21 Mart 2023
28 Şaban 1444
MENÜ
SOHBETLER HAZRET-İ MUHAMMED'IN
(S.A.V) HAYATI
SEVGİLİ PEYGAMBERİM KUR'AN-I KERİM İLMİHAL İSLAM VE TOPLUM 40 HADİS HADİS-İ ŞERİFLER OSMANLICA SÖZLÜK RÜYA TABİRLERİ BEBEK İSİMLERİ POSTA KODLARI ABDÜLKADİR BİLGİLİ
(SEBATİ) DİVANI
NİYAZİ MISRİ DİVANI HİKMETLİ SÖZLER KUR'AN-I KERİM ÖĞRENİYORUM KUR'AN-I KERİM (SESLİ ve YAZILI) SESLİ ARŞİV İLAHİLER
İSLAM ve TASAVVUF
TASAVVUFUN TARİFLERİ TASAVVUFUN DOĞUŞU TASAVVUFUN ANADOLU'YA GİRİŞİ HALVETİLİĞİN TARİHİ HALVETİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ HALVETİLİĞİN TÜRK TOPLUMUNDAKİ YERİ HALVETİYYE SİLSİLESİ PİRLERİMİZİN HAYATLARI MEHMET ALİ İŞTİP (VAHDETİ) ABDÜLKADİR BİLGİLİ (SEBATİ) İBRAHİM GÜLMEZ(KANÂATÎ)
EHLİ - BEYT
EHL-İ BEYT KİMDİR? EHL-İ BEYTİ SEVMEK
RESÛLULLAH'I SEVMEKTİR
EHL-İ BEYT EMANETİ RESÛLULLAH'TIR EHL-İ BEYTİN HALİ NUH'UN GEMİSİ GİBİDİR EHL-İ BEYT OLMAK HEM NESEBİ HEMDE MEZHEBİDİR
ONİKİ İMAMLAR
HZ. İMAM ALİ K.A.V RA HZ. İMAM HASAN-I (MÜCTEBA) HZ. İMAM HÜSEYİN-İ (KERBELA) HZ. İMAM ZEYNEL ABİDİN HZ. İMAM MUHAMMED BAKIR HZ. İMAM CAFER-İ SADIK HZ. İMAM MUSA-İ KAZIM HZ. İMAM ALİYYUL RIZA HZ. İMAM MUHAMMED CEVAD (TAKİ) HZ. İMAM ALİ HADİ (NAKİ) HZ. İMAM HASAN’UL ASKERİ HZ. İMAM MUHAMMED MEHDİ






KURAN’I KERİM’İN İSİM ve MANALARI


Allah (cc), Kur’an-ı Kerim’de Kur’an’ın içeriğinin, manasının ve ehemmiyetinin daha iyi ve daha kolay anlaşılabilmesi için Kur’an’ın özelliklerini daha başka isimlerle de bizlere anlatıyor.

Kur’an; Kitab-ı Mukaddes olarak bir araya toplayan, canlı tutan, yaşayan ve yaşatan demektir. Aşağıda yazılı olan isimleri Kuran’ın ayetlerinden alıp yine Kur’an’ı Kur’an’dan öğrenelim.

FURKAN: (Bakara,185 - Enfal,24-29) Bu ayetler Kur’an’ı “Furkan” olarak yani Hak ile batıl farkını anlatan ölçü ve mihenk taşı olarak tanımlar. Biz hadiseleri Kur’an-ı Kerim ile ölçeriz, çünkü Kur’an Furkan’dır, farkı belirtendir. Herhangi bir işe baktığımızda Kur’an’ın ölçüsü o işin Hak mı, yoksa batıl mı olduğu bizlere fark ettirir.

KUR’AN-I AZİMÜŞŞAN: Bu isim Kur’an’da açık açık yazmaz. Kur’an’a canı gönülden inanıp iman eden Müslümanlar, bu ismi saygıdan söylemektedirler. Azim; azmetmek, niyet etmek, kesin karar vermek anlamına gelse de azim; büyük ve ulu manalarına da gelir. Kur’an’ı Azimüşşan, şanı, şöhreti, şerefi ulu ve azametli; şan ve mertebesi büyük demektir. Bizler şan ve mertebesi büyük olan bu kitaba hürmeten O’na edep ve saygı ile yaklaşırız. Abdestli olarak okumaya gayret ederiz.

3- KİTAB-I HİKMET: (Nisa,113 – Cum’a,2) Hikmet; üstün akıl ve yüksek ilim demektir. Bilgelik ve “hakim” olmaktır. Herkesin kolay kolay gerçeğini kavrayamadığı ilahi esrar hakkında kullanılan bir tabirdir. Kur’an’ın derin manalarını kavrama, ilahi hakikatlerini bütün incelikleriyle idrak ederek İslâm dininin genel esaslarına uygun hareket etme demektir.

Tasavvufta, ilahi bir cezbeye kapılarak aklın ve imanın sınırlarını aşan, kesrette Vahdet’i, her şeyde Cenab-ı Hakk’ı gören aşka, sevgiye ve ilhama dayalı ilim demektir.

