06 Aralık 2023
23 Cemaziye'l-Evvel 1445
halveti
MENÜ
SOHBETLER HAZRET-İ MUHAMMED'IN
(S.A.V) HAYATI
SEVGİLİ PEYGAMBERİM KUR'AN-I KERİM İLMİHAL İSLAM VE TOPLUM 40 HADİS HADİS-İ ŞERİFLER OSMANLICA SÖZLÜK RÜYA TABİRLERİ BEBEK İSİMLERİ POSTA KODLARI ABDÜLKADİR BİLGİLİ
(SEBATİ) DİVANI
NİYAZİ MISRİ DİVANI HİKMETLİ SÖZLER KUR'AN-I KERİM ÖĞRENİYORUM KUR'AN-I KERİM (SESLİ ve YAZILI) SESLİ ARŞİV İLAHİLER
İSLAM ve TASAVVUF
TASAVVUFUN TARİFLERİ TASAVVUFUN DOĞUŞU TASAVVUFUN ANADOLU'YA GİRİŞİ HALVETİLİĞİN TARİHİ HALVETİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ HALVETİLİĞİN TÜRK TOPLUMUNDAKİ YERİ HALVETİYYE SİLSİLESİ PİRLERİMİZİN HAYATLARI MEHMET ALİ İŞTİP (VAHDETİ) ABDÜLKADİR BİLGİLİ (SEBATİ) İBRAHİM GÜLMEZ(KANÂATÎ)
EHLİ - BEYT
EHL-İ BEYT KİMDİR? EHL-İ BEYTİ SEVMEK
RESÛLULLAH'I SEVMEKTİR
EHL-İ BEYT EMANETİ RESÛLULLAH'TIR EHL-İ BEYTİN HALİ NUH'UN GEMİSİ GİBİDİR EHL-İ BEYT OLMAK HEM NESEBİ HEMDE MEZHEBİDİR
ONİKİ İMAMLAR
HZ. İMAM ALİ K.A.V RA HZ. İMAM HASAN-I (MÜCTEBA) HZ. İMAM HÜSEYİN-İ (KERBELA) HZ. İMAM ZEYNEL ABİDİN HZ. İMAM MUHAMMED BAKIR HZ. İMAM CAFER-İ SADIK HZ. İMAM MUSA-İ KAZIM HZ. İMAM ALİYYUL RIZA HZ. İMAM MUHAMMED CEVAD (TAKİ) HZ. İMAM ALİ HADİ (NAKİ) HZ. İMAM HASAN’UL ASKERİ HZ. İMAM MUHAMMED MEHDİ






ALEM AYNASI


Dört Kapı adlı eserimizin bir bölümünden aldığım ‘’Alem aynasından ‘’Hakk’ı’’ gören olmalıyız‘’ sözcüğünü, makalemizde konu başlığı olarak sizlerle paylaşmak istiyorum.Allah cc. Tin Suresi Ayet 1-6’ da, ‘’ Andolsun o incire, o zeytine, Sinin (Sina) dağına ve bu güvenli beldeye ki, Biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına indirdik. Ancak iman edip yararlı işler yapan kimseler başka; onlar için kesilmez bir mükafat vardır.’’ diye buyurmaktadır.

Yukarıda arz etiğimiz ayeti kerimeden de anlaşılacağı üzere; Eşref-i mahluk olarak, diğer bir ifade ile ahseni takvim üzere yaratılan insan, yaratılış gayesine arif olarak kulluğunu icra edip, acziyetini anlayınca, on sekiz bin alemin görüntüsünü yansıtan bir ayna olduğunu anlamış olacaktır.

On sekiz bin alem mefhumunu en iyi anlayabilen kişi, olgun, mü’min, hakikatine vuslat etmiş kişilerdir. Bunca varlık alemi insanın hizmetine sunulduğu gibi, o varlığın sırrını algılama kudreti, yine insana verilmiştir. Bu alemde, Allah’ın tecellisini idrak edebilme ve seyredebilme imkanı, alem-i sugra olan insana aittir. (ALEM-İ SUGRA: Arapça, küçük alem anlamındadır.)

