Bir gün Hz. Peygamber'e sorarak) dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü! Hangi avretimizi açıp, hangi avretimizi örtelim?" "Zevcen ve sağ elinin sahip oldukları dışında herkese karşı avretini koru!" cevabını verdi. Ben tekrar: "Ey Allah'ın Resulü, erkekle olursa?" dedim, "Gücün yeterse avretini kimseye gösterme!" dedi. "Kişi tek başına olursa?" dedim. "Kendisine karşı haya edilmeye Allah daha layıktır" dedi.
Ravi: Behz İbnu Hakim
Kaynak: Ebu Davud, Hamam 3, (4017); Tirmizi, Edeb 22, (2770), 39, (2795); İbnu Mace, Nikah 28, (1920)
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir erkek başka bir erkeğin avretine bakmasın, kadın da kadının avretine. Bir erkek aynı örtünün içinde bir başka erkeğe sokulmasın. Kadın da aynı örtünün içinde bir başka kadına sokulmasın."
Ravi: Ebu Said el'Hudri
Kaynak: Müslim, Hayz 74, (338); Ebu Davud, Hamam 3, (4018); Tirmizi, Edeb 39, (2794)
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Çıplaklıktan sakının! Zira sizin yanınızda sadece helaya girdiğiniz zaman ve erkek hanımına sokulunca ayrılan melekler var. Onlardan utanın ve onlara karşı saygılı olun."
Ravi: İbnu Ömer
Kaynak: Tirmizi, Edeb 42, (2801)
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sizden biri cariyesini veya kölesini veya ücretlisini evlendirdi mi, artık onun avretine bakmasın."
Ravi: Abdullah İbnu Amr İbni'l-As
Kaynak: Ebu Davud, Libas 37, (4113, 4114)
Resulullah (sav) bana: "Ey Ali, dizini çıkarma, ne canlı, ne ölü, başkasının dizine de bakma" buyurdu.
Ravi: Ali
Kaynak: Ebu Davud, Cenaiz 32, (3140)
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Omuzunuzu da örtmeyen -veya şöyle demişti bir parçası iki omuzunuzu da örtmeyen- tek parçadan müteşekkil kumaş içerisinde kimse namaz kılmasın."
Ravi: Ebu Hüreyre
Kaynak: Buhari, Salat 5; Müslim, Salat 277, (516); Ebu Davud, Salat 78, (626); Nesai, Kıble 18, (2, 71)
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim tek parçalı kumaş içerisinde namaz kılarsa onu iki omuzu arasında çaprazlasın." (Ebu Davud'un metninde: "(Kumaşın) iki ucuyla omuzunda çapraz yapsın" denmiştir.)
Ravi: Ebu Hüreyre
Kaynak: Buhari, Salat 5; Ebu Davud, Salat 78, (627)
Resulullah (sav)'a, tek bir kumaş içinde kılınacak namazdan sorulmuştu şu cevabı verdi: "Hepinizin iki parçası var mı?"
Ravi: Ebu Hüreyre
Kaynak: Buhari, Salat 4, 9; Müslim, Salat 275, (515); Muvatta, Salatul-Cema'a 30, (1, 140); Ebu Davud, Salat
Resulullah (sav) tek parça kumaşa sarınmış olarak namaz kıldı, iki ucu omuzlardan çaprazlama geçmişti.
Ravi: Ömer İbnu Ebi Seleme
Kaynak: Buhari, Salat 4; Müslim, Salat 279, (517); Muvatta, Salatu'l-Cema'a 29, (1, 140); Ebu Davud, Salat 7
Ravi -ki Resulullah (sav)'ın zevce-i pakleri Meymune (ra)'nin terbiyesinde idi- anlatıyor: "Meymune (ra) üzerinde izar olmaksızın tek entari (dır') ile başörtüsü giyinmiş olduğu halde namaz kılardı."
Ravi: Ubeydullah İbnu'l'Esved el-Havlani
Kaynak: Muvatta, Salatul-Cema'a 37, (1, 142)
Ravinin, İbnu Kunfuz'un annesinden yaptığı nakle göre, annesi Ümmü Seleme (ra)'ye "Kadın, hangi giysiler içerisinde namaz kılmalı?" diye sormuştur. O da: "Başörtüsü ve ayağın üzerini örtecek kadar uzun entari içerisinde!" diye cevap vermiştir.