4- KUR’AN-I NATIK: (Nisa,105) Nutk etmek, ezberlemek manalarına gelse de “Natıka” düşünüp tefekkür ederek konuşma, üstün zekâ sahibi, düzgün, güzel ve tesirli söz söyleme gücüdür. “Biz sana hakikat bilgisini, Hak olarak insanlar arasında Allah’ın (cc) gösterdiği ile hüküm vermen için indirdik.” (Nisa, 105) Bu ayet-i Kerime’de açıkça “Natık” kelamı geçmese de, insanlara hakikati anlatma bakımından Hz. Peygamber’in natık yönünü bizlere söylüyor. Kur’an-ı Natık, peygamberlerin ve peygamber vasi’si Ehlibeyt’in ve Kamil Mürşid’lerin en büyük özelliklerindendir. Hz. Ali (k.a.v.)’nin ‘Ben canlı Kuran’ım’ demesi de bundandır.

5- KİTAB-I NATIK: Fusillet, ayet 53 Kur’an-ı Natık, Nebi’i mürseli, ashab-ı güzini ve Hakk’ın veli kullarını işaret etmektedir.

6- KUR’AN-I MÜBİYN = (Yasin,17 – Neml,1 – Şuara,2) Açık, apaçık gösteren, anlatan, yazan, hayır ve şerri, Hak ile batılı ayıran ve aşikâre eden demektir.

7- KUR’AN-I MECİD: (Kaf,1 – Buruc,15-21) Allah’ın isimlerindendir. Çok ulu ve çok yüce, şan ve şeref sahibi demek olup, aynı zamanda da mucid, icad eden, gizliyi açığa çıkarıp aşikâr eden demektir.

Allah(cc), bu surede senden sende gizli olanı, senin hakikatini (Lâ faili illallah) açığa çıkarmanı istiyor.

8- KİTABULLAH: (Rum, 56) Allah’ın kitabı demektir. İnsan, akıl baliğ olduktan sonra ölünceye kadar geçen zaman içinde Allah’ın (cc) kitabını okuyup, hayatına uygulamak mecburiyetindedir. İnsan, hangi dinden, hangi dilden olursa olsun yaşadıkları, yaptıkları ve yapacakları Kuran’dandır. Bizler hayatımızda yaşadıklarımızın birer ayet olduğunun farkına varırsak ariflerden oluruz.

9- KUR’AN-I KERİM: (Neml,29 - Vakıa,77- 78) Kerem sahibi, ikram eden, rızık veren cömert, âl-i cenab, ahlâklı ve affedici. Ayet-i Kerime; ayetleri ile bize ikram eden, cömert Allah.

10- KUR’AN-I HAKİM: Yasin,2 – Lokman,2. Hakim, hekim, hakem, hüküm, hikmet aynı fiilin kökünden gelir. Kur’an, Hak ile batılı, doğru ile yanlışı ayırmaya Hakem, adil ve adaletli olmada Hakim, maddi ve manevi şifa arayana Hekim, İslâmi yaşantı ve kurallarda hüküm ve Allah’ın (cc) ilim ve sırlarına vakıf olmada ise Hikmet kapılarının anahtarıdır.

11- TENZİL-İ KİTAP = Secde,2-Zümer,41-Casiye, 2- Ahkaf,2 . Bir şeyin bir miktarını çıkarmak, indirmek, tedricen peyderpey indirmek. Bu manası ile Kur’an-ı Kerim’in vahiy yoluyla peygamberimize indirilmesi. Kur’an-ı Kerim’de yine Kuran için “O âlemlerin Rabbinden bir tenzildir.” diye buyrulmaktadır. Daha birçok ayette Kur’an-ı Tenzil bu anlamda kullanılmıştır.

12- KİTAB-I MESTUR = Ahzab,6. Mestur; örtülü, kapalı, gizli, perdeli demektir. Kadınlar için kullanılır. Yaşmak veya peçe ile örtünen, açık gezmeyen, iffetli, namuslu “mesture” demektir. Kur’an-ı Kerim’de böyledir. O’nunla ilgilenmeyene, hayatını Kur’an’a adapte etmeyene, Kur’an ile içli dışlı, haşır neşir olmayana karşı kapalıdır.

13- KİTAB-I SADIK = Saffat,157. Doğru ve gerçek samimi arkadaş demektir. Kur’an-ı Kerim, Kitab’ı Sadık’tır. Kıyamete kadar hiçbir harfinde, ayetinde zerre kadar sapma olmayacaktır. Kur’an’da ne yazıyor ise bunlar dünyada veya ahirette tatbik edilip gerçekleşecektir.

14- KURAN-I ZİKİR: Sad,1 – Kamer,17-22-40. Zikir; anmak, hatırlamak, yad etmektir. Anlatmak, açık söylemektir. Yalnız dil ile değil, kâlp ile ve gönül ile Allah’la (cc) meşgul olmak, Allah’a yakin olmaktır. Kur’an-ı Kerim’i okuyan kişi, Allah (cc) ile konuşan, kendini Allah’a daha yakin hissedendir. Bu manada Kur’an, Allah ve Resulûnü zikretmektedir.

15- KİTAB-I FUSİLLET = Fusillet,3 . Tafsil olundu (kelime manası tafsilattan gelir) “açık açık anlatıldı” demektir. Fusillet suresinde Kur’an’a inanmayan müşriklerin müstehak oldukları cezalar, geçmişteki inkârcı kavimlerin başlarına gelenler, Allah’ın (cc) varlık ve birliğinin delilleri, insanın rahatlık ve sıkıntılı zamanlardaki çelişik tavırları, Kur’an’ın nuzulündeki hikmetler, Mü’minlerin ahlâkı, dünyevi ve uhrevi mertebelerini açık açık anlatılmaktatır. Bu anlatılanların mücevher gibi kıymetli olduğunu bildirir.

