Yazımıza yine bir ayeti kerime ile başlayalım inşallah. Allah cc. Bakara Suresi Ayet 21’de “Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah’ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz” diye buyuruyor.
Kulluk, her daim Cenab-ı Hakk’ın huzurunda olunduğunun bilincinde olmak ve yaşantısını da ona göre dizayn etme anlamında bir duruştur. Kişi; kendisini ve benliğini, enaniyetini bir “HİÇ” olduğunu fehmedip, Allah’ın yüceliğinin ve azametinin karşısında, Rabbimize duyduğumuz saygının gereği olarak; tam bir teslimiyetle, sadakatle samimiyetle sığınılacak çok önemli bir liman olduğunun bilincinde olmak, kulluğumuzun ana esaslarından bir kaçıdır “KULLUK” metaforu. Ve ayrıca kulluktan amaç; Nefsini mutmain edip, Rabb’inin rızasına kavuşma gayretinde olmaktır.
Bir insan ya nefsinin isteklerine kulluk eder, ya da Cenab-ı Hakk’ın isteklerine kulluk eder. Nefs, insanın hakikati olmamakla birlikte, insanın hakikati Allah'tan olmasıdır. Ve ayrıca; İslam tevhid dini olması nedeniyle, her şeyde Allah'ı görme, O'na itaat etme esasları kuldan açığa çıkar. Hakikat bağlamında ne varsa kullukta vardır, gerisi yalandır. “KULLUĞUN YARINI OLMAZ” buyuruyor Efendim Hazretleri. Öyleyse; An bu andır, dostlar.
Mutlak olan, ebed olan, güç, kuvvet ve kudret sahibi olan ancak; Cenab’ı Hakk ’tır. Fani olan, güçsüz, kuvvetsiz, muhtaç aciz olanlar ise, Rabbine karşı kulluk görevlerini ifa etmek üzere hakikat yolculuğuna çıkmış kimselerdir. Tıpkı Allah cc. tam da bu maksatla; Fatiha Suresi Ayet 5’de buyurduğu gibi; “(Rabbimiz) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız” diye buyuruyor. Bu akitimize yani verdiğimiz söze sadık kalmamız, kulluğumuzun şiarlarındandır dostlar.
Kulluğun birinci önceliği Hakk’ı bilmek, tanımak. Hakk’ı Hakk’ ta Hakk’ ça yaşamak ve sonrada Cenab-ı Hakk’a kul olmaktır. Hakk’ı bilmeden tanımadan yapılan kulluk taklididir, hayalidir, zannidir. Hakk’ı görmeyen her göz amadır. Ama olanın arif olması mümkün değildir. Ariflik; hakkı görmek, hakikati yaşamaktır. Kulluktaki asıl hedefimiz Rabbimizin gönlüne girip, ebed olmaktır. Kendine arif olmayan Cenab-ı Hakk’a da arif olması mümkün değildir. Kullukta asıl amaç; her an, her nefes Rabbimizle meşgul olmaktır.
Bizler ancak; Hakk’a kul olmakla, nefsin esaretinden kurtulur ve özgürleşiriz. Nefsinin esaretinde olan kimseler, Hakkın kulu olamazlar. Bakınız Allah cc. Nefsine tabi olanlara ne buyuruyor? “Nefsine tabi olanlar Allah’ı bırakıp kendilerine asla yarar sağlamayacak dokunmayacak şeylere kulluk eder” diye buyuruyor. (Bak. Yunus 106.)
Nefsin esaretinden, cehaletinden kurtulmanın tek yolu Kulluktur. Büyük üstad, şair Necip Fazıl KISAKÜREK ne güzel de buyuruyor, bakınız ne anlatmak istemiş bize: “Neler kaybetti insan kula kulluk uğruna, Ah bir erebilseydik “kul” olmanın şuuruna.” diye buyuruyor büyük üstad . Buradan çıkan sonuç; Rabbine kul olmayan, nefsine kul olur anlamı çıkıyor. “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin…” diyor ayeti kerime de. (Bak. Bakara 83). Ben Allah’ın kuluyum demekle kul olunmaz, kulluk ispat ister, icraat ister dostlar.
Kulluk zaten bir insanın yaratılış gayesinin gereğidir. Allah cc. insanı yaratırken, her insanı kul olacak fıtratta ve kıvamda yaratmıştır. Ayeti kerimede öyle buyuruyor; “Bunlar iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur” diyor ayeti kerime. (Bak. Ra’d 28).
Allah cc. bir Hadisi Kutsi’lerinde; “gurbi nefafille bana yaklaşan kulumun gören gözü, duyan kulağı, konuşan dili, tutan eli, yürüyen ayağı ben olurum” diye buyurmuşlardır.
Peygamberimiz Sav. Efendimiz; Allah cc. şöyle buyurmuştur “Allah cc. kendisine kulluk eden hakiki kullarını sevgi ve himayesine almıştır. Sevdiği bu kullarına herhangi birisinin bir kötülük yapması durumunda onları korur, himaye eder” diye buyuruyor.
İnsanı yeryüzüne halife olarak yaratan, melekleri insana secde ettiren ve insanı ahsen-i takvim üzere yaratan Allah cc. insanları kendine kul olması ve kendisine ibadet etmesi için yaratmıştır. Ayeti kerimede de öyle buyuruyor, “Ben, insanları ve cinleri, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım” diye buyurmaktadır. (Bak. Zariat, 56.)
Allah Tealaya kulluk etme gayretinde olan bir kimsenin amacı, Cennete girmek veya Cehennemden kurtulmak için değil, kulluğun gereği ve Rabbine ibadet olduğu içindir. Böylesine bir üstünlükle yaratılan ve Hakikati asliyesine kavuşma gayretinde olan bir kul, yaşayışında Rabbinden başka; hiçbir rızanın, hiçbir iradenin emri altına girmesi asla söz konusu olmamalıdır dostlar.
Sonuç olarak; Rabbine tam bir teslimiyet ile Rabbinin gönlünde mihman olan ve Rabbinin varlığında ifna olan bir kulun, fenadan bekaya yolculuğu başlamıştır. Ehli ihvanın bundan sonraki yaşantısı, Rabb’inin varlığı ile var olmak, kesrette ve vahdette Cenab-ı Hakk’ı müşahede etmek olup, hal ve davranışlarında Rabb'inin hoşnutluğunu ve rızasına nail olabilmektir. Mübarek olsun.
Rabbim Cümlemizi kulluğuna eriştirip, Cenab-ı Hakk’ın varlığında ifna olanlardan eylesin.
Rabbim cümlenizden razı ve hoşnut olsun.
Kalın sağlıcakla.
Mustafa AYALTI
İstanbul, 08 Kasım 2022