Çerezler, içeriği ve reklamları kişiselleştirmek, sosyal medya özellikleri sağlamak ve trafiğimizi analiz etmek için kullanılmaktadır. “Kabul Et” seçeneği ile tüm çerezleri kabul edebilirsiniz veya “Çerez Ayarları” seçeneği ile ayarları düzenleyebilirsiniz.Çerez Politikası
Çerez Ayarları
Zorunlu Çerezler
Her zaman aktif
Bu çerezler, web sitesinin çalışması için gereklidir ve sistemlerimizde kapatılamaz. Web sitesinde dolaşmanıza ve gizlilik tercihlerinizi belirleme, giriş yapma veya formları doldurma gibi hizmet talebine karşılık gelen eylemlere gibi özelliklerini kullanmanıza olanak sağlamaktadır.
Performans Çerezleri
Bu çerezler, web sitesinin çalışma şeklini geliştirmek için kullanılmaktadır. Ziyaretçiyi tanımlayan bilgileri toplamaz. Ziyaretçilerin web sitesini nasıl kullandıklarına (Örneğin web sayfalarında hata mesajı alıp almadıkları) ilişkin bilgileri içermektedir.
Reklam veya Hedefleme Çerezleri
Bu çerezler reklamcılık alanındaki iş ortaklarımız tarafından kullanılabilirler. Bu reklam şirketleri sizin ilgi alanlarınıza göre profilleme yapabilir ve diğer gezindiğiniz web sitelerinde sizin ilginizi çekebilecek reklamları size gösterebilirler. Doğrudan kişisel bilgi saklamazlar, fakat sizin tarayıcıdaki ve internet cihazınızdaki sizi tanımlayan tekil kimliği kullanırlar. Eğer bu çerezlere izin vermezseniz, daha az hedefli pazarlamaya maruz kalırsınız.
Analitik Çerezler
İnternet sitelerinde kullanıcıların davranışlarını analiz etmek amacıyla istatistiki ölçümüne imkân veren çerezlerdir. Bu çerezler, sitenin iyileştirilmesi için sıklıkla kullanılmakta olup bu duruma reklamların ilgili kişiler üzerindeki etkisinin ölçümü de dâhildir. İnternet sitesi sahipleri tarafından, tekil ziyaretçilerin sayısını tahmin etmek, bir internet sayfasına götüren en önemli arama motoru anahtar kelimelerini tespit etmek veya internet sitesinde gezinme durumunu izlemek için kullanılmaktadırlar.
Kişiselleştirme Çerezleri
Bu çerezler web sitesini dolaşımımız, web sitesinin güvenli alanlarına erişimin sağlanması ve izinlerin ortaya konulması için önemlidir. Bu çerezler olmadan, sitemizde bulunan alışveriş sepeti veya ödeme sayfası gibi talep ettiğiniz hizmetler sağlanamaz.
Ezel sırlarını ne sen bilirsin ne de ben
Bu muammayı ne sen çözersin ne de ben
Perdenin gerisinde seni beni bir konuşturan var.
Perde kalkarsa ne sen kalırsın ne de ben
Ebu'l Hasan Harakani
Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir
Şol göz yumup açmış gibi
Yunus Emre
Vasıl olmaz kimse Hakk'a cümleden dur olmadan
Kenz açılmaz şol gönulde ta ki pür-nur olmadan
Sür çıkar ağyarı dilden ta tecelli ide Hakk
Padişah konmaz saraya hane ma'mur olmadan
Şemseddin-i Sivasi Hz
İş bu söze Hak tanıktır
Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi
Yunus Emre
Zat-ı Hakk'da mahrem-i irfan olan anlar bizi
İlm-i sır'da bahr-i bi-pâyan olan anlar bizi
Bu fena gülzârına tâlip olanlar anlamaz
Vech-i bâki hüsnüne hayran olan anlar bizi
Niyâzî-i Mısrî
Bir kez gönül yıktınısa
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Yunus Emre
Ârifin her bir sözünü duymaya insan gerek
Bu cihanda sanmayız hayvan olan anlar bizi
Ey Niyâzi katremiz deryaya saldık biz bu gün
Katre nice anlasın ummân olan anlar bizi
Niyâzî-i Mısrî
Bir gönülü yaptınısa
Er eteğin tuttunusa
Bir kez hayır ettinise
Binde bir ise az değil
Yunus Emre
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Evliya zatların asırlardır unutulmayıp, herkesçe sevilmelerinin sebeplerinden bazıları şunlardır: 1- Kendi hocalarının rızalarını kazandılar: Bütün büyükler, (Ümmeti arasında peygamber neyse, talebesi arasında hoca odur) hadis-i şerifine uyarlardı. Buyururlardı ki: Bizim yaptığımız bunca hizmetin ecri, sadece mübarek hocamızadır; çünkü hocamızı tanımasaydık, doğruyu bulamazdık. Bu hizmetler sadece onlar vasıtasıyla olmaktadır. Bize ait bir şey var dersek, felakete uğrarız. Bu hizmetlerin zerresini kendimizden bilirsek, yanarız, mahvoluruz. Bizi doğru yola sevk eden, o büyüklerdir. Onların haklarını ödeyemeyiz.
