İrem soyundan gelen hükümdar Gasir’in Semud ve Cedis adlarında iki oğlu vardı. Hükümdar Gasir birbirleri ile hiç geçinemeyen oğullarının birini doğuyu, birini de batıya gönderdi. Semud kavmi, Kızıldeniz yakınlarında bir kabileye saldırdılar. Yurtlarını ellerinden alarak oraya yerleştiler. Kervanları soyarak ve esirleri kullanarak yaşamaya başladılar. Semud’dan sonra krallığın başına sırasıyla Hadin, Ubeyd sonrada Masih geçti. Masih’in Esef, Esef’inde Ubeyd adında bir oğlu oldu. Salih As. ise Ubeyd’in oğlu idi. Çok dayanıksız kerpiç evlerde yaşayan Semud kavmi, Masih zamanında binlerce köle çalıştırarak kayaları oydurdular ve böylece taştan oyulmuş evlerde yaşamaya başladılar.
Salih As.Küçük yaşta annesi, dedesi ve babasını kaybedince teyzesi tarafından büyütüldü. Bu arada krallıkta başka bir kabileye geçti. Salih As. daha küçük yaşlarda bile putlara tapan, sapıklık ve cehalet içinde yaşayan kavminin geleneklerine ve puta tapanlara karşı idi. Hükümdar soyundan olduğu için akrabalarından çekinen halk, Salih As.’a bir şey yapamıyorlar, onu deli sayıp kendi haline bırakıyorlardı.
Salih As. 3 yaşlarına gelince peygamberlikle görevlendirildi. Zira kavmi kötü yola sapmış. Putlara tapar olmuş, her türlü kötülük almış yürümüştü.
“Semud kavmine de kardeşleri Salih’i gönderdik. Salih dedi ki: Ey kavmim! Tanrıya tapın, ondan başka sizin için tapacak yoktur. O, sizi yerden peyda etmiş sizi orada muammer kılmıştır. Artık ondan bağışlanmak dileyin, sonra ona tövbe edin. Çünkü Rabbim yakındır duayı kabul eder.” (Hud-61)
Salih As.her ne kadar kavmini doğru yola davet ettiysede onlar daima şüphe içindeydiler.
“Onlar dediler: Salih, sen bundan evvel aramızda kendinden hayır umulur bir kimseydin. Babalarımızın taptıklarına tapmayı bize yasak mı ediyorsun? Biz, bizi davet ettiğin şeyden daima şüphe içindeyiz.” (Hud-62)
Uzun mücadeleler sonunda çoğunluğunu kölelerin oluşturduğu bir grup, Salih As.’a bir bayram sabahı kendisine inananlar ile birlikte, tüm kavminin toplandığı bir panayıra katıldı. Kavmi onu güç durumda bırakmak için ondan bir mucize istediler. Salih As.ise bunu hiç istemiyordu. Çünkü kavmi mucizeyi sihir sayacak, buda onların sonu olacaktı. Fakat halk ısrar ederek kaya içinden bir deve çıkarmasını istediler. O anda Cebrail As. gelerek Salih As.’a iki rekat namaz kılmasını söyledi. Daha namaz bitmeden kayadan dişi bir deve zuhara geldi. Bu deve o güne kadar görünen develerin en güzeli idi.
“Semud kavmine de kardeşleri Salih’i gönderdik. Salih onlara dedi ki; Ey kavmim! Tanrı’ya tapın, ondan başka sizin için tapacak yoktur. Size Rabbiniz tarafından aşikar bir mucize gelmiştir. Size bir alamet olmak üzere işte Tanrı’nın dişi devesi. Siz onu bırakında Tanrı’nın yerinde ot yesin. Ona kötülükle dokunmayın, yoksa acıklı bir azaba uğrarsınız.” (A’raf-73)
Deve hangi kuyudan su içse kuyunun suyu bitiyordu. Halk telaş içinde Salih As.’dan yardım istedi.
Salih dedi ki: “İşte dişi bir deve. Su bir nöbet onun muayyen olan bir gün de sizindir. Ona suikastla dokunmayın, yoksa büyük bir günah azabı sizi çarpar.” (Şuara-155/156)
Salih As.’ın mucizesi ile zuhura gelen deve ne kadar su içiyorsa, o kadar da süt veriyordu. Bu Semud kavmi için büyük bir nimetti. Herkes kabını, kovasını getiriyor, deve su içerken bunlarda süt sağıyorlardı. Bir gün deve birden çöktü ve ağrısız sancısız bir yavru dünyaya getirdi. Bu da Cenab-ı Hakk’ın bir mucizesiydi. Halk önce bu hal karşısında çok şaşırıp hayrete düştü. Sonra buna da sihir dediler. Salih As.’ı, ona inananları ve deveyi öldürmeyi planladılar. Ancak sadece sonuncuyu başarabildiler. Böylece kendi fermanlarını kedileri imzalamış oldular.
“Bunun üzerine onlar dişi deveyi boğazladılar. Salih dedi ki; üç gün yurdunuzda yaşarsınız. Bu öyle bir vaaddir ki yalanı çıkamaz.” (Hud-65)
Cebrail As. gelip Salih As.’a Semud kavminin helakını anlattı. Onlara üç gün mühlet verildiğini, bu müddet zarfında tenlerinin renkleri değişerek, 1.gün kırımız, 2.gün sarı, 3.gün siyah olacağını, 4.gün ise bir ses ve sarsıntıyla diz üstü düşüp diri diri toprağa gömüleceklerini bildirdi.
“Vaktaki fermanımız geldi, Salih’i ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan merhamet eseri olarak azaptan ve o gün rüsvaylığından kurtardık. Çünkü Kavi ve Galib-i yekta senin Rabbindir. Zulmedenler korkunç bir sese giriftar oldular, yurtlarında yüzüstü düştüler. Sanki orada hiç yokmuş gibi oldular. Haberiniz olsun ki Semud kavmi Rahmet-i Bari den uzak bir yerde kalmıştır.” (Hud-66/68)