22 Haziran 2025
26 Zi'l-Hicce 1446
halveti
MENÜ
SOHBETLER HAZRET-İ MUHAMMED'IN
(S.A.V) HAYATI
SEVGİLİ PEYGAMBERİM KUR'AN-I KERİM İLMİHAL İSLAM VE TOPLUM 40 HADİS HADİS-İ ŞERİFLER OSMANLICA SÖZLÜK RÜYA TABİRLERİ BEBEK İSİMLERİ ABDÜLKADİR BİLGİLİ
(SEBATİ) DİVANI
NİYAZİ MISRİ DİVANI HİKMETLİ SÖZLER KUR'AN-I KERİM ÖĞRENİYORUM KUR'AN-I KERİM (SESLİ ve YAZILI) SESLİ ARŞİV İLAHİLER KVKK ve GİZLİLİK POLİTİKASI
İSLAM ve TASAVVUF
TASAVVUFUN TARİFLERİ TASAVVUFUN DOĞUŞU TASAVVUFUN ANADOLU'YA GİRİŞİ HALVETİLİĞİN TARİHİ HALVETİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ HALVETİLİĞİN TÜRK TOPLUMUNDAKİ YERİ HALVETİYYE SİLSİLESİ PİRLERİMİZİN HAYATLARI MEHMET ALİ İŞTİP (VAHDETİ) ABDÜLKADİR BİLGİLİ (SEBATİ) İBRAHİM GÜLMEZ(KANÂATÎ)
EHLİ - BEYT
EHL-İ BEYT KİMDİR? EHL-İ BEYTİ SEVMEK
RESÛLULLAH'I SEVMEKTİR
EHL-İ BEYT EMANETİ RESÛLULLAH'TIR EHL-İ BEYTİN HALİ NUH'UN GEMİSİ GİBİDİR EHL-İ BEYT OLMAK HEM NESEBİ HEMDE MEZHEBİDİR
ONİKİ İMAMLAR
HZ. İMAM ALİ K.A.V RA HZ. İMAM HASAN-I (MÜCTEBA) HZ. İMAM HÜSEYİN-İ (KERBELA) HZ. İMAM ZEYNEL ABİDİN HZ. İMAM MUHAMMED BAKIR HZ. İMAM CAFER-İ SADIK HZ. İMAM MUSA-İ KAZIM HZ. İMAM ALİYYUL RIZA HZ. İMAM MUHAMMED CEVAD (TAKİ) HZ. İMAM ALİ HADİ (NAKİ) HZ. İMAM HASAN’UL ASKERİ HZ. İMAM MUHAMMED MEHDİ






DERVİŞİN SEYR-İ SÛLÜK’Ü


Hakk’a aşık olup, Hakk yoluna giren bir salik, bir mürşid-i kâmilin kontrolünde kat ettiği seyr-ü sûlükünde nefsinin terbiyesi için çeşitli deneme ve imtihanlara tabi tutulur. Bu seyr-i sûlük esnasında Allah cc. Kur’an-ı Kerim’de buyurduğu gibi “Yoksa sizden öncekilerin çektikleriyle karşılaşmadan cennete girebileceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine yoksulluk ve sıkıntı çekmişler, öyle sarsılmışlardı ki, Peygamber ve yanındakiler ‘Allah’ın yardımı ne zaman gelecek’ demeye başladı lar. Bilseniz ki Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara 214)

Bu ayet-i kerimeden de anlıyoruz ki, Hakk yolu zor, çetin ve meşakkatli bir yol dur. Sabır ister, gayret ister, çile ister, cömertlik ister. Fedakârlık ister, sevgi is ter; ve en önemlisi de ahd-e vefa ister. Koca Yunus’un dervişler için: “Dövene elsiz gerek / Sövene dilsiz gerek / Derviş gönülsüz gerek” dediği gibi tenezzül ve tevazu sahibi olacak; hem de incinmeyecek-incitmeyecektir. Ancak bu sayede Allah’ın nusret ve hidayetine mazhar olacaktır.

