Değerli dostlar, kadir; değer, kıymet, derece ve itibar demektir. Zamanı ve mekânı değerli kılan; önemli olayların o zaman ve mekânda zuhur etmiş olmasıdır. Bu geceye Kadir isminin verilmesinin ve bu gecenin bu kadar değerli kılınmasının sebebi de Kur’an-ı Kerim’in, bu gece indirilmeye başlanmış olmasıdır. Kur’an-ı Kerim’in nüzulü ve Peygamberimizin insanlığa son peygamber olarak gönderilmesi, dünya tarihinin en önemli hadisesidir.
İlâhî iradeyi hâkim kılmak için yeryüzüne indirilen, âlemleri zulmetten nura kavuşturan ve insanlığa ebedî saadeti müjdeleyen şifa eczanesi ve hidayet rehberi Kur'an-ı Azîmüşşân, Kadir Gecesinde nazil olmuştur. Bu sebeple bu gece, en mübarek gecedir. Cenâb-ı Hakk, Kur'an-ı Kerim'de bu gece hakkında şöyle buyuruyor: "Şüphesiz ki Kur'an-ı Kerim'i Kadir Gecesinde biz indirdik. Ey Habibim! Kadir Gecesi nedir, bilir misin? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Bu gece melekler ve Ruh, Rabblerinin izni ile her işten peyderpey yeryüzüne inerler. O gece, fecrin doğuşuna kadar selâmettir." (Kadir Sûresi)
Kadir Gecesinin, Ramazan’ın 27. gecesi olduğu konusunda İslam alimlerinin ittifak etmiş olmalarına rağmen, İslâm kaynaklarında belirtildiğine göre Rabb-i Teâlâ, hikmeti gereği Kadir Gecesini ve bazı “şey”leri gizli tutmuştur. Bunlar, Cuma günü içerisinde duanın kabul olacağı saati, beş vakit içerisinde salât-ı vüstayı, ilâhî isimler içerisinde İsm-i Âzamı, bütün taatlar ve ibadetler içerisinde rızay-ı ilâhîyi, zaman içerisinde kıyameti, hayat içerisinde ölümü ve halk içerisinde velisini gizlemiş olmasıdır. Bunların gizli tutulmasından maksat; mü'minlerin Rabblerine ettikleri ibadet ve taatte devamlı ve araştırmacı olmalarıdır. Zira Hakk’a muhatap olmalarıdır.
Bu itibarla baktığımızda bizler Kadir Gecesini, Kur’an’ı ve Resûlullah’ı tanımak ve hayatımızda hâkim kılmak, Kur’an’ın ilkeleri doğrultusunda bir hayat yaşamak için necatımıza vesilesi kabul edilmeliyiz.
Zira Kur’an, insanlara dünya ve âhiret mutluluğu sağlamak, manevi varlığımızı karartan her türlü olumsuzluktan ve kötülülükten arındırarak bizi Muhammedî bir duruşa hazırlamak içindir.
Kur’an’ın ilke ve prensiplerinin özünde; ihlâs, hoşgörü, dostluk ve kardeşlik vardır. Dolayısıyla Kur’an; insanlar arasında sevgi, uzlaşma, yardımlaşma, kardeşlik ve istikrarı sağlayacak, fert ve toplum planında pek çok ahlâkî ve sosyal problemin hak ve adalet çerçevesinde çözülmesine de ışık tutacaktır. Kulluk ve dostluk adına gelişme yollarını göstererek insanı tevhidî bir ebed duruşu hazırlayacak ilâhî bir kitaptır.
Kur’an’ın bu özelliği, “Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü’minler için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.”(bkz. İsrâ,9) ve “Biz, Kur’an’dan mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz.”(bkz. İsrâ,82) ayetleriyle dile getirilmektedir.
Ayrıca bu geceyi; namaz kılarak, Kur'an-ı Kerim okuyarak, tevbe, istiğfâr ederek ve dua ederek değerlendirmeliyiz. Dargınlık, kırgınlık, kin ve nefretin yerine sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü, dostluğu, kardeşliği ve ilâhî iradeyi hâkim kılmalıyız.
Yetimlerin, kimsesizlerin, fakir ve muhtaçların yüzünü güldürmeliyiz. Onlara yardım elimizi uzatmalıyız. Bu geceyi büyük bir fırsata ve büyük bir ganimete dönüştürmeliyiz. Bu nedenle manen bin aydan daha hayırlı olduğu müjdelenen, dolayısıyla da yaklaşık 80 küsur yıllık bir insan ömrüne bedel olan bu geceden gerektiği şekilde istifade etmeliyiz.
Sayısız manevî güzelliğin yaşandığı ve mükâfatların sınırsız olarak verildiği bu gecede, özümüze dönerek gaflet içinde geçen günlerimizi sorgulamalı ve kendimizle hesaplaşmalıyız. İyi ve güzel davranışlarımızı artırmaya, kötü davranışlardan uzaklaşarak gönlümüzü mâsivâdan temizlemeye çalışmalıyız.
Bu gibi mübarek gün ve geceleri değerlendirirken de ibadet ve taatlerimizi sadece bu geceye hasretmemeli, her geceyi kadir, her günü bayram gibi yaşamaya çalışmalıyız. Bu gün ve gecelerin vesilesi ile insanlar birbirlerini ve yakınlarını aramalı, yetimleri ve fakirleri gözetilmeli, hastaları ziyaret etmeli ve dargın olanlar barışmalıdırlar.
Rabbim, bu geceler hürmetine gönlümüze Kur’an, kulluk ve dostluk sevgisini ilham eylesin. Bizleri salih kullarıyla hemhâl, Ehlibeytine mahrem eylesin.
Cenâb-ı Resûlullah’ın "Allahümme inneke afüvvün kerimün tuhibbül afve fa'fü annî yani Allahım! Sen çok affedensin ve affı seversin. Bizleri de affeyle..."duasıyla, dualarımızı ve kadir Gecemizi taçlandırıp tamamlayalım.
Kadir Gecemiz, affımıza ve kadrimize vesile olsun.
Rabbim yâr ve ayânımız olsun.
Ali BEKTAŞ
İstanbul, 26.08.2011