27 Mart 2023
5 Ramazan 1444
MENÜ
SOHBETLER HAZRET-İ MUHAMMED'IN
(S.A.V) HAYATI
SEVGİLİ PEYGAMBERİM KUR'AN-I KERİM İLMİHAL İSLAM VE TOPLUM 40 HADİS HADİS-İ ŞERİFLER OSMANLICA SÖZLÜK RÜYA TABİRLERİ BEBEK İSİMLERİ POSTA KODLARI ABDÜLKADİR BİLGİLİ
(SEBATİ) DİVANI
NİYAZİ MISRİ DİVANI HİKMETLİ SÖZLER KUR'AN-I KERİM ÖĞRENİYORUM KUR'AN-I KERİM (SESLİ ve YAZILI) SESLİ ARŞİV İLAHİLER
İSLAM ve TASAVVUF
TASAVVUFUN TARİFLERİ TASAVVUFUN DOĞUŞU TASAVVUFUN ANADOLU'YA GİRİŞİ HALVETİLİĞİN TARİHİ HALVETİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ HALVETİLİĞİN TÜRK TOPLUMUNDAKİ YERİ HALVETİYYE SİLSİLESİ PİRLERİMİZİN HAYATLARI MEHMET ALİ İŞTİP (VAHDETİ) ABDÜLKADİR BİLGİLİ (SEBATİ) İBRAHİM GÜLMEZ(KANÂATÎ)
EHLİ - BEYT
EHL-İ BEYT KİMDİR? EHL-İ BEYTİ SEVMEK
RESÛLULLAH'I SEVMEKTİR
EHL-İ BEYT EMANETİ RESÛLULLAH'TIR EHL-İ BEYTİN HALİ NUH'UN GEMİSİ GİBİDİR EHL-İ BEYT OLMAK HEM NESEBİ HEMDE MEZHEBİDİR
ONİKİ İMAMLAR
HZ. İMAM ALİ K.A.V RA HZ. İMAM HASAN-I (MÜCTEBA) HZ. İMAM HÜSEYİN-İ (KERBELA) HZ. İMAM ZEYNEL ABİDİN HZ. İMAM MUHAMMED BAKIR HZ. İMAM CAFER-İ SADIK HZ. İMAM MUSA-İ KAZIM HZ. İMAM ALİYYUL RIZA HZ. İMAM MUHAMMED CEVAD (TAKİ) HZ. İMAM ALİ HADİ (NAKİ) HZ. İMAM HASAN’UL ASKERİ HZ. İMAM MUHAMMED MEHDİ






Niyazi Mısri Divanı

UYAN GÖZÜN AÇ


Uyan gözün aç durma yalvar güzel Allah'a
Yolundan izin ayırma yalvar güzel Allah'a
Her geceyi kaaim ol her gündüzü saim ol
Hem zikr ile daim ol yalvar güzel Allah'a
Bir gün bu gözün görmez hem kulağın işitmez
Bu fırsat ele girmez yalvar güzel Allah'a
Aslığı ganimet bil her saati nimet bil
Gizlice ibadet kıl yalvar güzel Allah'a
Ömrünü hiçe sayma kendini oda yakma
Her şam u seher yatma yalvar güzel Allah'a
Hey nice yatırsun dur olma bu safadan dur
Bahr-ı keremi boldur yalvar güzel Allah'a
Her vakt-i seherde bir lütfu gelir Allah'ın
Ol vakt uyanır kalbin yalvar güzel Allah'a
Allah'ın adın yadet, can ile dili şâd et
Bülbül gibi feryat et yalvar güzel Allah'a
Gel imdi Niyaziyle Allah'a niyaz eyle
Hacatı dıraz eyle yalvar güzel Allah'a




HÜDA DAVET EDER
Hüda davet eder elhamdülillah
Bu can dosta gider elhamdülillah
Hakikat Şehrine Çün rihlet oldu
Gönül durmaz uyar elhamdülillah
Duyaldan can ü dil vaslı habibi
Hem okur hem yazar elhamdülillah
Yakın geldi tulua Şems-i ruhum
Bugün kevnim doğar elhamdülillah
İlim dedikleridir halveti yar
Kamu ağyar gider elhamdülillah
Şehadet mansıbıdır ali mansıb
Bize veriliser elhamdülillah
Görüde mani yüzünden cemali
Bozuldu hep suver elhamdülillah
Biliştik bunda hem ihsanlar etti
Nasibimiz kadar elhamdülillah
Ne gam giderse dünyadan Niyazi
Visaline erer elhamdülillah




VAİZ
Bugün bir meclise vardım oturmuş pend ider vaiz
Okur açmış kitabını bu halkı ağlatır vaiz
İki bölmüş cihan halkın birini cennete salmış
Eliyle kürsüden biri tamuya sarkıtır vaiz
Çıkar ağzından ateşler yakar şeytan-ı melunu
Sanırsın yedi tamunun azabı kendidir vaiz
Tamuya şöyle doldurmuş içinde yok duracak yer
Ana yerleştirir halka acep hizmettedir vaiz
Yaraşır va'z ana hakkı ki yanar yakılır her dem
Niyazi'nin hemen ancak cihanda adıdır vaiz




ALLAH HU DİYEN
Tende canım canda cananımdır Allah Hu diyen
Dide sırrım serde sübhanımdır Allah Hu diyen
Dest-i kudretle yazılmış yüzüne ayat-ı Hakk
Gönlümün tahtında sultanımdır Allah Hu diyen
Cümle azadan gelir zikr-i ene'l Hakk haresi
Cism içinde zar-ı efganımdır Allah Hu diyen
Giceler ta subh olunca inletir bu dert beni
Derdimin içinde dermanımdır Allah Hu diyen
Yere göğe sığmayan bir müminin kalbindedir
Katremin içinde ummanımdır Allah Hu diyen
Kisve-i tenden muarra seyreder bu gökleri
Çark uran abdalı uryanımdır Allah Hu diyen
Her kişiye kendinden akrab olan dost zatıdır
Ey Nİyazi dilde mihmanımdır Allah Hu diyen




BAHR İÇİNDE KATREYİM
Bahr içinde katreyim bahr oldu hayran bana
Ferş içinde zerreyim arş oldu seyran bana
Dost göründü çun ayan kalmadı bir şey nihan
Tufan olursa cihan bir katre tufan bana
Surette ne'm var benim sirettedir madenim
Kopsa kıyamet bugün gelmez perişan bana
Kaf-ı dil ankasıyım sırrın aşinasıyım
Endişelen hasıyım ad oldu insan bana
Niyazi'nin dilinden Yunus'durur söyleyen
Herkese çun can gerek Yunus durur can bana




YA RESULALLAH
Zuhur-ı kainatın madenisin ya Resulallah
Rumuz-ı küntü kenz'in mahzenisin ya Resulallah
Beşer denen bu alem ki senin suretle şahsındır
Hakikatte hüviyette değilsin ya Resulallah
Vücudun cümle mevcudatı nice cami' olduysa
Dahi ilmin muhit oldu kamusun ya Resulallah
Dehanın menba-ı esrar ilm-i min ledünnidir
Hakayık ilminin sen mahremisin ya Resulallah
Ne kim geldi cihana hem dahi her kim gelisedir
İçinde cümlenin ser-askerisin ya Resulallah
Cihan bağında insan bir şecerdir gayriler yaprak
Nebiler meyvedir sen zübdesisin ya Resulallah
Şefaat kılmasan varlık Niyazi'yi yoğ ederdi
Vücudun zahmının sen merhemisin ya Resulallah




DERVİŞ OLAN
Derviş olan aşık gerek yolunda hem sadık gerek
Bağrı anın yanık gerek can gözleri açık gerek
Alçaktan alçak yürüye toprak içinde çürüye
Aşk ateşinde eriye altın gibi sızmak gerek
Zikr-i Hakka meşgul ola,yana yana ta kül ola
Her kim diler makbul ola tevhide boyanmak gerek
Eyven kişi yol alamaz maksudunu tez bulamaz
Yoğ olmayan var olamaz varını dağıtmak gerek
Dervişlerin en alçağı buğday içinde burçağı
Bu Mısri gibi balçığı her bir ayak basmak gerek




BULAN ÖZÜNÜ
Bulan özünü gören yüzünü
Bir yüzü dahi görmek dilemez
Vuslatta olan hayrette kalan
Aklın diremez kendin bulamaz
Her şam u seher odlara yanar
Her benzi solar ağlar gülemez
Aşık olagör sadık olagör
Cehd eylemeyen menzil alamaz
Meftun olalı mecnun olalı
Bu Mısri dahi akla gelemez




