07 Kasım 2024
5 Cemaziye'l-Evvel 1446
halveti
MENÜ
SOHBETLER HAZRET-İ MUHAMMED'IN
(S.A.V) HAYATI
SEVGİLİ PEYGAMBERİM KUR'AN-I KERİM İLMİHAL İSLAM VE TOPLUM 40 HADİS HADİS-İ ŞERİFLER OSMANLICA SÖZLÜK RÜYA TABİRLERİ BEBEK İSİMLERİ ABDÜLKADİR BİLGİLİ
(SEBATİ) DİVANI
NİYAZİ MISRİ DİVANI HİKMETLİ SÖZLER KUR'AN-I KERİM ÖĞRENİYORUM KUR'AN-I KERİM (SESLİ ve YAZILI) SESLİ ARŞİV İLAHİLER KVKK ve GİZLİLİK POLİTİKASI
İSLAM ve TASAVVUF
TASAVVUFUN TARİFLERİ TASAVVUFUN DOĞUŞU TASAVVUFUN ANADOLU'YA GİRİŞİ HALVETİLİĞİN TARİHİ HALVETİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ HALVETİLİĞİN TÜRK TOPLUMUNDAKİ YERİ HALVETİYYE SİLSİLESİ PİRLERİMİZİN HAYATLARI MEHMET ALİ İŞTİP (VAHDETİ) ABDÜLKADİR BİLGİLİ (SEBATİ) İBRAHİM GÜLMEZ(KANÂATÎ)
EHLİ - BEYT
EHL-İ BEYT KİMDİR? EHL-İ BEYTİ SEVMEK
RESÛLULLAH'I SEVMEKTİR
EHL-İ BEYT EMANETİ RESÛLULLAH'TIR EHL-İ BEYTİN HALİ NUH'UN GEMİSİ GİBİDİR EHL-İ BEYT OLMAK HEM NESEBİ HEMDE MEZHEBİDİR
ONİKİ İMAMLAR
HZ. İMAM ALİ K.A.V RA HZ. İMAM HASAN-I (MÜCTEBA) HZ. İMAM HÜSEYİN-İ (KERBELA) HZ. İMAM ZEYNEL ABİDİN HZ. İMAM MUHAMMED BAKIR HZ. İMAM CAFER-İ SADIK HZ. İMAM MUSA-İ KAZIM HZ. İMAM ALİYYUL RIZA HZ. İMAM MUHAMMED CEVAD (TAKİ) HZ. İMAM ALİ HADİ (NAKİ) HZ. İMAM HASAN’UL ASKERİ HZ. İMAM MUHAMMED MEHDİ






DERGAH ADABI


Değerli dostlar; yazımıza konu olan “Dergah Adabı’nı’’ daha iyi anlayabilmemiz için “Dergah” ve “Adap” kelimelerinin lügat manası ile ilgili, kısa bilgi vermemizin faydalı olacağını düşünüyorum.

EDEP ve ADAP; Arapça kelimelerdir. İyi ahlak, güzel terbiye, utanma, zarafet, usluluk, insanlara iyilik yapmak, fii'len güzel davranışta bulunmaktan ibaret olup, hatanın her çeşidinden sakınmayı bilmeye ve uygulamaya edep denir. Adap, edep kelimesinin çoğuludur. Edep demek söz ve davranışlarda, güzel olanı seçmek demektir. Yol büyüklerimiz: “Edep ve adabın olmadığı yere maneviyat gelmez” diye buyururlar.

Öyleyse Rabbimin arzu ettiği doğrultuda istikamet üzere ve paylaşımcı olabilmemiz amacı ile, bir araya gelen bizlerin söz ve davranışları itibariyle, dergah adabına uygun bir hal içerisinde olmamız gerekir. Çünkü Allah (cc.) güzeldir ve güzel olanı sever.

