13 Ekim 2024
10 Rebiü'l-Ahir 1446
halveti
MENÜ
SOHBETLER HAZRET-İ MUHAMMED'IN
(S.A.V) HAYATI
SEVGİLİ PEYGAMBERİM KUR'AN-I KERİM İLMİHAL İSLAM VE TOPLUM 40 HADİS HADİS-İ ŞERİFLER OSMANLICA SÖZLÜK RÜYA TABİRLERİ BEBEK İSİMLERİ ABDÜLKADİR BİLGİLİ
(SEBATİ) DİVANI
NİYAZİ MISRİ DİVANI HİKMETLİ SÖZLER KUR'AN-I KERİM ÖĞRENİYORUM KUR'AN-I KERİM (SESLİ ve YAZILI) SESLİ ARŞİV İLAHİLER KVKK ve GİZLİLİK POLİTİKASI
İSLAM ve TASAVVUF
TASAVVUFUN TARİFLERİ TASAVVUFUN DOĞUŞU TASAVVUFUN ANADOLU'YA GİRİŞİ HALVETİLİĞİN TARİHİ HALVETİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ HALVETİLİĞİN TÜRK TOPLUMUNDAKİ YERİ HALVETİYYE SİLSİLESİ PİRLERİMİZİN HAYATLARI MEHMET ALİ İŞTİP (VAHDETİ) ABDÜLKADİR BİLGİLİ (SEBATİ) İBRAHİM GÜLMEZ(KANÂATÎ)
EHLİ - BEYT
EHL-İ BEYT KİMDİR? EHL-İ BEYTİ SEVMEK
RESÛLULLAH'I SEVMEKTİR
EHL-İ BEYT EMANETİ RESÛLULLAH'TIR EHL-İ BEYTİN HALİ NUH'UN GEMİSİ GİBİDİR EHL-İ BEYT OLMAK HEM NESEBİ HEMDE MEZHEBİDİR
ONİKİ İMAMLAR
HZ. İMAM ALİ K.A.V RA HZ. İMAM HASAN-I (MÜCTEBA) HZ. İMAM HÜSEYİN-İ (KERBELA) HZ. İMAM ZEYNEL ABİDİN HZ. İMAM MUHAMMED BAKIR HZ. İMAM CAFER-İ SADIK HZ. İMAM MUSA-İ KAZIM HZ. İMAM ALİYYUL RIZA HZ. İMAM MUHAMMED CEVAD (TAKİ) HZ. İMAM ALİ HADİ (NAKİ) HZ. İMAM HASAN’UL ASKERİ HZ. İMAM MUHAMMED MEHDİ






HİCRETİN ALTINCI YILI OLAYLARI


Hudeybiye Andlaşması: Müslüman’lar Mekke’den ayrılalı altı yıl olmuştu. Analarını, babalarını ve yurtlarını özlemişlerdi. Kabe’i Muazzamayı ziyaret arzusu da içlerinde yanmaktaydı. Ancak buna imkan bulamamışlardı.

Hz. Peygamber gördüğü bir rüya üzerine, ashabına Kabe’yi ziyaret edecekleri müjdesini verince bütün Müslüman’lar bu çok sevindiler. (Fetih-27) 1400 kadar Müslüman ziyarete hazırlanarak ehramlarına büründüler, kurbanlık develerini de alarak silahsız olarak yola koyuldular. Çünkü harbe değil hacca gidiyorlardı. Hz. Peygamber de Kavsa adındaki devesi ile kafilenin başında idi.

