Değerli dostlar; Enver EFE kardeşimiz whatsapp ’tan benimle paylaştığı şiirlerinin bir dörtlüğünden esinlenerek söz konusu başlık altında bir yazı yazmayı himmetleriyle uygun mütalaa ettim. Bakınız Enver abimiz ne diyor?
Derler bu dünya yalandır,
Dolup boşalan bir handır,
Hicrette elin tutandır,
Hakka mihman etsin seni.
Allah cc. Azhab Suresi Ayet 28 ve 29’da “Ey Peygamber! Eşlerine de ki: Eğer dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız gelin size bir şeyler vereyim, sonra da güzellikle sizi serbest bırakayım. Yok eğer Allah’ı, Rasulü’nü ve ahiret yurdunu istiyorsanız şunu bilin ki, Allah içinizden iyiliği seçenlere büyük bir mükâfat hazırlamıştır” diye buyuruyor. Ayrıca; İbrahim Suresi Ayet 3’te de, “Dünya hayatını ahirete tercih edenler, Allah yolundan uzak bir sapıklık içindedirler” diye buyuruyor Allah cc.
Değerli dostlar; yukarıda arz ettiğimiz ayetlerden de anlaşılacağı üzere; kıyamet gününe kadar dünya denen bu fani alemi insanlık alemine mekan olarak takdir buyuran Allah cc, dünya nimetlerini de onun süsü yani dünyanın süsü olduğunu ifade buyurmuştur.
“Dünya” kelimesi, insanın ölmeden önceki yaşadığı hayat olup, bu hayatı yaşarken de ilişkide olduğu varlıklarına olan düşkünlüğünü sergilediği, Enver Abimizin de sözünü ettiği gibi bir handır bu dünya.
Dünya; “Yakın olmak” veya “en yakın” manalarına gelir. Bu bağlamda, Kur’an-ı Kerim’de altmış bir yerde, ahiret ve ahiret hayatının karşılığı olmak üzere “yakın hayat” anlamındaki “el-hayatü’d-dünya” ifadesi kullanılır. Dolayısıyla “ahiret” kavramı, bu yakın hayatın ardından gelecek olan “sonraki hayat”ı ifade eder. Ayrıca dünya kelimesinin, “denaet” kökünden gelip “alçaklık, kötülük” anlamlarını da barındırdığı belirtilir. (Bkz. Diyanet İslam Ansiklopedisi, X, 22)
Nereden geldiğini, nereye gideceğini bilmeyen, bu fani alemde, bu yalan dünyada bulunma gayesinin arifi olmayan, gaflete düşüp, bu yalan dünyadaki geçici kazanımları ile oyalanan ve enaniyet inin esaretinde olan bu kimseler, bu kazanımlar; yaşamın bir parçası olduğunu zannedenler, ebediyet yurdunda yani alem-i ervah’ta kendilerine hiçbir yararının olmayacağını bilmelidirler.
Dünya hayatının geçici hallerine aldanan kimi kişiler, hakka teslim olmak yerine, nefsinin heva ve heveslerinin peşine düşmüş, nefsinin esaretine girmiş enaniyetinin esaretinde kalmış kimselerin tek düşüncesi şu yalan dünyadan ayrılma korkusudur. Oysaki bütün bunlar, dünya hayatının gelip geçici nimetleridir. İnsan hayatının ve neslinin devamı için verilen bu nimetlerden uygun biçimde yararlanmak doğaldır. Fakat onlara tutkuyla bağlanıp ahireti unutanların ziyanda olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Çünkü ulaşılması gereken asıl mekan Allah katında insanları bekleyen ebedi ahiret hayatıdır. Aslında şu hususu bir bilebilsek; dünyanın dışı tatlandırılmış, içi ise zehir dolu şeker misali olduğunu bir bilebilsek.
Kişiler şunu bilmelidir ki; her insanın bir yaratılma gayesi vardır. Bütün gayemiz malumunuz olduğu üzere, Allah’ın rızasına kavuşma gayretinde olan bir kul olmakla birlikte, kimi kimselerin dünya hayatı; kulluk sözünü unutup inkarcılık, şirk ve münafıklık yoluna sapmaları daha cazip hale gelmiştir. Kulluk sözüne sadık olan müminler için ise bu dünya hayatı, ahiret hayatının tarlası hükmünde olduğunu bilir ve yaşantısını ona göre dizayn eder.