16- KİTAB-I AZİZ: Fusillet,41 . Çok değerli, derecesi yüksek, hürmetli ve muhterem demektir. Ayrıca kuvvetli, şerefli, yüce, ulaşamayacak, alt edilemeyecek ve karşı konamayacak kadar güçlü demektir. Ayrıca Esma-ül Hüsna’dandır.

17- KİTAB-I HAFIZ: Kaf,4 – Vakıa,78. Saklayan, koruyan, muhafaza eden, himaye eden, Kur’an’ı ezberden okuyabilen, hıfzeden demektir. Bilgi (data); insanın bugüne kadar yaşayıp, öğrendiklerini beyninde muhafaza etmesi, saklaması, bilgi birikimi demektir.

18- KURAN-I ACEB: Cin,1-2. Hayat verici demektir. Cin topluluğu Kur’an-ı Kerim’i peygamberimizden dinledikleri zaman, Peygamberimize iman edip, yeni bir hayata Müslüman olarak başlamışlardır.

19– AHSENEL HADİS: Zümer, 23. En güzel söz demektir. “Allah (cc) sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların, bu kitabın etkisinden tüyleri ürperir, hem bedenleri, hem gönülleri Allah’ın (cc) zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu kitap, Allah’ın dilediğini kendisiyle doğru yola ilettiği hidayet rehberidir. Allah (cc) kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz.” (Zümer, 23)

20– ALİY: Zuhruf,4. Yüce ve ulu demektir. “O katımızda bulunan ana kitapta mevcut, yüce ve hikmetle dolu bir kitaptır.”

21– BELAĞ: İbrahim,52 – Kaf,45. Belagatla yani düzgün ve sanatlı bir şekilde maksadını anlatan demektir. “Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Tehdidimden korkanlara Kur’an’la öğüt ver.” (Kaf, 45)

22– BÜŞRA: Neml,1-2. Müjdeleyen demektir. “Bunlar, Kuran’ın gerçeğini açıklayan kitabın ayetleridir. Mü’minler için bir hidayet rehberi ve bir müjdeleyicidir.”

23– BEŞİR: Fussilet,4. Allah (cc) tarafından insanları korkutmak ve müjdelemekle gönderilen demektir. “Bu kitap müjdeleyici ve uyarıcıdır. Fakat onların çoğu yüz çevirdi. Artık dinlemezler.”

24– MUTAHHAR: Abese 14. Arınmış tertemiz demektir.

25– MERFUA: Abese, 14. Yüceltilmiş demektir.

26- MUHKEM: HÛD, 1. Sağlam, güçlü ve dayanıklı demektir. “Hikmet sahibi her şeyden haberdar olan tarafından ayetleri sağlamlaştırılmış, sonrada açıklanmış bir kitaptır.”

27– BURHAN: Nisa,174 – En’âm,149 – Enbiya,24 – Furkan,33. Delil, ispat ve doğru ön hükümler ile yapılan kıyas demektir. Onların sana getirdikleri hiçbir delil yoktur ki, sana doğru sunu ve daha açığını getirmeyelim.”

28- ÜMMÜL KİTAP: Zuhruf, 4. Aslı bozulmamış, ilk günkü gibi orijinal demektir. Bir şeyin aslı esası, temeli, anası demektir. Kur’an-ı Kerim 104 kitabın anasıdır. Bütün kitaplar deforme olmalarına rağmen Kur’an, bu kitapların hepsini hiç bozulmadan, orijinal şekilde kendi içinde topladığından, “Ümmül kitap” bütün ilahi kitapların anası demektir. Kur’an-ı Kerim’de üç anlamda kullanılmıştır.

1 – Levh-i Mahfuz; bütün semavi kitapların asıllarının kendisinde bulunması ve ikinci merhalede oradan alınarak Cebrail vasıtası ile Peygamberlere indirilmiş olması sebebiyle Levhi Mahfuza bu isim verilmiştir.

2 – Kur’an-ı Kerim’in muhkem ayetleridir. Bu ayetler yazıldığı gibidir. Hiçbir şekilde başka manalara çekilemez.

3 - Kuran’ın ilk suresi Fatiha. Bu sureye aynı zamanda Ümmül Kuran’da denilmektedir.

Cenab-ı Resulullah’a okuma yazma bilmediğinden “Ümmi” denilse de, esasında bütün peygamberlerin ahlâk ve fazilet bakımından en üstünü, en şereflisi “Rahmetenlil âlemin” olarak Allah’ın habibi (sevgilisi)dir. Dolayısıyla bütün peygamberlerin anasıdır, çünkü hepsi ruhaniyet olarak O’nun nurundan halk edilmişlerdir.

Değerli dostlar, yukarıda Kuran’ı Kerim’in kendisine lâyık görülen bu isimlerinin çoğu Esma-ül Hüsnadan (Allah’ın güzel isimleri) olsa da, insan ve Kur’an ikiz kardeştir hadisince Kur’an’ın bu isimleri ve özellikleri Allah’ın peygamberlerinde, velilerinde, Mukarrebun olan kâmil mürşidlerinde vardır. Bizler Kur’an-ı Kerim’e kitap olarak bu kadar sevgi, saygı, hürmet ve ihtimam gösteriyorsak Kur’an’ın ikiz kardeşi olan canlı Kur’an’a (insan) saygımız, sevgimiz ve hürmetimiz namütenahi olmalıdır. Çünkü Kitab-ı Kur’an’ı bizlere şerh edip anlatan ve öğreten Kur’an-ı Natık olan insandır.

