25 Mart 2025
25 Ramazan 1446
halveti
MENÜ
SOHBETLER HAZRET-İ MUHAMMED'IN
(S.A.V) HAYATI
SEVGİLİ PEYGAMBERİM KUR'AN-I KERİM İLMİHAL İSLAM VE TOPLUM 40 HADİS HADİS-İ ŞERİFLER OSMANLICA SÖZLÜK RÜYA TABİRLERİ BEBEK İSİMLERİ ABDÜLKADİR BİLGİLİ
(SEBATİ) DİVANI
NİYAZİ MISRİ DİVANI HİKMETLİ SÖZLER KUR'AN-I KERİM ÖĞRENİYORUM KUR'AN-I KERİM (SESLİ ve YAZILI) SESLİ ARŞİV İLAHİLER KVKK ve GİZLİLİK POLİTİKASI
İSLAM ve TASAVVUF
TASAVVUFUN TARİFLERİ TASAVVUFUN DOĞUŞU TASAVVUFUN ANADOLU'YA GİRİŞİ HALVETİLİĞİN TARİHİ HALVETİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ HALVETİLİĞİN TÜRK TOPLUMUNDAKİ YERİ HALVETİYYE SİLSİLESİ PİRLERİMİZİN HAYATLARI MEHMET ALİ İŞTİP (VAHDETİ) ABDÜLKADİR BİLGİLİ (SEBATİ) İBRAHİM GÜLMEZ(KANÂATÎ)
EHLİ - BEYT
EHL-İ BEYT KİMDİR? EHL-İ BEYTİ SEVMEK
RESÛLULLAH'I SEVMEKTİR
EHL-İ BEYT EMANETİ RESÛLULLAH'TIR EHL-İ BEYTİN HALİ NUH'UN GEMİSİ GİBİDİR EHL-İ BEYT OLMAK HEM NESEBİ HEMDE MEZHEBİDİR
ONİKİ İMAMLAR
HZ. İMAM ALİ K.A.V RA HZ. İMAM HASAN-I (MÜCTEBA) HZ. İMAM HÜSEYİN-İ (KERBELA) HZ. İMAM ZEYNEL ABİDİN HZ. İMAM MUHAMMED BAKIR HZ. İMAM CAFER-İ SADIK HZ. İMAM MUSA-İ KAZIM HZ. İMAM ALİYYUL RIZA HZ. İMAM MUHAMMED CEVAD (TAKİ) HZ. İMAM ALİ HADİ (NAKİ) HZ. İMAM HASAN’UL ASKERİ HZ. İMAM MUHAMMED MEHDİ






ORUÇ


Oruç, İslâmın şartlarındandır, hem de ilk sırada olan ulvi bir ibadettir. Oruç ve namaz (secde) ilk peygamberden, kıyamete kadar sürecek bir ibadettir. Bu gün bile İslâmiyetle birlikte, İsevilikte ve Musevilikte de Allah için yapılan bir ibadettir. İsevilikte bunu genellikle dağ başında kendilerini manastıra kapamış, dünya ile ilgilerini kesmiş keşişler yapar.

Oruç hicretin ikinci yılında farz kılındı. Cenâb-ı Hakk oruç ayetinde “Ey iman edenler, sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi, sizin üzerinize de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.”diye buyuruyor. (Bakara-183)

Bu ayet-i kerimeden de anlaşılıyor ki, Rab’bim bizleri kendisine yaklaştırmak için nefsimizin hile ve tuzaklarından korunmamızı istiyor. Yine Kur’an-ı Ke rim’de Cenâb-ı Hakk: “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak kendisine Kuran’ın indirildiği aydır.” (Bakara-185) buyurmuştur. Demek ki bu ayın bir başka önemi Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı ay olmasıdır. Bir başka önemi de bu ayda bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinin oluşu. Bir başka önemi de Cenâb-ı Resûllulah’ın peygamberlikle müjdelendiği bir aydır.

Oruç ibadeti, kişinin nefsi ile mücadelede en büyük yardımcısıdır. Oruç, hem dilini, hem mideni, hem de gönlünü gayrılardan korumak için yapılır. Oruç, sabahın seherinde imsak vakti ile başlayan, akşam ezanı ile iftar vakti dediğimiz zaman diliminde gündüz yapılan bir ibadettir.

Oruç, İslâmın ilk şartı demiştik, ve imsakla başlar. İmsak gayrılardan kesilmek, buna ister yemeden içmeden, isterseniz de sizi Allah’a vuslatınıza engel olacaklar şeyler deyin, nasıl tefekkür ederseniz edin, bu kişilerin zevkine kalmıştır. Oruç ibadetinde enteresan olan bir şey de, kişinin helal kazançla aldığı yiyecekleri, Ramazan ayında oruç ibadetinde, imsakla beraber, ta iftar vaktine kadar yeme yasağı koyuyor Allah cc. İftardan sonra da hepsi serbest, isteyen istediği kadar yiyebilir.

Bu ilm-i tevhitte de böyledir. Bu güne kadar bizim zannettiğimiz, fiillerimiz, sıfatlarımız, vücudumuz aslında bunların bir tamamı Hak varlığından imiş. Aşağıda biraz daha geniş açıklayacağımız bu konuyu, iyice tefekkür edersek, Hakk’a nisbet ettiğimiz bütün varlığımız bize tekrar ihsan edilecek; (iftardan sonra misali gibi) fakat ihsan edilen bu sıfatların eskisi gibi olmadığının arifi olacağız. Artık bizden söyleyenin, duyanın, işleyenin, görenin kim olduğunun sırrına ereceğiz. Allah Kur’anı’ı Kerimde “O kulumun gözünden gören, elinden işgören, kulağından duyan biziz” buyuruyor. (Kaf-22)

Namaz kılmak için, namazın da kendisine göre altısı dışında, altısı da içinde olmak üzere on iki şartlı vardır; ve bunların ilk ikisi: “Hadesten taharet, ve necasetten taharettir.” Yani birisi dış temizliği, diğeri de iç (gönül) temizliğini şart koşar. Dış temizliği bir şekilde su ile giderebiliriz fakat iç temizlik için, kişinin takva ve züht sahibi olması gerekir.