Ravi: Muhammed İbnu Zeyd
Kaynak: Muvatta, Salatu'l-Cema'a 36, (1, 142); Ebu Davud, Salat 84, (639, 640)
Resulullah (sav), üzerinde çizgiler olan hamisa kumaşı üzerinde namaz kılmıştı. (Namazdan sonra) çizgilere bir göz attı ve: "Bu hamisa'yı Ebu Cehm İbnu Huzeyfe'ye götürün, onun enbicaniye'sini getirin. Zira bu beni az önce namazda meşgul etti" buyurdu. (Muvatta ve Ebu Davucd'un bir rivayetinde (Resulullah) şöyle buyurmuştur: "Ben namazda iken (dikkatimi çekti) ona baktım, bende fitne hasıl edeceğinden korktum.")
Ravi: Aişe
Kaynak: Buhari, Salat 14, Ezan 93, Libas 19; Müslim, Mesacid 61, (556); Muvatta, Salat 67, (1, 97, 98); Ebu
Resulullah (sav)'a ipekten mamul bir kaftan hediye edildi. Kaftanı giyip içinde namaz kıldı. Sonra namazdan ayrılıp hemen kaftanı şiddetle çıkarıp attı, sanki kaftandan gayr-ı memnundu: "Bu, muttakilere muvafık düşmüyor!" dedi.
Ravi: Ukbe İbnu Amir
Kaynak: Nesai, Kıble 19, (2, 72); Buhari, [bu mavnada bir rivayette bulunmuştur, (Salat, 16, Libas 12)]; Müs
Resulullah (sav) bir ucu beni örtmekte olan bir kumaşın diğer ucuyla örtünerek, içinde namaz kıldı.
Ravi: Aişe
Kaynak: Ebu Davud, Salat 80, (631)
Çünkü yeryüzünde dolaşan canlıların Allah katında en kötüsü anlamayan ve düşünmeyen sağırlarla dilsizlerdir. (ENFÂL-22)
ÖZLÜ SÖZLER
Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir.
Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun?
Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır.
Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. (Hz. Ali)
Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur.
Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir.
En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır.
Alem-i Berzah insanın kendisidir.
Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır.
Mutaşabih ayetler ledünidir.
Ölüm ve cehennem korkusu Hak'ka dost olmayanlar içindir.
Şartlanmalardan ve önyargılardan arınmadan kimse masum olamaz.
Uzlaşmak için bahane arayan düşman zıtlaşmak için bahane arayan dosttan daha iyidir.
Baki hakikatler fani merkezli inşa edilemez.
Her zorluğun çözümü sevgidir.
Allah var gayrı yok sevgi var dert yok.
Allah de ötesini bırak.
Sorunları erteleyen ve örten değil çözüm üretip sorunları çözen olmalıyız.
Kişinin irfanı kemalatı nispetinde şeytanı da nefsinin şiddetinde olur.
Kötü huylardan kurtulmanın en keskin yolu ilahi aşka yanmaktır.
Mücevherden sarraf olan anlar, başkası bilemez. Ne fark eder kör için elmas da bir, cam da bir. Eğer sana bakan kör ise sakın sen kendini cam sanma.(Mevlana)
Kendini oldum ve doğru zannedenler kendileri gibi düşünmeyenlerden rahatsız olurlar.
Eflatun'a dediler ki "Ne kadar çok çalışıyorsun". O da dedi ki "hayır ben sevdiğim işi yapıyorum"
Allah kuluna sevdirdiği her işi kuluna kolaylaştırır.
Kurtuluş hidayete tabi olanlar içindir. Selam olsun hidayete tabi olanlara.
Tevhid-i Ef-al meratibi ihvanın kendi gerçeğine seyir haritasıdır.
Kişi ilk önce kendisinin arifi olacak ki Rabbinin arifi olabilsin.
İnanmak başka şey, teslim ve tabii olmak başka şeydir.
Kalıcı dostluklar edinin.
İhvan gibi yaşa, gerisine karışma.
Mutlu insan başkalarının mutluluğu için yaşayandır.
İslam dini istişare esaslıdır.
Allah için affet, Allah için paylaş.
İhvanlığını işine göre değil, işini ihvanlığına göre ayarlayacaksın.
Kul, iradesini Allah’a teslim edendir.
Hakk'ı hatırladığımız unuttuğumuzdan fazla olsun.
"Olacağım" diyene engel yok, "olmayacağım" diyene bahane çok.
Ben merkezli değil, biz merkezli olun.
