Çerezler, içeriği ve reklamları kişiselleştirmek, sosyal medya özellikleri sağlamak ve trafiğimizi analiz etmek için kullanılmaktadır. “Kabul Et” seçeneği ile tüm çerezleri kabul edebilirsiniz veya “Çerez Ayarları” seçeneği ile ayarları düzenleyebilirsiniz.Çerez Politikası

14 Eylül 2024
10 Rebiü'l-Evvel 1446
halveti
MENÜ
SOHBETLER HAZRET-İ MUHAMMED'IN
(S.A.V) HAYATI
SEVGİLİ PEYGAMBERİM KUR'AN-I KERİM İLMİHAL İSLAM VE TOPLUM 40 HADİS HADİS-İ ŞERİFLER OSMANLICA SÖZLÜK RÜYA TABİRLERİ BEBEK İSİMLERİ ABDÜLKADİR BİLGİLİ
(SEBATİ) DİVANI
NİYAZİ MISRİ DİVANI HİKMETLİ SÖZLER KUR'AN-I KERİM ÖĞRENİYORUM KUR'AN-I KERİM (SESLİ ve YAZILI) SESLİ ARŞİV İLAHİLER KVKK ve GİZLİLİK POLİTİKASI
İSLAM ve TASAVVUF
TASAVVUFUN TARİFLERİ TASAVVUFUN DOĞUŞU TASAVVUFUN ANADOLU'YA GİRİŞİ HALVETİLİĞİN TARİHİ HALVETİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ HALVETİLİĞİN TÜRK TOPLUMUNDAKİ YERİ HALVETİYYE SİLSİLESİ PİRLERİMİZİN HAYATLARI MEHMET ALİ İŞTİP (VAHDETİ) ABDÜLKADİR BİLGİLİ (SEBATİ) İBRAHİM GÜLMEZ(KANÂATÎ)
EHLİ - BEYT
EHL-İ BEYT KİMDİR? EHL-İ BEYTİ SEVMEK
RESÛLULLAH'I SEVMEKTİR
EHL-İ BEYT EMANETİ RESÛLULLAH'TIR EHL-İ BEYTİN HALİ NUH'UN GEMİSİ GİBİDİR EHL-İ BEYT OLMAK HEM NESEBİ HEMDE MEZHEBİDİR
ONİKİ İMAMLAR
HZ. İMAM ALİ K.A.V RA HZ. İMAM HASAN-I (MÜCTEBA) HZ. İMAM HÜSEYİN-İ (KERBELA) HZ. İMAM ZEYNEL ABİDİN HZ. İMAM MUHAMMED BAKIR HZ. İMAM CAFER-İ SADIK HZ. İMAM MUSA-İ KAZIM HZ. İMAM ALİYYUL RIZA HZ. İMAM MUHAMMED CEVAD (TAKİ) HZ. İMAM ALİ HADİ (NAKİ) HZ. İMAM HASAN’UL ASKERİ HZ. İMAM MUHAMMED MEHDİ






Hazret-i Şeyh Hacı İzzeddin Halveti


Büyük velîlerden. İsmi, Mahmûd bin Mevdûd bin Ahmed, künyesi Ebü'l-Hasan, lakabı İzzeddîn'dir. Soyu, Mısır hâkimi Aybek Türkmanî'ye ulaşır. Mısır'da doğdu. Doğum tarihi bilinmemektedir. 1424 (H.828) senesinde Meraga'da vefat etti. Dergâhındaki bahçeye defnedildi.

