ﻋﻘﻞ ﺳﻠﻴﻢ
Elhamdülillahi Rabbi’l alemîn vessalâtü vesselâmü alâ rasûlinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn.
Hakk Tealâ hazretleri Âli İmran suresi 190-191. ayetlerde şöyle buyuruyor:
“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde akl-ı selîm sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır.
Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit, hayatın her safhasında) Allâhʼı zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin tefekkür ederler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Senʼi tesbîh ederiz. Bizi Cehennem azâbından koru!”
Cenab-ı Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bu âyet-i kerîmeler nâzil olduğunda; “Vallâhi, bana öyle âyetler indi ki onları okuyup da üzerinde tefekkür etmeyenlere yazıklar olsun!” buyurmuşlardır.
Âyet-i kerîmede geçen “akl-ı selîm” mefhumu lügâtte; hükümlerinde yanılmadan doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırma yeteneği, sağduyu olarak ifade edilmektedir. Akıl, insana bahşedilen en büyük nimetlerden biridir. Lâkin her akîl kişi mümeyyiz vasfa haiz olmayıp bu ayrımları yapamadığından ötürü aklıselim sahibi değildir. Yani “akıl”lı olmak başka, “aklıselîm” olmak başka… Bu nüansı belirttikten sonra âyet-i kerîmeyi tâmik ettiğimizde görüyoruz ki aklıselîm sahipleri âleme ibret nazarıyla bakarlar. Bunun tabiî bir neticesi olarak da kişinin, hayreti ve haşyeti artar. Âyetin devamında da aklıselim olmanın nişânesinin, her an ve şartta Hakk’ı zikretmek ve tefekkürde derinleşmek olduğunu anlıyoruz. Öyle ki Cenâb-ı Rasûlullah (sav) Efendimiz “tefekkür etmeyenlere yazıklar olsun” tâbirini beyan buyuruyor. İşte bu kadar mühim bir mesele…
Ey Hüdâyî, dîde-i Hak ile bak;
Şerh eder tevhîd-i Hakkʼı her varak…
Mekteb-i irfandan aldınsa sebak,
Ko sivâyı, matlab-ı aʻlâyı gör!..
Aziz Mahmud Hüdâi Hz.
Meseleye bir de başka zaviyeden bakalım. Büyüklerin zikrettiği bir darb-ı mesel şöyledir: “Akıl fırsatları değerlendiren, irfan ise fırsatları yaratandır”. Fırsatı değerlendiren aklıselîmdir. Değerlendireceği fırsat da bir mürşid eteğine yapışmak, bir kapıya bende olmaktır. Aklıselîm olmaktan murad; vâris-i nebîlerin nazarına muhatap olarak, efâlin, sıfâtın ve varlığın yegâne sahibine giden yolda tâlim etmektir.. Hazreti Hüdâi’nin beyan buyurduğu gibi, matlâb-ı a’lâyı görmektir.
Anlaşılacağı üzere aklıselim bu işin henüz başının başıdır.
Yüce Mevlâ bizleri aklıselîmden ayırmayıp eşiğine yüz sürdüğümüz kapının kadr ü kıymetini bilenlerden eylesin…
Vemâ tevfîki illâ billah aleyhi tevekkeltü ve ileyhi ünîb
Vesselâm…
Mehmet YÜZEN
İstanbul, 03 Kasım 2023