un kendisine saldırdığını idda ederek iftira edip cezalandırılmasını istedi.Olayın şahidi yoktu.Ancak hanımın akrabalarından zeki bir kişi durumu vezire şöyle aydınlattı.

“Eğer gömek önden yırtılmış ise Yusuf suçludur.Arkadan yırtılmış ise hanım suçludur”dedi.

Yusuf'un masum olduğunu anlayan vezirondan olayı gizlemesini rica etti.Hanımına da günahkar olduğunu ve tövbe etmesi gerektiğini ikaz etti.Fakat yinede bu olay şehirdeki diğer kadınlar arasında duyuldu.Hanımlar Züleyha'yı ayıpladılar.Bu kadın besbelli çıldırmış dediler.Bu dedikoduları duyan Züleyha Mısır hanımlarına evinde bir ziyafet tertip etti.Önlerine meyve ile keskin birer bıçak koydurttu.Onlar meyvelerini soyarken Züleyha Yusuf'u içeri çağırttı.Yusuf'un güzelliğini gören bütün kadınlar şaşkınlıklaından ellerini kestiler ve Züleyha'ya hak verdiler.Bu bir insan değil ancak güzel bir melektir dediler.Züleyha kadınlara ;”İşte kendisi hakkında beni ayıplamış olduğunuz adam budur” dedi.Eğer yine kendisini reddederse zindana atılabileceğini söyledi.(Yusuf,23-32)

Vezir ve saray halkı her ne kadar Yusuf'un suçsuz olduğunu kabul etseler dahi,dedikoduların yatışması için bir müddet onu zindana atmayı uygun gördüler.Böylece Yusuf zindana atıldı.(Yusuf,35)Onunla birlikte iki gençte aynı zindana girdiler.Gençler bir gün Yusuf'a gördükleri rüyaları anlatarak tabirini istediler. Yusuf onlardan birine affedilerek yine eski vazifesine döneceğini ,diğerinede asılarak idam edileceğini bildirdi.Onlara uzun nasihatlarda bulundu ve onları bir olan Allah'a iman etmeye davet etti.Kurtulacak olan gence de zindandan çıkınca Hükümdar'a halini bildirmesini suçsuz yere zindanda bulunduğu anlatmasını istedi.Fakat affedilip zindandanda çıkan genç,Hükümdar'a Yusuf'dan bahsetmeyi unuttuğu için Yusuf uzun yıllar zindanda kaldı.(Yusuf,36-42)

Bir gün firavun rüyasında yedi zayıf ineğin yedi semiz ineği yediğini,yedi yeşil başağında yedi solgun başak tarafından sarmalandığını gördü.Kahinlerden rüyasını tabir etmelerini istediğinde,hiç kimse bu rüyaya bir mana veremedi.Yusuf'un zindandan kurtulan arkadaşı bu vesle ile Yusuf'u hatırladı.Firavuna gidip rüyasını tabir ettirebileceğini bildirerek,zindanda başından geçenleri anlattı ve zindana girmek için müsaade aldı.Sonra zindana giderek Yusuf'a Firavun'un rüyasını anlattı.Yusuf rüyayı tabir ederek ;yedi yıl bolluktan sonra,arkasından yedi yıl kıtlık olacağını ,bu ilk yedi senede bol ziraat yapılıp tanelerin bozulmamaları için başaklarda bırakılarak depo edilmeleri gerektiğini ancak bu tedbirle kıtlığın atlatılabileceğini söyledi.Bu tabiri dinleyen firavun Yusuf'un zindandan çıkarılarak huzuruna getirilmesini istedi.DAvet için zindana gelen elçiye Yusuf;Suçsuzluğunun ispatı için gerekli soruşturmanın yapılarak işin gerçeği anlaşılınca zindandan çıkacağını söyledi.Bunun üzerine geçmişteki olayla ilgili soruşturma yapıldı.Herkesin Yusuf'un suçsuzluğunu itiraf etmesi üzerine Yusuf zindandan çıktı.Firavun Yusuf'u kendisine yardımcı tayin ederek,Yusuf'un arzusu üzerine hazinesinin başına getirdi.(Yusuf,43-56)Yusuf görevine başlar başlamaz kıtlık tedbirlerini almaya başladı.Halktan bedeli karşılığı ürünlerinin beşte dördünü alıp ambarlarına doldurdu.Vezirliğinin ikinci yılında kocası ölmüş olan Züleyha(Zeliha) ile evlendi(Züleyha Yusuf'dan yaşlı olduğu için,evlenirlerken Cenabı Hak'kın Züleyha'yı 17 yaş gençleştirdiği rivayet edilmektedir).Bu evlilikten Efraim ve Mişa adlarında iki oğulları ile Rahmet(Rahme)adında bir kızları oldu.