Dervişçe yaşamak, tevhitçe yaşamaktır.
Yaptığınızı azimle yapın, hırs ile yapmayın.
Kullukta devamlılık esastır.
Önce emin insan olmalıyız.
Derviş, halinden belli olmalıdır.
Beşeriyet kemalâtın hammaddesidir.
Mükemmeliyet istikamette daim olmaktır.
İnsanın cismi arza, ruhaniyeti semaya mensuptur.
Yaradılış farziyetimiz hakkı bilmektir.
Hakk'ı tanımanın ön şartı Resulûllah’ı tanımaktır.
İnsanın sırrında Allah’ın sonsuzluğu vardır.
Kulluğa bahane yok değer üreteceksiniz.
Şikayet, Mevla’ya hürmetsizliktir.
Kulluk adına yapmadıklarımıza hiçbir bahane geçerli olmayacak.
Bu âleme kavga için gelmedik.
Telkin öncelikle bizim nefsimize olmalıdır.
İnsan, Allah’ın sırrı Allah da insanın sırrıdır.
Varlığımızın sebebi zuhuru, Cenab-ı Resulûllah’tır.
Kullukta teslimiyet “Rağmen” olmalıdır.
Kazası olmayan tek şey hayatımızdır.
Sevgi dışındaki bütün hallerde zorluk vardır.
Nefsinde mevsimi hazan olanın, gönül mevsimi bahar, Ahireti bayram olur.
Hayat yaşamak, yaşamaksa sevmektir.
En güzel keramet istikamet üzere olmaktır.
Kişinin Rabbini tanıması için kendini tanıması lazım.
Hakk’ı ancak Mirat-ı Muhammet’ten görebiliriz.
İnsanı Hakk’ta sonsuzlaştıran ve yaşatan, sevgidir.
Sevgi bütün yaratılanların varoluş mayasıdır.
Sevgisiz olan her mekân ve mahâl mundardır.
Sevgi Allah için yanmak ve olmaktır.
Allah’ın ve Resulullah’ın sevgisi ile yanmayan gönül hamdır, ahlâttır.
Hakikat ehlinin sermayesi aşk-ı sübhandır.
Talepte kararlılık, kararlılıkta da sabır esastır.
Kullukta edebi olmayanın Hak’ta izzet bulması mümkün olamaz.
Hikmetleri seyretmenin tek şartı, tecellilere karşı sabırlı olmaktır.
Kişi yaşamış olduğu imtihanları aşabildiği kadar tekâmül etmiş olur.
Aslında bize zor gelen tecelliler, bizim için ikramdır.
Kulluğun esasında yap denileni yapıp sonucuna da razı olmak vardır.
Bütün kâinat, kişinin kendi hakikatine misaldir.
Öncelediğimiz Allah ve Resûl’u olmalı. Ertelediğimiz ise nefsimizin arzu ve istekleri olmalıdır..
Dervişi tekâmül ettirecek olan iştiyakı, kendine olan telkini, ve gayretindeki kararlılığıdır.
Her günü yaşamak, her günü diğer günden farklı bir alana taşımak için biz bugünün talebesiyiz.
Hatasını kabul edip hatasından dönen kul hayırlı kuldur.
Hedefi olmayanın istikameti de olmaz.
İhvan ne dünle ne de yarınla zaman kaybedecek sadece anını ve gününü değerlendirecek.
İhvanlık, halde örnek olmaktır.
Aile yaşantımızla, tecellilere olan tepkilerimizle, kişilerle olan ünsiyetimizle, her halimizle hele hele de ibadete olan düşkünlüğümüzle fark edilmeliyiz.
Cenab-ı Resûlullah’ın tezahür etmediği hiçbir mekân, Hak katında şerefli olamaz.
İbadet etmenin hoşnutluğunu yaşarken bu hoşnutluğu, ibadet etmeyenlere karşı bir üstünlük saymadan fail Allah'tır zevkiyle yaşamalıyız.
Kıyas, şeytani sıfatlardandır.
Karşımızda gördüğümüz eksikliği önce kendimizde tetkik etmeliyiz.
Hiç kimse kendi gerçeğine olan seyrine mürşitsiz yol bulamaz.
Baki olabilmenin, sonsuzluğa ulaşabilmenin tek şartı; Hak ile Hak olmak Hak’ta ölüp Hak’ta dirilmektir.
Hayata ders veren değil de hayattan ders alan talip olmalıyız.
