Çok manidar olduğuna inandığım ve yazımızın konusuna ışık tutacak bir Ayet’i kerime ile yazımıza başlamak istiyorum.
Allah cc. Furkan Suresi Ayet 63’te “Rahman’ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) «Selam» derler (geçerler).” Diye buyuruyor Allah cc.
Mevlana Hazretleri buyuruyor ki; “Dünyanın hiçbir köşesi iptilasız ve tuzaksız değildir. Hakk’ı gönülde bularak ve O’na sığınarak, O’nun manevi huzurunda yaşamaktan başka kurtuluş, huzur ve rahat yoktur.” Diye buyuruyor Mevlana hazretleri.
Değerli dostlar; Her işin başı bir işe karşı duyduğumuz iştiyaktır, sevgidir, aşktır. Aşk, Hakk’ın hangi yüzünün tecellisidir ki, hakikat ehli dost ona eriştiğinde benliğini veya varlığını ifna etsin, yok etsin, yitirsin? İşte bunlardan yola çıkarak, bizleri hakikate taşıyacak iki yoldan birisi “KESRET, DİĞERİ VAHDET” yoludur. Konumuza daha iyi vakıf olabilmek adına, Vahdet ve Kesret terimlerinin anlamlarını arz ettikten sonra, Kesrette ve Vahdette Hakk’ın birliğini müşahede etme gayretinde olan ehli dostlar, enaniyetinden yani benim dediklerinden nasıl firar ederler, Hakkın varlığında nasıl ifna olurlar? Sultanımın himmet ve dualarıyla arz etmeye çalışalım inşallah.
KESRET; Arapça bir kelime olup, çokluk demektir. Her varlıkta Allah cc. un gücünü, kuvvetini görmeye ve hissetmeye KESRET diyoruz. Kesrette, vahdeti görmek olarak da ifade edebiliriz. Kesrette vahdet ifadesinin, Çoklukta birliği, yani halkın içinde veya genel coğrafi yapıda diğer bir ifade ile, kainat üzerinde zerreden kürreye her varlıkta Cenab-ı Hakk’ı görebildiğimiz, müşahede edebildiğimiz varlıklar bütününe VAHDET diyoruz. Tek bir cümle ile ifade edecek olursak; VAHDET, Arapça bir kelime olup, birlik, teklik anlamlarını ifade eder.
Vahdet-i vücud; salik, kainatta gerçek varlığın “BİR” olduğunu, bunun da Hakk'ın varlığından başka bir varlık olmadığını, her şey, o Bir'in çeşitli şe'nlerinden görünüşlerinden, tecellilerinden başka bir şey olmadığını bilmektir.
Vahdet-i Şuhud’a gelince; bir Hakk dostunun alemde tek görünenin Rabbi olduğunu müşahede edebilmesi için Vahdet-i Şuhud zevkiyle kesrette ve vahdette her şeyin Cenab-ı Hakk olduğunun zevkine varabilmesi için, vücud-u anasırını sarmaşık misali saran aşk ateşi, hakikati asliyesine vuslat etme gayretinde olan o kişiyi maşukuna kavuşturur ve hiç olduğunu fehm eder.
VAHDET-İ ŞUHUD zevkiyle, bir kimse masivalarını eritip, hakikatine ermesi ile birlikte, kul her zerrede yani her yerde Allah cc. un tecellisini görür ve müşahede eder. VAHDET-İ VÜCUD zevkiyle de varlığın birliği ile Allah'tan başka bir varlık olmadığının idrak ve şuuruna sahip olur ve sonunda birliğe ulaşır. Vahdet-i şuhud zevkine erebilmek için ise, diğer bir ifade ile Kesrette vahdeti müşahede edebilmek ancak ve ancak; neden niçin muhasebesi yapmadan, sevgide sonsuzluk, tam bir teslimiyet, adanmışlık, sadakat ve samimiyetle mümkündür. Yoksa, gayrisi boşuna yorgunluk olur. Birde çok önemli olduğuna inandığım sabırdan söz etmek istiyorum. Mevlana Hazretleri, “Allah’a yemin ederim ki, sabrı yaşayamayan, fare deliğine sığınsa bile, bir kedinin pençesinden kurtulamaz.” Diye buyuruyor. Buna ilave olarak; Efendim Hazretleri eserimizin birinde “Ehli ihvanın en büyük sermayesi, tecelliyatlara karşı göstereceği sabrıdır” diye buyurduğu bu nüktedan cümleye dikkat buyurmanızı rica ediyorum dostlar.