SENDE BUL
İster isen bulasın cananı sen
Gayre bakma sende iste sende bul
Kendi mir'atında gözle anı sen
Gayre bakma sende iste sende bul
Her sıfat kim sende var izle anı
Gör ne sırdan feyz alır gözle anı
İrişince zatına özle anı
Gayre bakma sende iste sende bul
Kenz-i mahfi aşikar hep sendedir
Yazın kış,leyl-ü nehar hep sendedir
İki alemde ne var hep sendedir
Gayre bakma sende iste sende bul
Men-aref sırrına ir ko gafleti
Gör ne remzeyler bu insan sureti
Haşr ü neşr ile tamu'yu cenneti
Gayre bakma sende iste sende bul
Haşr-i suri halin inkar eyleme
Gülşen iken yerini nar eyleme
Enfüs ü afakı bil ar eyleme
Gayre bakma sende iste sende bul
Zat-ı Hakkı anla zatındır senin
Hem sıfatı hep sıfatındır senin
Sen seni bilmek necatındır senin
Gayre bakma sende iste sende bul
Sureti terk eyle mana bulagör
Ko sıfat-ı bahr-i zata dala gör
Ey Niyazi şark u garba dola gör
Gayre bakma sende iste sende bul




ARZULARSIN
Nadanı terk etmeden,yaranı arzularsın
Hayvanı sen geçmeden insanı arzularsın
Men arefe nefsehu kad arefe rabbehu
Nefsini sen bilmeden Sübhan'ı arzularsın
Sen bu evin kapusun henüz bulup açmadan
İçindeki kenz-i bipayan'ı arzularsın
Taşra üfürmek ile yalınlanır mı ocak
Yönün Hakk'a dönmeden ihsanı arzularsın
Dağlar gibi kuşatmış benlik günahı seni
Günahını bilmeden gufranı arzularsın
Sen şarabı içmeden serhoş-u mest olmadan
Nicesi Hak emrine fermanı arzularsın
Cevzin yeşil kabuğunu yemekle tad bulunmaz
Zahir ile ey fakih Kur'an-ı arzularsın
Gurbetliğe düşmeden mihnete sataşmadan
Kebap olup pişmeden büryanı arzularsın
Yabandasın evin yok bir yanmış ocağın yok
Issız dağın başında mihmanı arzularsın
Ben bağ ile bostanı gezdim hıyar bulmadım
Sen söğüt ağacından rumman'ı arzularsın
Başsız kabak gibi bir tekerleme söz ile
Yunus'leyin Niyazi irfanı arzularsın




AŞKA DÜŞ
Zühdünü ko, aşka düş ehl-i cenan etsin seni
Pîr-i aşka kulluk et canane can etsin seni
Bir zeman bülbül gib efganın ağdır göklere
Şol kadar kıl naleyi kim gülistan etsin seni
Ar u namusun bırak,şöhret kabasından soyun
Giy melamet hırkasın kim ol nihan etsin seni
Yüzünü yerler gibi ayaklar altında ko kim
Hak teala başlar üzre asüman etsin seni
Verme rahat nefsine daim gaza-yı ekber et
Ka'be-yi dil fetholup darül-eman etsin seni
Gel Niyazi'nin elinden bir kadeh nuş eyle kim
Mahvedip nam u nişanın bi-nişan etsin seni




VARİDAT
Can kuşunun her zeman ezkarıdır Varidat
Akl u hayalin heman efkarıdır Varidat
İşidicek adını duydu canım tadını
Bildim ki ariflerin esrarıdır Varidat
Sıdkile gönlün sever görmeye canım iver
Anın içün kim Hakk'ın emvarıdır Varidat
Ol dürr-i yekdane'nin kadri bilinmez anın
Bu dil-i viyrane'nin mi'marıdır Varidat
Gerçi kütüb çok yazar İlm-i Ledün'den haber
Cümlesi bir bağçedir ezkarıdır Varidat
İlm-i Füsus'la tamu odları söner kamu
Anın yerinde biten gülzarıdır Varidat
Muhyeddin ü Bedrettin etdiler ihyay-ı din
Derya Niyazi "Füsus" enkarıdır "Varidat"




DOST
Bakıp cemal-i yare çağırırım dost dost
Dil oldu pare pare çağırırım dost dost
Aşkın ile dolmuşum zühdümü yanılmışım
Mest-i müdam olmuşum çağırırım dost dost
Mescid ü meyhanede, hanede viyranede
Ka'be'de büthanede çağırırım dost dost
Sular gibi çağ çağ dolaşırım dağ dağ
Hayran bana sol u sağ çağırırım dost dost
Geldim cihane garib,oldum güle andelib
Herdem ciğerler delip çağırırım dost dost
Dünya gamından geçip,yokluğa kanat açıp
Aşk ile daim uçup çağırırım dost dost
Aradığım candadır,canda ve hem tendedir
Bilir iken bendedir çağırırım dost dost
Gah düşerim mutlak'a,gah asl u geh mülhak'a
Bakıp kamudan Hakk'a çağırırım dost dost
Dolunmaz ol hal ü had min-el ezel ta ebed
Unulmaz asla bu derd çağırırım dost dost
Hep görünen dost yüzü andan ayırmam gözü
Gitmez dilimden sözü çağırırım dost dost
Derya olunca nefes parelenince kafes
Ta kesilince bu ses çağırırım dost dost
Ne yerdeyim ne gökde,ne ölüyüm ne zinde
Her yerde her zamanda çağırırım dost dost
Geldim o dost ilinden koka koka gülünden
Niyazi'nin dilinden çağırırım dost dost






BİZİ ANLAYAN
Zat-ı Hakk'da mahrem-i irfan olan anlar bizi
İlm-i sır'da bahr-i bi-payan olan anlar bizi
Bu fena gülzarına talib olanlar anlamaz
Vech-i baki hüsnüne hayran olan anlar bizi
Dünye vü ukba'yı tamir eylemekten geçmişiz
Her taraftan yıkılıp viyran olan anlar bizi
Biz şol Abdal'ız bırakdık eğnimizden şalımız
Varlığından soyunup üryan olan anlar bizi
Kahr u lütfu şey'-i vahid bilmeyen çekdi azab
Ol azabdan kurtulup sultan olan anlar bizi
Zahid'a ayık dururken anlamazsın sen bizi
Cür'a-yı safi içip mestan olan anlar bizi
Arifin her bir sözünü duymağa insan gerek
Bu cihanda sanmanız hayvan olan anlar bizi
Ey Niyazi katremiz deryaye saldık biz bu gün
Katre nice anlasın umman olan anlar bizi
Halkı koyup LAMEKAN ilinde menzil tutalı
Mısri'ya şol canlara canan olan anlar bizi




YAĞMA
Sevdim seni hep varım yağmadır alan alsın
Gördüm seni efkarım yağmadır alan alsın
Aldın çü beni benden geçdim bu can u tenden
Aklım dahi her varım yağmadır alan alsın
Ben varlığımı atdım dost varlığına yetdim
Her uslu'ya bazarım yağmadır alan alsın
Geçdim ben ad u san'dan çıkdım ben o dükkandan
Hep ırz ile vekarım yağmadır alan alsın
Geldi dile dildarım buldum gül ü gülzarım
Şimdengeru hep varım yağmadır alan alsın
Sen gaib ü hazırsın her halime nazırsın
Ahval ile etvarım yağmadır alan alsın
Çün buldu gönül yarim terk eyledim ağyarim
Iyman ile zünnarım yağmadır alan alsın
Mısri'ye vücub imkan bir oldu kamu a'yan
Taat ile ezkarım yağmadır alan alsın




KESRET-VAHDET
Oldum çü mahv-ı mahz-ı zat,buldum vücudumdan necat
Ben içmişim ab-ı hayat,ermez bana herkiz memat
Ben dost yolunda varımı terk eyledim önden sonra
Küfrile iymandan geçüp a'yanda bulmuşam sebat
Her kande baksam görünür gözlerime sırr-ı ezel
Her şey ulaşıp aslına çıktı aradan kainat
Dost ile ben dost olalı,zevkiyle işret bulalı
Zayf-ı mükerremdir bu can hep yediğim kand ü nebat
Halvet'den ettim rıhleti,kesretde buldum vahdet'i
Bazar'da düzdüm halveti,ruz u şeb'im iyd ü berat
Gördüm bu alemler kamu benim vücudumla dolu
Bir olmuş "Uçmağ" u "Tamu",cümle bana olmuş sıfat
Her ne yana kim eğilem,ol yana her şey eğilir
Olmuş Niyazi hep senin sayelerin sitti cihat




