Allah (cc.) Bakara Suresi Ayet-38’de “Dedik ki: Hepiniz cennetten inin. Eğer benden size bir hidayetçi gelir de her kim hidayetime tabi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.” diye buyuruyor.
Bu ayet-i celileden de anlaşılacağı üzere; halifem dediği dostlarını, bizlere yakın kılmak suretiyle, onları biz aciz kullarının hakikate ulaşmasına vesile kılmıştır. Çünkü onlar, Allah (cc.)’ın hilafet makamının sahibidirler, Sahib-ül zamandırlar. Gönlün en büyük bahtiyarlığı; fani cazibelerin esaretinden kurtularak Cenab-ı Hakkʼın dostluğuna liyakat kazanabilmesidir. Karşılaştığı ilahi imtihanlarda; sabır, sebat, hamd, şükür, rıza ve teslimiyetle olgunlaşa olgunlaşa, ilahi muhabbete layık hale gelebilmesidir. Şu husus çok iyi bilinmelidir ki bu dünyada Allah ile dost olan imanlı gönül sahipleri, Rabbinin daima murakabesi altındadır.
Çünkü onlar, Rabbi’ni sever Rabbim de onları sever. Kim bu nimete talip olursa dünya ve ahiret saadeti üzere olur. O yüzdendir ki, hiç kimse bulunduğu makam ve mevki sebebiyle kendisini ebedi kurtuluşa kavuşmuş olarak kabul etmemelidir. Ebedi kurtuluş ancak Rabbimin katındadır. Kişi, O verirse kurtuluşa erer. Yoksa sonu hüsrandır.
Yeter ki hal ve hareketlerimizin maksadı, Rabbimizin rızasını kazanmak olsun. Rabbimiz, güzel ahlak üzere olan kullarının gayretlerini asla zayi etmez. Kulundan razı ve hoşnut olacak olan Rabbimizdir. Allah dostunun görevi; gönüllerde unutulan Yaratan’ı, yaratanın zikriyle hatırlamaktır.
Malumunuz olduğu üzere; Halilullah, Allah (cc.)’ın dostu anlamına gelmekte olup Hz. İbrahim (as.) verilmiş bir unvandır. Allah (cc.) Hz. İbrahim (as.) için “O benim dostumdur.” diye buyurmuştur.
Arkadaş olmak güzeldir ama dosta yakın olmak daha güzeldir. Bunun için dost, ayna demektir. Tasavvuf edebiyatında bu dostluk ilişkisi, aşık- maşuk ilişkisinden zuhura gelen geniş bir literatür haline gelmiştir. Gerçek dost, bizi Yaratandır. Bize sevmeyi ve bu alemdeki varlığımızın varlığından başka bir varlık olmadığını öğretendir.
Sonuç olarak; Niyazi Mısri Hazreleri ne de güzel ifade buyurmuştur: “Sağ u solum gözler idim, Dost yüzünü görsem deyu/ Ben taşrada arar idim, Ol cân içinde cân imiş.” Tefekkürlerinize sunuyorum.
Rabbimden, bütün gönül dostu kardeşlerimizin gönüllerini nazargah-ı ilahi haline getirmesini ve bizleri sevgisinden mahrum etmemesini niyaz ediyoruz.
Efendim Hazretlerinin nazarı ve himmeti, bütün ihvan kardeşlerimizin üzerine olsun. Bizleri ebedi dost olarak gönüllerinde mihman eylesin.
Rabbim cümlemizden razı ve hoşnut olsun.
Mustafa AYALTI
Altınoluk, 25 Aralık 2020