Kureyşliler durumu haber alınca telaşa düşüp Müslüman’ları Mekke’ye sokmamak maksadı ile Mekke kenarında tertibat aldılar. Hz.Peygamber bunu öğrenince:

-“ Bu Kureyş’e ne oluyor, harp etmekten usanmadı mı” dedi. Müslümanlar Hudeybiye denilen yere gelince Cenab-ı Resulullah’ın bindiği deve oraya çöktü. Tüm uğraşlara rağmen kaldırılamayınca orada durmaya karar verildi. Hz. Peygamber elçiler gönderip Kabe’yi ziyaret için müsaade almaya çalıştıysa da, müşrikler buna razı olmadılar. Nihayet Hz. Osman ana gayelerinin Kabe’yi ziyaret etmek olduğunu anlatmak üzere elçi olarak Kureyş’e gönderildi.

Kureyşliler Hz. Osman’a kendisinin tavaf edebileceği fakat diğerlerinin gelmesini istemediklerini bildirdiler. Hz. Osman onlara:

-“ Peygamberimiz tavaf etmedikçe ben bunu yalnız yapamam, biz hepimiz onu tavafa geldi. Kurbanlarımızı da yanımızda getirdik” dedi.

Kureyş’liler bunu da kabul etmeyince bu görüşme biraz uzadı. Hz. Osman’ın dönüşü gecikince, o’nun hapis veya şehit edildiği şayiası yayıldı. Haram aylar olan Muharrem, Recep, Zilkade ve Zilhicce de böyle bir muamele çok çirkin bir şey olur diyerek bütün Müslüman’lar İslam davası uğruda canların feda edeceklerine dair Hz. Peygamber’e söz verip biat ettiler. (Buna Rıdvan Biat’ı denir.) (Fetih-10)

Bu meyanda halk susuzluktan çekmeye başladı ve bunu Cenab-ı Resulullah’a bildirdiler. Hz. Peygamber de onlara:

-“ Ben yanınızda iken size bir zarar gelmez” diyerek elini ibriğin üzerine koyup:

-“ Alınız Bismillah” buyurdu. Hemen parmaklarının arasından sular akmaya başladı. Bütün halk susuzluklarını giderip kırbalarını ağzına kadar doldurdular.

Kureyşliler sonunda Müslümanların Kabe’yi ziyaret için geldiklerine inandılarsa da, bu kadar direndikten sonra müsaade vermeyi kibirlerine yediremediklerinden bu ziyareti gelecek seneye bırakmak istediler.

Kureyşlilier bu görüşlerinde direnince, Cenab-ı Resulullah sabır göstererek kan dökülmemesi maksadıyla ertesi sene ziyarete razı oldu. Anlaşmaya kaleme almak gayesiyle Hz. Ali’yi tayin etti.

Kureyşliler Hz. Ali’nin Bismillahirrahmanirrahim yazısı ile başlamasına razı olmayıp sadece Allah adıyla yazılmasının kabul ettiler.

Antlaşmanın şartları şöyleydi.

1. Muhammed Bin Abdullah ile Süheyl Bin Amr arasında yapılmıştır. (Süheyl, Resulullah sıfatına itiraz ettiğinden, yerine İbni Abdullah ibaresi yazılmıştır.)

2. Müslümanlar bu yıl ziyaretten vazgeçerek Medine’ye dönecekler.

3. Gelecek yıl Mekke’ye gelecekler ve üç günden fazla kalmayacaklar.

4. Müslümanlar silahsız gelecekler.

5. Müslümanlar Mekke’deki Müslümanlar’dan hiçbirini götüremeyecekler. Medine’lilerden kalmak isteyen olursa kalacak.

6. Mekke’li Müslümanlar’lardan veya müşriklerden biri Medine’ne gidecek olursa geri çevrilecek, Müslüman’lardan biri Kureyş’e gelirse o iade edilmeyecek.

7. Bu anlaşma 10 yıl geçerli olacak. Bu müddet içinde iki taraf arasında bir müdahale olmayacak.

Bu şartlar çok ağır olmasına rağmen Hz.Muhammed (SAV) anlaşmayı kabul etmiş ve adını (Feth-i Mübin) demişti. Hakikatten sonradan gelişen olaylar Hz. Peygamberin uzağı çok iyi gördüğünü gösterdi. Bu anlaşmanın da Müslüman’ların lehine işlediği anlaşıldı. Dönüşlerinde Fetih suresi nazil olarak Müslüman’lara büyük fetih ve zafer müjdeledi.