Yani kişi kendisine bütün şiddeti ile kötülüğü emreden nefsi emmaresi ile cihad etmede ancak oruç ibadeti ile başarılı olur. Oruç, insanın önce şehvet duygularını köreltir. Burada şehvetten maksat, kişideki Allah sevgisinin önüne geçen her türlü istek ve arzulardır. Bu şehvet duygularından kurtulabilenler gönül temizliğine ererler. Gönül temizliğine erenler huzur ve huşu içinde namaz kılarlar. Huzur ve huşu içinde namaz kılanın namazı kişiye burak olur ve onun namazının miraç olmasını sağlar.

Evet mirac. Miraç, kişinin kendi hakikatinde dost ile vuslatıdır. O vuslat yerine de “Beytullah” derler. Bunun dünyadaki örneği Kâbe-i şeriftir fakat hakikatte manası gönüldür. Bu gönül Allah’ın evi olması için o gönülün gayrılardan temizlenip, tertemiz olması gerekir ki, oraya Hakk tecelli etsin. Bunu Şemseddin Sivasi Hz.leri “Sil süpür masivayı ta tecelli ede hakk / Padişah konmaz saraya ha ne mamur olmadan” diyerek ilgilisine ve meraklısına çok güzel yol gösterir.

Miracı yaşayan, vuslata eren ancak kadre erer. Yani Kadir gecesinde Cenab-ı Resulullah Efendimize Kur’an ayetleri inmeye başladığı gibi, kadre eren aşığın da gönlüne Kur’an’ın hikmetleri lutfedilmeye başlar. Ve bu irfaniyetle aşık “zekât”ın ne olduğunu anlamaya başlar.

Zekat. Zamanında fıkıh alimlerinin kırkta bir veya yüzde iki buçuk olarak belirlediği zekâtı, Hakk dostları yüzde/ yüz iki buçuk olarak uygularlar. Bu tarif bize olumsuz gibi gelmesin. Yukarıda arz etmeye çalıştığımız, bizim ile Allah’ın önüne geçen ne kadar olumsuz ve fazlalıklarımız varsa, bunların bir tamamından kurtulmaktır manevi zekât.

Zekât, bizim anladığımız gibi malından mal vermek ile olsa da bu işin en kolay tarafıdır. (Gerçi bazı kişiler üzerine farz olan zekâtı dahi veremiyorlar, cimrilik yapıyorlar) Zekâtın zor olan tarafı da aşıklar için canından can verme ile olur. Bunu da şöyle anlayalım ki: İyice düşünüp tefekkür ettiğimiz zaman şunu anlayabiliyoruz, bizim yaptığımız bütün işler, Allah’ın bizlere verdiği güç ve kuvvet ileymiş. Demek ki bizim kendimize ait bir fiilimiz yok. Bu bedende fail olan ancak Allah cc. imiş.

Sonra tekrar fark ediyoruz ki, bizim sıfatlarımız: Göz, kulak, dil, akıl vs. bunlarda bize ait değilmiş. Bu bedende “mefsuf” olan Hakk imiş. Vücudumuz dahi bizim değil. Hakk bu vücuttan “ruh” veya “can” dediğimiz kendi varlığını aldığı zaman, ceset olup kalıyoruz. Demek ki bu vücutta mevcut olan bir zatihi Hakk’ın kendi varlığı imiş. Biz bunların sırrına erip, arif olduktan sonra bizde emanet olan bu vücudu Hakk’a nisbet edip, varlık şirkinden kurtulduğumuz zaman, canından can verme dediğimiz zekât gerçekleşir.

Bu vücudumuzun, bu sıfatlarımızın, bu fiillerimizin Hakk’ın olduğunun şahidi olunca, kişi gerçek manada kelime-i şehadet getirir ve içinde hiş şüphe ve tereddüt kalmadan “Ben şahidim ki bu vücutta, Allahtan başka ilah (varlık) yoktur, ve yine ben şahidim ki bu vücutta Hz. Muhammed O’nun kulu ve resulüdür” deriz. İnsan bu sırra vakıf olabilmesi için ancak bunu ehlinden talim etmekle öğrenir. (Nahl-43) Ehli de bize önce nefsimizle cihat etmeye oruç ile başlayın diyecektir. Bu cihadımızda gazamız mübarek ola.

Hayırlı ramazanlar, hayırlı oruçlar dilerim. Selâm ve dua ile kalınız.

 



Enver EFE
İstanbul, 21 Şubat 2025




Derneğimiz
Mekke Canlı Yayın
Medine Canlı Yayın
Eserlerimiz
İlahiler
Sure ve Namaz
Namaz Kılmayı Öğreniyorum
Tecvid Dersleri
SON EKLENENLER
GÜNÜN AYETİ
Kim Allah’a ve Elçi’ye itâ’at ederse işte onlar, Allâh’ın ni’met verdiği peygamberler, sıddiklar, şehidler ve sâlihlerle beraberdir. Onlar da ne güzel arkadaştır!
(Bkz. Nisa,69)
ÖZLÜ SÖZLER
  • Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir.
  • Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun?
  • Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır.
  • Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. (Hz. Ali)
  • Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur.
  • Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir.
  • En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır.
  • Alem-i Berzah insanın kendisidir.
  • Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır.
  • Mutaşabih ayetler ledünidir.
NAMAZ VAKİTLERİ