Bolluk yılları bitip kıtlık yılları başladı.Mısır çevresindeki diğer ülkeler kıtlığın birinci yılında ellerinde bulunan stokları bitirdiler.İkinci yılda kıtlık kendini hissettirmeye başladı.Ülkenin muhtelif yerlerinden halk,zahire almak için Mısır'a gelmeye başladılar.Yusuf As. gelenleri bizzat karşılayarak zahire satışını kendisi yönetmekteydi.Bu arada Yusuf'un kardeşleride zahire almak için Mısır'a gelmişlerdi.Yusuf As'ın huzuruna çıkarılan kardeşleri Yusuf'u tanımadılar.Fakat Yusuf onları tanıdı,ancak tanımamazlıktan gelerek istedikleri zahirenin verilmesini ve ücretininde yüklerin içine konulmasını emretti.Kardeşlerine;bir daha ki sefere Bünyamin'i de getirmezlerse kendilerine zahire verilmeyeceğini söyledi.Kardeşleri babalarını yanına döndüktüklerinde Yusuf'un söylediklerini ilettiler.Zahireyi indirdiklerinde ise bedellerininde iade edilmiş olduğunu gördüler.Bunun üzerine Yakub As. Bünyamin'i daha evvel Yusuf'un başına gelen hadiseden dolayı geri getireceklerine dair yemin ettirerek kardeşleri ile Mısır'a göndermeyi kabul etti.Bünyamin'i hazırladı ve ayrıca vezire sunulmak üzere bal,baharat,fıstık,badem gibi hediyelerle oğullarını Mısır'a yolladı.Oğullarına Mısır'a ayrı kapılardan girmelerini öğütledi.Onlarda babalarının sözlerini riayet ederek ayrı ayrı kapılardan Mısır'a girdiler(Yusuf,56-67)

Yusuf As. Bünyamin'i yanında alıkoymak istediğinden kardeşlerine erzak dağıttığında Bünyamin'in çuvalına altın su tası sakladı.Onlar yurtlarına giderlerken kervanı durdurup çuvalları arattırarak su tasını Bünyamin'in çuvalından çıkarttı.Devrin hükümlerine göre Bünyamin'in çuvalından çıkarttı.Devrin hükümetlerine göre Bünyamin'i yanında alıkoydu.Kardeşleri geri dönüp babalarına kardeşimiz hırsızlık etti ve vezir tarafından alıkonuldu dediler. Yakub As. onlara sizin bilmedikleriniz Cenabı Hak tarafından bana bildirilir. Siz tekrar Mısır'a geri dönün ve Yusuf ile Bünyamin'i orada araştırın diyerek onları Mısır'a yolladı.Yusuf As. bu defa onlara kimliğini açıkladı ve babasının halinden sual etti. Kardeşleri babalarının çok yaşlandığını ve gözlerininde görmez olduğunu söylediler.Yusuf As. kardeşlerine; "şu gömleğimi alın ve bunu babamın gözlerine sürün, gözleri açılacaktır.Sonra babamı ve bütün ailemi alıp benim yanıma getirin" dedi.(Yusuf, 68-93)

Kardeşleri Yusuf'un söylediklerini yerine getirdiler. Babalarının gözleri açıldı.Bütün aile hep birlikte Mısır'a geri döndüler.Yusuf As. Yakub As'ın vefatından 54 yıl sonra 120 yaşlarında beka alemine göçtü.Halkk tarafından çok sevildiğinden naaşı gömülmeyip mumyalanarak mermer bir tabuta yerleştirilip Nil nehrine bırakıldı.Yine rivayet edilir ki Musa As. Mısır'dan çıkarken tabutu da beraberlerinde götürüp kenan ilinde atalarının yanına defnetmişlerdir.



İslamda İlk Uyanış
Ahmet KAYNAR



SON EKLENENLER
GÜNÜN AYETİ
Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir.
(Bkz. Yasin, 21)
ÖZLÜ SÖZLER
  • Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir.
  • Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun?
  • Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır.
  • Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. (Hz. Ali)
  • Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur.
  • Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir.
  • En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır.
  • Alem-i Berzah insanın kendisidir.
  • Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır.
  • Mutaşabih ayetler ledünidir.