Efendilerimiz, Sultanlarımız şöyle buyurmuşlardır: “Dergah adab-ı, dergahın içinden yansıdığı gibi, dervişin enfüs aleminden de yansımalıdır’’ Öyle ise bütün ihvan ve muhibbanın dergah adabını en üst düzeyde öğrenip tatbik etmesi gerekmektedir.

DERGAH’’ sözcüğünden de bahsetmemiz gerekirse; “der’’ Farsçada “kapı’’ anlamına gelir. “Gah’’ yine Farsçada “yer’’ anlamında kullanılmaktadır. Yani dergâh sözlükte “kapının yeri” anlamına gelmektedir. Dergâhın ne manaya geldiğini mütefekkirlerimizin şu dörtlüğünden daha iyi anlayabiliriz:


Dervişler dergaha bölük bölük geldiler,
Dergah bir vesiledir Allah’a geldiler.


Yandılar, içip aşkın şarabını kandılar,
Mevla’nın lutfuna hep beraber daldılar.

Değerli dostlar, bu dörtlükten anladığımız kadarı ile dergahları, insanların kendi asliyetlerini tanımak, bilmek, görmek, Rabbine ulaşmak, paylaşım ve muhabbet için bir araya geldikleri mekanlardır diye tanımlamamız mümkündür.

Günahkâr olduğunun farkındalığı ile boyun büküp, dergâh için attığı adımların şükre şayan olduğuna şükrederek, Hakk’ın kapısına varmanın neşesi ile kapının büyüklüğüne istinaden kâmil bir edep ile kapıya varan derviş, bundan sonra şöyle hareket eder. Dergâhtan içeri girmeden önce Mevlaya niyaz eder: “Ya Rabbi şu güzel cemaatin en aciziyim bu mübarek yerden ziyadesi ile istifade etmemi nasip eyle.” Takkesini ve haydarisini giyer, dergâhtan içeri girerken sağ ayak baş parmağını sol ayak baş parmağının üzerine getirir ve ayağını mühürler, sağ elini kalbinin üzerine, sol elini de sağ kolunun tam altına getirir. Başını sağ tarafa hafif eğerek boyun keser, hafif belinden ileri uzanarak dergâh selamını verir ve “HU’’ der. İçeride kimse olmasa dahi bu şekilde selam verir zira bu selam içerdeki kişilere değil, o makamadır. Zira orası Peygamber efendimizin Varis-i Nebisinin makamıdır. Onların manevi varlığına hürmeten dergâha bu şekilde girilir.

Daha sonra derviş sessizce kendisi için belirlenmiş bir yeri var ise o yere, eğer yok ise de münasip ve mütevazi bir yere oturur. Bu arada, kapı önlerine oturmamaya dikkat etmelidir. Sohbet yapılıyorsa, sohbeti dinlemeli, sohbet arasında müşkül sorulmamalı, müşkül sorma müsaadesi verilince müşküller sorulmalıdır.

Dergâhta oturma adabı üç türlüdür, değerli dostlar;

  • İki dizi üstünde durmak.

  • Bağdaş kurarak oturmak.

  • Sağ dizini dikip oturmak.

Tam sırası gelmişken ayak mühürlemek nedir?” bir de onu arz edelim. Tasavvuf öğretisinde göre; Mürşidin huzurunda ayakta dururken, ellerini çapraz şekilde göğsünde birleştirmek ve sağ ayak baş parmağını, sol ayak baş parmağının üstüne koyarak mühürlü vaziyette durmak, yol ve erkanın adabındandır. Bu duruşun manası, mürşide olan teslimiyetimizin yani her emrine hazır olduğumuzun beyanıdır. Bu şekilde durmak, beden dili ile, "Elim-ayağım bağlı, size teslim oldum" anlamına geldiği Mütefekkirler tarafından buyurulmaktadır.