Rabbim bizleri Kur’an’ı Natık olanla haşreylesin.

Enver Efe
İstanbul, 21.07.2015




SON EKLENENLER
GÜNÜN AYETİ
Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir.
(Bkz. Yasin, 21)
ÖZLÜ SÖZLER
  • Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir.
  • Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun?
  • Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır.
  • Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. (Hz. Ali)
  • Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur.
  • Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir.
  • En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır.
  • Alem-i Berzah insanın kendisidir.
  • Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır.
  • Mutaşabih ayetler ledünidir.
  • Ölüm ve cehennem korkusu Hak'ka dost olmayanlar içindir.
  • Şartlanmalardan ve önyargılardan arınmadan kimse masum olamaz.
  • Uzlaşmak için bahane arayan düşman zıtlaşmak için bahane arayan dosttan daha iyidir.
  • Baki hakikatler fani merkezli inşa edilemez.
  • Her zorluğun çözümü sevgidir.
  • Allah var gayrı yok sevgi var dert yok.
  • Allah de ötesini bırak.
  • Sorunları erteleyen ve örten değil çözüm üretip sorunları çözen olmalıyız.
  • Kişinin irfanı kemalatı nispetinde şeytanı da nefsinin şiddetinde olur.
  • Kötü huylardan kurtulmanın en keskin yolu ilahi aşka yanmaktır.
  • Mücevherden sarraf olan anlar, başkası bilemez. Ne fark eder kör için elmas da bir, cam da bir. Eğer sana bakan kör ise sakın sen kendini cam sanma.(Mevlana)
  • Kendini oldum ve doğru zannedenler kendileri gibi düşünmeyenlerden rahatsız olurlar.
  • Eflatun'a dediler ki "Ne kadar çok çalışıyorsun". O da dedi ki "hayır ben sevdiğim işi yapıyorum"
  • Allah kuluna sevdirdiği her işi kuluna kolaylaştırır.
  • Kurtuluş hidayete tabi olanlar içindir. Selam olsun hidayete tabi olanlara.
  • Tevhid-i Ef-al meratibi ihvanın kendi gerçeğine seyir haritasıdır.
  • Kişi ilk önce kendisinin arifi olacak ki Rabbinin arifi olabilsin.
  • İnanmak başka şey, teslim ve tabii olmak başka şeydir.
  • Kalıcı dostluklar edinin.
  • İhvan gibi yaşa, gerisine karışma.
  • Mutlu insan başkalarının mutluluğu için yaşayandır.
  • İslam dini istişare esaslıdır.
  • Allah için affet, Allah için paylaş.
  • İhvanlığını işine göre değil, işini ihvanlığına göre ayarlayacaksın.
  • Kul, iradesini Allah’a teslim edendir.
  • Hakk'ı hatırladığımız unuttuğumuzdan fazla olsun.
  • "Olacağım" diyene engel yok, "olmayacağım" diyene bahane çok.
  • Ben merkezli değil, biz merkezli olun.
  • Dervişçe yaşamak, tevhitçe yaşamaktır.
  • Yaptığınızı azimle yapın, hırs ile yapmayın.
  • Kullukta devamlılık esastır.
  • Önce emin insan olmalıyız.
  • Derviş, halinden belli olmalıdır.
  • Beşeriyet kemalâtın hammaddesidir.
  • Mükemmeliyet istikamette daim olmaktır.
  • İnsanın cismi arza, ruhaniyeti semaya mensuptur.
  • Yaradılış farziyetimiz hakkı bilmektir.
  • Hakk'ı tanımanın ön şartı Resulûllah’ı tanımaktır.
  • İnsanın sırrında Allah’ın sonsuzluğu vardır.
  • Kulluğa bahane yok değer üreteceksiniz.
  • Şikayet, Mevla’ya hürmetsizliktir.
  • Kulluk adına yapmadıklarımıza hiçbir bahane geçerli olmayacak.
  • Bu âleme kavga için gelmedik.
  • Telkin öncelikle bizim nefsimize olmalıdır.
  • İnsan, Allah’ın sırrı Allah da insanın sırrıdır.
  • Varlığımızın sebebi zuhuru, Cenab-ı Resulûllah’tır.
  • Kullukta teslimiyet “Rağmen” olmalıdır.
  • Kazası olmayan tek şey hayatımızdır.
  • Sevgi dışındaki bütün hallerde zorluk vardır.
  • Nefsinde mevsimi hazan olanın, gönül mevsimi bahar, Ahireti bayram olur.
  • Hayat yaşamak, yaşamaksa sevmektir.
  • En güzel keramet istikamet üzere olmaktır.
  • Kişinin Rabbini tanıması için kendini tanıması lazım.
  • Hakk’ı ancak Mirat-ı Muhammet’ten görebiliriz.
  • İnsanı Hakk’ta sonsuzlaştıran ve yaşatan, sevgidir.
  • Sevgi bütün yaratılanların varoluş mayasıdır.
  • Sevgisiz olan her mekân ve mahâl mundardır.
  • Sevgi Allah için yanmak ve olmaktır.