İzzeddîn Türkmanî önceleri ticaretle uğraştığından çok kere Mekke-i mükerremeye gidip geldi. Bir dönüşünde kervanın yolunu haramîler kesti. Kervandakileri esir alıp soydular. Bu kargaşalık esnasında Hintli bir derviş korkusuz ve kaygısızca bir yere çıkıp bekledi. Soyguncular birçok kimseyi şehid edip bazılarını da yaraladılar. Lâkin bu dervişe bir şey yapamadılar. Bu sırada İzzeddîn Türkmanî bu hâli görünce kendi kendine söz verip: "Eğer sağ salim şehrime dönersem, bütün mal ve mülkümü fakirlere dağıtıp, hak yolun yolcularının arasına gireceğim. Dervişlerden olacağım" diye ahdetti. Hakikaten baskın esnasında bir fırsatını bulup kendini ve malını kurtardı. Selâmetle evine vardı. Ahdine vefa olarak Şeyh Seyfeddîn Halvetî Hazretlerine bağlanmak düşüncesiyle önce istihare yaptı. Lâkin rüyasında Ahî Mîrim Hazretlerini gördü. Kendisini yetiştirecek büyüğün o olduğu bildirildi. Buna sevindi ve Herat şehrine doğru yola çıktı. Herat'a varıp Mîrim Hazretlerinin sohbetine katıldı. Kısa zamanda icazet, diploma alıp irşada başladı. Orada dergâh ve mescit inşa edip, oturdular. Şehrin Cami-i kebîrinde ders ve vaazla meşgul oldu. Çok kerametleri görüldü.

İzzeddîn Türkmanî Hazretleri hâfız olup, Kur'ân-ı Kerîm’i çok güzel okurdu. Bu sebeple Mîrim Hazretleri ona: "Sen bütün talebemize kırâat ilmini öğret!" buyurdu. O da: "Peki efendim." deyip talime başladı.

Bir gün birisi içinden: "İzzeddîn Türkmanî Hazretleri acaba beni de okutur mu?" diye geçirdi ve talebelerin arasına karıştı. Sonra birisi gelip kendisini İzzeddîn Türkmanî Hazretlerinin çağırdığını haber verdi. O da varıp onun huzuruna çıktı. Ona: " Kur'ân-ı Kerîm’i öğrenmek ve okumak lâzımdır. Hatırına getirir lâkin öğrenmezsin?" buyurdu. Sonra okutmaya başladı.

Bir gün bazı kimseler Türkmanî Hazretlerini ziyarete geldiler. Türkmanî Hazretleri onlara yemek ikram etti. Sonunda sofraya üzüm getirdi. Sofradakilerden biri: "Türkmanî Hazretlerinin yediği salkımdan birkaç üzüm tanesi bana nasib olsa da yesem." diye içinden geçirdi. O zaman Türkmanî Hazretleri dönüp tebessüm etti. Elindeki üzümü, salkımıyla ona verdi ve: "Göz hakkın kalmasın." buyurdu. O kişi bunu görünce ona olan sevgisi daha da fazlalaştı.

Zamânında Tîmûr Han oraları fethedip ele geçirmişti. Bir gün İzzeddîn Türkmanî Hazretlerini çadırına davet etti ve çadırda otururken hizmetçisine tenbih edip: "Bu zâtı bir tecrübe edelim. Şimdi siz gasp edilmiş bir kuzu veya tavuk yakalayıp pişirin ve bu zâtın önüne getirin. İkram edelim. Bakalım helal veya haram olduğunu anlayabilecek mi?" diye emretti. Hizmetçi bir kuzu bulup getirdi ve İzzeddîn Türkmanî Hazretlerinin önüne koydu. Türkmanî Hazretleri önüne konan kızarmış kuzudan besmele okuyup yemeye başladı. Timur Han: "Efendi Hazretleri. Helâl ise yiyorum demeyi unuttunuz." dedi. O zaman Türkmanî Hazretleri: "Bu bize helâldir." buyurdu. O zaman Timur Han yanındakilere: "Görün evliya dediğiniz zât, gasp edilmiş ve haram şeye besmele bile okudu. Helâl gibi haramı yer. Dinini heba ve kendini cezaya uğratır." dedi. Bunun üzerine Türkmanî Hazretleri: "Aslı vardır. Birazdan anlaşılır." buyurdu. O esnada dışarıda bir kadın feryat ederek: "Sultanım kuzucuklarımdan birini evimde beslerdim. Onu İzzeddîn Hazretlerine vermeyi adamıştım. Onu alıp giderken adamlarınız elimden aldı ve bana eziyet ve zulüm ettiler." diye seslendi. Timur Han bu sözleri duyunca, hayretler içinde kaldı. O zaman Türkmanî Hazretleri başını kaldırıp: "Ey hatun! Adağın kabul olsun. Allahü Teâlâ sana çok mükâfat versin. Adağın bana geldi. Sahibini buldu. İşte yediğimiz kuzu odur." buyurdu. Kadıncağız sevinçle geri döndü. O zaman Tîmûr Han, İzzeddîn Türkmanî Hazretlerinin büyük bir zât olduğunu hakkıyla anlayıp hürmet ve ikramlarda bulundu ve yaptığı imtihan sebebiyle özür dileyip dua istedi.