Eğer sohbet yapılmıyor ise rabıta halinde bulunula bilinir. Vazifeli değil ise gözlerini açmamalı içine yönelmelidir. Göz, dışarıya açılan bir kapıdır. Büyüklerimiz dış kapı kapanınca iç kapı açılır buyurmuşlardır. Dergahta malayani kesinlikle konuşulmaz. Sohbet başlayana kadar içinden zikir ile meşgul olunur. Sohbet başladığında ise, en güzel şekilde o sohbetten istifade etmek için can kulağıyla sohbeti dinler.

Yol ehli kardeşlerimize naçizane tavsiyemiz şu olabilir: Gök kubbenin altınında dergah olduğunu düşünerek, ömrümüzü edeb ile tamamlama gayretinde olalım inşallah.

‘Yol ehliyim’ diyen bir kimse, eğer birisi ile dargın olursa Rabbine kavuşamaz, vuslat yolunu kapatmış olur. Eğer birini incitirse o yolda vuslat bulması zordur. Derhal o kişinin gönlünü alması, onun rızasını kazanması gerekir. Yol ve erkanımız o kadar ince ve naziktir ki sükût ehli olup kimseyi incitmemeye ve kimseden incinmemeye gayret gösterilmelidir.

Değerli kardeşlerim, hepinizin malumu olduğu üzere; dergahlarda giriş kapılarının hemen üstünde “EDEP YA HU” yazar. Edepli ol, terbiyeli ol, “Hu’’ olan Allah seni görüyor. Edepli ol. Yürürken edepli ol, yemek yerken edepli ol, su içerken edepli ol, evde edepli ol, otururken edepli ol, alışverişte edepli ol. Çünkü “O” bizi her yerde görüyor diye ihsan üzere yaşarsak, işte o zaman nefis meratiplerini aşıp Cenab-ı Hakk’a kavuşmuş oluruz. Murakebe altında olduğumuzu asla unutmayalım dostlar. (Bkz. Fecr-14)

Bu yolda ilerleyebilmek adına, birbirimizi seveceğiz, birbirimizde hata aramayacağız. Efendim Hazretleri öyle buyuruyor: “Biz bu aleme noksan tespit etme zabitliği için gelmedik.’’

Sohbet eden, müşkülü olan var mı diye sorarsa, müşkülü olanlar müşküllerini sorar, cevabını da alırlar. Sohbet bitip müsaade verildikten sonra, edeb ve adab ile manevi feyizlerini almış olarak dergâh selamı ile dergâhtan ayrılırlar.

Sonuç olarak; önemli olduğuna inandığım Rabıta Edebi’ni arz etmem gerekirse; mürşidin ruhaniyetine ve iki gözü arasına teveccüh etmek gerekir. Çünkü; "Onun hayal hazinesi iki gözünün arasıdır." diye buyurulmuştur. Burası Sultanımızın ruhaniyetine nazar ettiğimiz yerdir. İşte tam orası feyz kaynağıdır.

Bütün işlerimizi ve yaşantımızı, Rabbim bizlere edebiyle yapmayı ve yaşamayı nasip etsin.

Rabbim cümlemizi edepsizlikten muhafaza buyursun.

Rabbim cümlenizden razı ve hoşnut olsun.



Mustafa AYALTI
İstanbul, 25 Kasım 2019




Derneğimiz
Mekke Canlı Yayın
Medine Canlı Yayın
Eserlerimiz
İlahiler
Sure ve Namaz
Namaz Kılmayı Öğreniyorum
Tecvid Dersleri
SON EKLENENLER
GÜNÜN AYETİ
Oysa sen onların içinde iken, Allah onlara azap edecek değildi.( ENFÂL-33 )
ÖZLÜ SÖZLER
  • Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir.
  • Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun?
  • Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır.
  • Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. (Hz. Ali)
  • Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur.
  • Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir.
  • En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır.
  • Alem-i Berzah insanın kendisidir.
  • Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır.
  • Mutaşabih ayetler ledünidir.
NAMAZ VAKİTLERİ