GÖNLÜM SANA
Çün sana gönlüm mübtela düştü
Derd ü gam bana aşina düştü
Zühd ü takva'ya yar idim evvel
Aşk ile benden hep cüda düştü
Vaiz eydür gel aşkı terk eyle
Bendeyim sabrım bi-vefa düştü
Nice terk etsin aşkı şol aşık
Ana karşı sen mehlika düştü
Vechini görsem dağılır aklım
Zülfün ana çün mukteda düştü
Kim seni buldu,kendi yok oldu
Vaslına ey dost can baha düştü
Aşka uşşakın davet etmişsin
Can kulağına ol seda düştü
Bu Niyazi'nin hiç vücudunda
Zerre komadı hep yaka düştü




GARİB BÜLBÜL
Ey garib bülbül diyarın kandedir
Bir haber ver gül-izarın kandedir
Sen bu yolda kimseye yar olmadın
Var senin elbette yarin kandedir
Arttı günden güne feryadın senin
Ah u efgan oldu mu'tadın senin
Aşk içinde kimdir üstadın senin
Bu senin sabru kararın kandedir
Bir enisin yok acep hayrettesin
Rahatı terk eyledin mihnetdesin
Gice gündüz bilmeyip hayretdesin
Ya senin leyl ü neharın kandedir
Ne göründü güle karşı gözüne
Ne büründü baktığınca özüne
Kimse mahrem olmadı hiç razına
Bilmediler şehsuvar'ın kandedir
Gökte uçarken seni indirdiler
Çâr unsur bendlerine urdular
Nûr iken adın Niyazi verdiler
Şol ezelki i'tibarın kandedir




ŞEYDA BÜLBÜL
Ey bülbül-i şeyda yine efgane mi geldin
Azm-i gül edip zar ile giryane mi geldin
Pervane gibi ateşe daim can atarsın
Evvelde bu aşk oduna sen yane mi geldin
Yağmur gibi yağarsa bela sen baş açarsın
Can veremeye dost yoluna kurbane mi geldin
Her şey çalışır bir sıfatı eyleye ma'mur
Sen cümle sıfat ilini viyrane mi geldin
Vech-i Ehadiyyet ki şu eşyada görünmüş
Bu kesrete ancak anı seyrane mi geldin
Bir kimse senin olmadı hiç raz'ına mahrem
Bilmem bu cihan içine yekdane mi geldin
Bu haste Niyazi'ye şifa remzin edersin
Derde düşen derdine dermane mi geldin




GÜL-BÜLBÜL
Gül müdür,bülbül müdür şol zar u efgan eyleyen?
Ten midir,ya dil midir, hem Arş'ı seyran eyleyen?
Nar u bad u ab u hak'in gel haber ver aslını
Kim bunların her birini emre ferman eyleyen?
Ateşin germiyyetinin sırrını duygur bize
Ki hılaf üzre anı kimdir gülistan eyleyen?
Yelde kimdir geh nesim ü geh saba zevkin veren
Gahi hışmiyle nice büldan'ı viyran eyleyen?
Kimdir anı,bana göster,şol sularda durmayup
Ruz u şeb yüz üstüne aşkile cevlan eyleyen?
Hak ne ma'dendir,biter andan maadin,geh nebat
Kim dir anı gahi hayvan,gahi insan eyleyen?
Ay u gün,yıldızları kim döndürür,ver gil haber
Hem ne sır için dönerler, bunca devran eyleyen?
Bade birdir,saki bir,meclisdeki yaran da bir
Badenin keyfiyyetini kim dir elvan eyleyen?
Kiminin mescidde boynun eğdirip,Abid eden
Kimini meyhanede, serhoş u sekran eyleyen?
Zahid'in benzin sarartıp,ağlatan kim, hem nedir
Kafirin küfrü, dahi fasık'da isyan eyleyen?
Halkdan ayırmış yüzünü,pünhana çekmiş özünü
Ne arar kendini halkdan böyle pünhan eyleyen
Görse mecnunu gönül, bi-ihtiyar mail olur
Liyk görmez ol yüzü kesretde tuğyan eyleyen
Ehl-i derd uşşakı kimdir zar u giryan eyleyen?
Kim bu sırdan kimini mahrum edüp cahil eyleyen?
Vahdet ehli cümlede bir yüzü seyran ettiler
Kimini mahrem edinip, ehl-i irfan eyleyen?
Ey Niyazi kim vücudun terkederse ol dürür
Cümle yüzler içre ol bir yüzü seyran eyleyen




İNSAN-I KAMİL
Hak yolunun rehberi nefesidir kamilin
Dil tahtının serveri mefesidir kamilin
Nefsini mat eyleyen,ref'i-memat eyleyen
Nefh-i hayat eyleyen nefesidir kamilin
İsteyu git ademi,ademde bul ademi
Sırr-ı nefahtü demi nefesidir kamilin
Sure-yi Necm'i oku anlagıl vahyi Hakk'ı
Bilesin o mantıkı nefesidir kamilin
Ruhül-Kudüs demini,ademde iste anı
Ölmüş gönülün canı nefesidir kamilin
Maye-yi zat denilen,fayz-i necat denilen
Ab-ı hayat denilen nefesidir kamilin
Diri kılan tenleri,zinde eden canları
Kaldıran ölenleri nefesidir kamilin
Mevtaya etse nefes,her yaneden gele ses
Haşreden ey hakşinas nefesidir kamilin
Niyazi'yi can eden zerresini kan eden
Katresin umman eden bir demidir kamilin




EY TARİKAT ERLERİ
Ey tarikat erleri,ey tarikat pirleri
Bir nişan verin bana, ol binişan kandedir?
Kandedir dostun yolu,kande açılır gülü
Dost bağçesi bülbülü, gül-i handan kandedir?
Aradım bahr ü berr'i bulmadım ben bu sırrı
Cism ü candan içeru gizli sultan kandedir?
Bildim ki can tendedir,ten can ile zindedir
Amma nidem bilmedim,cane canan kandedir?
Niyazi'ye can olan,sırrında sultan olan
Diyn ü hem iyman olan ol bimekan kandedir?
Cevap
Ey gönül gel ağlama,zari zari inleme
Pirden aldım haberi, o binişan sendedir
Sendedir dostun ili,sende açılır gülü
Söyler bu can bülbülü, gül-i handan sendedir
Gezme gel bahr ü berr'i,kendinde işte sırrı
Cism ü cana hükmeden gizli sultan sendedir
Anladınsa sen seni,bildinse can u teni
Gayri ne var ey gönül, cane canan sendedir
Ten tahtıdır bu canın,can tahtıdır cananın
Ey Niyazi şübhesiz, ol bimekan sendedir




EY ZAHİD
Zahida suret gözetme içeru can'e bak
Vechi üzre gör ne yazmış Defter-i Rahman'e bak
Mushaf-ı hüsnünde yazılmış "Hüvallah" ayeti
Gel inanmazsan gir oku mekteb-i irfan'e bak
Çeşmini gösterdiğince aşıkın canını alır
Leblerin açdıkça can nefheyleyen canan'e bak
Zülfünün her bir telinde bağlı bin mecnunu gör
Hattı'nın leylindeki yüz-bin meh-i taban'a bak
Ateş-i ruhsar ile yanmış kararmış çehresi
Harf libasından muarra nokta-yi üryan'e bak
Hep mülazım kulluğunda bu cihanın şehleri
Kapusunda padişahlar kul olan sultan'e bak
Alem anın hüsnünün şerhinde olmuş bir kitab
Metnin istersen Niyazi suret-i insan'e bak




DERMAN ARARDIM
Derman arardım derdime derdim bana derman imiş
Burhan arardım aslıma aslım bana burhan imiş
Sağ u solum gözler idim dost yüzünü görsem deyu
Ben taşrada arar idim ol can içinde can imiş
Öyle sanırdım ayriyem,dost gayridir ben gayriyem
Benden görüp işideni bildim ki ol canan imiş
Savm u salat u haccile sanma biter zahid işin
İnsan-ı Kamil olmağa lazım olan irfan imiş
Kanden gelir yolun senin ya kande varır menzilin
Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvan imiş
Mürşid gerektir bildire Hakkı sana hakkel-yakin
Mürşidi olmayanların bildikleri güman imiş
Her mürşide dil verme kim yolunu sarpa oğratır
Mürşidi kamil olanın gayet yolu asan imiş
Anla heman bir söz dürür yokuş değildir düz dürür
Alem kamu bir yüz dürür gören anı hayran imiş
İşit Niyazi'nin sözün bir nesne örtmez Hak yüzün
Hak'tan ayan bir nesne yok gözsüzlere pinhan imiş