Kesrette vahdeti görmek, Halk içinde Hakk’ı görme, diğer bir ifade ile, zerreden kürreye her varlıkta Allah cc. görebilmektir.
Demek oluyor ki, hakikatine ulaşmış kimselerin insanlarla bir arada bulunmasının anlamı, kişinin kalbi daima Hak Teala ile halvet halinde bulunmasının bir göstergesi olduğunu zevk edebiliriz.
Bu hallerle hallenebilmek ancak ve ancak AŞK ile olur. Mutasavuuflarımız bize AŞK’ı şöyle tarif buyuruyorlar.
“Aşk” kelimesi Türkçe’de “Sarmaşık” kelimesinden geliyor. Sarmaşık nasıl bir evin etrafını sarar ve evi yok ederse, Aşk’ta insan gönlüne girdiği zaman orada nefsanî arzu istek, her türlü kötü huyları yok eder çünkü Aşk’a her konuda boyun eğilir, “hiçlik” ortaya çıkar, kendi varlığından geçer. Aşk Hakk’ın sıfatıdır ve insana bu sıfat zuhur ettiği zaman yaratılışın sebebi aşikar olur. Çünkü Allah “İstedim ki bilineyim, arzu ettim ki bilineyim” lütfuyla bizleri mazhar kılmıştır, çünkü, insan AŞK’la yokluğa erer.
Allah CC. Neml Suresi Ayet 34 te, “Bir Padişah bir ülkeye girdiğinde, oradaki diğer Padişahların başını keser” buyuruyor. Mevlana Hazretleri bu ayeti kerimeyi şöyle açıklıyor. “Aşk” gönle girdiğinde, orada kendinden başka güç ve kudret bırakmadığını söylüyor. İşte Aşk öyle bir şey, sardığı zaman O her şeyde benlik, kin, kibir, haset kötü duygular yok olur gider. İfade buyuruyor Mevlana Hazretleri. Allah cümleye nasip etsin.
Yukarıdaki paragraflarda arz ettiğimiz kesret ve vahdet kavramlarını hakikat manada hakkıyla yaşayan Hakk dostları Hallac-ı Mansur misali, “En-el Hakk” dediğimizde, bu fani alemde Hakk’tan başka hiçbir varlık olmadığını ifade etmiş oluruz.
Bir gönül dostu kardeşimin amacı hiçlik makamına ulaşmaktır. “Hiç” olmak “Her şey” olmak demektir, keşke olabilsek. “Hiçlik” Vahdet-i Vücud anlayışının vücut içine yerleşmesi ve kendi varlığının “Hiç” olduğunu fehm etmesidir. “Hiç” olabilmenin sonunda, Nefsini mutmain edip, hakikatine ulaşan, hakikatini idrak eden bir Hakk dostu, Ruhu Rabbiyet olarak konuşmaya başlar. Böyle olan dostlara ne mutlu.
Hakikati asliyesine ulaşan Ehli ihvanın İbadetindeki maksadı; yeri, zamanı ve mekanı olmaksızın, Allah’a ulaşmaktır, Allah ile muhabbet etmektir, bir olmaktır, Allah’ı hatırlamaktır, Allah’la irtibat kurmaktır dostlar. Aslında tabii ki, maddi ibadetler olduğu gibi, nafile ibadetler de vardır ki, bu ibadetin yeri ve zamanı yoktur. Mesela, gülümsemek nafile ibadettir, dertli birinin derdini yüklenmek nafile ibadettir, İnsanlara Allah ve Peygamber Sevgisini öğretmek nafile ibadettir, yolda duran taşı kenara koymak ibadettir.
Sonuç olarak; Kesrette ve vahdette, varlığımızı Hakk’ın varlığında eriterek, Hakikate kavuşmak birinci önceliğimiz olup, Allah’ın sonsuz varlığında yok olmak demektir. Bir çümle ile “ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK” demektir.
Rabbim cümlemizi Kesrette ve Vahdette tek varlığın Cenab-ı Hakk olduğunu fehm edenlerden eylesin.
Rabbim cümlenizden razı ve hoşnut olsun.
Kalın sağlıcakla.
Mustafa AYALTI
İstanbul, 07 Ağustos 2024