  • Ölüm ve cehennem korkusu Hak'ka dost olmayanlar içindir.
  • Şartlanmalardan ve önyargılardan arınmadan kimse masum olamaz.
  • Uzlaşmak için bahane arayan düşman zıtlaşmak için bahane arayan dosttan daha iyidir.
  • Baki hakikatler fani merkezli inşa edilemez.
  • Her zorluğun çözümü sevgidir.
  • Allah var gayrı yok sevgi var dert yok.
  • Allah de ötesini bırak.
  • Sorunları erteleyen ve örten değil çözüm üretip sorunları çözen olmalıyız.
  • Kişinin irfanı kemalatı nispetinde şeytanı da nefsinin şiddetinde olur.
  • Kötü huylardan kurtulmanın en keskin yolu ilahi aşka yanmaktır.
  • Mücevherden sarraf olan anlar, başkası bilemez. Ne fark eder kör için elmas da bir, cam da bir. Eğer sana bakan kör ise sakın sen kendini cam sanma.(Mevlana)
  • Kendini oldum ve doğru zannedenler kendileri gibi düşünmeyenlerden rahatsız olurlar.
  • Eflatun'a dediler ki "Ne kadar çok çalışıyorsun". O da dedi ki "hayır ben sevdiğim işi yapıyorum"
  • Allah kuluna sevdirdiği her işi kuluna kolaylaştırır.
  • Kurtuluş hidayete tabi olanlar içindir. Selam olsun hidayete tabi olanlara.
  • Tevhid-i Ef-al meratibi ihvanın kendi gerçeğine seyir haritasıdır.
  • Kişi ilk önce kendisinin arifi olacak ki Rabbinin arifi olabilsin.
  • İnanmak başka şey, teslim ve tabii olmak başka şeydir.
  • Kalıcı dostluklar edinin.
  • İhvan gibi yaşa, gerisine karışma.
  • Mutlu insan başkalarının mutluluğu için yaşayandır.
  • İslam dini istişare esaslıdır.
  • Allah için affet, Allah için paylaş.
  • İhvanlığını işine göre değil, işini ihvanlığına göre ayarlayacaksın.
  • Kul, iradesini Allah’a teslim edendir.
  • Hakk'ı hatırladığımız unuttuğumuzdan fazla olsun.
  • "Olacağım" diyene engel yok, "olmayacağım" diyene bahane çok.
  • Ben merkezli değil, biz merkezli olun.
  • Dervişçe yaşamak, tevhitçe yaşamaktır.
  • Yaptığınızı azimle yapın, hırs ile yapmayın.
  • Kullukta devamlılık esastır.
  • Önce emin insan olmalıyız.
  • Derviş, halinden belli olmalıdır.
  • Beşeriyet kemalâtın hammaddesidir.
  • Mükemmeliyet istikamette daim olmaktır.
  • İnsanın cismi arza, ruhaniyeti semaya mensuptur.
  • Yaradılış farziyetimiz hakkı bilmektir.
  • Hakk'ı tanımanın ön şartı Resulûllah’ı tanımaktır.
  • İnsanın sırrında Allah’ın sonsuzluğu vardır.
  • Kulluğa bahane yok değer üreteceksiniz.
  • Şikayet, Mevla’ya hürmetsizliktir.
  • Kulluk adına yapmadıklarımıza hiçbir bahane geçerli olmayacak.
  • Bu âleme kavga için gelmedik.
  • Telkin öncelikle bizim nefsimize olmalıdır.
  • İnsan, Allah’ın sırrı Allah da insanın sırrıdır.
  • Varlığımızın sebebi zuhuru, Cenab-ı Resulûllah’tır.
  • Kullukta teslimiyet “Rağmen” olmalıdır.
  • Kazası olmayan tek şey hayatımızdır.
  • Sevgi dışındaki bütün hallerde zorluk vardır.
  • Nefsinde mevsimi hazan olanın, gönül mevsimi bahar, Ahireti bayram olur.
  • Hayat yaşamak, yaşamaksa sevmektir.
  • En güzel keramet istikamet üzere olmaktır.
  • Kişinin Rabbini tanıması için kendini tanıması lazım.
  • Hakk’ı ancak Mirat-ı Muhammet’ten görebiliriz.
  • İnsanı Hakk’ta sonsuzlaştıran ve yaşatan, sevgidir.
  • Sevgi bütün yaratılanların varoluş mayasıdır.
  • Sevgisiz olan her mekân ve mahâl mundardır.
