28 Eylül 2023
13 Rebiü'l-Evvel 1445
halveti
MENÜ
SOHBETLER HAZRET-İ MUHAMMED'IN
(S.A.V) HAYATI
SEVGİLİ PEYGAMBERİM KUR'AN-I KERİM İLMİHAL İSLAM VE TOPLUM 40 HADİS HADİS-İ ŞERİFLER OSMANLICA SÖZLÜK RÜYA TABİRLERİ BEBEK İSİMLERİ POSTA KODLARI ABDÜLKADİR BİLGİLİ
(SEBATİ) DİVANI
NİYAZİ MISRİ DİVANI HİKMETLİ SÖZLER KUR'AN-I KERİM ÖĞRENİYORUM KUR'AN-I KERİM (SESLİ ve YAZILI) SESLİ ARŞİV İLAHİLER
İSLAM ve TASAVVUF
TASAVVUFUN TARİFLERİ TASAVVUFUN DOĞUŞU TASAVVUFUN ANADOLU'YA GİRİŞİ HALVETİLİĞİN TARİHİ HALVETİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ HALVETİLİĞİN TÜRK TOPLUMUNDAKİ YERİ HALVETİYYE SİLSİLESİ PİRLERİMİZİN HAYATLARI MEHMET ALİ İŞTİP (VAHDETİ) ABDÜLKADİR BİLGİLİ (SEBATİ) İBRAHİM GÜLMEZ(KANÂATÎ)
EHLİ - BEYT
EHL-İ BEYT KİMDİR? EHL-İ BEYTİ SEVMEK
RESÛLULLAH'I SEVMEKTİR
EHL-İ BEYT EMANETİ RESÛLULLAH'TIR EHL-İ BEYTİN HALİ NUH'UN GEMİSİ GİBİDİR EHL-İ BEYT OLMAK HEM NESEBİ HEMDE MEZHEBİDİR
ONİKİ İMAMLAR
HZ. İMAM ALİ K.A.V RA HZ. İMAM HASAN-I (MÜCTEBA) HZ. İMAM HÜSEYİN-İ (KERBELA) HZ. İMAM ZEYNEL ABİDİN HZ. İMAM MUHAMMED BAKIR HZ. İMAM CAFER-İ SADIK HZ. İMAM MUSA-İ KAZIM HZ. İMAM ALİYYUL RIZA HZ. İMAM MUHAMMED CEVAD (TAKİ) HZ. İMAM ALİ HADİ (NAKİ) HZ. İMAM HASAN’UL ASKERİ HZ. İMAM MUHAMMED MEHDİ






ZİKİR NEDİR, NE YAPAR?


Al-i İmran Suresiʼnin 191’inci ayetinde zikredilen: “ayaktayken, otururken, yanları üzerine yatarken Allâhʼı zikretme” hali bu hadis-i şerifin delilidir. Zaten insan, ekseriyetle bu üç halden biri üzeredir. Demek ki Rabbimiz, bizden daimi bir zikir halinde olmamızı istiyor.

Yani ilahi kudret ve azamet bizden, tecellilerinin tefekküründe, kendi acizlik ve hiçliğimizin idraki içinde, hayret ve hayranlıkla ürperen bir gönüle ulaşarak zikretmemizi istiyor. Ehli ihvan öyle kıvama gelmelidir ki; Rabbi anıldığı zaman kalbi titremelidir. Hakk’ın kelamlarını duyduğu zaman da tefekkürünü artırmalıdır. 

Ağızdan kalbe inmeyen zikir, hakiki bir zikir değildir, dostlar. Sadece kelamların tekrarından ibarettir. Ağızdan kalbe inmeyen, dolayısıyla da kalbin duyuş ve ürperişlerine vesile olmayan bir zikir, hakiki manada ve makbul seviyede bir zikir değildir. Zikirden maksat, kalbin zikredilenden haberdar olması ve Cenab-ı Hakʼla beraberliğini temin etmesidir.

Maneviyatı yükselen bir dervişin; nezaket, zarafet, kalb-i rikkat (incelik, naziklik), merhamet, şefkat, hizmet, gayret ve fedakarlığının da artması; daha bağışlayıcı, daha anlayışlı, daha tahammüllü olması; sabır ve rıza halinin kuvvetlenmesi icab eder. Manevi terakki ancak bu hasletlerle mümkündür.

