Ezel sırlarını ne sen bilirsin ne de ben
Bu muammayı ne sen çözersin ne de ben
Perdenin gerisinde seni beni bir konuşturan var.
Perde kalkarsa ne sen kalırsın ne de ben
Ebu'l Hasan Harakani
Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir
Şol göz yumup açmış gibi
Yunus Emre
Vasıl olmaz kimse Hakk'a cümleden dur olmadan
Kenz açılmaz şol gönulde ta ki pür-nur olmadan
Sür çıkar ağyarı dilden ta tecelli ide Hakk
Padişah konmaz saraya hane ma'mur olmadan
Şemseddin-i Sivasi Hz
İş bu söze Hak tanıktır
Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi
Yunus Emre
Zat-ı Hakk'da mahrem-i irfan olan anlar bizi
İlm-i sır'da bahr-i bi-pâyan olan anlar bizi
Bu fena gülzârına tâlip olanlar anlamaz
Vech-i bâki hüsnüne hayran olan anlar bizi
Niyâzî-i Mısrî
Bir kez gönül yıktınısa
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Yunus Emre
Ârifin her bir sözünü duymaya insan gerek
Bu cihanda sanmayız hayvan olan anlar bizi
Ey Niyâzi katremiz deryaya saldık biz bu gün
Katre nice anlasın ummân olan anlar bizi
Niyâzî-i Mısrî
Bir gönülü yaptınısa
Er eteğin tuttunusa
Bir kez hayır ettinise
Binde bir ise az değil
Yunus Emre
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ticarette üç şart vardır: Kalite, fiyat ve tatlı dille güler yüz. Kalite ve insan önemli olduğu gibi, fiyat da önemlidir. Ticaretin durgunlaştığı bir dönemde, Abdurrahman bin Avf hazretleri günde bin deve satardı. Aldığı fiyata verir, yularları ona kâr kalırdı. Yuların değeri fazla olmasa da, miktarı çok olunca, satıldığında elde edilen kâr çok oluyordu.
Ticarette istif zararlıdır. Bir tüccar parayı biriktirirse, o tüccar silinir gider. Tüccar, parayı işleten insandır. Parayı döndürmeyen, parayı altına çeviren, parayı arsaya yatıran, ticaret yapamaz. Başka şeyler yapsa da, büyük tüccar olamaz.
Akan su, temiz, gıdalı sudur. Akan para, temiz, gıdalı paradır. Akan para, az kârla çok iş yapıp, parayı çok çevirmektir. Bazı çok büyük tüccarların başarılarının tek sebebi, parayı döndürmeleridir. Aldığını vadeli alırlar, sattığını cüzi kârla peşin satarlar, ama çok satarlar. Çok satıp sürümden kazandığı gibi, hem stok maliyetinden, hem de enflasyonun zararından kurtulmuş olurlar, çünkü imalatta ham maddenin beklemesi, satıcıların elinde de ürünün beklemesi, her saat onun zararınadır.
Ahir zamanda, ticarete dayalı olmayan, gelir kaynakları sağlam olmayan hiçbir icraata girmemek lazım, çünkü zaman, macera zamanı değildir. Bir ülkede hukuk yoksa, orada yatırım yapılmaz.
İdarede faydalı olmak iki şarta bağlıdır, adalet ve merhamet. Sırf adaletle iş yaparsak, ahirette zelil oluruz. İşlenen suçlara hemen ceza verilseydi, dünyada bir şey kalmazdı. Adalet ve merhametten vazgeçmeyeceğiz, ama ilim, ahlak ve ihlâstan da vazgeçmemek gerekir. İtibarımızın, paramızdan kıymetli olduğunu unutmamalıyız.
Ticaretin esası şudur: Vermesini bilmeyen, almasını bilemez. Vermeden almak olmaz. Veren el, alan elden üstündür. İnsanları sevindirelim ki, Allahü teâlâ da bizi sevindirsin. İnsanları sıkıntıdan kurtaralım ki, Allahü teâlâ da bizi sıkıntıdan kurtarsın.
Müminleri, Allahü teâlânın kullarını sevindirelim, onlara elimizde olanlardan verelim. Allahü teâlâ da bizi sevindirir ve bize bol bol mükâfat verir.
Mümin, (Önce sen, sonra ben diyebilen yiğit kimse) demektir. Yani Müslüman, (Önce senin hakkın, sonra benim hakkım, önce senin menfaatin, sonra benim menfaatim gelir. Önce sen rahat et, mutlu ol, sonra ben, çünkü senin hakkın çok büyük. Allahü teâlâ, bana senin hakkından soru soracak) der. Önceliği hep din kardeşine verip, gerçek mümin olmaya çalışmalıyız.
... O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, diriltir ve öldürür. O hâlde, Allah’a ve O’nun sözlerine inanan Resûlüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız.”( A’RÂF - 158 )
ÖZLÜ SÖZLER
Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir.
Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun?
Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır.
Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. (Hz. Ali)
Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur.
Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir.