Tebük muharebesi:
İran'a karşı zafer kazanan Bizans İmparatorluğu, İslamiyetin önünde durmak için Arap yarımadasını fethetmek maksadıyla Suriye ve Şam'a kadar inmiş, hıristiyan olan arab kabilelerini de kendilerine katmışlardı. Cenabı Resulullah'da esasında Suriye ve Şam tarafından gelecek bir baskıdan endişe etmekte idi. Bu sırada Medine'ye gelen yağ tüccarları bu endişesini teyid edince, harekete geçerek sefer hazırlıklarına başladı. O sene Hicaz'da kıtlık olmasına rağmen ashabın zenginleri büyük mali fedakarlıklarda bulundular. Hz.Ebubekir bütün mali gücünü ordunun donanımına verdi. Hz.Osman 300 develik harb teçhizatlı kuvvet ile bin altın bağışlayarak bu sefere katıldı. (Tevbe,42) Kadınlarda süs eşyalarını orduya bağışlayarak İslam hizmetine katıldılar.
Münafıklar türlü bahanelerle harbe katılmak istemiyorlardı. (Tevbe,42) Resulullah SAV Recep ayının bir perşembe günü Medine'den çıkıp Seniyetül veda tepesinde ordugahını kurdu. Hz.Ali'yi Medine'ye vekil bıraktı. Bu durum Hz.Ali'ye ağır geldiğinden silahlanıp yola çıktı. Ordugaha yetişip Resulullah'a :
-”Beni kadınlar ve çocuklar içinmi bırakıyorsun Ya Resulullah “dedi.
-”Ya Ali, bana nisbetle sen, Tur'a giderken Musa'ya nisbetle Harun'un yerinde olmak istemezmisin, şu kadar ki benden sonra peygamber yoktur.”buyurdu. Hz.Ali'de bu söz üzerine geri döndü.
Hz. peygamber otuz bin kişilik ordusuyla hareket etti. Yazın sıcağında bir çok müşakatlerde çölü aşarak Tebük'e geldiler. Ordunun konakladığı yerde çok az akan bir su vardı. Askerlere yetecek kadar olmayan bu sudan Fahri Kainat Efendimiz abdest aldı ve bir mucize olarak su, su orduya yetecek kadar çoğaldı.
Yine yolculuk esnasında konakladıkları bir yerde Cenabı Resulullah'ın devesi kayboldu. Münafıklardan Lasit oğlu Zeyd;
-”Muhammed Peygamberim diyor, göklerden haber veriyor, fakat devesinin nerde olduğunu bilmiyor” deyip münafıklık çıkarmak istedi. Bunun üzerine Hz.Peygamber ashabını toplayıp hakkında söylenen sözleri hikaye etti ve:
-”Vallahi ben bir şey bilmem, ancak Cenabı Hak'kın bana bildirdiğini bilirim. Şimdi Cenabı Hak bildirdi. Deve şu iki dağın arasındaki vadide bir ağacın dalına yularından ilişik kalmış, gidin getirin” buyurdu.
Hemen o vadiye vardılar, deveyi söylediği gibi bulup getirdiler.
Karşılarına düşman çıkmadı. Düşman kabileleri çekilmiş, dövüşmekten kaçmışlardı. (Tevbe,38-39,117-118) Bu durum karşısında maksat hasıl olduğundan yapacak birşey kalmamıştı İçlerinden bazıları gelmişken Suriye'yi de işgal edelim dedilerse de Resulullah bunu kabul etmedi. Esasen o sıralarda Şam'da taun hastalığı vardı,bu sebeple oraya gitmekten vazgeçildi. Tebükte yirmi gün kalındıktan sonra harb etmeden Medine'ye geri dönüldü.
Münafıklar her fırsattan istifade ederek müslümanları birbirlerine düşürmeye çalışıyorlardı. Bu vesileyle harb etmeden dönen askerlerle de alay ettiler.
Mescidi Dırar'ın yaktırılması:
Münafıklar, müslümanları parçalayıp bölmek için Küba mescidine karşı olmak üzere Medine yakınlarında kendilerine ayrı bir mescit yaptılar. Mescidi Nebevi'ye gelmeyip, burada toplanıyorlardı. Bir hıristiyan olan Ebu Amir'de münafıkları bu işe teşvik ediyordu. Tebük seferine çıkmak üzere olan Cenabı Resulullah'a gelip bu mescidi açmasını rica ettiler. Hz.Peygamber onları başından savdı. Tebük dönüşünde Cenabı Resulullah'ı karşılayıp yaptıkları mescitte namaz kılmasını rica ettiler. Ancak bu esnada Tevbe suresinin 107. ve 108. ayetleri indi ve fesat ocağı olan o binada Cenabı Resulullah'ın namaz kılmasına izin verilmedi.