Her canlı ölümü tadacaktır. Sonrada bize döndürüleceksiniz. (Ankebut-57) Dünya hayatının ebedi değil geçici bir hayat olduğunu, gerçek ve sonsuz olan hayatın ahiret hayatı olduğunu anlatıyor bu ayet bize. Dünya hayatını geçici, ahiret hayatını ebedi olarak yaratan Allah cc, dünya hayatı, ahiret hayatının tarlası olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Dünya; hiç bitmeyecek, ölünmeyecek, sonsuza dek yaşanacak bir mekan değildir. Ne kadar yaşarsan yaşa sonunda rabbine döneceksin diyor Allah cc.
Dünya, ahiret yurdunun tarlası olduğuna göre; uzun emeller, bitmek bilmeyen hevesler, bizleri aldatan dünyanın sahte yüzüne kanmak, ahiretimizi heba etmekten başka bir şey değildir dostlar. Adı üstünde “YALAN DÜNYA”, bu kadar bel bağlamak, dünyaya kul köle olmak niye. Yunus EMRE Hazretlerinin şu sözüne dikkat buyuralım. “Dünya yalan, var mı yalan dünyada baki kalan. Mal da yalan, mülk de yalan var biraz da sen oyalan.” Diyor büyük mütefekkir.
İnsanın manevi varlığı; ölümden öncesine ve sonrasına ait olmak üzere iki hal mertebenin zuhurundan ibaret olduğunu buyuran İmam Gazali Hazretlerine göre, ölümden önceki haline dünya, ölümden sonraki haline ise ahiret diye buyurmuştur.
Ahirete yönelik amelleri engellemediğimiz sürece; dünya hayatı mümin için bir nimet ve ebedi saadet vesilesidir. Kaldı ki dünyadaki her şeyi insan için yaratan Rabbimiz, “Yeryüzünde ne varsa tamamını sizin için yaratan O’dur” (Bakara 29) diye buyuran Allah cc. hem dünyanın hem de ahiretin saadetini talep etmemizi istemektedir.
Dünya malının tatlı ve cazibeli olduğuna dikkat buyuran Peygamberimiz Sav. Efendimiz, ahiret nimetleri karşısında dünya nimetlerinin değersizliğine şöyle işaret buyurmuştur. “Ahiret nimeti karşısında dünya nimeti, sizden birinizin parmağını denize batırması gibidir. O parmak denizden ne kadar su ile döner, ona bir baksın” diye buyuruyor Sav. Efendimiz.
Ahiret saadeti dünya hayatında iken elde edilir. Bu açıdan dünya bir fırsat yeridir. Ahiret saadetinin elde edilebilmesi için dünyanın terk edilmesi gerekmez. Dünyada refah içinde yaşayarak da ahiret mutluluğu elde edilebilir. Bu manada ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerde dünyanın kötülenmesi, “dünyanın süsü” olarak tarif edilen nimetlerin ilahi rıza istikametinde değil, nefsin arzuları doğrultusunda kullanılmasından dolayıdır.
Sonuç olarak; böylece mümin, dini bir hassasiyet ve uhrevi bir şuurla dünyaya mahkum olmak yerine ona hakim olmalı, dünyevi imkanları Allah cc. nun rızasına ve kendi ahiret saadetine uygun şekilde kullanmalıdır. Bu varlık ve imkanlar kötülenen dünya değildir. İnsanın maddeye mahkum ve bağımlı olması kişinin dünyasıdır. Maddenin birinci planda ve üstün tutulması dünya; mananın öncelenmesi ve üstün tutulması ise ahirettir.
Müsaade ederseniz yazımı şu cümle ile tamamlamak istiyorum. “HAYAT ÇOK KISA, DÜNYA YALAN…”
Rabbim bizleri dünya malına tamah edenlerden eylemesin. Dünyanın, ahiretin tarlası olduğunu ve bu tarladan Rabbimin de arzu ettiği güzellikleri heybesine doldurup, bu ulvi yolculuğa çıkanlardan eylesin. Kalın sağlıcakla.
Rabbim cümlenizden razı ve hoşnut olsun.
Mustafa AYALTI
İstanbul, 10 Ekim 2022