Anlayan ve öğrenen olmalıyız.
Anladığını genişleten, hayatına uyarlayan olmalıyız.
Tasavvuf önce şeriat-ı Muhammediye ile yaşanır.Sonra hakikat-ı Mahmûdiye ile hikmetler talim edilir.
Bir meselenin görevlisi olmak ayrı şeydir, gönüllüsü olmak ayrı şeydir.
Ehl-i ihvanla konuşularak halledilmeyecek hiçbir mesele olmamalıdır.
Hak dostları bir araya geldikleri zaman bakışmaları bile muhabbettir.
İhvanlığın dört ana esası vardır; ihlas, şecaat, cesaret ve cömertliktir.
Hayatın tamamında, her adımda, her bir nefeste; bir tuzak, bir imtihan vardır.
Gönül, Rahman ile coşarsa; kişi karşılaştığı her türlü tecelliye sabır ve tefekkür ile mukavemet gösterir.
İhvan, ne Dünya ne de ahiret beklentisi olmaksızın kulluğunu fi-sebilillah yaşamalıdır.
Kur’ân'ı öğrenmeye, okumaya, okutmaya, anlamaya ve yaşamaya çalışalım.
İslam, yap denileni yapmak; yapma denilenden uzak durmaktır.
Kulluğunu yarına erteleyenin Allah sevgisi yeterli değildir.
Tekâmül etmek için sürekli gayret halinde olmalıyız.
İnsana olan sevgisizlik Allah’a olan sevgisizliktir.
Allah’a vuslat ancak Aşk-ı sübhan ile olur.
Hak’ta bâki olabilmek için kayıtsız şartsız teslim olmalıyız.
Dilimizde zikrullah ile gönlümüzde her daim muhabbetullah ile inşa olmaya çalışmalıyız.
Şeriatın ihlâl olduğu yerde hakikat olmaz.
Her türlü tecelliden istifade edecek kadar arif,hiçbir zorluktan yılmayacak kadar da dirayetli olalım.
Arif olan baktığı her zerreden, karşılaştığı her tecelliden kendisine istikamet arar.
Ehl-i ihvan hatasında ve günahında ısrar etmeyen ve tövbesinde aceleci davranandır.
Âşık maşukundan gelen cefalardan haz duymazsa gerçek aşık olamaz.
Kendisindeki gayrilikten arınan insan için dışarıda ve içeride gayri olan hiçbir şey kalmaz.
Kişinin samimiyeti, sadakati ve sevgisi ona istikamet verir.
Bizden istenilen öncelikle safiyet, samimiyet ve sadakattir.
Ehl-i ihvan öyle bir kristalize olacak, safiyet kazanacak, kendi benliğinden öyle bir sıyrılıp latifleşecek, şeffaflaşacak, kendine ait bir renk zan düşünce ve duygu kalmayacak ki Allah’ın boyasıyla boyansın yani Resûlullah’ın haliyle hallenmiş olsun.
Gayret, kulluğun esasıdır.
Biz bildiklerimizle amel edelim. Bilmediklerimiz, bize bildirilecektir.
Her Ehl-i ihvan bulunduğu cemiyette fark edilmelidir.
Bizim sabrımıza, bize kötülük yapanların şahitlik etmesi lazım.
Asli maksadımız, nefsimizi ve Rabbimizi tanımaktır.
Gayret etmeyen kişiden kâmil insan olmaz.
İhvan, kendi hakikatine seyri sülük ederken hem dünyasını hem de ukbâsını saadete erdirmiş olur.
Muhabbetimiz Resûlullah’ın ve Ehl-i Beyt’in muhabbeti, davamız Hak davası olsun.
Eğer insan Rahman’ın aynası olacaksa yansıtıcılığının çok net,arı ve duru olması lazımdır.
Eğer bir olumsuzlukla, zorlukla karşılaşıyorsak, bu bizim olumsuzluluğumuzdandır.
Arz ve semada her ne olursa insan ile ilişkilidir.
Sözümüzün ilk müşterisi kendi kulağımız olmalıdır.
İslâm şahitlik ile başlar, şuhut ile yaşanır. Ve yine şahitlik ile kemal bulur.
Hangi başarı vardır ki uğraşsız gayretsiz ve gönülsüz zuhura gelsin.
Aşığın ölümü Hakk’ta vuslat, sonsuzluğa uyanmak ve sonsuzluğu yaşamak olur.