2- Ömürleri iyilik etmekle geçti: Kendilerini, insanlara iyilik yapmak için adarlardı. Evlada yapılan iyilik, anaya babaya yapılmış demektir. Allahü teâlâ da, kendi kullarına yapılan iyiliği sever. Allahü teâlânın sevdiği kişiyi de herkes sever. Sevgi Allahtan gelir. Allahü teâlânın sevgisini kazanmak isteyen, salih kulların sevgisini kazanarak, insanların hayırlısı olmalı. (İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır) hadis-i şerifi de hayırlı insanın kim olduğunu bildirmektedir.
3- Doğruluktan hiç ayrılmadılar: Hiç kimse için kötülük düşünmezlerdi. Hak neyse, onu söyler ve yaparlardı. (Müslüman, elinden ve dilinden emin olunan kimsedir) hadis-i şerifine uygun yaşarlardı. Müslüman, her yönüyle doğru insan demektir. İmanı doğru, ameli doğru, sözü doğru, özü doğru kimsedir. (Bir elime güneşi, bir elime ayı verseniz, doğruyu söyleyeceğim) hadis-i şerifine uygun yaşarlardı.
4- Çok sabrettiler: Öfkelenip, kalb kırmazlar, (Allahü teâlâ sabredenleri sever) ve (Sabreden, zafere kavuşur) hadis-i şeriflerine uyarak, hep sabrederlerdi.
5- Huyları çok yumuşaktı: (Allah yumuşaktır, yumuşaklığı sever) hadis-i şerifine uyarak, hep tatlılıkla, şefkatle muamele ederlerdi.
6- Fitneden uzak dururlardı: Müslüman, Allahtan başka kimseden korkmaz. Ancak kendisinden korkar. Bilir ki, benimyanlış bir hareketim, yanlış bir sözüm, bütün Müslümanlara zarar verir. Müslüman, (Fitne uykudadır, onu uyandırana Allah lanet etsin) hadis-i şerifine uyarak, taşıdığı elbisenin, kendi elbisesi değil, İslamiyetin ve bağlı olduğu büyüklerin elbisesi olduğunu bilir. Buna bir şey dökülmesin, buna bir laf gelmesin diye titrer. Bilir ki, kendisi yüzünden bir Müslüman zarar görürse, bunun vebali çoktur.
7- Kalb kırmaktan çok korkarlardı: Kalb kırmak, yetmiş kere Kâbeyi yıkmaktan daha büyük günahtır. Kalb kırmakla küfür arasında çok ince bir perde vardır. Kalb kırmanın kapısı açılınca küfre girilebilir. Küfrün hemen yanında kalb kırmak vardır. Mümin, elinden ve dilinden kimseye zarar gelmeyen kimsedir. Mümin, hep güler yüzlü, tatlı sözlü olur. Müminin ağzından kötü söz çıkmaz. Evliya bir zata, Allahü teâlânın en çok sevmediği nedir diye sorulunca, o zat, (Allahü teâlânın en çok sevmediği, iman etmemek, kâfir olmak, bundan sonra da en çok sevmediği, kalb kırmaktır) buyurur.
8- Emir vermekten sakınırlardı: İnsanları felakete sürükleyecek olan huy, emir vermektir. İnsanların hücrelerinde emir vermek arzusu vardır. Bu, can çıkmadan önce, en son çıkacak huydur. İnsanlar için en büyük felaket, emir verme sevgisidir. Bu sevgi olmayan, emir verebilir; ama bu arzu ve heves varsa, verilen her emir kul hakkına girer. Büyükler, (Bize çavuş değil, er lazım) derlerdi. Er, emir vermez, peki der. Er olmak, kul olmak, en şerefli meziyet, en şerefli rütbedir. (Ben Allahın kuluyum) hadis-i şerifi, kulluğun, er olmanın önemini göstermektedir. Er olmayı kabul etmeyen, kaybeder; çünkü sular daima denize doğru akar, tepeye doğru akmaz. Bu nefsin azgınlığını durdurmak zor iştir. Bunu durduracak en iyi ilaç, peki demektir; çünkü nefs, hayır der, yaratılışı öyledir; ama peki derse, dünya ve ahiret saadetlerine kavuşur. Eshab-ı kiram, devenin üstündeyken kırbaçları yere düşse deveden inerler, kırbacı kendileri alır, tekrar binerlerdi. Deveye inip binmek zahmetli bir iştir. Buna rağmen, emir vermemek için böyle yaparlardı.