Buraya kadar arz ettiğimiz ifadelerden ‘’AYNA’’ isminin öne çıktığını görmekteyiz. O halde hakikati seyretme metaforu olan aynayı tanımanın gerekliliğine inanıyorum değerli dostlar.

Farsça bir kelime olan ayine, karşısındaki şekli ve renkleri aksettiren madeni bir levha veya arkası sırlı düz cam olan süslenme eşyasının adına ayna diyoruz. Arapçası mir’at, Türkçesi ayna ve gözgüdür. Ayine, bir görüntüyü aksettiren ve göz önünde canlandıran bir nesnedir diye de tanımlayabiliriz.

Tevhid-i Ef’al meratibimizde Rabbim buyuruyor; ‘’Bu alem ve adem bir ayna olacak bu aynadan Hakk’ı göreceğiz’’ diye buyurmaktadır. Bu hususu Tasavvufi açıdan değerlendirdiğimizde; Alem dediğimiz bu kainat, Allah cc. un kendini gösterdiği aynadır. “Tecelligah”tır. Sevgilinin göründüğü, kendisini gösterdiği yerdir.

Alem deyince; alemdeki eşyanın, yaratılmışın her biri birer ayna olduğu gibi, mü’min insanın gönlü de, Allah cc.nun mazharıdır, görüldüğü yerdir; yani aynadır. İnsan nasıl kendini görmek için aynaya bakarsa, Allah cc. da kendi güzelliğini görmek ve göstermek için, ayna durumundaki alemi meydana getirmiştir. Allah cc. bu alemde kendisini Hakk esması ile göstermiştir, göstermektedir.

Demek oluyorki; kainat aynasından her yansıyanın, her görünenin Cenab-ı Hakk olduğunun idraki ile, Alem aynasında ‘’HAKK’I’’ gören olmalıyız.

Değerli dostlar; bu ayna öyle bir ayna ki içinde alem var, her şey var, fakat bu varlık, yokluktan ibaret olup, sadece bir görüntü; gerçek gibi görünüyor fakat gerçekliliği yoktur. Çünkü; kainatta Allah’tan başka mevcut yoktur. Görünen tek ve gerçek bir varlık vardır, o da Cenab-ı Hakk’tır. Kainatta gördüğümüz ve var zannettiğimiz her eşyanın, aynadaki görüntüsünün ve cisminin bulunması, gerçek ve kendine mahsus bir varlık değildir. Görünen her ne var ise, Cenab-ı Hakk’ın görüntüsünden başka bir şey değildir.

Cenab-ı Hakk’ın görüntüsünü yansıtan alem; insanın sembolüdür. Çünkü; Ehli İhvanın, dervişin gönlü; Cenab-ı Hakk’ın görüntüsünün zahir olduğu bir yerdir. O nedenlede, bir ayna konumundadır. Ne mutlu dervişlik mazbatasını alana…

Bu alemi, her tarafı aynadan yapılmış bir mekana, bir odaya benzetebiliriz. Kişi, bu mekanda her nereye bakarsa baksın, Rabbinin varlığını, cemalini, Allah cc. nun tecellilerini müşahade eder. Bu görme, bu bakış öyle bir bakıştır ki; Rabbinin bütün güzelliğini seyretmekten medar-ı zevk duyar. Demekki; hakikatine eren derviş, Rabbinden başka bir şey göremez ve konuşamaz. Ne mutlu böyle hakikatine erenlere…

Allah cc’nun hilafet makamının sahibi olan insan, Allah cc’nun zat, sıfat ve fiillerinin en mükemmel şekilde tecelli ettiği bir varlıktır. İnsan, Allah cc.nun eksiksiz bir görüntüsü ve O’nu gösteren mükemmel bir ayna olduğuna göre; Allah cc. Esma-ı hüsnalarından bir pay da insana vermiştir. O, isimlerini insanda göstererek insan vasıtasıyla alemde kendini göstermiştir. Yani, kainat, Allah cc. nun isim ve sıfatlarının tümü olduğuna göre, insan da kainatın küçük bir nüshası olarak, Allah cc. nun isim ve sıfatlarının göründüğü bir yerdir. Onun için Peygamberimiz Sav. Efendimiz ‘’Allah Ademi kendi suretinde yarattı’’ diye buyurmuştur.