Bir gün dergâha bir sepet nar geldi. Narları talebelere dağıttılar. Bir tanesini kendileri yediler. Nardan bir tanesi yere düştü. Türkmanî Hazretleri o taneyi alıp bir yere gömdü. Gömer gömmez ondan bir ağaç oluverdi. Sonra talebelerine: "Buraya bir kabir kazınız." buyurdu. Talebeler onun yanına bir kabir kazdılar. Daha sonraları vefat edeceğinde buraya defnedilmesini istediler. Hasta biri bu narın meyvesinden veya bir yaprağından yese şifa bulurdu.

Bir zaman talebelerine: "Hak yolun yolcusu olmak isteyen, kalbiyle hocasına bağlanmalı. Hocası ve derviş arkadaşlarından başkasıyla konuşmamalı, hallerini hocasından başkasına anlatmamalı." buyurdu.

Kendileri anlatır: "Önceleri bir ara hacca gittim. Vakfeye vardım. O zaman biri yanıma geldi ve: "Ey İzzeddîn bak!" dedi. İşaret ettiği tarafa baktım. Hacılar arasında uzun boylu heybetli kişiler gördüm. Sonra yanlarına gittim. Selâm verdim. Selâmımı aldılar. Bana hak yolunun yolcusuna lâzım olacak şeyleri haber verdiler. Meğer onlar, Ricâlullah denen Allah ü Teâlâ’nın sevgili kulları imiş."

İzzeddîn Türkmanî Hazretleri vefatı yaklaşınca vasiyet edip: "Ben filan gün vefat ederim. Musallaya koyun. Bir zât gelip namazımı kıldırır." buyurdu. Dediği gibi oldu. Tanımadık biri gelip cenaze namazını kıldırdı.

EY ZAMÂNIN EN HAYIRLISI

Bir zaman bir grup tüccar gemi ile sefere çıktılar. Giderken büyük bir fırtına çıktı. Gemi neredeyse batacak hâle geldi.Her bir tüccar can telaşıyla: "Yâ Hızır! Yâ İlyas! Ey zamanın en hayırlısı!" diye nidaya, duaya başladılar. O sırada gemide bir derviş: "Yâ İzzeddîn Türkmanî!" diye nida etti. O söyler söylemez fırtına dindi, dalgalar durdu. Tüccarlar adaklar adayıp Türkmanî Hazretlerinin dergâhına geldiler ve durumu anlattılar. Kendilerinin kurtuluşuna sebep, talebelerinden biri olduğunu söylediler.

Himmetleri üzerimize hazır ve daim olsun.


Derneğimiz
Mekke Canlı Yayın
Medine Canlı Yayın
Eserlerimiz
İlahiler
Sure ve Namaz
Namaz Kılmayı Öğreniyorum
Tecvid Dersleri
SON EKLENENLER
GÜNÜN AYETİ
Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız.
(KAF - 16 )
ÖZLÜ SÖZLER
  • Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir.
  • Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun?
  • Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır.
  • Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. (Hz. Ali)
  • Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur.
  • Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir.
  • En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır.
  • Alem-i Berzah insanın kendisidir.
  • Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır.
  • Mutaşabih ayetler ledünidir.
NAMAZ VAKİTLERİ