  • Sevgi Allah için yanmak ve olmaktır.
  • Allah’ın ve Resulullah’ın sevgisi ile yanmayan gönül hamdır, ahlâttır.
  • Hakikat ehlinin sermayesi aşk-ı sübhandır.
  • Talepte kararlılık, kararlılıkta da sabır esastır.
  • Sabır, sadrın genişliği kadardır. Sadır genişliği ise; kabulümüz, sevgimiz kadardır.
  • Kamil insan demek;Bütün duygularda,düşüncede ruhta olgunlaşmış insan demektir.,
  • Dervişân, Mürşidinin eşiğinde sadık olduğu sürece, farkında olsa da olmasa da tekamül halindedir.
  • Kim ki Allah’ı ciddiye almaz ise; Allah o kimseyi ciddiye almaz.
  • Hakkı görmeyen gözler amadır.
  • Gayret olmadan kişinin ulaşacağı hiçbir âliyet olamaz.
  • Kendi gerçeğimize yol bulmak için arz üzerinde var olan bütün mevcudiyetten istifade edeceğiz.
  • Bu fırsat âleminin bir tekrarı daha yoktur.
  • Hiçbir oluşum kendi halinde, kendi başına müstakil değildir.
  • İhvan isek bir iddianın sahibiyiz demektir.
  • İhvanın kemâlâtı, olgunluğu, karşılaşmış olduğu olumsuz tecellilere verdiği tepkilerle ölçülür.
  • Kişi muhatabı ve müdahili olmadığı hiçbir meselenin şahidi olamaz.
  • Herkes kazanımlarını kayıplarını tespit etsin ki şuurlu bir hayat yaşayabilsin.
  • Birebir uyarılar insanı daha çok uyandırır.
  • Bütün canlılara dostça yakın olmalıyız.
  • Tekâmül için her anı yeniden yaşamak , her anın yeniden talibi olmak zorundayız.
  • Gayret etmeyen kişiden Kâmil insan olmaz.
  • Ehl-i talip bu Kâinatın özelidir, özetidir.
  • Kul, hizmeti kadardır. Kul, sevgisi kadardır, Kul hoş görebildiği kadardır. Kul feragat edebildiği kadardır. Kul paylaşabildiği kadardır.
  • Ehl-i ihvan’ın sevgisi Rabbi’nin sevgisi, meşguliyeti Rabbi’nin meşguliyeti olmalıdır.
  • Her an Rabbi ile meşgul olanın, muhatabı Rabbi olur.
  • Güzel bakmalı, güzel konuşmalı, güzel dinlemeliyiz.
  • Hayırları geciktirdiğimiz zaman şerre dönüşür. Şerleri geciktirdiğimiz zaman hayra dönüşür.
  • İhvanın irşad olmasının ön şartı teslimiyattır.
  • İlmen yâkinlik; bilmek ve kabul etmektir.
  • İhvan telkin edileni yaşadıktan sonra Hakkel yâkina ulaşır.
  • Kul, Rabbini ne kadar ciddiye alırsa, Rabbi’de onu o kadar ciddiye alır.
  • Rahman’ın sevgilisi olmak gönlü cenab-ı Resulullah’a yönetmek ve tabi olmakla orantılıdır.
  • İhvan, kendi özünde kâmil duruşa ulaşırsa, onda bir değil de nice esmanın açılımı, nice sıfatın inkişaf ve izhariyeti yaşanacaktır.
  • Dünkü gibi konuşan, dünkü gibi anlayan, dünkü gibi yaşayanın anı ve akibeti hüsrandır.
  • Ehli gönül olan, ,Resulullah’a ve Ehli Beyt’egönül veren Ehl-i İhvan’ın seyr-i sülüğü nefis merkezli akıl ile değil gönül merkezli akıl iledir.
  • İhvan, hayırda ve şerde damlayı derya mesafesinde görecek kadar Rabbini önemseyen olmalıdır.
  • Hakka vuslat, ancak aşk- sübhân ile olur.
  • Aşığın, sevgisinin sancısıyla uykularının kaçması lazım ki, orada aşktan söz edilebilsin.
  • Hayatla zıtlaşan değil hayatla uzlaşan olmalıyız.
  • Eğer kişi yarışacaksa hayırda yarışsın selâmda, yarışsın, paylaşmada hoş görüde affetmede yarışsın.
  • Kişi tercihinin neticesini yaşar.
  • İnsan, sevebildiği kadar, değer üretebildiği kadar insandır.