Hubeydiye anlaşması ile Müslüman’lık varlığını her tarafa duyurdu ve sükunet devri başladı. Bu süre içinde Hz. Peygamberde boş durmayıp, Bizans’a, İran’a, Mısır’a, Habeşistan’a ve uzaktaki Arap kabileleri reislerine mektuplar göndererek onları da İslam’a davet etti. Bu veçhile tevhid dinini her tarafa duyurmuş oldu. Ayrıca gümüşten bir mühür yaptırarak üzerine “Muhammed Resulullah” yazdırdı. (Ali Parmak peygamberler tarihi)

Hayber’in Fethi: Müslümanlara karşı bir fesat olacağı olan Hayber, Suriye yolu üzerinde, Medine’ye 170 km. mesafede büyük bir Yahudi şehri idi. Yedi kalesi vardı. Ziraatı ve hurmalıkları ile meşhurdu.

Fahri Kainat Efendimiz:

-“ Cihadı isteyenler bizimle gelsin” diyerek Hayber üzerine yürüneceğini ilan etti. Düşman hazırlığını tamamlamadan İslam ordusu Medine’den çıktı ve düşmana hissettirmeden Raci vadisine ulaşarak burada ordugahını kurdu. Böylece gaftan (Gatafan) kabilesinden gelebilecek yardımı da kesmiş oluyordu.

Sabah namazından sonra İslam ordusu Hayber üzerine yürüdü. Sabahleyin işlerine gitmek üzere evlerinden çıkan Yahudiler karşılarında İslam ordusunu görünce geri dönüp kalelerine sığındılar. Hayber’de, hepsi gayet sağlam silah ve yiyecekle dolu yedi kale vardı. Bu yüzden Resulullah (SAV)’ın sulh teklifini yine kabul etmediler. 20 gün kadar devam eden kuşatma sonunda kaleler birer birer zapt edildi. Sadece en kuvvetli kale Kamus kalesi kaldı. Her gün sıra ile Ebubekir, Ömer ve Osman komutasında yapılan saldırılardan bir sonuç alınmamıştır. Bunun üzerine Cenab-ı Resulullah buyuydu ki:

-“Yarın sancağı bir kimseye veririm ki, kerrardır, firar değildir. Allah-u Teala’ya ve Resulünü sever. Allah-u Teala ve Resulude onu severler. Onun elinden kale feth olunur.”

Ertesi gün Efendimiz bu sırada gözleri çok hasta olduğu için yatmakta olan Hz.Ali’yi çağırdı. Mübaret tükürüğünden bir parça onun gözlerine sürerek:

-“ Ya Ali bundan sonra ne sıcak ne soğuk seni rahatsız etmesin” buyurdu.

Sancağı onun eline vererek düşman üzerine görderdi. Yahudilerin en güçlü kişisi olan mehrap, Hz. Ali’ye teke tek savaş teklif etti. Karşılaşma başladıktan birkaç saniye sonra Hz. Ali mehrab’ı ortasından ikiye böldü. Bunu gören Yahudiler büyük bir paniğe kapılarak kaleye geri kaçmaya başladılar. Hz. Ali (KAV) ‘de hemen peşlerine düştü. Bu esnada eline bir şey dokundu ve kalkanı yere düştü, bir Yahudi de onu alıp kaçtı. Bu arada Hz. Ali kalenin en büyük kapısını önüne gelmiş bulunuyordu. Kapının halkasına yapışarak “ALLAH” diye kapıya yüklenince o dev gibi demir kapıyı kopardı ve kendisine siper etti. Daha sonra Hz. Ali “ Ben Hayber kapısını cismani kuvvetle değil, ruhani kuvvetle kopardım” buyurmuştur.