  • Allah’ın ve Resulullah’ın sevgisi ile yanmayan gönül hamdır, ahlâttır.
  • Hakikat ehlinin sermayesi aşk-ı sübhandır.
  • Talepte kararlılık, kararlılıkta da sabır esastır.
  • Sabır, sadrın genişliği kadardır. Sadır genişliği ise; kabulümüz, sevgimiz kadardır.
  • Kamil insan demek;Bütün duygularda,düşüncede ruhta olgunlaşmış insan demektir.,
  • Dervişân, Mürşidinin eşiğinde sadık olduğu sürece, farkında olsa da olmasa da tekamül halindedir.
  • Kim ki Allah’ı ciddiye almaz ise; Allah o kimseyi ciddiye almaz.
  • Hakkı görmeyen gözler amadır.
  • Gayret olmadan kişinin ulaşacağı hiçbir âliyet olamaz.
  • Kendi gerçeğimize yol bulmak için arz üzerinde var olan bütün mevcudiyetten istifade edeceğiz.
  • Bu fırsat âleminin bir tekrarı daha yoktur.
  • Hiçbir oluşum kendi halinde, kendi başına müstakil değildir.
  • İhvan isek bir iddianın sahibiyiz demektir.
  • İhvanın kemâlâtı, olgunluğu, karşılaşmış olduğu olumsuz tecellilere verdiği tepkilerle ölçülür.
  • Kişi muhatabı ve müdahili olmadığı hiçbir meselenin şahidi olamaz.
  • Herkes kazanımlarını kayıplarını tespit etsin ki şuurlu bir hayat yaşayabilsin.
  • Birebir uyarılar insanı daha çok uyandırır.
  • Bütün canlılara dostça yakın olmalıyız.
  • Tekâmül için her anı yeniden yaşamak , her anın yeniden talibi olmak zorundayız.
  • Gayret etmeyen kişiden Kâmil insan olmaz.
  • Ehl-i talip bu Kâinatın özelidir, özetidir.
  • Kul, hizmeti kadardır. Kul, sevgisi kadardır, Kul hoş görebildiği kadardır. Kul feragat edebildiği kadardır. Kul paylaşabildiği kadardır.
  • Ehl-i ihvan’ın sevgisi Rabbi’nin sevgisi, meşguliyeti Rabbi’nin meşguliyeti olmalıdır.
  • Her an Rabbi ile meşgul olanın, muhatabı Rabbi olur.
  • Güzel bakmalı, güzel konuşmalı, güzel dinlemeliyiz.
  • Hayırları geciktirdiğimiz zaman şerre dönüşür. Şerleri geciktirdiğimiz zaman hayra dönüşür.
  • İhvanın irşad olmasının ön şartı teslimiyattır.
  • İlmen yâkinlik; bilmek ve kabul etmektir.
  • İhvan telkin edileni yaşadıktan sonra Hakkel yâkina ulaşır.
  • Kul, Rabbini ne kadar ciddiye alırsa, Rabbi’de onu o kadar ciddiye alır.
  • Rahman’ın sevgilisi olmak gönlü cenab-ı Resulullah’a yönetmek ve tabi olmakla orantılıdır.
  • İhvan, kendi özünde kâmil duruşa ulaşırsa, onda bir değil de nice esmanın açılımı, nice sıfatın inkişaf ve izhariyeti yaşanacaktır.
  • Dünkü gibi konuşan, dünkü gibi anlayan, dünkü gibi yaşayanın anı ve akibeti hüsrandır.
  • Ehli gönül olan, ,Resulullah’a ve Ehli Beyt’egönül veren Ehl-i İhvan’ın seyr-i sülüğü nefis merkezli akıl ile değil gönül merkezli akıl iledir.
  • İhvan, hayırda ve şerde damlayı derya mesafesinde görecek kadar Rabbini önemseyen olmalıdır.
  • Hakka vuslat, ancak aşk- sübhân ile olur.
  • Aşığın, sevgisinin sancısıyla uykularının kaçması lazım ki, orada aşktan söz edilebilsin.
  • Hayatla zıtlaşan değil hayatla uzlaşan olmalıyız.
  • Eğer kişi yarışacaksa hayırda yarışsın selâmda, yarışsın, paylaşmada hoş görüde affetmede yarışsın.
  • Kişi tercihinin neticesini yaşar.
  • İnsan, sevebildiği kadar, değer üretebildiği kadar insandır.
  • İhvan, arif olmalı ve gönlünü bütün olumsuzluklardan arındırmalıdır.
  • Herkes yaptıklarının neticesini yaşayacak.
  • Biz kulluğumuzu her gün yeniden yenilemeliyiz.
  • Üstünlük ancak takva ile sevgi iledir.
  • Allah hiçbir zaman abes ile iştigal etmez.
  • Her işte bizim için hikmet ve hayır vardır.
  • Ehl-i ihvan hiçbir zaman olumsuzluk adına hesap yapmamalıdır.
  • Herkesin şeytanı, Cebrail’i, Mikail’i, İsrafil’i ve Azrail’i kendisiyle beraberdir.
  • Ehl-i ihvan demek arif olan, Hakk'a eren demektir.
  • Sevginin tezahürü ibadettir.
  • Eğer inanıyor, iman ediyor, seviyorsanız, yap denileni yapacak ve aksatmayacaksınız.
  • Sevenin ne gecesi ne gündüzü ne yorgunluğu ne bahanesi ne de mazereti olur.
  • Karşılaştığımız zorlukların tamamı tekâmül için ikrarımızı ispat içindir.
  • Bu âlem teşbih, tespit, tenzih, takdis ve şahadet âlemidir.