Medine'ye dönünce Malik bin Dühşem ile ma'n bin Adiyy'e derhal bu mescidi yıkıp yakmalarını emretti. Onlar da derhal bu emri yerine getirdiler. İki ay kadar sonra münafıkların başı olan Ubey oğlu Abdullah öldü. Müslümanlıkta bu kafirin şerrinden kurtulmuş oldu.
Hz. İbrahim'in hayatı:
Peygamberimizin en son doğan oğlu İbrahim 18 aylık olmuştu. Onu kalbindeki babalık şefkati ile büyütüyordu. Çocuklarının bir kısmını küçükken, bir kısmını da anne olduktan sonra kaybetmişti. Hayatta yalnız sevgili kızı Fatıma, birde İbrahim kalmıştı. İbrahim yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak Hak vaki olup, ruhu göklere uçunca Cenabı Resulullah'ın gözlerinden yaşlar boşandı.
Şevahidün Nübüvve adlı kitapta denilmiştir ki:
Bir gün Hz.Muhammed SAV, Hz.Hüseyin'i bir dizi üstüne ve İbrahim'i de öteki dizi üstüne almış okşamaktaydı. Cebrail As'da orada bulunuyordu.
-”Ya Resulullah, Hz. Allah bu iki inci tanesini bir ipliğe bu kadar düzgünce dizip bir araya getirmez. Birinin kaldırılmasına rıza göstermek gerek” dedi.
Hz.Muhammed SAV dedi ki:
-”Eğer İbrahim ölürse beni büyük bir eleme boğar. Fakat Hüseyin ölürse bana, Ali Murtaza'ya ve Fatımatüz Zehra'ya ızdırap düşer, bana has muhabbeti, herkese gelen musibet üzerine ihtiyar ederim.”
Bu olaydan 3 gün geçmemişti ki İbrahim vefat etti. Allah CC.rahmet eylesin .Hz.Peygamber oğlunun namazını kılarak onu toprağa verdi. Bu sırada güneş tutulması oldu, bazıları bunu İbrahim'in ölümü için tutuldu sandılar. Hz.Peygamber bu yanlış düşünceyi düzeltmek için şöyle konuştu:
-”Güneş ve Ay Allah'ın ayetlerinden iki nişanedir. Bir kimsenin ölümü için tutulmazlar.”
Necaşi'nin ölümü: Krallığına hicret eden müslümanlara çok iyi muamelede bulunan Habeşistan kralı Necaşi bu sırada vefat etmişti. Hz.Peygamber Necaşi için uzaktan da olsa cenaze namazı kılmıştır.
Etrafa müşrikler gönderilmesi: Sulh ve sukun içinde geçen hicretin 9.yılı içinde Hz.Peygamber, halka İslamiyeti öğretmek için etrafa mürşitler gönderiyordu. Bunlar güler yüz ve tatlı sözlerle halkın gönlünü fethediyorlardı. Hz.Peygamber onlara şu talimatı vermişti.
-”Kolaylaştırın,sakın güçleştirmeyip, müjdeleyin, nefret uyandırıp korkutmayın. Uyuşunuz, anlaşınız, ayrılmayınız, halka yumuşak davranınız, şiddet göstermeyiniz”
Bunların tesirleri hemen görülmüş, arap kabilelerinden heyetler gelip müslüman olduklarını bildirmişlerdi. Hz.Peygamber'de onlara karşı çok hoş davranmaktaydı.
Hz.Ebubekir'in hac emirliği:
Hicretin 9.yılı hac zamanında Hz.Peygamber Ebubekir'i hac amiri tayin ederek hac etmek isteyen müslümanlarla birlikte Mekke'ye gitmek üzere vazifelendirildi. Tevbe suresini de müşriklere okuması için talimat verdi. O zaman kadar müslümanlarla müşrikler beraber tavaf ediyorlardı. Hatta müşriklerden bir kısmı tavaflarını elbiselerini çıkararak yapıyorlardı. Hz.Peygamber SAV daha sonra bir hikmet tahtında Hz.Ali KAV'i görevlendirerek Ebubekir'den ayetlerini alarak yüksek sesle mekke müşrüklerine okudu. Bu ayetlerde müşriklere iletilen mesaj kısaca şöyleydi:
1-Cennete ancak müminler girecektir.
2-Kabe çıplak tavaf edilmeyecektir.
3-Bu seneden sonra hiçbir müşrik hacca kabul edilmeyecektir.
4-Müşrikler dört ay zarfından amandadırlar (yani,zilhicce,muharrem,sefer ve rebiül evvel aylarında onlara dokunulmayacaktır.) Bu ilandan sonra çok geçmeden bütün Arabistan müslüman oldu ve o yıldan sonra hiçbir müşrik Mekke'de bırakılmadı.