AĞYAR KALMADI
Ben sanurdum alem içre bana hiç yar kalmadı
Ben beni terk eyledim bildim ki ağyar kalmadı
Cümle eşyada göründüm har var gülzar yok
Hep gülistan oldu alem şimdi hiç har kalmadı
Gice gündüz zar u efgan eyleyüp inlerdi dil
Bilmezem noldu kesildi ah ile zar kalmadı
Gitdi kesret geldi vahdet oldu halvet dost ile
Hep Hak oldu cümle alem şehr ü bazar kalmadı
Din, diyanet, adet ü şöhret kamu vardı yele
Ey Niyazi noldu sende kayd-ı dindar kalmadı




CANDAN GEÇMEK
Kim ki candan geçmez ise diyn bize yar olmasın
Ar u ırz ile gelip aşıklara bar olmasın
Gam yükün aşık olan daim çeke gelmişdürür
Duymayan dost derdini aşka giriftar olmasın
Derd uyutmaz,rahat etmez gice gündüz aşıkı
Şol ki bülbüldür güle karşı nice zar olmasın
Zevk-i taatle kimesne hal-i aşkı anlamaz
Talib-i sadık ise belinde zünnar olmasın
Remz-i Hak'ka mahrem olmak değmenin karı değil
Kim dilerse aşk ile yar olsun ağyar olmasın
Zerrece aşk oldu kimde olsa yakar varlığın
Aşk odu ister ki Hak'dan gayrı hiç var olmasın
Cümle efkarın hurufun cem'idüp tevhid ile
Nokta-yı vahdet'de haşrol gayrı efkar olmasın
Ey Niyazi hal-i aşkı herkese faş eyleme
Sırr-ı Hak'dır ana bigane haberdar olmasın




SOR
Rumuz-i enbiyayı vakıf-ı esrar olandan sor
Enel-Hak sırrını candan geçüp ber-dar olandan sor
Yürü var ehl-i tecrid'i alayık ehline sor
Anı can u cihanı terkedüp deyyar olandan sor
Gehi kahrın,gehi lütfun kemalin bilmek istersen
Fena ender fena'da yok olup hem var olandan sor
Dila bu Mantıkkuttayr'ı fesahat ehli anlamaz
Bunu ancak ya Attar u yahut tayyar olandan sor
Anadan doğma gözsüzler kemahi görmez eşyayı
Niyazi vech-i dildarı Ulül-ebsar olandan sor




AŞK
Ey gönül gel gayriden geç aşka eyle iktida
Zümre-yi ehl-i hakikat anı kılmış mukteda
Cümle mevdudat u ma'lumat'a aşk akdem dürür
Ziyra aşkın evveline bulmadılar ibtida
Hem dahi cümle fena buldukta aşk baki kalır
Bu sebebden didiler kim aşka yoktur intiha
Dilerem senden Hüda'ya eyle tefikın refik
Bir nefes gönlüm senin aşkından etme-gel cüda
Masiva-yı aşkının sevdasını gönlümden al
Aşkını eyle iki alemde bana aşina
Aşkile tamu'da olmak cennetidir aşıkın
Liyk cennetde olursa tamu'dur aşksız ana
Ey Niyazi mürşid istersen bu yolda aşka uy
Enbiya vü evliya'ya aşk oluptur rehnüma




DİVANE
Padişah'a aşkını humhane kıl
Masiva'yı aşkına bigane kıl
Zikr ü fikrinle beni pür nur idüp
Mest ü medhuş eyleyüp divane kıl
Benliğimdir senden ayıran beni
Varlığım şehrini yık virane kıl
Mürg-i ruhum meylini kes gayrıdan
Şol cemalin şem'ine pervane kıl
Gönlümü mir'at-ı vech-i zat idüp
Ol tecelli'le beni mestane kıl
Cezbe-yi feyz'in şerabın doldurup
Bu Niyazi bendeni meyhane kıl




MASİVA
Dönmek ister gönlüm cümle sivadan
Dönelüm aşıklar Mevla derdiyle
Geçmek ister gönlüm mülk-i fenadan
Dönelüm aşıklar Mevla derdiyle
Derde düşen aşık nitsin cihanı
Derd ehlinün daim yanmakta canı
Döner arzulayı vasl-ı cananı
Dönelüm aşıklar Mevla derdiyle
Ay ü gün yıldızlar hem nuh felekler
Arşun etrafında saf saf melekler
Meydan-ı ışkunda cevlan iderler
Dönelüm aşıklar Mevla derdiyle
Ta'n eyleme zahid benüm halim
Dahl eyleme hergiz bu devranum
Dermanı dönmede buldum canuma
Dönelüm aşıklar Mevla derdiyle
Baş açup girdim ışk meydanına
Mansur olurum ene'l-Hak darına
Yanmakta Niyazi şevkun narına
Dönelüm aşıklar Mevla derdiyle




YOL
Ya Rab, bize ihsan it vuslat yolını göster
Surette koma can it, uzlet yolını göster
Eyledi heva garet, oldı işümüz adad
Dergahın ulı gayet, kudret yolını göster
Nefsümi hevadan kes, kalbümi riyadan kes
Meylümi sivadan kes, halvet yolını göster
Talim idüp esmayı, bildür bize eşyayı
Duymağa "Ev edna" yı, hikmet yolını göster
Candan sana talib kıl, her taate ragıb kıl
Bir pire müsahib kıl, hidmet yolını göster
Har içre biter gülzar, tan içre doğar envar
Her şeyde tecellin var, ruyet yolını göster
Şol kim ola vuslatta,halvet ola celvette
Bu Mısri'ye kesrette,vahdet yolını göster
Gerçi kullarda masiyyet çoktur
Rahmetin Mevla dahi artukdur
Gayriden bize hiç meded yoktur
Dertliyüz senden umarız derman
Gel dimezisen bigünahkara
Bir adem kadir mi yol vara
Çare yok senden olmasa çare
Dertliyüz Senden umarız derman
Şuna kim bir heda geldi
Feyz-i akdesten aşina geldi
Bir cefasına bin safa geldi
Dertliyüz Senden umarız derman
Bu Niyazi çün zikrune düşdi
Dün ü gün gönli fikrine düşdi
Zatuna iren şükrüne düşdi
Dertliyüz Senden umarız derman




GEL ALLAH'A DÖNELİM
Hevaya yiter gönül,gel Allah'a dönelüm gel
Siva ise yiter gönül,gel Allah'a dönelüm gel
Nice bir sevelüm gayrı,nice bir olalım ayrı
Analum vuslat-ı yarı,gel Allah'a dönelüm gel
Bize Hak'dan gel olmadın,ecel kösi çalmadın
Canun Azrail almadan,gel Allah'a dönelüm gel
Özenmez misün ol yara,ki aldanmışsın ağyara
Seni azdırmış emmare,gel Allah'a dönelüm gel
Taleb kıl her seher gahı,yürekten eylegil ahı
Sevenler buldı Allah'ı,gel Allah'a dönelüm gel
Soralım gel bilenlere,külli boyun virenlere
Visaline irenlere,gel Allah'a dönelüm gel
Niyazi'ye olup haldaş,olursun gel yola yoldaş
Döküp gözlerümüzden yaş,gel Allah'a dönelüm gel




DERMAN
İy kerim Allah iy gani sultan
Dertliyüz Senden umarız derman
Lütfuna had yok rahmetine payan
Dertliyüz Senden umarız derman




İNLEMEK
İnile ey dertli gönül inile
Ehl-i derdün inliyecek çağıdur
Gel tımar et yaranı sen ışk ile
Yaralarun onulacak çağıdur
Sen nedim idün evvel ol şah ile
İmtihan içün gelüpsin bu ile
Şol ki gafletle yatup itmez tareb
Gövdesinde yok mı ola can aceb
Uşda vahdet gülleri açıldı hep
Bülbülüm efgan idecek çağıdur
İnlemek sana yaraşur dert ile
Hem gözin kan ağliyacak çağıdur
Yok kararı gönlümün bilmem neden
Kasd ider bin pare olur bu beden
Var ise gitmek diler bu areden
Aslına azm eyleyecek çağıdur
Hakkı anunla itmeden bundan ubur
Mevtün elçisi gelicek çağıdur
İy Niyazi dünyada itmez huzur
Şol kişi kim olmaya ehl-i gurur