  • İnsanın Hak katında kadri, kıymeti sevgisi kadardır.
  • İnsan, yaşadığı zorluklar aşabildiği engeller kadar insandır.
  • Hiç zorluk, acı çekmeden, uğraş ve çaba sarf etmeden kimsenin başarıya ulaştığı görülmemiştir.
  • Hepimiz Allah’ın Resulûllah’ın ve Ehlibeyt’in aşkından muhabbetinden istifade edip Hakk’ta bakileşebilecek yetilere sahibiz.
  • İnsan, asliyeti kendisine unutturulmuş varlıktır.
  • Müsemmâ ehli olan için, isimler değişşe de asliyet değişmez.
  • Hiçbir güzelliği kendimize mal etmeden, bütün güzellikleri Rabbimizden bilmeliyiz.
  • Herkesin imtihanı iddiası kadar olur. Yani iddiası büyük olanın, imtihanı da büyük olur.
  • Kâinat, insan için, insana hizmet için halk edilmiştir.
  • Hayatın tamamı, kulluğun ve dostluğun talimidir.
  • Kişi bilgisinde değil yaşantısında kâmil insan olur.
  • Bizim yaşadıklarımız; tercihlerimizin, taleplerimizin ve dualarımızın neticesidir.
  • Mezheplerin farklı olması, dünya iklimlerinin, ırkların ve kültürlerin farklı olmasındandır.
  • İrfan mekteplerinin temelde aynı, detaylarda farklı farklı olması insanların, meşreplerinin farklı farklı olmasındandır.
  • Kimi takva ile kimi zikrullah ile, kimi hizmet ile, kimi de ibadet ile Hak rızasına ulaşmak ve kâmil insan olmak arzusundadır.
  • Din adına zıtlaşmalar, taraflaşmalar ve tefrikalar çıkarmak Rahman’ın ve Kuran’ın reddettiği duruşlardır.
  • Elin eksiğiyle uğraşan, kendi eksiğini hiçbir zaman göremez.
  • Biz bu âleme eksik tespit zabıtalığına gönderilmedik.
  • Âşık; mâşûkunu hususiyetle geceleyin, en çok yalnızlık halindeyken düşünür.
  • Geceleri ve seher vakti çok özeldir.
  • Dostluğun ilk şartı sevmektir. Fakat çıkarsız beklentisiz sevmektir.
  • Dost olmak, dostun her türlü yüküne katlanmaktır.
  • Bizim için yaşamak bir gündür, o da bugündür.
  • Kulluk adına yapmamız gereken ne varsa sabırla ve ihlâsla yapmalıyız.
  • Hak katında gıdalanmanın birinci esası, âdab-ı Muhammediye ve hakıkati Mahmudiye ile kıyam durmaktır.
  • Biz eyvallah tacını, ‘sensin’ tacını başımızdan, hiçlik hırkasını da eğnimizden hiçbir zaman çıkartmayacağız.
  • Bir damlanın hiçliğe ulaşması, onun deryaya düşmesiyle olur.
  • Bize ulaşan her tecellinin, Mevlâ'dan olduğunun bilincinde olalım ve rıza gösterelim.
  • Sakın tecellilerden kahreden, kederlenen olmayalım.
  • Tecellilerden şikayetçi olmak, kulun Rabbine olan saygısızlığıdır.
  • İhvan, hangi tecelli içinde olursa olsun, mutlaka güzel düşünmeli ve güzel değerlendirmelidir.
  • Edep ve âdap dışında nefes almayalım.
  • Biz, Cenâb-ı Resûlullah’ın vitrini olmalıyız.
  • Bütün nimetler ve âliyetler, gayret ve hizmet iledir.
  • Biz hangi hali yaşıyorsak bizim için hayırdır ve hikmetlidir.
  • Hikmete tabi olanlar hikmet ehli olurlar.
  • "Senin için Ya Rabbi" zevkiyle hayatı yaşayalım.
  • Huzur, ancak tevhid ile aşk ile sevgi ile Allah’a ve Resûlun’e yönelmek iledir.
  • Güzel ahlâk ve sevgi insanlığın omurgasıdır.
  • Her gününü son gün, her namazını son namaz, her muhabbetini son muhabbet gibi kabul eden kişinin yaşantısı Ehl-i ihvanca olur.
  • Büyük laf etmemeye çalışalım.Tevazu sahibi olalım.
  • Ehl-i Beyt olmak, hem nesebi hem de mezhebidir.
  • Ehl-i Beyt, Kur’an’ın ete kemiğe bürünmüş halidir.
  • Yaptığımız her şey kulluğumuzu ispat edercesine olmalıdır.
  • Halkı memnun etmek için Hakk'ı incitmeyelim.
  • Kemalat, hissedilen ilk nefesten son nefese kadar sadece Allah ve Resûl’u için say ve gayret etmektir.
  • Tevhid-i Ef-al hakikatin zübdesi, tevhidin nüvesidir.
  • Kullukta edebi olmayanın Hak’ta izzet bulması mümkün olamaz.
  • Hikmetleri seyretmenin tek şartı, tecellilere karşı sabırlı olmaktır.
  • Kişi yaşamış olduğu imtihanları aşabildiği kadar tekâmül etmiş olur.
  • Aslında bize zor gelen tecelliler, bizim için ikramdır.
  • Kulluğun esasında yap denileni yapıp sonucuna da razı olmak vardır.
  • Bütün kâinat, kişinin kendi hakikatine misaldir.
  • Öncelediğimiz Allah ve Resûl’u olmalı. Ertelediğimiz ise nefsimizin arzu ve istekleri olmalıdır..
