Halvetilik, Türk toplumunda en yaygın olan tarikatlardan biridir. Halvetilik, diğer tarikatlardan farklı olarak, her zümreden insana hitabeden ve müntesipleri arasında her meslekten insanları görmenin mümkün olduğu bir gönül ocağıdır. Halvetilik, tasavvuf tarihinde bir çok kollara ayrılmasından dolayı "tarikat fabrikası" diye adlandırılır.
Osmanlı Padişahlarının bir çoğunun halveti tarikatı mensubu olduğu rivayet edilmektedir. Ayrıca tekke sayısı bakımından da diğer tarikatlardan fazla olmuştur. Bununla birlikte Halvetiliğin, çokça alt şubelere ayrılabilen bir özelliği vardır.
Halvet, Arapçada "yalnız kalıp tenha bir köşeye çekilmek" anlamına gelmektedir. Allah ile gizlice konuşmak, kalbi yanlış inançlardan ve kötü huylardan temizlemek, kurtarmak da halvet olarak değerlendirilir. Halvetin ana esası: düşünceyi Allah'tan gayri her şeyden uzak tutmaktır. İşte bundan hareketle özel bir yere çekilmeden halkın içinde sürekli Allah tefekkürünü korumaya halvet denir.
Halvet; Hz. Muhammed (s.a.v)'e vahiy gelmeden önce Hira'da uzlete çekilme uygulamasından doğmuştur. Hz. Musa'nın Tur'daki kırk günlük Allah ile olan özel görüşmesinden esenlenilerek halvet, genelde kırk gün olarak tabir edilmiştir. Bu kırk güne bağlı kalınarak halvete erbain ve çile de denmiştir.
Ayrıca mutasavvıflar, halvet'i bir riyazet şekli olarak kabul ederler. Yine onlara göre, halvete giren kimse, duyu organlarını dış dünyaya kapatır ve kalp açılır. Sonuçta kalbin burhanı zuhur eder ve gayb nuru ile aydınlanır.
Halvet'in" bir tarikat adı olarak ortaya çıkmadan önce varolduğuna dair rivayetlere rastlanmaktadır. Bu görüşe göre, İsrailoğulları Mısır'da iken, Allah'ın, Firavun'u helak edeceği ve Hz. Musa'nın kendilerine bir kitap getirmek üzere Allah'a münacatta bulunduğu kaydedilir. Allah da, bu görüşmeden önce, Hz. Musa'ya "otuz gece vade verip sonra buna, on gece daha ekler". Bunun üzerine Hz. Musa 'da, Allah ile mukabeleden önce tam kırk gün oruç tutar ve ibadet eder. Hz. Musa, kardeşi Harun'u yerine vekil bırakır ve Tur Dağı'na gider. Bu olaydan anlaşılacağı üzere Hz. Musa, Allah ile mükabeleden önce uzlete çekilmiş, halvete girmiştir.
Yine, Hacı Bayram Veli'nin halifelerinden Ahmed Bican, Hz. Davud'un ufak bir kusurundan utanıp, tevbe için tenha bir yere çekilerek kırk gün orada ağlamak, sürekli secde yapmak ve af dilemek gibi uygulamalar yapmasını, halvete örnek gösterir.