  • İhvan, arif olmalı ve gönlünü bütün olumsuzluklardan arındırmalıdır.
  • Herkes yaptıklarının neticesini yaşayacak.
  • Biz kulluğumuzu her gün yeniden yenilemeliyiz.
  • Üstünlük ancak takva ile sevgi iledir.
  • Allah hiçbir zaman abes ile iştigal etmez.
  • Her işte bizim için hikmet ve hayır vardır.
  • Ehl-i ihvan hiçbir zaman olumsuzluk adına hesap yapmamalıdır.
  • Herkesin şeytanı, Cebrail’i, Mikail’i, İsrafil’i ve Azrail’i kendisiyle beraberdir.
  • Ehl-i ihvan demek arif olan, Hakk'a eren demektir.
  • Sevginin tezahürü ibadettir.
  • Eğer inanıyor, iman ediyor, seviyorsanız, yap denileni yapacak ve aksatmayacaksınız.
  • Sevenin ne gecesi ne gündüzü ne yorgunluğu ne bahanesi ne de mazereti olur.
  • Karşılaştığımız zorlukların tamamı tekâmül için ikrarımızı ispat içindir.
  • Bu âlem teşbih, tespit, tenzih, takdis ve şahadet âlemidir.
  • İnsanın Hak katında kadri, kıymeti sevgisi kadardır.
  • İnsan, yaşadığı zorluklar aşabildiği engeller kadar insandır.
  • Hiç zorluk, acı çekmeden, uğraş ve çaba sarf etmeden kimsenin başarıya ulaştığı görülmemiştir.
  • Hepimiz Allah’ın Resulûllah’ın ve Ehlibeyt’in aşkından muhabbetinden istifade edip Hakk’ta bakileşebilecek yetilere sahibiz.
  • İnsan, asliyeti kendisine unutturulmuş varlıktır.
  • Müsemmâ ehli olan için, isimler değişşe de asliyet değişmez.
  • Hiçbir güzelliği kendimize mal etmeden, bütün güzellikleri Rabbimizden bilmeliyiz.
  • Herkesin imtihanı iddiası kadar olur. Yani iddiası büyük olanın, imtihanı da büyük olur.
  • Kâinat, insan için, insana hizmet için halk edilmiştir.
  • Hayatın tamamı, kulluğun ve dostluğun talimidir.
  • Kişi bilgisinde değil yaşantısında kâmil insan olur.
  • Bizim yaşadıklarımız; tercihlerimizin, taleplerimizin ve dualarımızın neticesidir.
  • Mezheplerin farklı olması, dünya iklimlerinin, ırkların ve kültürlerin farklı olmasındandır.
  • İrfan mekteplerinin temelde aynı, detaylarda farklı farklı olması insanların, meşreplerinin farklı farklı olmasındandır.
  • Kimi takva ile kimi zikrullah ile, kimi hizmet ile, kimi de ibadet ile Hak rızasına ulaşmak ve kâmil insan olmak arzusundadır.
  • Din adına zıtlaşmalar, taraflaşmalar ve tefrikalar çıkarmak Rahman’ın ve Kuran’ın reddettiği duruşlardır.
  • Elin eksiğiyle uğraşan, kendi eksiğini hiçbir zaman göremez.
  • Biz bu âleme eksik tespit zabıtalığına gönderilmedik.
  • Âşık; mâşûkunu hususiyetle geceleyin, en çok yalnızlık halindeyken düşünür.
  • Geceleri ve seher vakti çok özeldir.
  • Dostluğun ilk şartı sevmektir. Fakat çıkarsız beklentisiz sevmektir.
  • Dost olmak, dostun her türlü yüküne katlanmaktır.
  • Bizim için yaşamak bir gündür, o da bugündür.
  • Kulluk adına yapmamız gereken ne varsa sabırla ve ihlâsla yapmalıyız.
  • Hak katında gıdalanmanın birinci esası, âdab-ı Muhammediye ve hakıkati Mahmudiye ile kıyam durmaktır.
  • Biz eyvallah tacını, ‘sensin’ tacını başımızdan, hiçlik hırkasını da eğnimizden hiçbir zaman çıkartmayacağız.
  • Bir damlanın hiçliğe ulaşması, onun deryaya düşmesiyle olur.
  • Bize ulaşan her tecellinin, Mevlâ'dan olduğunun bilincinde olalım ve rıza gösterelim.
  • Sakın tecellilerden kahreden, kederlenen olmayalım.
