Kulluk sadece ibadet değildir. Kul olmak, mutlak yaratıcıya dost olmaktır. İNSAN Allah (cc.)’ın nurundan ibarettir. Bütün varlıkların mayası, Allah (cc.) ve Muhammed sevgisidir. İnsan bu sevgiye ulaşamadığı sürece nereye ulaşırsa ulaşsın hiçbir şekilde mütmain olamaz. İnsan ancak kendi asliyetine ulaşırsa mutmain ve tekmil varlık olur. Allah (cc.) hüve’z zahirdir, aşikardır. Kendi benliğini ve varlığını, Hak’tan ayrıgören ve bilen bir kimse, Hakk’ı görmesi asla mümkün olmayacaktır. (Bknz, Araf-143).
Bizim Hakikatimiz şu an yaşadığımızdır. Öncesi ve sonrası hayaldir. Bundan anladığımız şudur dostlar: Dervişlik öncesiz ve sonrasız, dünsüz ve yarınsız “AN’ı” yaşamaktır. Bizim için hakikat şu “an”ımızdır.
Rabbimizin arzu ettiği doğrultuda istikamet bulmadan, bizden Muhammed-i hal zuhur etmeden, gönül Allah (cc.)’a mabet olarak hazırlanmadan, bizden ilahi zuhuratlar tecelli etmez. Gönülde Allah ve Resulü mihman olmazsa, o zaman gönül nefse ve masivaya mihmandar olur. Rabbiyle meşgul olan, Rabbiyle irşat olur ve o insanın neticesi de Rabbi olur. Gönül; feyz-i ilahi ile, zikrullah ile yoğunlaşmaya başlar. Bu yoğunlaşmanın neticesinde gönül, Nur-u Muhammed ve aşk-ı yezdan olarak gelişir.
Hakk’ı gören olmalısın ki arif olasın. Gayretlerimiz bu yönde olmalıdır.
Efendim Hazretleri eserlerimizin birinde nasıl irşat olacağımızı şöyle ifade buyuruyor: “Yol ehli bir ehli ihvan üç ana esas üzere irşat olur. Birincisi, muhabbet ve ilahi aşk ile, ikincisi nazar-ı ilahi ile, üçüncüsü ise himmet ile.” Bunlarda bir Sultanın bendesi olmadan olmaz. Bu paragrafı tefekkürlerinize sunuyorum.
Sonuç olarak; bizim kurtuluşumuzun tek bir çaresi vardır dostlar, o da Hak’ta ebed olmaktır. İnsan Hakk’a ulaşmadan ve Hakk’ta fanileşmeden ebed varlık olamaz. Ebed olmadan da fani varlık olamaz. Özetleyecek olursak; bizler, irademizi, fiilimizi, sıfatımızı ve mevcudiyetimizi Hakk’a teslim etmeden Cenab-ı Hakk’ta ebed olamayız.
Rabbim cümlemizi münferit varlığından firar edip, Hakk’ın varlığında ifna olanlardan eylesin.
Rabbim cümlemizden razı ve hoşnut olsun.
Mustafa AYALTI
İstanbul, 25 Aralık 2019