Evliyânın büyüklerinden. İsmi Muhammed bin Abdülhâlık Dîneverî künyesi, Ebû Abdullah'tır. Medîne-i münevvere ve Şam arasında Vâdi-i Kurâ'da ikâmet etti . Dînever şehrinde vefât etti (ö.340/951)
Ebû Abdullah Dîneverî zamânındaki bâzı âlim ve evliyâ ile görüşüp mânevî ilimlerde yüksek dereceye ulaştı. İslâmiyete uymaktaki gayreti ve talebelerini mânevî yönden yetiştirmekteki azmi çok fazlaydı. Vâdi-i Kurâ denilen yerde senelerce hak yoluna gönül verenler için lüzumlu edepleri öğretmekle meşgûl oldu. Âlim ve velîlerin dersleri ile sohbetlerine koşmayı teşvik eder; "Küçüklerin büyüklerle berâber olmak, onların sohbetlerinde bulunmak arzuları, akıllılıktır." derdi. Güzel ve temiz giyinirdi. Sebebi soruldukta; "Tasavvuf yolunda bulunanlardan bâzısının kıymetli elbiseler giymesi seni şaşırtmasın. Onlar bâtınlarını, kalplerini iyice temizlemeden evvel, gördüğün o kıymetli ve süslü elbiseleri giymezler." buyurdu. Nefsi gözetmeyi bildirir; "Nefsini hayırlı işlerle meşgul eyle. Aksi halde o seni kötü şeylerle meşgul eder." derdi.
Ebû Abdullah Dîneverî hazretleri zaman zaman başından geçen hâdiselerden anlatırdı:
"Çok kere sefere çıkardım. Bir defâsında birisini gördüm Tek ayağı vardı. Uzun bir yolculuğa çıkmıştı. Aksayarak gidiyordu. Ona; "Bu hâlin nedir? Bu kadar uzak yere nasıl gidersin? Bu hâlinle nasıl yolculuğa çıktın?" dedim. Bana; "Sen müslüman mısın?" diye sordu. Ben de; "Evet." dedim. Sonra bana; "Peki sen Allahü teâlânın Kur'ân-ı kerîmdeki meâlen; "Biz hakîkaten insanoğlunu şan ve şeref sâhibi kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerine güzel güzel rızıklar verdik. Yine onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık." (İsrâ sûresi: 70) âyet-i kerîmesini taşıyan o olduktan sonra bize ne düşer." dedi. Bunun üzerine emin, tevekkül sâhibi biri olduğunu anladım."
Kendisine çok konuşmanın zararlarından soruldu. O zaman; "Çok söz, iyilikleri yer bitirir. Hattâ yer, kurutur. Tıpkı kuru arâzinin suyu yuttuğu gibi olur." buyurdu.
HİMMETİLERİ ÜZERİMİZE DAİM OLSUN..