  • Tecellilerden şikayetçi olmak, kulun Rabbine olan saygısızlığıdır.
  • İhvan, hangi tecelli içinde olursa olsun, mutlaka güzel düşünmeli ve güzel değerlendirmelidir.
  • Edep ve âdap dışında nefes almayalım.
  • Biz, Cenâb-ı Resûlullah’ın vitrini olmalıyız.
  • Bütün nimetler ve âliyetler, gayret ve hizmet iledir.
  • Biz hangi hali yaşıyorsak bizim için hayırdır ve hikmetlidir.
  • Hikmete tabi olanlar hikmet ehli olurlar.
  • "Senin için Ya Rabbi" zevkiyle hayatı yaşayalım.
  • Huzur, ancak tevhid ile aşk ile sevgi ile Allah’a ve Resûlun’e yönelmek iledir.
  • Güzel ahlâk ve sevgi insanlığın omurgasıdır.
  • Her gününü son gün, her namazını son namaz, her muhabbetini son muhabbet gibi kabul eden kişinin yaşantısı Ehl-i ihvanca olur.
  • Büyük laf etmemeye çalışalım.Tevazu sahibi olalım.
  • Ehl-i Beyt olmak, hem nesebi hem de mezhebidir.
  • Ehl-i Beyt, Kur’an’ın ete kemiğe bürünmüş halidir.
  • Yaptığımız her şey kulluğumuzu ispat edercesine olmalıdır.
  • Halkı memnun etmek için Hakk'ı incitmeyelim.
  • Kemalat, hissedilen ilk nefesten son nefese kadar sadece Allah ve Resûl’u için say ve gayret etmektir.
  • Tevhid-i Ef-al hakikatin zübdesi, tevhidin nüvesidir.
  • Kullukta edebi olmayanın Hak’ta izzet bulması mümkün olamaz.
  • Hikmetleri seyretmenin tek şartı, tecellilere karşı sabırlı olmaktır.
  • Kişi yaşamış olduğu imtihanları aşabildiği kadar tekâmül etmiş olur.
  • Aslında bize zor gelen tecelliler, bizim için ikramdır.
  • Kulluğun esasında yap denileni yapıp sonucuna da razı olmak vardır.
  • Bütün kâinat, kişinin kendi hakikatine misaldir.
  • Öncelediğimiz Allah ve Resûl’u olmalı. Ertelediğimiz ise nefsimizin arzu ve istekleri olmalıdır..
  • Dervişi tekâmül ettirecek olan iştiyakı, kendine olan telkini, ve gayretindeki kararlılığıdır.
  • Her günü yaşamak, her günü diğer günden farklı bir alana taşımak için biz bugünün talebesiyiz.
  • Hatasını kabul edip hatasından dönen kul hayırlı kuldur.
  • Hedefi olmayanın istikameti de olmaz.
  • İhvan ne dünle ne de yarınla zaman kaybedecek sadece anını ve gününü değerlendirecek.
  • İhvanlık, halde örnek olmaktır.
  • Aile yaşantımızla, tecellilere olan tepkilerimizle, kişilerle olan ünsiyetimizle, her halimizle hele hele de ibadete olan düşkünlüğümüzle fark edilmeliyiz.
  • Cenab-ı Resûlullah’ın tezahür etmediği hiçbir mekân, Hak katında şerefli olamaz.
  • İbadet etmenin hoşnutluğunu yaşarken bu hoşnutluğu, ibadet etmeyenlere karşı bir üstünlük saymadan fail Allah'tır zevkiyle yaşamalıyız.
  • Kıyas, şeytani sıfatlardandır.
  • Karşımızda gördüğümüz eksikliği önce kendimizde tetkik etmeliyiz.
  • Hiç kimse kendi gerçeğine olan seyrine mürşitsiz yol bulamaz.
  • Baki olabilmenin, sonsuzluğa ulaşabilmenin tek şartı; Hak ile Hak olmak Hak’ta ölüp Hak’ta dirilmektir.
  • Hayata ders veren değil de hayattan ders alan talip olmalıyız.
  • Anlayan ve öğrenen olmalıyız.
  • Anladığını genişleten, hayatına uyarlayan olmalıyız.
  • Tasavvuf önce şeriat-ı Muhammediye ile yaşanır.Sonra hakikat-ı Mahmûdiye ile hikmetler talim edilir.
  • Bir meselenin görevlisi olmak ayrı şeydir, gönüllüsü olmak ayrı şeydir.
  • Ehl-i ihvanla konuşularak halledilmeyecek hiçbir mesele olmamalıdır.
