Allah (cc) Kur’an-ı Kerim’de Tin Suresi’ndeki ayetinde “Biz insanı en güzel şekilde halk ettik (yarattık)” diye buyuruyor.
Tasavvuf manası; Allah’ın en mükemmel bir biçimde yarattığı olgun insan. Allah’ın mazharı, halifesi. Fena ve beka mertebelerini idrak etmiş, kendisini ve Allah’ı (cc) gerektiği şekilde tanımış Hz. İnsan. “Gerçekten biz insanı en güzel şekilde yarattık” (bkz. Tin, 4) İnsan hem maddi hem manevi yönden yaratılmışların en mükemmelidir. (Şamil İnsan Ansiklopedisi (C.1- S.54)
Değerli dostlar, Allah (cc) insanı (Âdem) yaratış şeklini Bakara suresinde geniş şekilde açıklıyor. Tin suresindeki halk etme ise insanın her türlü tecelliye göğüs gerip katlanması, pişip olgunlaşması, öğrenmesi, görüp tanıması ve bu bildiklerini hayatına uygulayıp, kendinden sonra gelenlere öğreterek talim ettirmesidir. Yani insanın kendisinde var olanı açığa çıkarıp olgunlaştırması ve kemale erdirmesidir.
Bizler ebeveyn olarak, çocuklarımızı önce ailede, sonra da okullarda bir sanatkâr veya alim eşliğinde kendisine ve cemiyete faydalı insan olarak yetiştirmeye çalışıyoruz. Bunu başarabilenler, ilimde, mesleklerinde ve sanatlarında en üst mertebelere çıktıktan sonra bunlara en iyisi (Ahsen) diyoruz
Bu tasavvufta da böyledir. Talip, mürşitten inabe aldıktan sonra, mürşit ona hayatında karşılaşacağı zorluklara tahammülü, insanlarla münasebetlerinde nezaketi, dilini argo ve galiz kelimelerden temizlemesini öğretir. Maneviyatında ise Allah’ı ve kendi aslını merak edip araştırmasını, fiillerinde faili, sıfatlarında mevsufu, bedenindeki mevcudu tefekkür etmesini, zikri ve ahlak-ı Muhammed’iyeyi talim ettirir.
İnsan Hakk’ın sırrıdır Tûrabi söyler bunu
Gitme hiç uzaklara ara kendinde onu
Ahsen-i takvim edip o ilahi nurunu
İnsanda sır eyleyip sen ben diye göründü
Bu talimde salik, seyri sûlükünde sevgisi kadar, gayreti kadar, samimiyeti ve kapasitesi kadar yol alıp mesafe kaydeder. Ta ki kemale erip mükemmelliğe ulaşıncaya kadar. Bunun neticesinde Ahsen-el iman ve Ahsen-el insan olduktan sonra Allah’a halife olur. Yani fenafillah mertebelerinden, bekabillah mertebelerine geçip Hakk’ı yansıtan, Hakk’ı taşıyan, Hak’tan söyleyen olur.
Ayette geçen Ahsen-i takvim, bu işler birdenbire değil de zamana bağlı bir takvim sürecinde kulun say ve gayretine göre gerçekleşir demektir. Nitekim Ehlullah bu seyr u sulüku “Bir günde olmaz ama, bir gün mutlaka” diye tarif edip anlatırlar.
Değerli dostlar, hiçbir çırak bir ustaya, sanatkara ve alime teslim olmadan kendi başına hızla yol kat edemez. Bir ustaya teslim olanların ise O’nun bilgi ve tecrübelerinden faydalanabilmesi için sözünde sadık, gayretinde azimli, sevgisinde samimi olması gerekir.
Unutmayalım, Ahsen-i takvim olan insanları ancak Ahsen-i takvim olan insan yetiştirir.
Rabbim bizleri, sevgisinde samimi, hedefinde kararlı, ahdinde vefalı ve ameli salih kulları ile haşr eylesin. Amin
Enver EFE
İstanbul, 28 Kasım 2019