Artık etrafımızla ve kendimizle olan kavgamızı bitirip, sevgiyle nefes almanın gayretinde olmalıyız.
Kişinin kararlılığı tecellilere gösterdiği mukavemeti kadardır.
Aşık hep maşukundan söz etsinler, hep ondan konuşsunlar ister; zaten gayrı şeyler aşığı rahatsız eder.
Kişi mutmain olmadıkça kulluğunda, dostluğunda hep hüsrandadır.
Cemal aşıkları için gayri olan her şey haramdır.
Zikrin esası namazdır, muhabbetullahdır.
İhvan, hayatın tamamında Rahman’ın iradesi altında yaşamaya dikkat ve özen göstermelidir.
Her şeye rağmen seveceğiz
Her şeye rağmen hizmette gayretli olacağız
Kulluk, içinde Rabbi'nden başkasını bulundurmayan, gayrilerden boşalmış hiçlik makamıdır.
Hayatın ve kulluğun emanetçisi olduğumuzu, bu emaneti taşımamız ve ehline teslim etmemiz gerektiğini hatırdan çıkartmamalıyız.
Hayatı hep Hakkça yaşamanın gayretinde olmalıyız.
Hayat, bizi kullukta belirli bir kıvama taşımak içindir.
Kendine gafil olan, Allah’a arif olamaz.
Her varlık Hakk'tandır ve Hak ile kaimdir.
Bütün masivalardan arınmak, “ölmezden önce ölmek” Hak’ta ebed olmak; olağanüstü bir azim ve gayret ister.
Kişinin kararlılığı, cesareti, azmi ve sevgisi bir arada tekmil olursa; kişinin önünde aşamayacağı engel ve mâni olmaz.
Talibin âli ve en yüce değerlere ulaşabilmesi, Allah ve Resûlu’ne olan muhabbeti, sevgisi ile orantılıdır.
Hedefimiz ve gayemiz, bugün tevhid noktasında Allah’ı Resulullah’ı ve Ehl-i Beyt’i dünden daha farklı idrak etmek ve yaşamaktır.
Tevhid adına bize yapılan teklifatın tamamını yaşamak, bizi kendimize döndürmek ve kendi hakikatimizle tanıştırmak içindir.
Tevhid meratiplerindeki yaşam talimlerinin tamamı, bizi kendi ruh derinliğimizdeki iç potansiyelimizden istifade ettirmek adınadır.
İhvanın bilip, yapmak isteyip de yapamamasının sebebi kendisinde yetersiz olan kararlılığı, gayreti ve talebidir.
Cenab-ı Resûlullah’ın tezahür etmediği hiçbir mekân, mükerrem ve münevver olamaz.
Hiç kimse kendi gerçeğine olan seyrinde mürşitsiz yol kat edemez.
Kulluk adına yaşanılacak ne kadar âli değerler varsa, bunların tamamı ancak mürşid-i kâmilin nezaretinde ve refakatinde yaşanılabilir.
Bâki olabilmenin, sonsuzluğa ulaşabilmenin tek şartı; Hak ile Hak olmak, Hakk’ta ölüp Hakk’ta dirilmektir.
Yaşadığımız ne tür olumsuzluk olursa olsun, bizim hedefimize olan iştiyâkımızı arttırmalıdır.
Her türlü olumluluk ve olumsuzluktan istifade eden olalım.
Ehl-i ihvan hiçbir zaman olumsuzluk adına hesap yapmamalıdır.
İhvan, kendisini yargılayan, kendisini öz eleştiriye açık tutan ve kendini kemâle taşıyan olmalıdır.
İhvan, ancak telkin edilen hikmetli sözleri, hadisleri ve ayetleri yaşantısına uyarlayarak gayretinde istikamet bulabilir.
Kim hidayeti dilerse hidayete ulaşacak; kim hidayete ulaşmak istemezse Rahmân da ona hidayet etmeyecek.
İnancı olmayanın istikameti olmaz.
İnsan-ı asli Allah’ın aynasıdır.
Nurun olduğu yerde zulüm, dinin olduğu yerde kin, sevginin olduğu yerde nefret olmaz.
Ehl-i ihvan demek arif olan gerçeklere eren demektir.
Herkes tercihinden yönelişinden meyil ve rızasından sorumludur.
Nimete ulaşmak için mutlaka hizmete talip olmalıyız.
İhvan düşünmekle, keşfetmekle ve gayret ile kemâlat bulur.