DERVİŞ
Derviş olan kişinün sözleri umman olur
Salik-i Hak olanun rahına bürhan olur
İlm-i ledün dersini arif olan kişiler
Haste-dil olanların derdine Lokman olur
Her seher efgan idüp bülbüli hayran ider
Dide-i giryan idüp sinesi büryan olur
Beyt-i dili pak olur zikr-i Hakkı işiden
Sabr u kararı gider işleri devran olur
Şem-i cemali döner pervane-i aşıkun
Zan ider ol cahilun devr ile isyan olur
Münkirleri dahi ider kime sözünüz dimez
Yine işi anlara lutf ile ihsan olur
Sanma Niyazi özün derviş oluptur senün
Derviş olan kişiler şöylece sultan olur




VAR OLMAK
Kim ki ışkun darına berdar olur
Cümle uşşak içre ol serdar olur
Bunda uşşakı yakan o akıbet
Nara İbrahim gibi gülzar olur
Korkma tamudan ger aşık isen
Bülbül olanın yiri gülzar olur
Cennet-i irfana dahil olanun
Kande baksa gördügi didar olur
Gözsiz onalanlar ol yüzi göremezler
Anı gören hep ulu'l-ebsar olur
Dünyanun lezzatına aldanma kim
Bir gün ola cümle zehr-i mar olur
Tac u tahtı kulluğuna ol şehün
Virürsen devletin tekrar olur
Ger kabul odunsa şah oldun ebed
Kande böyle assılı bazar olur
İlla tac ü tahtunla olmaz vasl-ı yar
Adet oldur ana can isar olur
Kim ki kendün yoh iderse Mısri'ya
Yoklığun dağılmasında var olur




CAN GÖZÜ
Derviş olan aşık gerek, yolunda hem sadık gerek
Bağrı onun yanık gerek, can gözleri açık gerek
Alçaktan alçak yürüye, toprak içinde çürüye
Işk ateşinde eriye, altun gibi zarmak gerek
Zikr-i Hakka meşgul ola,yana yana ta kül ola
Her kim diler makbul ola, tevhide boyanmak gerek
Eyven kişi yol alamaz, maksudunu tiz bulamaz
Yok olmayan var olamaz, varını dağıtmak gerek
Dervişlerin en alçağı, buğday içinde burçağı
Bu Mısri gibi balçığı, her bir ayak basmak gerek




BİR ENİSİN YOK
Bir enisün yok aceb hayrettesün
Rahatı terk eyledün mihnettesün
Gice gündüz bilmeyüp hayrettesün
Ya senün leyl ü neharun kandedur
Ne görindi güle karşı gözüne
Ne yüründi bakduğunca özüne
Kimse mahrem olmadı hiç razuna
Bilmediler şehsüvarın kandedir
Gökte uçarken seni indirdiler
Çar unsur bendlerine urdılar
Nur iken adun Niyazi virdiler
Şol ezelki itibarun kandedur




MANSUR
İşkun kime yar olur,daim işi zar olur
Dinmez gözünün yaşi,yanar içi nar olur
Sevda-yı zülfün kimün takıldı gerdanına
Mansur gibi akıbet yolında berdar olur
Leyla-yı ışkun senün,her kimi Mecnun ider
Firkat odına yakup,her gice bimar olur
Varlık cibalun kesüp,dost iline yol ider
Ferhad'leyin gözinun,yaşları pınar olur
İbrahim Edhem'i derviş iden ışkundur
Derdüne düşen şahun tahtı tar mar olur
Ben de arı terk idüp girdüm bu dervişliğe
Her kim senün ışkına düşdi ise bi-ar olur
Bu yolda canun viren canan alur yirine
Işkı dükkanında anun canıyla bazar olur
İy dilber-i ruhani al koma iş bu canı
Sevdana düşeliden dünya bana dar olur
Terk it Niyazi seni bu anda ol sultanı
Her kim canından geçer ol vasıl-ı yar olur




HABERSİZ
Günde bir taş-ı bina-yı ömrümün düşdi yire
Can yatar gafil binası oldı viran bi-haber
Dil bekası Hak fenası istedi mülk-i tenim
Bir devasız derde düştüm ah ki Lokman bi-haber
Bir ticaret kılamadım nakd-i ömür oldı heba
Yola geldum lakin göçmüş cümle karban bi-haber
Kös-i rihlet çaldı mevt amma henüz can bi-haber
Asker-i azaya lerze düşdi sultan bi-haber
Ağlayıp nalan edip düştün yola tenha garib
Dide giryan sine püryan akıl hayran bi-haber
Azığum yok yazığum çok,yolda dürlü korku var
Yolımu alursa n'ola ger div ü şeytan bi-haber
Yol erü yolda gerekdür çağ-u çıplak aç-u tok
Mısri'ye gel didi sana çünkü canan bi-haber




YA MUHAMMED
Yine dil natunı söyler Muhammed
Dil ü can mülkini toylar Muhammed
Sen ol sultan-ı kevneynsin ki mahluk
Senün medhinde acizler Muhammed
Giyüp hil'at-i levlaki boyuna
Düşüptür saye serviler Muhammed
Alur şems ü kamer nurı yüzünden
Saçun "velleyli" yeldalar Muhammed
Kaşundur "Kabe Kavseyn ev-edna"
Teründür açılur güller Muhammed
Boyun eğmiş dudur çeşmüne hayran
Çemen sahnında sünbüller Muhammed
Lebün la'li dehanun madinüdür
Lisanun vahy-i Hak söyler Muhammed
Şu vaktin kim çıkup gezdün semayı
Bulup Hazrette rifatler Muhammed
Kamu ervah-ı peygamber hem emlak
Seni iclale gelmişler Muhammed
Seni şah-ı ilm kılup ol anda
Kamusı ümmet oldılar Muhammed
Niçin olmayalar ümmet ki Hakkun
Rızasın sende buldular Muhammed
Ne noksan ire cahına kılursan
Niyazi'ye şefaatler Muhammed




TEVHİD
Hakkı seven aşıklarun,eğlencesi tevhid olur
Işk oduna yanıklarun,eğlencesi tevhid olur
Durmaz isim sürer dili,sorar müdam doğrı yolı
Gerçek aradığın bile,eğlencesi tevhid olur
İzinden ayırmaz gözüni,canla tutar sözüni
Görmeğe iver yüzini,eğlencesi tevhid olur
Halkun arasından çıkar,tevhidi görse can atar
Bülbül gibi daim öter,eğlencesi tevhid olur
Mal ü menalın terk ider,ehl ü iyalin terk ider
Halüyle kalün terk ider,eğlencesi tevhid olur
Dünya vü ahiret perdesin,ardına atar cümlesin
Kor masiva eğlencesin,eğlencesi tevhid olur
Mırıya ayan kişinün gider çürüğü işinün
İçindeki can kuşunun eğlencesi tevhid olur