  • Dervişi tekâmül ettirecek olan iştiyakı, kendine olan telkini, ve gayretindeki kararlılığıdır.
  • Her günü yaşamak, her günü diğer günden farklı bir alana taşımak için biz bugünün talebesiyiz.
  • Hatasını kabul edip hatasından dönen kul hayırlı kuldur.
  • Hedefi olmayanın istikameti de olmaz.
  • İhvan ne dünle ne de yarınla zaman kaybedecek sadece anını ve gününü değerlendirecek.
  • İhvanlık, halde örnek olmaktır.
  • Aile yaşantımızla, tecellilere olan tepkilerimizle, kişilerle olan ünsiyetimizle, her halimizle hele hele de ibadete olan düşkünlüğümüzle fark edilmeliyiz.
  • Cenab-ı Resûlullah’ın tezahür etmediği hiçbir mekân, Hak katında şerefli olamaz.
  • İbadet etmenin hoşnutluğunu yaşarken bu hoşnutluğu, ibadet etmeyenlere karşı bir üstünlük saymadan fail Allah'tır zevkiyle yaşamalıyız.
  • Kıyas, şeytani sıfatlardandır.
  • Karşımızda gördüğümüz eksikliği önce kendimizde tetkik etmeliyiz.
  • Hiç kimse kendi gerçeğine olan seyrine mürşitsiz yol bulamaz.
  • Baki olabilmenin, sonsuzluğa ulaşabilmenin tek şartı; Hak ile Hak olmak Hak’ta ölüp Hak’ta dirilmektir.
  • Hayata ders veren değil de hayattan ders alan talip olmalıyız.
  • Anlayan ve öğrenen olmalıyız.
  • Anladığını genişleten, hayatına uyarlayan olmalıyız.
  • Tasavvuf önce şeriat-ı Muhammediye ile yaşanır.Sonra hakikat-ı Mahmûdiye ile hikmetler talim edilir.
  • Bir meselenin görevlisi olmak ayrı şeydir, gönüllüsü olmak ayrı şeydir.
  • Ehl-i ihvanla konuşularak halledilmeyecek hiçbir mesele olmamalıdır.
  • Hak dostları bir araya geldikleri zaman bakışmaları bile muhabbettir.
  • İhvanlığın dört ana esası vardır; ihlas, şecaat, cesaret ve cömertliktir.
  • Hayatın tamamında, her adımda, her bir nefeste; bir tuzak, bir imtihan vardır.
  • Gönül, Rahman ile coşarsa; kişi karşılaştığı her türlü tecelliye sabır ve tefekkür ile mukavemet gösterir.
  • İhvan, ne Dünya ne de ahiret beklentisi olmaksızın kulluğunu fi-sebilillah yaşamalıdır.
  • Kur’ân'ı öğrenmeye, okumaya, okutmaya, anlamaya ve yaşamaya çalışalım.
  • İslam, yap denileni yapmak; yapma denilenden uzak durmaktır.
  • Kulluğunu yarına erteleyenin Allah sevgisi yeterli değildir.
  • Tekâmül etmek için sürekli gayret halinde olmalıyız.
  • İnsana olan sevgisizlik Allah’a olan sevgisizliktir.
  • Allah’a vuslat ancak Aşk-ı sübhan ile olur.
  • Hak’ta bâki olabilmek için kayıtsız şartsız teslim olmalıyız.
  • Dilimizde zikrullah ile gönlümüzde her daim muhabbetullah ile inşa olmaya çalışmalıyız.
  • Şeriatın ihlâl olduğu yerde hakikat olmaz.
  • Her türlü tecelliden istifade edecek kadar arif,hiçbir zorluktan yılmayacak kadar da dirayetli olalım.
  • Arif olan baktığı her zerreden, karşılaştığı her tecelliden kendisine istikamet arar.
  • Ehl-i ihvan hatasında ve günahında ısrar etmeyen ve tövbesinde aceleci davranandır.
  • Âşık maşukundan gelen cefalardan haz duymazsa gerçek aşık olamaz.
  • Kendisindeki gayrilikten arınan insan için dışarıda ve içeride gayri olan hiçbir şey kalmaz.
  • Kişinin samimiyeti, sadakati ve sevgisi ona istikamet verir.
  • Bizden istenilen öncelikle safiyet, samimiyet ve sadakattir.
  • Ehl-i ihvan öyle bir kristalize olacak, safiyet kazanacak, kendi benliğinden öyle bir sıyrılıp latifleşecek, şeffaflaşacak, kendine ait bir renk zan düşünce ve duygu kalmayacak ki Allah’ın boyasıyla boyansın yani Resûlullah’ın haliyle hallenmiş olsun.
  • Gayret, kulluğun esasıdır.
  • Biz bildiklerimizle amel edelim. Bilmediklerimiz, bize bildirilecektir.
  • Her Ehl-i ihvan bulunduğu cemiyette fark edilmelidir.
  • Bizim sabrımıza, bize kötülük yapanların şahitlik etmesi lazım.
  • Asli maksadımız, nefsimizi ve Rabbimizi tanımaktır.
  • Gayret etmeyen kişiden kâmil insan olmaz.
  • İhvan, kendi hakikatine seyri sülük ederken hem dünyasını hem de ukbâsını saadete erdirmiş olur.
  • Muhabbetimiz Resûlullah’ın ve Ehl-i Beyt’in muhabbeti, davamız Hak davası olsun.