9- Kibirden çok korkarlardı: Allahü teâlâ, (Azamet ve kibriya benim hakkımdır, kim bana ortak olursa, ona hiç acımam, yakarım) buyuruyor. O halde küfürden sonra en kötü ahlak, en büyük günah, kibirli olmaktır. İnsanın kalbinden kibri çıkarmak, iğneyle dağı toz haline getirmekten daha zordur. Aile içerisinde, cemiyet içerisinde, her çektiğimiz sıkıntı kibirdendir. (Kalbinde zerre kadar kibir bulunan Cennete giremez) hadis-i şerifine uymaya çalışmalı. Kibri çıkarmadan Cennete girmek zordur. Güzel ahlak, kalb kırmamaktır. Kibirli olan, öfkeli olan, kalb kırar.
10- Hep güler yüzlüydüler:(Müslüman, tatlı dilli, güler yüzlü olur) hadis-i şerifine uygun hareket ederlerdi. Herkesin bir derdi vardır. Onlara yeni bir dert katmayıp, o derdi yok etmeye çalışmalıdır. Bunun da bir ibadet olduğunu bilen Müslüman, onları neşelendirir, ferahlandırmaya uğraşır.
11- Kul hakkından çok korkarlardı: Kul hakkı, İslam ahlakının temelidir. Ahirette herkes, kul haklarından hesaba çekilecektir. Peygamber efendimiz, Sırat köprüsünde sorulacak yedi sualden sonuncusunun kul hakkı olduğunu, bundan peygamberlerin bile korktuklarını bildirmiştir.
Bir kimse, Peygamberlerin yaptığı ibadetleri yapsa; fakat üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe Cennete giremez. Kul hakkı o kadar önemli ki, bir dank [yarım gram gümüş] hak için, cemaatle kılınmış, kabul olmuş yedi yüz namazın sevabı alınıp hak sahibine verilecektir, sevabı yoksa onun günahı buna yüklenecektir.
Müslüman, (Önce senin hakkın, sonra benim hakkım, önce senin menfaatin, sonra benim menfaatim, önce sen rahat et, mutlu ol, sonra ben; çünkü senin hakkın çok büyüktür. Allahü teâlâ bana, senin hakkından soru soracak) diye düşünür.
Müslümanlık su gibidir. Hayat suyla vardır. Ateş suyla söner. Suyu sevmemek olmaz. Müslüman da, herkes tarafından sevilen ve aranan su gibi olmalı. Hiç kimse ondan şikâyet etmemeli; ama herkesin ihtiyacı olmalıdır. Müslüman demek, hasreti çekilen insan demektir. Bir kimsenin hasreti çekilmiyorsa, son nefeste imanı tehlikededir. Nitekim, (Eğer bir Müslümana yaklaşmak zorsa, bu, onun felaketine sebep olabilir) hadis-i şerifi bu durumu açıklıyor.
12- Tevazu ehliydiler: (Allah için alçak gönüllü olanı, Allahü teâlâ yükseltir) hadis-i şerifine uyarak tevazu sahibiydiler. Kendini yüksek gören kimse, yalnız kendisi kendisini yüksek bilir, herkes ondan nefret eder. Kibirliyi Allahü teâlâ sevmediği gibi, insanlar da sevmez.
13- Çok cömertlerdi: Hiçbir cimri, Allah dostu olamaz. (Cömertlik öyle bir haslettir ki, insanın kötü huylarını örter. Cimrilik de, insanın iyi huylarını örter) hadis-i şerifine uyarak, hep vermişlerdir. Verdiği zaman, alandan daha çok sevinen, hakiki mümindir. Cömertlik, Cenab-ı Hakkın çok sevdiği bir ahlaktır. Bu, her kula nasip olmaz. Cömert olan bir kâfire, son nefeste iman nasip olma ihtimali yüksektir.
14- Anlaşılmaları kolaydı: (İnsanlara, akılları derecesinde konuşun) hadis-i şerifine uyarak, kısa, açık ve herkesin seviyesine göre konuşurlardı. İslamiyet nedir diye soran bir bedeviye, Resulullah efendimiz, (Allahü teâlânın bütün emirlerine hürmet etmek, beğenmek ve Onun bütün mahlûklarına acımak, şefkat göstermektir) diye cevap vermiştir. Allahın emirlerine hürmet etmektir deniyor, onları yapmaktır denmiyor! Öyle deseydi, kaç kişi Müslüman olabilirdi? İmanla ölmek için, elbette yapmaya çalışmak da şarttır.