SON EKLENENLER
GÜNÜN AYETİ
Bu dünyada kör olan kimse ahirette de kördür; üstelik iyice yolunu şaşırmıştır.
(İSRÂ - 72)  
ÖZLÜ SÖZLER
  • Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir.
  • Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun?
  • Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır.
  • Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. (Hz. Ali)
  • Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur.
  • Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir.
  • En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır.
  • Alem-i Berzah insanın kendisidir.
  • Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır.
  • Mutaşabih ayetler ledünidir.
  • Ölüm ve cehennem korkusu Hak'ka dost olmayanlar içindir.
  • Şartlanmalardan ve önyargılardan arınmadan kimse masum olamaz.
  • Uzlaşmak için bahane arayan düşman zıtlaşmak için bahane arayan dosttan daha iyidir.
  • Baki hakikatler fani merkezli inşa edilemez.
  • Her zorluğun çözümü sevgidir.
  • Allah var gayrı yok sevgi var dert yok.
  • Allah de ötesini bırak.
  • Sorunları erteleyen ve örten değil çözüm üretip sorunları çözen olmalıyız.
  • Kişinin irfanı kemalatı nispetinde şeytanı da nefsinin şiddetinde olur.
  • Kötü huylardan kurtulmanın en keskin yolu ilahi aşka yanmaktır.
  • Mücevherden sarraf olan anlar, başkası bilemez. Ne fark eder kör için elmas da bir, cam da bir. Eğer sana bakan kör ise sakın sen kendini cam sanma.(Mevlana)
  • Kendini oldum ve doğru zannedenler kendileri gibi düşünmeyenlerden rahatsız olurlar.
  • Eflatun'a dediler ki "Ne kadar çok çalışıyorsun". O da dedi ki "hayır ben sevdiğim işi yapıyorum"
  • Allah kuluna sevdirdiği her işi kuluna kolaylaştırır.
  • Kurtuluş hidayete tabi olanlar içindir. Selam olsun hidayete tabi olanlara.
  • Tevhid-i Ef-al meratibi ihvanın kendi gerçeğine seyir haritasıdır.
  • Kişi ilk önce kendisinin arifi olacak ki Rabbinin arifi olabilsin.
  • İnanmak başka şey, teslim ve tabii olmak başka şeydir.
  • Kalıcı dostluklar edinin.
  • İhvan gibi yaşa, gerisine karışma.
  • Mutlu insan başkalarının mutluluğu için yaşayandır.
  • İslam dini istişare esaslıdır.
  • Allah için affet, Allah için paylaş.
  • İhvanlığını işine göre değil, işini ihvanlığına göre ayarlayacaksın.
  • Kul, iradesini Allah’a teslim edendir.
  • Hakk'ı hatırladığımız unuttuğumuzdan fazla olsun.
  • "Olacağım" diyene engel yok, "olmayacağım" diyene bahane çok.
  • Ben merkezli değil, biz merkezli olun.
  • Dervişçe yaşamak, tevhitçe yaşamaktır.
  • Yaptığınızı azimle yapın, hırs ile yapmayın.
  • Kullukta devamlılık esastır.
  • Önce emin insan olmalıyız.
  • Derviş, halinden belli olmalıdır.
  • Beşeriyet kemalâtın hammaddesidir.
  • Mükemmeliyet istikamette daim olmaktır.
  • İnsanın cismi arza, ruhaniyeti semaya mensuptur.
  • Yaradılış farziyetimiz hakkı bilmektir.
  • Hakk'ı tanımanın ön şartı Resulûllah’ı tanımaktır.
  • İnsanın sırrında Allah’ın sonsuzluğu vardır.
  • Kulluğa bahane yok değer üreteceksiniz.
  • Şikayet, Mevla’ya hürmetsizliktir.
  • Kulluk adına yapmadıklarımıza hiçbir bahane geçerli olmayacak.
  • Bu âleme kavga için gelmedik.
  • Telkin öncelikle bizim nefsimize olmalıdır.
  • İnsan, Allah’ın sırrı Allah da insanın sırrıdır.
  • Varlığımızın sebebi zuhuru, Cenab-ı Resulûllah’tır.
  • Kullukta teslimiyet “Rağmen” olmalıdır.
  • Kazası olmayan tek şey hayatımızdır.
  • Sevgi dışındaki bütün hallerde zorluk vardır.
  • Nefsinde mevsimi hazan olanın, gönül mevsimi bahar, Ahireti bayram olur.
  • Hayat yaşamak, yaşamaksa sevmektir.
  • En güzel keramet istikamet üzere olmaktır.
  • Kişinin Rabbini tanıması için kendini tanıması lazım.
  • Hakk’ı ancak Mirat-ı Muhammet’ten görebiliriz.
  • İnsanı Hakk’ta sonsuzlaştıran ve yaşatan, sevgidir.
  • Sevgi bütün yaratılanların varoluş mayasıdır.
  • Sevgisiz olan her mekân ve mahâl mundardır.
  • Sevgi Allah için yanmak ve olmaktır.
  • Allah’ın ve Resulullah’ın sevgisi ile yanmayan gönül hamdır, ahlâttır.
  • Hakikat ehlinin sermayesi aşk-ı sübhandır.
  • Talepte kararlılık, kararlılıkta da sabır esastır.
  • Sabır, sadrın genişliği kadardır. Sadır genişliği ise; kabulümüz, sevgimiz kadardır.
  • Kamil insan demek;Bütün duygularda,düşüncede ruhta olgunlaşmış insan demektir.,
  • Dervişân, Mürşidinin eşiğinde sadık olduğu sürece, farkında olsa da olmasa da tekamül halindedir.
  • Kim ki Allah’ı ciddiye almaz ise; Allah o kimseyi ciddiye almaz.
  • Hakkı görmeyen gözler amadır.
  • Gayret olmadan kişinin ulaşacağı hiçbir âliyet olamaz.
  • Kendi gerçeğimize yol bulmak için arz üzerinde var olan bütün mevcudiyetten istifade edeceğiz.
  • Bu fırsat âleminin bir tekrarı daha yoktur.
  • Hiçbir oluşum kendi halinde, kendi başına müstakil değildir.
  • İhvan isek bir iddianın sahibiyiz demektir.
  • İhvanın kemâlâtı, olgunluğu, karşılaşmış olduğu olumsuz tecellilere verdiği tepkilerle ölçülür.
  • Kişi muhatabı ve müdahili olmadığı hiçbir meselenin şahidi olamaz.
  • Herkes kazanımlarını kayıplarını tespit etsin ki şuurlu bir hayat yaşayabilsin.
  • Birebir uyarılar insanı daha çok uyandırır.
  • Bütün canlılara dostça yakın olmalıyız.
  • Tekâmül için her anı yeniden yaşamak , her anın yeniden talibi olmak zorundayız.
  • Gayret etmeyen kişiden Kâmil insan olmaz.
  • Ehl-i talip bu Kâinatın özelidir, özetidir.
  • Kul, hizmeti kadardır. Kul, sevgisi kadardır, Kul hoş görebildiği kadardır. Kul feragat edebildiği kadardır. Kul paylaşabildiği kadardır.
  • Ehl-i ihvan’ın sevgisi Rabbi’nin sevgisi, meşguliyeti Rabbi’nin meşguliyeti olmalıdır.
  • Her an Rabbi ile meşgul olanın, muhatabı Rabbi olur.
  • Güzel bakmalı, güzel konuşmalı, güzel dinlemeliyiz.
  • Hayırları geciktirdiğimiz zaman şerre dönüşür. Şerleri geciktirdiğimiz zaman hayra dönüşür.
  • İhvanın irşad olmasının ön şartı teslimiyattır.
  • İlmen yâkinlik; bilmek ve kabul etmektir.
  • İhvan telkin edileni yaşadıktan sonra Hakkel yâkina ulaşır.
  • Kul, Rabbini ne kadar ciddiye alırsa, Rabbi’de onu o kadar ciddiye alır.
  • Rahman’ın sevgilisi olmak gönlü cenab-ı Resulullah’a yönetmek ve tabi olmakla orantılıdır.
  • İhvan, kendi özünde kâmil duruşa ulaşırsa, onda bir değil de nice esmanın açılımı, nice sıfatın inkişaf ve izhariyeti yaşanacaktır.
  • Dünkü gibi konuşan, dünkü gibi anlayan, dünkü gibi yaşayanın anı ve akibeti hüsrandır.
  • Ehli gönül olan, ,Resulullah’a ve Ehli Beyt’egönül veren Ehl-i İhvan’ın seyr-i sülüğü nefis merkezli akıl ile değil gönül merkezli akıl iledir.
  • İhvan, hayırda ve şerde damlayı derya mesafesinde görecek kadar Rabbini önemseyen olmalıdır.
