Şit kelimesi Hibetullah anlamına gelir. Cenab-ı Hakk Habil’in ölümünden sonra Adem As.’ın sabrına mükafat olarak Şit As.’ı ihsan etti.
Şit As. Gençlik döneminde çadırlarda yaşayan halk, bazı tabii afetlerden çeşitli zararlar gördüler ve korunmak için zaman zaman mağaralara sığındılar. Bu durum Şit As.’a daha sağlam yapıların gerektiğini düşündürdü ve onu bu konuda çalışmalara yöneltti. Uzun, zahmetli ve azimli çalışmalar sonunda Şit As.taştan dayanıklı binalar kurmayı başardı. Şit. As.kendisine inananlar ile birlikte bu sağlam yapılardan inşa ettiler ve hep birlikte oraya yerleştiler. Bu yerleşme yerine El Firdevs köyü adını verdiler.
Adem As.ahlak ve ruh yüceliği bakımından kendisine en çok benzeyen evladı Şit As.’ı yüce yaradanın emri ile yerine vasi tayin ederek, ona Cenab-ı Hakk’ın bildirdiği bütün ilimleri ve tevhid ilmini öğretti. Kendisine vahy olunan 10 suhuf şeriatıda Şit As.’a teslim ederek Beka alemine göç etti. Havva validemizde Adem As.’dan bir yıl sonra vefat etti.
Çeşitli İslam alimlerinin görüşlerine göre; Cenab-ı Hakk, Muhammed SAV’in nurunu Adem As.’da tecelli ittirdi. Bu nurun ondan Havva validemize, ondan da Şit As.’a nakledildiği kabul edilir.
Daha sonra Cenab-ı Hakk Şit As.’ı peygamberlikle görevlendirirken kendisine elli suhuf’luk bir şeriat gönderdi.
Dünya’da insanlar çoğaldıkça, ilişkileri, sosyal yaşamları, olgunlaşma ve anlayışları da gelişti. Bu sebeple Adem As’dan itibaren her toplumun yapısı ve anlayışına göre Cenab-ı Hakk her peygambere daha geniş şeriatlar indirdi. Son peygamber Hz.Muhammed SAV.’e indilen Kur’ân-ı Kerim ise kıyamete kadar insanları her yönden aydınlatacak şekilde ihsan edildi.
Şit As. daha sonra uzun bir müddet Kabe’nin inşasında çalışarak temellerini sağlamlaştırdı. Bu arada Kabil soyu da boş durmuyor, zaman zaman Şit As.’ın kavmi arasına sızarak onların pek çoğunun doğru yoldan ayrılmasına sebep oluyorlardı. Bu devir böyle sürüp giderken Şit As. oğlu Enuş’u yerine vasi tayin ederek beka alemine göç etti.