  • Hak dostları bir araya geldikleri zaman bakışmaları bile muhabbettir.
  • İhvanlığın dört ana esası vardır; ihlas, şecaat, cesaret ve cömertliktir.
  • Hayatın tamamında, her adımda, her bir nefeste; bir tuzak, bir imtihan vardır.
  • Gönül, Rahman ile coşarsa; kişi karşılaştığı her türlü tecelliye sabır ve tefekkür ile mukavemet gösterir.
  • İhvan, ne Dünya ne de ahiret beklentisi olmaksızın kulluğunu fi-sebilillah yaşamalıdır.
  • Kur’ân'ı öğrenmeye, okumaya, okutmaya, anlamaya ve yaşamaya çalışalım.
  • İslam, yap denileni yapmak; yapma denilenden uzak durmaktır.
  • Kulluğunu yarına erteleyenin Allah sevgisi yeterli değildir.
  • Tekâmül etmek için sürekli gayret halinde olmalıyız.
  • İnsana olan sevgisizlik Allah’a olan sevgisizliktir.
  • Allah’a vuslat ancak Aşk-ı sübhan ile olur.
  • Hak’ta bâki olabilmek için kayıtsız şartsız teslim olmalıyız.
  • Dilimizde zikrullah ile gönlümüzde her daim muhabbetullah ile inşa olmaya çalışmalıyız.
  • Şeriatın ihlâl olduğu yerde hakikat olmaz.
  • Her türlü tecelliden istifade edecek kadar arif,hiçbir zorluktan yılmayacak kadar da dirayetli olalım.
  • Arif olan baktığı her zerreden, karşılaştığı her tecelliden kendisine istikamet arar.
  • Ehl-i ihvan hatasında ve günahında ısrar etmeyen ve tövbesinde aceleci davranandır.
  • Âşık maşukundan gelen cefalardan haz duymazsa gerçek aşık olamaz.
  • Kendisindeki gayrilikten arınan insan için dışarıda ve içeride gayri olan hiçbir şey kalmaz.
  • Kişinin samimiyeti, sadakati ve sevgisi ona istikamet verir.
  • Bizden istenilen öncelikle safiyet, samimiyet ve sadakattir.
  • Ehl-i ihvan öyle bir kristalize olacak, safiyet kazanacak, kendi benliğinden öyle bir sıyrılıp latifleşecek, şeffaflaşacak, kendine ait bir renk zan düşünce ve duygu kalmayacak ki Allah’ın boyasıyla boyansın yani Resûlullah’ın haliyle hallenmiş olsun.
  • Gayret, kulluğun esasıdır.
  • Biz bildiklerimizle amel edelim. Bilmediklerimiz, bize bildirilecektir.
  • Her Ehl-i ihvan bulunduğu cemiyette fark edilmelidir.
  • Bizim sabrımıza, bize kötülük yapanların şahitlik etmesi lazım.
  • Asli maksadımız, nefsimizi ve Rabbimizi tanımaktır.
  • Gayret etmeyen kişiden kâmil insan olmaz.
  • İhvan, kendi hakikatine seyri sülük ederken hem dünyasını hem de ukbâsını saadete erdirmiş olur.
  • Muhabbetimiz Resûlullah’ın ve Ehl-i Beyt’in muhabbeti, davamız Hak davası olsun.
  • Eğer insan Rahman’ın aynası olacaksa yansıtıcılığının çok net,arı ve duru olması lazımdır.
  • Eğer bir olumsuzlukla, zorlukla karşılaşıyorsak, bu bizim olumsuzluluğumuzdandır.
  • Arz ve semada her ne olursa insan ile ilişkilidir.
  • Sözümüzün ilk müşterisi kendi kulağımız olmalıdır.
  • İslâm şahitlik ile başlar, şuhut ile yaşanır. Ve yine şahitlik ile kemal bulur.
  • Hangi başarı vardır ki uğraşsız gayretsiz ve gönülsüz zuhura gelsin.
  • Aşığın ölümü Hakk’ta vuslat, sonsuzluğa uyanmak ve sonsuzluğu yaşamak olur.
  • Artık etrafımızla ve kendimizle olan kavgamızı bitirip, sevgiyle nefes almanın gayretinde olmalıyız.
  • Kişinin kararlılığı tecellilere gösterdiği mukavemeti kadardır.
  • Aşık hep maşukundan söz etsinler, hep ondan konuşsunlar ister; zaten gayrı şeyler aşığı rahatsız eder.