  • Hakka vuslat, ancak aşk- sübhân ile olur.
  • Aşığın, sevgisinin sancısıyla uykularının kaçması lazım ki, orada aşktan söz edilebilsin.
  • Hayatla zıtlaşan değil hayatla uzlaşan olmalıyız.
  • Eğer kişi yarışacaksa hayırda yarışsın selâmda, yarışsın, paylaşmada hoş görüde affetmede yarışsın.
  • Kişi tercihinin neticesini yaşar.
  • İnsan, sevebildiği kadar, değer üretebildiği kadar insandır.
  • İhvan, arif olmalı ve gönlünü bütün olumsuzluklardan arındırmalıdır.
  • Herkes yaptıklarının neticesini yaşayacak.
  • Biz kulluğumuzu her gün yeniden yenilemeliyiz.
  • Üstünlük ancak takva ile sevgi iledir.
  • Allah hiçbir zaman abes ile iştigal etmez.
  • Her işte bizim için hikmet ve hayır vardır.
  • Ehl-i ihvan hiçbir zaman olumsuzluk adına hesap yapmamalıdır.
  • Herkesin şeytanı, Cebrail’i, Mikail’i, İsrafil’i ve Azrail’i kendisiyle beraberdir.
  • Ehl-i ihvan demek arif olan, Hakk'a eren demektir.
  • Sevginin tezahürü ibadettir.
  • Eğer inanıyor, iman ediyor, seviyorsanız, yap denileni yapacak ve aksatmayacaksınız.
  • Sevenin ne gecesi ne gündüzü ne yorgunluğu ne bahanesi ne de mazereti olur.
  • Karşılaştığımız zorlukların tamamı tekâmül için ikrarımızı ispat içindir.
  • Bu âlem teşbih, tespit, tenzih, takdis ve şahadet âlemidir.
  • İnsanın Hak katında kadri, kıymeti sevgisi kadardır.
  • İnsan, yaşadığı zorluklar aşabildiği engeller kadar insandır.
  • Hiç zorluk, acı çekmeden, uğraş ve çaba sarf etmeden kimsenin başarıya ulaştığı görülmemiştir.
  • Hepimiz Allah’ın Resulûllah’ın ve Ehlibeyt’in aşkından muhabbetinden istifade edip Hakk’ta bakileşebilecek yetilere sahibiz.
  • İnsan, asliyeti kendisine unutturulmuş varlıktır.
  • Müsemmâ ehli olan için, isimler değişşe de asliyet değişmez.
  • Hiçbir güzelliği kendimize mal etmeden, bütün güzellikleri Rabbimizden bilmeliyiz.
  • Herkesin imtihanı iddiası kadar olur. Yani iddiası büyük olanın, imtihanı da büyük olur.
  • Kâinat, insan için, insana hizmet için halk edilmiştir.
  • Hayatın tamamı, kulluğun ve dostluğun talimidir.
  • Kişi bilgisinde değil yaşantısında kâmil insan olur.
  • Bizim yaşadıklarımız; tercihlerimizin, taleplerimizin ve dualarımızın neticesidir.
  • Mezheplerin farklı olması, dünya iklimlerinin, ırkların ve kültürlerin farklı olmasındandır.
  • İrfan mekteplerinin temelde aynı, detaylarda farklı farklı olması insanların, meşreplerinin farklı farklı olmasındandır.
  • Kimi takva ile kimi zikrullah ile, kimi hizmet ile, kimi de ibadet ile Hak rızasına ulaşmak ve kâmil insan olmak arzusundadır.
  • Din adına zıtlaşmalar, taraflaşmalar ve tefrikalar çıkarmak Rahman’ın ve Kuran’ın reddettiği duruşlardır.
  • Elin eksiğiyle uğraşan, kendi eksiğini hiçbir zaman göremez.
  • Biz bu âleme eksik tespit zabıtalığına gönderilmedik.
  • Âşık; mâşûkunu hususiyetle geceleyin, en çok yalnızlık halindeyken düşünür.
  • Geceleri ve seher vakti çok özeldir.
  • Dostluğun ilk şartı sevmektir. Fakat çıkarsız beklentisiz sevmektir.
  • Dost olmak, dostun her türlü yüküne katlanmaktır.
  • Bizim için yaşamak bir gündür, o da bugündür.
  • Kulluk adına yapmamız gereken ne varsa sabırla ve ihlâsla yapmalıyız.
  • Hak katında gıdalanmanın birinci esası, âdab-ı Muhammediye ve hakıkati Mahmudiye ile kıyam durmaktır.
  • Biz eyvallah tacını, ‘sensin’ tacını başımızdan, hiçlik hırkasını da eğnimizden hiçbir zaman çıkartmayacağız.
  • Bir damlanın hiçliğe ulaşması, onun deryaya düşmesiyle olur.
  • Bize ulaşan her tecellinin, Mevlâ'dan olduğunun bilincinde olalım ve rıza gösterelim.
  • Sakın tecellilerden kahreden, kederlenen olmayalım.
  • Tecellilerden şikayetçi olmak, kulun Rabbine olan saygısızlığıdır.
  • İhvan, hangi tecelli içinde olursa olsun, mutlaka güzel düşünmeli ve güzel değerlendirmelidir.
  • Edep ve âdap dışında nefes almayalım.
  • Biz, Cenâb-ı Resûlullah’ın vitrini olmalıyız.
  • Bütün nimetler ve âliyetler, gayret ve hizmet iledir.
  • Biz hangi hali yaşıyorsak bizim için hayırdır ve hikmetlidir.
  • Hikmete tabi olanlar hikmet ehli olurlar.
  • "Senin için Ya Rabbi" zevkiyle hayatı yaşayalım.
  • Huzur, ancak tevhid ile aşk ile sevgi ile Allah’a ve Resûlun’e yönelmek iledir.
  • Güzel ahlâk ve sevgi insanlığın omurgasıdır.
  • Her gününü son gün, her namazını son namaz, her muhabbetini son muhabbet gibi kabul eden kişinin yaşantısı Ehl-i ihvanca olur.
  • Büyük laf etmemeye çalışalım.Tevazu sahibi olalım.
  • Ehl-i Beyt olmak, hem nesebi hem de mezhebidir.
  • Ehl-i Beyt, Kur’an’ın ete kemiğe bürünmüş halidir.
  • Yaptığımız her şey kulluğumuzu ispat edercesine olmalıdır.
  • Halkı memnun etmek için Hakk'ı incitmeyelim.
  • Kemalat, hissedilen ilk nefesten son nefese kadar sadece Allah ve Resûl’u için say ve gayret etmektir.
  • Tevhid-i Ef-al hakikatin zübdesi, tevhidin nüvesidir.
  • Kullukta edebi olmayanın Hak’ta izzet bulması mümkün olamaz.
  • Hikmetleri seyretmenin tek şartı, tecellilere karşı sabırlı olmaktır.
  • Kişi yaşamış olduğu imtihanları aşabildiği kadar tekâmül etmiş olur.
  • Aslında bize zor gelen tecelliler, bizim için ikramdır.
  • Kulluğun esasında yap denileni yapıp sonucuna da razı olmak vardır.
  • Bütün kâinat, kişinin kendi hakikatine misaldir.
  • Öncelediğimiz Allah ve Resûl’u olmalı. Ertelediğimiz ise nefsimizin arzu ve istekleri olmalıdır..
  • Dervişi tekâmül ettirecek olan iştiyakı, kendine olan telkini, ve gayretindeki kararlılığıdır.
  • Her günü yaşamak, her günü diğer günden farklı bir alana taşımak için biz bugünün talebesiyiz.
  • Hatasını kabul edip hatasından dönen kul hayırlı kuldur.
  • Hedefi olmayanın istikameti de olmaz.
  • İhvan ne dünle ne de yarınla zaman kaybedecek sadece anını ve gününü değerlendirecek.
  • İhvanlık, halde örnek olmaktır.
  • Aile yaşantımızla, tecellilere olan tepkilerimizle, kişilerle olan ünsiyetimizle, her halimizle hele hele de ibadete olan düşkünlüğümüzle fark edilmeliyiz.
  • Cenab-ı Resûlullah’ın tezahür etmediği hiçbir mekân, Hak katında şerefli olamaz.
  • İbadet etmenin hoşnutluğunu yaşarken bu hoşnutluğu, ibadet etmeyenlere karşı bir üstünlük saymadan fail Allah'tır zevkiyle yaşamalıyız.
  • Kıyas, şeytani sıfatlardandır.
  • Karşımızda gördüğümüz eksikliği önce kendimizde tetkik etmeliyiz.
  • Hiç kimse kendi gerçeğine olan seyrine mürşitsiz yol bulamaz.
  • Baki olabilmenin, sonsuzluğa ulaşabilmenin tek şartı; Hak ile Hak olmak Hak’ta ölüp Hak’ta dirilmektir.
  • Hayata ders veren değil de hayattan ders alan talip olmalıyız.
  • Anlayan ve öğrenen olmalıyız.
  • Anladığını genişleten, hayatına uyarlayan olmalıyız.
  • Tasavvuf önce şeriat-ı Muhammediye ile yaşanır.Sonra hakikat-ı Mahmûdiye ile hikmetler talim edilir.