Mürşidinden inabe alıp yola revan olan derviş, bu seyr-i sûlükünde nefsinin hile ve tuzaklarına karşı cihat etmeye başlar. Yaptığı her hatadan, ve günahından nedamet duyup, samimi tövbe ve niyazlar ile Rabbine gece gündüz tövbe istifar eder. Ancak bu samimi nedamet ile gözünden ve gönlünden akıttığı gözyaşları ile birlikte, zikrini ve virdini aksatmadan kalbini kirden temizlemeye çalışır. Salik bu samimiyeti neticesinde ‘Âdem Safiullah’ mertebesine mazhar olur.

Allah ve Resulullah sevgisinden başka bir sevgiye gönlünde yer vermeyen salik, karşılaştığı bütün sıkıntılar veya rahatlıklara itibar etmeyip, bunların tamamının şeytan vesvesesi olduğunun bilincine varıp arif olursa, karşılaştığı bütün zorluklar ve şeytanın tuzakları ‘Nuh tufanı’ gibi olsa da, salik bunların hepsini kendisi için bir lûtuf, bir ikram kabul ederse hiç sıkıntıya düşüp zorluk çekmez. Rabbinin sefine (gemi) sinde emin bir şekilde dalgalardan etkilenmeden yol alıp, selâmet sahiline varır. Artık salik ‘Nuh’u Neciullah’ (Necat bulmuş- selamete ermiş) mertebesindedir.

Necat bulan salik, selâmet sahiline vardıktan sonra ona mürşidi tarafından ihsan edilen ‘İdris Nebi Hullesi’(Cennet Elbisesi) giydirilir. Bu elbiseyi giyen salik, eline, beline, diline dikkat edip eminlik halini yaşarken, hiçbir gönlü incitmeden cümle mahlukatı dost edinip, her zerrede, ve özellikle kendinde Hakk varlığını tefekkür edip bunun şuur ve şuhuduna arif olmaya çalışır.

Bu zikir ve tefekkür halindeki salik, kendi gönlünde Hakk sevgisinden başka bütün sevgileri kesip, en çok sevdiklerini dahi hiç tereddütsüz Hakk’a kurban edecektir. Bunları yaparken dahi gönlüne ve hatırına gelen (iyi niyetli kandırmaca) vesveselere dahi iltifat etmeyip, bunlarla vakit kaybetmeyecektir.

Hatta bunda o kadar ileriye gidecek ki, neticede kurban ve kurbiyet zevki ile kendisini nemrut ateşi misali bu ateşin içine atıp, dışarıdan gelen yardımları bile kabul etmeyerek kendini kurban edecek ki, artık hayat ona gül bahçesi olsun. Sonra da gönül Kâbesinin inşasını tamamlayıp Hakk’a Halil olabilsin.

Salikte Allah sevgisi o kadar çok ziyadeleşir ki, ona gündüzler yetmemeye başlar, gözü yaşlı, gönlü yaşlı cemal hasreti ile yanmaya başlar. O artık geceleri de kendisine sırdaş edip, Rabbini geceleri de anarak (isra) seyr-i sûlüküne devam eder. Geceleri kaim, (uyanık- ayakta) gündüzleri saim (oruçlu) olarak.

Burada (isra) gece yolculuğu demektir. Yakup as. için söylenmiş. Yurdunu terk edip Kenan iline varıncaya kadar kimseye görünmeyip korunmak için hep geceleri yürüdüğü için, kendisine gece yürüyen manasına gelen İsrail lâkabı takılmış ve ondan gelen nesile ise İsrailoğulları denilmiştir.