  • Kişi mutmain olmadıkça kulluğunda, dostluğunda hep hüsrandadır.
  • Cemal aşıkları için gayri olan her şey haramdır.
  • Zikrin esası namazdır, muhabbetullahdır.
  • İhvan, hayatın tamamında Rahman’ın iradesi altında yaşamaya dikkat ve özen göstermelidir.
  • Her şeye rağmen seveceğiz
  • Her şeye rağmen hizmette gayretli olacağız
  • Kulluk, içinde Rabbi'nden başkasını bulundurmayan, gayrilerden boşalmış hiçlik makamıdır.
  • Hayatın ve kulluğun emanetçisi olduğumuzu, bu emaneti taşımamız ve ehline teslim etmemiz gerektiğini hatırdan çıkartmamalıyız.
  • Hayatı hep Hakkça yaşamanın gayretinde olmalıyız.
  • Hayat, bizi kullukta belirli bir kıvama taşımak içindir.
  • Kendine gafil olan, Allah’a arif olamaz.
  • Her varlık Hakk'tandır ve Hak ile kaimdir.
  • Bütün masivalardan arınmak, “ölmezden önce ölmek” Hak’ta ebed olmak; olağanüstü bir azim ve gayret ister.
  • Kişinin kararlılığı, cesareti, azmi ve sevgisi bir arada tekmil olursa; kişinin önünde aşamayacağı engel ve mâni olmaz.
  • Talibin âli ve en yüce değerlere ulaşabilmesi, Allah ve Resûlu’ne olan muhabbeti, sevgisi ile orantılıdır.
  • Hedefimiz ve gayemiz, bugün tevhid noktasında Allah’ı Resulullah’ı ve Ehl-i Beyt’i dünden daha farklı idrak etmek ve yaşamaktır.
  • Tevhid adına bize yapılan teklifatın tamamını yaşamak, bizi kendimize döndürmek ve kendi hakikatimizle tanıştırmak içindir.
  • Tevhid meratiplerindeki yaşam talimlerinin tamamı, bizi kendi ruh derinliğimizdeki iç potansiyelimizden istifade ettirmek adınadır.
  • İhvanın bilip, yapmak isteyip de yapamamasının sebebi kendisinde yetersiz olan kararlılığı, gayreti ve talebidir.
  • Cenab-ı Resûlullah’ın tezahür etmediği hiçbir mekân, mükerrem ve münevver olamaz.
  • Hiç kimse kendi gerçeğine olan seyrinde mürşitsiz yol kat edemez.
  • Kulluk adına yaşanılacak ne kadar âli değerler varsa, bunların tamamı ancak mürşid-i kâmilin nezaretinde ve refakatinde yaşanılabilir.
  • Bâki olabilmenin, sonsuzluğa ulaşabilmenin tek şartı; Hak ile Hak olmak, Hakk’ta ölüp Hakk’ta dirilmektir.
  • Yaşadığımız ne tür olumsuzluk olursa olsun, bizim hedefimize olan iştiyâkımızı arttırmalıdır.
  • Her türlü olumluluk ve olumsuzluktan istifade eden olalım.
  • Ehl-i ihvan hiçbir zaman olumsuzluk adına hesap yapmamalıdır.
  • İhvan, kendisini yargılayan, kendisini öz eleştiriye açık tutan ve kendini kemâle taşıyan olmalıdır.
  • İhvan, ancak telkin edilen hikmetli sözleri, hadisleri ve ayetleri yaşantısına uyarlayarak gayretinde istikamet bulabilir.
  • Kim hidayeti dilerse hidayete ulaşacak; kim hidayete ulaşmak istemezse Rahmân da ona hidayet etmeyecek.
  • İnancı olmayanın istikameti olmaz.
  • İnsan-ı asli Allah’ın aynasıdır.
  • Nurun olduğu yerde zulüm, dinin olduğu yerde kin, sevginin olduğu yerde nefret olmaz.
  • Ehl-i ihvan demek arif olan gerçeklere eren demektir.
  • Herkes tercihinden yönelişinden meyil ve rızasından sorumludur.
  • Nimete ulaşmak için mutlaka hizmete talip olmalıyız.
  • İhvan düşünmekle, keşfetmekle ve gayret ile kemâlat bulur.
  • “Rabbim” diyen için zaten zorluk yoktur.
  • Hedefi olmayanın istikameti de olmaz.
  • İslam, aslen teslim olmak ve selamet bulmaktır.
NAMAZ VAKİTLERİ