  • Eğer insan Rahman’ın aynası olacaksa yansıtıcılığının çok net,arı ve duru olması lazımdır.
  • Eğer bir olumsuzlukla, zorlukla karşılaşıyorsak, bu bizim olumsuzluluğumuzdandır.
  • Arz ve semada her ne olursa insan ile ilişkilidir.
  • Sözümüzün ilk müşterisi kendi kulağımız olmalıdır.
  • İslâm şahitlik ile başlar, şuhut ile yaşanır. Ve yine şahitlik ile kemal bulur.
  • Hangi başarı vardır ki uğraşsız gayretsiz ve gönülsüz zuhura gelsin.
  • Aşığın ölümü Hakk’ta vuslat, sonsuzluğa uyanmak ve sonsuzluğu yaşamak olur.
  • Artık etrafımızla ve kendimizle olan kavgamızı bitirip, sevgiyle nefes almanın gayretinde olmalıyız.
  • Kişinin kararlılığı tecellilere gösterdiği mukavemeti kadardır.
  • Aşık hep maşukundan söz etsinler, hep ondan konuşsunlar ister; zaten gayrı şeyler aşığı rahatsız eder.
  • Kişi mutmain olmadıkça kulluğunda, dostluğunda hep hüsrandadır.
  • Cemal aşıkları için gayri olan her şey haramdır.
  • Zikrin esası namazdır, muhabbetullahdır.
  • İhvan, hayatın tamamında Rahman’ın iradesi altında yaşamaya dikkat ve özen göstermelidir.
  • Her şeye rağmen seveceğiz
  • Her şeye rağmen hizmette gayretli olacağız
  • Kulluk, içinde Rabbi'nden başkasını bulundurmayan, gayrilerden boşalmış hiçlik makamıdır.
  • Hayatın ve kulluğun emanetçisi olduğumuzu, bu emaneti taşımamız ve ehline teslim etmemiz gerektiğini hatırdan çıkartmamalıyız.
  • Hayatı hep Hakkça yaşamanın gayretinde olmalıyız.
  • Hayat, bizi kullukta belirli bir kıvama taşımak içindir.
  • Kendine gafil olan, Allah’a arif olamaz.
  • Her varlık Hakk'tandır ve Hak ile kaimdir.
  • Bütün masivalardan arınmak, “ölmezden önce ölmek” Hak’ta ebed olmak; olağanüstü bir azim ve gayret ister.
  • Kişinin kararlılığı, cesareti, azmi ve sevgisi bir arada tekmil olursa; kişinin önünde aşamayacağı engel ve mâni olmaz.
  • Talibin âli ve en yüce değerlere ulaşabilmesi, Allah ve Resûlu’ne olan muhabbeti, sevgisi ile orantılıdır.
  • Hedefimiz ve gayemiz, bugün tevhid noktasında Allah’ı Resulullah’ı ve Ehl-i Beyt’i dünden daha farklı idrak etmek ve yaşamaktır.
  • Tevhid adına bize yapılan teklifatın tamamını yaşamak, bizi kendimize döndürmek ve kendi hakikatimizle tanıştırmak içindir.
  • Tevhid meratiplerindeki yaşam talimlerinin tamamı, bizi kendi ruh derinliğimizdeki iç potansiyelimizden istifade ettirmek adınadır.
  • İhvanın bilip, yapmak isteyip de yapamamasının sebebi kendisinde yetersiz olan kararlılığı, gayreti ve talebidir.
  • Cenab-ı Resûlullah’ın tezahür etmediği hiçbir mekân, mükerrem ve münevver olamaz.
  • Hiç kimse kendi gerçeğine olan seyrinde mürşitsiz yol kat edemez.
  • Kulluk adına yaşanılacak ne kadar âli değerler varsa, bunların tamamı ancak mürşid-i kâmilin nezaretinde ve refakatinde yaşanılabilir.
  • Bâki olabilmenin, sonsuzluğa ulaşabilmenin tek şartı; Hak ile Hak olmak, Hakk’ta ölüp Hakk’ta dirilmektir.
  • Yaşadığımız ne tür olumsuzluk olursa olsun, bizim hedefimize olan iştiyâkımızı arttırmalıdır.
  • Her türlü olumluluk ve olumsuzluktan istifade eden olalım.
  • Ehl-i ihvan hiçbir zaman olumsuzluk adına hesap yapmamalıdır.
  • İhvan, kendisini yargılayan, kendisini öz eleştiriye açık tutan ve kendini kemâle taşıyan olmalıdır.
  • İhvan, ancak telkin edilen hikmetli sözleri, hadisleri ve ayetleri yaşantısına uyarlayarak gayretinde istikamet bulabilir.
  • Kim hidayeti dilerse hidayete ulaşacak; kim hidayete ulaşmak istemezse Rahmân da ona hidayet etmeyecek.
  • İnancı olmayanın istikameti olmaz.
  • İnsan-ı asli Allah’ın aynasıdır.
  • Nurun olduğu yerde zulüm, dinin olduğu yerde kin, sevginin olduğu yerde nefret olmaz.
  • Ehl-i ihvan demek arif olan gerçeklere eren demektir.
  • Herkes tercihinden yönelişinden meyil ve rızasından sorumludur.
  • Nimete ulaşmak için mutlaka hizmete talip olmalıyız.
  • İhvan düşünmekle, keşfetmekle ve gayret ile kemâlat bulur.
  • “Rabbim” diyen için zaten zorluk yoktur.
  • Hedefi olmayanın istikameti de olmaz.
  • İslam, aslen teslim olmak ve selamet bulmaktır.
NAMAZ VAKİTLERİ