Salikin yolculuğu esnasında bu seyr-ü sûlükünde aşacağı daha birçok merhaleler vardır. Yusuf misali kardeşleri tarafından gömleği yırtılıp kuyuya atılsa da, Hakk sevgisinden başka bütün sevgilerin gömlek gibi üzerinden yırtıp atması; Allah’ tan başka hiç kimseden nusret ve yardımın gelmeyeceğini, aşırı arzu, istek ve şehvet duygularını frenleyebilmesi için şehvet gömleğini yırtıp, Hakk sevgisinden gayri bütün sevgilerin namahrem olduğu, gaflet zındanlarında olanların yanına varıp, onların dertlerine çare olmayı, eline her türlü imkân geçtiğinde dahi Hakk’ın izniyle bütün kuvvet, kudret ve yetkinin kendinde olmasına rağmen, haktan ve adaletten sapmayıp adil, tenezzüllü ve sevgi ile halka hizmet etmeyi, hâl gömleği, edep gömleği, hizmet gömleği, sevgi gömleği misali halkın gafletle kör olan gözlerini muhabbet gömleği ile açması. ‘Bunları sana kim yaptı?’ sualine karşı hayır ve şer bilmeksizin, bunların bir tamamının Hakk’ın lûtfu olduğunun arifi olması. Salikin hayatını ‘Yusuf’ça yaşamasına vesiledir.

Tüm bunların zevkine eren salik artık Hz. Musa misali mürşidine hizmeti bir başka zevk ve anlayışla yapar. Şuayip as. ve Musa as. örneğinde olduğu gibi.

Hz. Şuayip as. Hz. Musa as. a kızını verdi. Mürşit de müridine Hakk sırrı verir. Şuayip as. Musa as. a asasını verdi; mürşit de müridine manevi güç ve kudret verir. Salik bu irfaniyetle her şeye arif olup, kendindeki güç ve kuvvetle ona musallat olan din adına yalancılara, firavun gibi güç ve kuvvetiyle ona engel olanlara, Allah’ın izni ile onların (nefsinin ve şeytanın) tuzaklarını bozar; ilmi tevhidi tüm gücüyle âleme anlatır.

Artık salikin gönlüne ilhamlar lütfedilmeye başlar. Hz. Musa’nın Tur-i Sina dağına çıkıp Rabbiyle konuştuğu gibi, salik de kendi gönül dağında Rabbinden gelen ilham ile Rabbi ile söyleşmenin zevkine ererek “Kelimullah” halini yaşar.

Salik, fenafillah halinden bekabillah zevkine erebilmesinin son gayretleri ile gönlündeki tüm olumsuz duygu ve düşüncelerden arınıp, Cenab-ı Hakk’ın “Onun lisanından konuşan, gözünden gören, elinden işleyen Biziz; o Bizimle görür, Bizimle söyler, Bizimle işitir.” Hadis-i kudsinin mazharı olur. Hz. İsa ‘Ruhullah’ misali.

Salik, “Allah sabredenle beraberdir.” (Bakara 153) ayeti mucibince, Hz. Eyyüb gibi hayatı daim namaz, daim şükür içerisinde Allah’ın tüm tecellilerini olgunlukla ve sabırla tefekkür eder.

Salik seyr-i sûlükünü tamamlamıştır artık. O nefs-i Safiye mertebesine erip, vuslata ermiştir. Tüm olumsuz zanlarından ari olup. Onda dünya sevgisi adına hiçbir şey kalmamıştır. Allah’ın ‘Emrolundu gel ey kulum’ hitabını tüm azaları ile işitip, Cenab-ı Resulullah’ın manevi sancaktarlığını yapma görevini üstlenmiştir. O, artık Evlâd-ı Resûldür.



Enver EFE
İstanbul, 20 Haziran 2024




Derneğimiz
Mekke Canlı Yayın
Medine Canlı Yayın
Eserlerimiz
İlahiler
Sure ve Namaz
Namaz Kılmayı Öğreniyorum
Tecvid Dersleri
SON EKLENENLER
GÜNÜN AYETİ
Tövbe ederek inanan ve barışa yönelik iyi bir iş yapan müstesna. Allah, böylelerinin kötülüklerini güzelliğe dönüştürür. Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir.
(FURKÂN-70)
ÖZLÜ SÖZLER
  • Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir.
  • Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun?
  • Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır.
  • Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. (Hz. Ali)
  • Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur.
  • Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir.
  • En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır.
  • Alem-i Berzah insanın kendisidir.
  • Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır.
  • Mutaşabih ayetler ledünidir.
NAMAZ VAKİTLERİ