Ad Kavminin kurucusu olan Ad ölünce, yerine oğlu Halud geçti. Halud’un vefatından sonra krallığı kardeşi Şeddat devam ettirdi. Bu devrede, Halud’un oğlu Ribah’dan (Rabeh) Abdullah doğdu. Abdullah’tan da Hud As. Dünya’ya geldi. Bu sıralarda Ad kavmi zevke ve sefaya düşkün bir hayat sürüyordu. Bütün işlerini kölelere yaptırırlardı. Kendilerini de ilah ilan eden krallar kavimlerini dört ayrı puta taptırıyorlardı. Bunlardan kral Şeddat som altından Bağ-ı İrem şehrini yaptırdı ve kavmine de çalışmayı yasakladı.
Tembelliği sevmeyen ve alışamayan Hud As. gizlice balıkçılık, inci avcılığı ve madencilik ile uğraşır, elde ettiği kazancıda gizlice kölelere vererek cezalarının hafifletilmesini sağlardı. Hükümdar Şeddat Hud As.’ı kendisine vasi tayin etmişti. Yaptıklarını bildiği halde onu sever ve korurdu. Hud As. bir gün büyük bir mağaraya girerken Cebrail As. görünüp onu peygamberlikle müjdeledi.
Hud As. önce kölelerden başlayarak, halkını vahdaniyete davet etti. Kral Şeddat kan davasından ve tahtının elden gideceğinden korkarak Hud As.’a bir şey yapamıyordu. Bu sebepten de onun serbestçe çalışmasına izin verdi.
Ad kavmine kardeşleri Hud’u gönderdik. Hud dedi ki:
“Ey kavmim! Allah’a tapın, sizin için ondan başka bir tapacak yoktur. Siz uyduranlardan başka bir şey değilsiniz. Ey kavmim! Bu tebligatım hususunda sizden hiçbir ücret istemem. Benim ücretim ancak beni yaratana düşer. Daha aklınız ermiyormu?” (Hud-50/51)
“Hani kardeşleri Hud onlara demişti ki”
“Sakınmayacakmısınız? Ben sizin için emin bir peygamberim. Artık Allah’tan sarının, bana da itaat edin. Ben risaletime karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim yalnız alemlerin Rabbine düşer” (Şuara-124/127)
Hud As.’ın çağrısına uymayan Ad kavmine Haktelala Hazretleri önce kuraklık ve kıtlık verdi. Ardından da canlıları kısırlaştırarak üremelerine son verdi. Bütün bunlara rağmen Ad kavmi yinede Hud As.’a iman etmediler. Hud As. onlara:
“Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanmak dileyin, yine ona tövbe edin ki size gökten peyderpey bol yağmur göndersin, kuvvetinize kuvvet katsın. Sizden günahkar olarak imandan yüz çevirmeyin” buyurmuştur. (Hud-52)
Hud As. kavminin durumuna çok üzülüyor ve Cenab-ı Hakk’ın bildirdiği azabın çok yaklaştığını onlara sık sık hatırlatıyordu.
“Ad cemaatinin kardeşini yad et. Hani o, Ahkaf’taki kavmini Allah azabıyla korkutmuştu. Ondan evvel gelip geçen, ondan sonra gelen peygamberlerde Allah azabıyla korkutmuşlardı.” (Ahkaf-21)
Nihayet bir gün Cenab-ı Hakk Hud As.’a iman edenleri toplayarak emniyetlerini sağlamasını istedi.
Peygamber dedi ki: “Azabın geleceği güne taalluk eden ilim ancak Allah’a aittir. Ben, benimle gönderilen şeyleri size tebliğ ediyorum. Şu kadar ki ben sizi cahil bir kavim görüyorum. (Ahkaf-23)
Cenab-ı Hakk Ad kavmi üzerine yedi gece sekiz gündüz esen azap rüzgarlarını gönderdi. Başta hükümdar Şeddat olmak üzere Ad kavmini helak etti.
“Artık onlar Hud’u yalancı saydılar, bizde onları helak ettik. İşte bunda bir ibret vardır. Halbuki bunların çoğu mü’min olmamışlardı. (Şuara-139)
“Onlar vaad olunan azabı kendi derelerine yönelmiş kara bir bulut halinde görünce; bu bize yağmur getirir bir buluttur dediler. Hayır! O, sizin çabuk olmasını istediğiniz şeydir. Bulut suretinde bir yeldir. Onda acıklı bir azap vardır.” (Ahkaf-24)
“Ad cemaatine gelince; onlarda hadden ziyade uğultulu kasırgayla helaka düçar oldu. Allah o rüzgarı arka arkaya yedi gece sekiz gün onların üzerine musallat kıldı. O gün onları görmeliydin! Sanki yere serpilmiş kof hurma kökleri gibi bulurdun. Onlardan hiçbir eser görebilirmisiniz? Asla!” (Hakka-6/8)
Sekiz günün sonunda fırtına dindi. Hud As. ve ümmeti temizlendikten sonra namaz kıldılar ve o beldeyi terk ederek yeni yurtlar edindiler. Hud As. 464 yaşında beka alemine göç etti.
“Bunun üzerine biz onu, onunla beraber olanları bizden sabır olan bir rahmet ile kurtardık. Ayetlerimizi yalan sayıp iman getirmeyenlerin kökünü kestik. Rabbinin Ad kavmine, yani İrem cemaatine yaptığını görmedin mi? İrem yüksek sütunlu bir şehirdi. Şehirler arasında bunun bir misli yaratılmamıştı.” (Fecr-6/8)