Efendim Hazretleri eserimizin birinde buyurduğu üzere; ‘’İnsan İlah değil, İlahi bir varlıktır’’ diye buyurmaktadır. O halde; insanda bütün ilahi isimler zuhur ettiği için insan yer yüzünün halifesi olmuştur. İşte bu yüzdendirki; alemde olan her şey insanda da mevcuttur. İnsan görünüşü itibariyle; alem-i asgar, iç dünyası, gönlü bakımından ise, alem-i ekberdir.

Hz. Ali K.v. Hazretleri “Sen kendini küçük bir varlık zannedersin, halbuki en büyük alem sende gizlidir.” diye buyurmaktadır.

Ebu Cehil ve Hz. Ebu Bekir’in, Aynaya bakışı ile ilgili kıssalarıyla yazımızı sonlandıralım inşallah.

Haşa huzurdan, “Ya Muhammed ne çirkinsin. Senin gibi çirkin adam görmedim.” diyen lanetli Ebu Cehil’e, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Haklısın.” buyuruyor.

O lanetlenmiş beşerden sonra, “Ya Muhammed! Bu dünyada senden güzelini göremedim. Sana baktıkça içime huzur doluyor.” diyen Hz. Ebu Bekir’e de “Haklısın.” diye hitap buyuruyor.

Sahabeden birisi soruyor: “Ya Rasulullah, Ebu Cehil geldi; ‘’Ne kadar çirkinsin’’ dedi, ‘’Haklısın’’ dediniz; Ebu Bekir geldi; ‘’Ne kadar güzelsiniz.’’ dedi, ona da ‘’Haklısın’’ dediniz. Bunun hikmeti nedir?” diye sual ederler.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in cevabı, bütün insanlığın gönül evine mesaj hususiyeti taşımaktadır. “Kişi kendisi nasılsa, karşısındakini de öyle görür. Ben Allah’ın cilaladığı bir ayna gibiyim. Ebu Cehil baktı kendisini gördü ve çok çirkinsin dedi, haklıydı. Ebu Bekir baktı o da kendisini gördü, çok güzelsin dedi, o da haklıydı.” buyurur.

Sonuç olarak; bu yazımızdan anlamamız gereken, bizlere anlatılmak istenen, TEHVİD’dir, dostlar, TEVHİD’dir. Rabbim bizleri alemi en iyi okuyan kişilerin arasına ilhak buyursun inşallah.

Rabbim bizleri alem aynasında ‘’HAKK’ı’’ görenlerden ve Hakk’ı Hak’ta Hakça yaşamayı nasib-i müyesser eylesin.

Rabbim cümlenizden razı ve hoşnut olsun.



Mustafa AYALTI
İstanbul, 10 Nisan 2022




Derneğimiz
Mekke Canlı Yayın
Medine Canlı Yayın
Eserlerimiz
İlahiler
Sure ve Namaz
Namaz Kılmayı Öğreniyorum
Tecvid Dersleri
SON EKLENENLER
GÜNÜN AYETİ
Bu dünyada kör olan kimse ahirette de kördür; üstelik iyice yolunu şaşırmıştır.
(İSRÂ - 72 )
ÖZLÜ SÖZLER
  • Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir.
  • Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun?
  • Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır.
  • Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. (Hz. Ali)
  • Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur.
  • Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir.
  • En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır.
  • Alem-i Berzah insanın kendisidir.
  • Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır.
  • Mutaşabih ayetler ledünidir.
NAMAZ VAKİTLERİ