Savaş sonunda Hayber arazisi Müslümanların eline geçti. Yahudiler yine kendileri bu topraklarda çalışarak mahsulün yarısını Müslümanlara vermeyi teklif ettiler. Resulullah onların bu isteklerini kabul etti. Bu Yahudiler Hz. Ömer’in hilafetine kadar burada yaşadılar. Hz. Ömer devrinde Arabistan dışına çıkardılar. (Fetih-15-19-20)

Hayber’in fethinden sonra Yahudiler, orada birkaç gün kalan Hz. Peygamberi zehirleme teşebbüsünde bulundularsa da bir neticeye varamadılar.

Daha sonra Resulullah (SAV) savaşta esir düşen fakat İslamiyeti kabul etmiş olan Hayber Yahudilerinin reisi kirane’nin dul kalan eşi safiyeyi nikahına aldı.

Resulullah (SAV) Hayber’in muhasarası devam ederken Medine’ye iki günlük mesafede bulunan, suyu ve hurmalıkları bol zengin bir Yahudi köyü olan Fedeklilere bir elçi göndererek İslama davet etti. Onlar İslamiyeti kabul etmediler, Hayberliler gibi topraklarını Müslümanlara verdiler. Orada yaşayarak ürünlerinin yarısını Müslümanlara vermeyi teklif ettiler. İstekleri kabul edildi.

Nakledilmiştir ki; Sahba Nam menzilinde Hz. Peygamber mübarek başını İmam-ı Ali’nin dizine koyup istirahate çekilmiş iken vahy alametleri zahir oldu. Vahy’in uzun sürmesi nedeniyle güneş batmaya başladı. Hz. Resul mübarek başını kaldırıp;

-“Ya Ali, İkindi namazını kıldın mı?” dedi.

Hz. Ali (KAV):

-“ Kılmadım Ya Resulullah” dedi. Bunun üzerine Fahri Kainat Efendimiz münacat ederek Cenab-ı Hakk’dan güneşi geri göndermesini niyaz etti. Hakk Teala bu niyazı kabul ederek güneşi geri getirdi. Böylece Hz. Ali (KAV) ikindi namazını kıldı.

Resulullah ve İslam ordusu yine Hayber’den dönerken, bir çok Yahudi köyünün bulunduğu Vadi-l Kura denilen vadiye uğradılar. Hz.Peygamber orada yaşayan halkı İslama davet etti. Onlar İslamiyeti kabul etmeyerek savaşa başladılar ve yenik düştüler. Onlar da Hayberliler gibi elde edecekleri mahsulün yarısını vergi vermek üzere topraklarında bırakıldılar.

Aynı yıl Habeşistan’a hicret etmiş olan Müslümanlardan içlerinde Hz. Ali’nin kardeşi Cafer Tayyar’ın da bulunduğu on altı kişilik son gurupta Hayber’in fethi sırasında geri döndüler.



İslamda İlk Uyanış
Ahmet KAYNAR




Derneğimiz
Mekke Canlı Yayın
Medine Canlı Yayın
Eserlerimiz
İlahiler
Sure ve Namaz
Namaz Kılmayı Öğreniyorum
Tecvid Dersleri
SON EKLENENLER
GÜNÜN AYETİ
Şu bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o Peygamber'e destek verirler/onun şanını yüceltirler. Ey inananlar! Siz de ona destek olun/onun şanını yüceltin ve ona içtenlikle selam verin.
(Bkz. Ahzab, 56)
ÖZLÜ SÖZLER
  • Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir.
  • Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun?
  • Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır.
  • Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. (Hz. Ali)
  • Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur.
  • Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir.
  • En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır.
  • Alem-i Berzah insanın kendisidir.
  • Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır.
  • Mutaşabih ayetler ledünidir.
NAMAZ VAKİTLERİ