  • Bir meselenin görevlisi olmak ayrı şeydir, gönüllüsü olmak ayrı şeydir.
  • Ehl-i ihvanla konuşularak halledilmeyecek hiçbir mesele olmamalıdır.
  • Hak dostları bir araya geldikleri zaman bakışmaları bile muhabbettir.
  • İhvanlığın dört ana esası vardır; ihlas, şecaat, cesaret ve cömertliktir.
  • Hayatın tamamında, her adımda, her bir nefeste; bir tuzak, bir imtihan vardır.
  • Gönül, Rahman ile coşarsa; kişi karşılaştığı her türlü tecelliye sabır ve tefekkür ile mukavemet gösterir.
  • İhvan, ne Dünya ne de ahiret beklentisi olmaksızın kulluğunu fi-sebilillah yaşamalıdır.
  • Kur’ân'ı öğrenmeye, okumaya, okutmaya, anlamaya ve yaşamaya çalışalım.
  • İslam, yap denileni yapmak; yapma denilenden uzak durmaktır.
  • Kulluğunu yarına erteleyenin Allah sevgisi yeterli değildir.
  • Tekâmül etmek için sürekli gayret halinde olmalıyız.
  • İnsana olan sevgisizlik Allah’a olan sevgisizliktir.
  • Allah’a vuslat ancak Aşk-ı sübhan ile olur.
  • Hak’ta bâki olabilmek için kayıtsız şartsız teslim olmalıyız.
  • Dilimizde zikrullah ile gönlümüzde her daim muhabbetullah ile inşa olmaya çalışmalıyız.
  • Şeriatın ihlâl olduğu yerde hakikat olmaz.
  • Her türlü tecelliden istifade edecek kadar arif,hiçbir zorluktan yılmayacak kadar da dirayetli olalım.
  • Arif olan baktığı her zerreden, karşılaştığı her tecelliden kendisine istikamet arar.
  • Ehl-i ihvan hatasında ve günahında ısrar etmeyen ve tövbesinde aceleci davranandır.
  • Âşık maşukundan gelen cefalardan haz duymazsa gerçek aşık olamaz.
  • Kendisindeki gayrilikten arınan insan için dışarıda ve içeride gayri olan hiçbir şey kalmaz.
  • Kişinin samimiyeti, sadakati ve sevgisi ona istikamet verir.
  • Bizden istenilen öncelikle safiyet, samimiyet ve sadakattir.
  • Ehl-i ihvan öyle bir kristalize olacak, safiyet kazanacak, kendi benliğinden öyle bir sıyrılıp latifleşecek, şeffaflaşacak, kendine ait bir renk zan düşünce ve duygu kalmayacak ki Allah’ın boyasıyla boyansın yani Resûlullah’ın haliyle hallenmiş olsun.
  • Gayret, kulluğun esasıdır.
  • Biz bildiklerimizle amel edelim. Bilmediklerimiz, bize bildirilecektir.
  • Her Ehl-i ihvan bulunduğu cemiyette fark edilmelidir.
  • Bizim sabrımıza, bize kötülük yapanların şahitlik etmesi lazım.
  • Asli maksadımız, nefsimizi ve Rabbimizi tanımaktır.
  • Gayret etmeyen kişiden kâmil insan olmaz.
  • İhvan, kendi hakikatine seyri sülük ederken hem dünyasını hem de ukbâsını saadete erdirmiş olur.
  • Muhabbetimiz Resûlullah’ın ve Ehl-i Beyt’in muhabbeti, davamız Hak davası olsun.
  • Eğer insan Rahman’ın aynası olacaksa yansıtıcılığının çok net,arı ve duru olması lazımdır.
  • Eğer bir olumsuzlukla, zorlukla karşılaşıyorsak, bu bizim olumsuzluluğumuzdandır.
  • Arz ve semada her ne olursa insan ile ilişkilidir.
  • Sözümüzün ilk müşterisi kendi kulağımız olmalıdır.
  • İslâm şahitlik ile başlar, şuhut ile yaşanır. Ve yine şahitlik ile kemal bulur.
  • Hangi başarı vardır ki uğraşsız gayretsiz ve gönülsüz zuhura gelsin.
  • Aşığın ölümü Hakk’ta vuslat, sonsuzluğa uyanmak ve sonsuzluğu yaşamak olur.
  • Artık etrafımızla ve kendimizle olan kavgamızı bitirip, sevgiyle nefes almanın gayretinde olmalıyız.
  • Kişinin kararlılığı tecellilere gösterdiği mukavemeti kadardır.
  • Aşık hep maşukundan söz etsinler, hep ondan konuşsunlar ister; zaten gayrı şeyler aşığı rahatsız eder.
  • Kişi mutmain olmadıkça kulluğunda, dostluğunda hep hüsrandadır.
  • Cemal aşıkları için gayri olan her şey haramdır.
  • Zikrin esası namazdır, muhabbetullahdır.
  • İhvan, hayatın tamamında Rahman’ın iradesi altında yaşamaya dikkat ve özen göstermelidir.
  • Her şeye rağmen seveceğiz
  • Her şeye rağmen hizmette gayretli olacağız
  • Kulluk, içinde Rabbi'nden başkasını bulundurmayan, gayrilerden boşalmış hiçlik makamıdır.
  • Hayatın ve kulluğun emanetçisi olduğumuzu, bu emaneti taşımamız ve ehline teslim etmemiz gerektiğini hatırdan çıkartmamalıyız.
  • Hayatı hep Hakkça yaşamanın gayretinde olmalıyız.
  • Hayat, bizi kullukta belirli bir kıvama taşımak içindir.
  • Kendine gafil olan, Allah’a arif olamaz.
  • Her varlık Hakk'tandır ve Hak ile kaimdir.
  • Bütün masivalardan arınmak, “ölmezden önce ölmek” Hak’ta ebed olmak; olağanüstü bir azim ve gayret ister.
  • Kişinin kararlılığı, cesareti, azmi ve sevgisi bir arada tekmil olursa; kişinin önünde aşamayacağı engel ve mâni olmaz.
  • Talibin âli ve en yüce değerlere ulaşabilmesi, Allah ve Resûlu’ne olan muhabbeti, sevgisi ile orantılıdır.
  • Hedefimiz ve gayemiz, bugün tevhid noktasında Allah’ı Resulullah’ı ve Ehl-i Beyt’i dünden daha farklı idrak etmek ve yaşamaktır.
  • Tevhid adına bize yapılan teklifatın tamamını yaşamak, bizi kendimize döndürmek ve kendi hakikatimizle tanıştırmak içindir.
  • Tevhid meratiplerindeki yaşam talimlerinin tamamı, bizi kendi ruh derinliğimizdeki iç potansiyelimizden istifade ettirmek adınadır.
  • İhvanın bilip, yapmak isteyip de yapamamasının sebebi kendisinde yetersiz olan kararlılığı, gayreti ve talebidir.
  • Cenab-ı Resûlullah’ın tezahür etmediği hiçbir mekân, mükerrem ve münevver olamaz.
  • Hiç kimse kendi gerçeğine olan seyrinde mürşitsiz yol kat edemez.
  • Kulluk adına yaşanılacak ne kadar âli değerler varsa, bunların tamamı ancak mürşid-i kâmilin nezaretinde ve refakatinde yaşanılabilir.
  • Bâki olabilmenin, sonsuzluğa ulaşabilmenin tek şartı; Hak ile Hak olmak, Hakk’ta ölüp Hakk’ta dirilmektir.
  • Yaşadığımız ne tür olumsuzluk olursa olsun, bizim hedefimize olan iştiyâkımızı arttırmalıdır.
  • Her türlü olumluluk ve olumsuzluktan istifade eden olalım.
  • Ehl-i ihvan hiçbir zaman olumsuzluk adına hesap yapmamalıdır.
  • İhvan, kendisini yargılayan, kendisini öz eleştiriye açık tutan ve kendini kemâle taşıyan olmalıdır.
  • İhvan, ancak telkin edilen hikmetli sözleri, hadisleri ve ayetleri yaşantısına uyarlayarak gayretinde istikamet bulabilir.
  • Kim hidayeti dilerse hidayete ulaşacak; kim hidayete ulaşmak istemezse Rahmân da ona hidayet etmeyecek.
  • İnancı olmayanın istikameti olmaz.
  • İnsan-ı asli Allah’ın aynasıdır.
  • Nurun olduğu yerde zulüm, dinin olduğu yerde kin, sevginin olduğu yerde nefret olmaz.
  • Ehl-i ihvan demek arif olan gerçeklere eren demektir.
  • Herkes tercihinden yönelişinden meyil ve rızasından sorumludur.
  • Nimete ulaşmak için mutlaka hizmete talip olmalıyız.
  • İhvan düşünmekle, keşfetmekle ve gayret ile kemâlat bulur.
  • “Rabbim” diyen için zaten zorluk yoktur.
  • Hedefi olmayanın istikameti de olmaz.
  • İslam, aslen teslim olmak ve selamet bulmaktır.
NAMAZ VAKİTLERİ