Dostlar, Kur’an-ı Kerim insanın yaşam çizelgesidir. Cenab-ı Hak “Bu size gönderilen apaçık bir kitaptır.” diye buyuruyor.(Yasin-12) Kur’an-ı Kerim’i okurken meal ve tefsirlerini çok dikkatli ve ağır ağır okuyalım. Okuduklarımızı sadece geçmiş tarih olarak düşünürsek Kur’an-ı Kerim’den istifade edemeyiz.
Kur’an’a muhatap olmalıyız. Kur’an; müşrikler, kâfirler, münafıklar, iman edenler, mü’minler, salihler, muttakiler (takva sahipleri) diye seslense de muhatabı yine bizleriz. Çünkü bu hitaplar, bizlerin iman anlayışlarımızdaki derecelerimizin kademeleridir.
Cenab-ı Allah Yasin-i Şerif’de “Yasin vel kur’an-il hakiim” yani “Ey insan, senin hâkimin Kur’an’dır” diye buyurmaktadır. (Yasin, 1-2) Burada “hâkim” kelimesi, hâkim, hekim, hakem, hikmet, hüküm kelimeleri aynı fiil kökünden gelir. Bu isimler birçok manalara gelse bile, içeriği bakımından hepsinin özündeki mana aynıdır.
Kur’an; adalet arayana hakim, şifa arayana hekim, olumluyu olumsuzdan, Hakk’ı batıldan ayırmaya hakem, Allah’ın emirlerinde hüküm, can-ı gönülden samimi bir şekilde Allah’ı arzulayana hikmet kapılarını ardına kadar açan ilahi bir kitaptır.
Kuran, “Elif, Lâm, Mim” yani “İşte sana o kitap, onda şüphe yoktur” diye başlar. (Bkz. Bakara, 1-2) Bu işin esası ise bu Kuran’dakileri yaşayanların şüpheden arî oluşu anlamını da taşır. Her kim ki Kur’an’ı hayatına uygulamış ise, O’nun şek ve şüphesi kalmamış demektir. Kur’an’ı kendisine yaşam tarzı edenlerin bugününden, yarınından, dünya ve ahiretinden hiç şüphesi olur mu? Kur’an’ı okumayı bilmek başka şeydir, bildiği ile amel etmek başka şey. Bilenlerin sayısı ne kadar çok olsa da, tatbik edenler azdır. Tıpkı namazın farz olduğunu bilmesine rağmen namazı eda edenler ile etmeyenler arasındaki fark gibi. Orucun farz olduğunu bilip tutan ile tutmayan arasındaki fark gibi. Kur’an da böyledir. Hikmetini, güzelliğini, sırlarını bilenlere değil, bildiği ile amel edip yaşayanlara hitap eder.
Cenab-ı Allah, Berat gecesinde Kur’an’ı levh-i mahfuzdan semaya ve gönüllere indirmiştir. Demekki Kur’an’ın nuru, hidayeti ve ayetleri her an bizim üzerimize yağmaktadır. Nitekim Rahman suresinin ilk dört ayetini güzel anlamak lazımdır. Allah, önce Kur’an’ı ve insanı yarattı. Kur’an’ı insanlara güzel anlatıp beyan etmeleri için peygamberler, veliler ve kâmil mürşidler gönderdi. Onlar ilahi emri tebliğ edip yaşayarak bizlere öğrettiler.
“Kur’an ve insan ikiz kardeştir” diye buyuruyor peygamberimiz. Bunu fark ehli olup anlamak için kendimizi tefekkür ve murakabeye çekelim. Günümüzde bazı insanlar maalesef Kur’an’ı ölülerimizin arkasından okumak veya okutmak için kullanıyorlar. Hâlbuki Yasin suresinin 69 ve 70. ayetleri açık açık bizleri uyarıyor. Biz O’na şiir öğretmedik, O’na yakışmazda. O, sadece zikir ve parlak (Nur) bir Kur’an’dır. Hayatta olanları uyandırmak ve nankörlere karşı hadlerini bildirmektir. (Bkz.Yasin, 69-70)
Hayatta olanları, Kur’an’a uyandırmak, kendine (özüne) uyandırmak, Allah’a Allah ile uyandırmak günümüzde Mürşid-i Kâmil’lerin işidir. İnsanın tek başına bu işi yapabilmesi bir yere kadar mümkün olsa da, bir yerden sonra imkânsızdır. “Ey cin ve insan topluluğu! Göklerin ve yerin sınırlarını aşıp geçmeye güç getirebilirseniz haydi geçin. Ama geçemezsiniz, ancak bir sultan ( açık belge, kesin delil ) ile geçebilirsiniz.” (Bkz. Rahman-33)
Bu ayetten şunu anlamalıyız ki insanın beden yapısı toprak (arz), ruh yapısı (gönül) sema anlamındadır. Bundan dolayıdır ki insan kendi varlığından geçmeden, ötelerin ötesi gönül âlemlerine “Sultan” yardımı olmadan geçmesi mümkün değildir.
Ayette geçen “sultan” Cenab-ı Resulullah’ı temsil eden, varisi nebi olan veli mürşidlerdir. O’ndan inabe almadan, O’ndan feyz almadan, O’nda Kur’an’ı talim edip hayatına uygulamadan, kendi özüne arif olup Rab’bini tanımadan, zahir hududların dışındaki hikmete ulaşamazsın.
Bu imkânsızdır. Kur’an’ı tanımak istiyorsan ol mürşidine bak, mürşidini tanımak istiyorsan Kur’an’ı iyi oku, çünkü Kur’an insandan ayrı değildir. O bize kendi nefsinden konuşmaz. (Bkz. Necm, 3-4) Nitekim Hz. İmam-ı Ali ‘Ben canlı Kur’an’ım’ diyerek aslında gerçek ilim sahiplerinin Kur’an-ı natık olduklarını bizlere söylemektedir.
Rabbim bizleri gerçek manada Kur’an’ı anlayıp hayatına uygulayanlardan eylesin.
Rabbim bizleri Kur’an ile nefsimize arif olanlardan eylesin.
Rabbim bizleri Kur’an’ı gerçek manada öğrenip öğretenlerden eylesin.
Rabbim bu yolda cümlemizin yar ve yardımcısı olsun.
A M İ N
Enver Efe
İstanbul, 15.06.2015