Allah (cc.) Al-i İmran Suresi ayet 134’te "O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever." diye buyurmaktadır.
Yukarıda arz ettiğimiz ayet-i kerimeyi tahlil ve tahkik ettiğimizde; hoşgörülü olmak eyleminin her türlü tecelliyatın iyi yanını görmek anlamına geldiği gibi müsamaha, tahammül, katlanma, görmezden gelme veya göz yumma, başkalarını, eylem ve yargılarında serbest bırakma, kendi görüşümüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere sabırla, yan tutmadan katlanma anlamına da geldiğini görürüz.
Hoşgörü yani madde üzerine inşa edilmiş olumsuz nitelikleri aşıp, maveranın arkasındaki hakikatin güzelliğini yakalayabilmek, tasavvufun ruhi eğitiminde büyük önem arz eder. Hal böyle olunca da Allah (cc.)’ın ahlaki tecellileri; Gaffar, Settar, Halim, Rauf, Rahim, Afüv, Gafur sıfatları hoş görmeyi şiar edinen kimselerde zuhur eder, değerli dostlar. Yunus Emre Hazretleri ne de güzel buyurmuş:
Elif üstün ötürü, pazar eyle götürü,
Yaradılanı hoş gör, Yaradandan ötürü.
Hoşgörü, özünde kendini bilmektir. Hoşgörü, sağlıklı insanın davranış biçimi olmasına rağmen, varlığında münferit olanların ve hakikati asliyesine ulaşamayanların olumsuz birçok davranışlarının sebebi yeterince hoşgörülü olamamalarıdır. Evde, trafikte, sokakta, kısaca insanın olduğu her yerde, eğer hoşgörü yoksa orada bencillik, egoistlik, anlaşmazlık, güvensizlik, tartışma, kavga, olumsuzluk adına her şeyi görebilmek mümkündür.
Aklımıza “hoşgörüsüz olmanın ana sebebi nedir?” diye bir sual gelecek olursa cevap şudur; insanın kendini tanımaması. İnsanın kendisi ile barışık olmaması. Zira kendisini tanımayan bir kimseden sevgi ve hoşgörü zuhur etmez. Eğer insanın kendisine saygı ve sevgisi kalmamışsa, kendisi ile barışık olması da mümkün değildir. Çünkü varlığında münferittir.
Düşündük mü hiç? En son ne zaman aynaya bakıp kendimize gülümsedik. Bu sabah kaç kişiye merhaba, günaydın ya da hayırlı sabahlar dedik. Yoksa her gördüğümüz, tanıdığımız kişi için, bu işte öyle biridir diye olumsuz mu düşündük?
Hoşgörü bir vurdumduymazlık değildir. Hoşgörü görmezlikten gelmek hiç değildir. Hoşgörü kendini bilmektir. Hoşgörü haddini bilmektir. Hoşgörü haddini bilerek sürdürülen hayat biçimidir. Hoşgörü bir anlayıştır, anlayışlı olmanın adıdır, sevginin yoludur.
Hz. Mevlana: “Ben insanların ayıplarını gören gözlerimi kör ettim. Sen de onlara benim gibi iyi gözle bak.” diyor ve ekliyor: “Toplumsal bunalımların, kavga ve dövüş ortamının tek ve en güçlü doğuş sebebi sevgi ve hoşgörü eksikliğidir.”
Bunun en doğru tedavi yolu ise sevgiyi aramak, yaşamak ve uygulamaktır. Hoşgörülü olursanız seversiniz, sevilirsiniz. Hoşgörü önemlidir, gereklidir, az bulunur çabuk tüketilir.
Sevgi ve hoşgörü, yol ve erkanımızın temel kavramlardan birisidir. İnsanın sevilmesi, Allah sevgisiyle bir tutulmaktadır. İnsanı temel bir değer kabul etmenin sonucu olarak, sevgi ve hoşgörü kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Hoşgörü sahibi bir kimse insanlar hakkında kötü düşünmemeli, insanları incitilmemeli, kimsenin hakkına el ve dil uzatmamalıdır.
Mustafa AYALTI
Akçay, 25 Eylül 2019