Zikirden maksat; feyz ve ruhaniyet içerisinde, varlığını Rabbinde ifna ederek, daim bir birliktelik halinde yaşayabilmektir. Mutasavvuflar, “zikr-i daimide bulunarak, Rabbinden başka her şeyi gönlünden temizlemek, gönlü masivadan pak eylemek” olarak tarif buyurmuşlardır.

Zikri daim halinde olan bir ehli ihvanda neler değişebilir? Birkaçını arz etmem gerekirse;

  • Ömrünü salih ameller ve hayır-hasenatle müzeyyen kılar.

  • İbadetlerini huşu içerisinde ifa eder. Allah yolundaki hizmet ve gayretlerinde, salihlerin sohbet meclislerine rağbetini artırır.

  • Nihayet Rabbinin yeryüzündeki bir şahidi olarak, gök kubbede hoş bir sada ve ardında faziletlerle dolu nice hatıralar bırakarak ömrünü ihya eder ve öyle gider. 

Buna mukabil, zikirden uzaklığı sebebiyle gaflete düçar olan nadan ve hantal bir kalp ise, her an esfeli safilin bataklığına düşmeye hazır bir halde yaşamını idame ettirir. Zira gaflet, Cenab-ı Hak’tan uzaklaşmaya en müsait zemindir. 

Bu bakımdan gaflete dalmamak için, zikir manevi bir korunma vesilesi olarak, günahlara karşı en sağlam takva zırhıdır. Çünkü insan “Besmele” çekmiş halde, hçbir yaratılana zarar veremez. Çünkü; onun gönlü buna müsait değildir. 

Rabbi onun gönlünde zikir ve gönül feyziyle; Allah (cc.)’ın her an ve her yerde bizimle beraber olduğu gerçeğini, hayat düsturu haline getirerek, daima gözetim altında, murakebe altında olduğumuzun farkında olarak, diri bir kalple yaşayabilmemiz çok önemlidir. Cenab-ı Hakk’ın bize şah damarımızdan daha yakın olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız. (Kaf-16.) Kalbimizden geçenlerin dahi kendisine ayan ve aşikar olduğunu ve Oʼnun, bizi her an görüp işittiğinin bilinci ile, hiç silinmeyecek şekilde Rabbimizi gönlümüze mihman etmek bizlerin birinci önceliği olmalıdır. 

Bu hususu Allah (cc.) kuds-i hadisinde şöyle ifade buyurmuştur: “Ben, Beni zikredenle beraberim!” Bu hadis-i kutsiyi nacizane zevk ettiğimizde; zikreden, zikredilen ve zikir “Kul” mertebesinde birlenmiş olur. Kul bulunduğu nefs mertebesinde Hak’la beraberlik içerisindedir. (Fecr-28) Ancak Allah (cc.) kulun zikrullah vasfı sayesinde kulu ile beraber olur. 

Zikir; gaflet meydanından müşahede semasına yükselmektir. Ya da başka bir ifadeyle Mezkür’den yani Allah’tan başkasını unutmaktır. Zikrin zıddı ise gaflettir. 

Allah (cc.): “İçinden, yalvararak ve korkarak aşikare olmayan hafif bir sesle Rabbini zikret de gafillerden olma!” diye buyurmaktadır. (el-A’raf, 205). Samimiyetle, içten ve sadakatla kalbi olarak yapılan bu tür zikir; gönle yerleştiği zaman, hiçbir ticaret, alışveriş ve dünyevi meşguliyet bu zikrin karşısında barınamaz, değerli dostlar. 

Sonuç olarak; “Allah diyen bulunduğu sürece kıyamet kopmaz.” “Cennet bahçelerini gördüğünüz zaman onlardan istifade ediniz. Cennet bahçeleri, zikir meclisleridir.” diye buyuruyor Sultanlarımız. 

Cenab-ı Hak, iman-ı ihsan ufkunda yaşamayı cümlemize nasib eylesin. Kalplerimizi; zikrullah, marifetullah ve muhabbetullah nuruyla münevver kılsın. Katında makbul olan güzel bir kulluk hayatı yaşamaya cümlemizi muvaffak eylesin. 

Rabbim bizleri gaflete dalanlardan eylemeyip, Cenab-ı Hak ile hem dem olanlardan eylesin. 

Rabbim cümlemizden razı ve hoşnut olsun.

 



Mustafa AYALTI
İstanbul, 01 Ekim 2019




Derneğimiz
Mekke Canlı Yayın
Medine Canlı Yayın
Eserlerimiz
İlahiler
Sure ve Namaz
Namaz Kılmayı Öğreniyorum
Tecvid Dersleri
SON EKLENENLER
GÜNÜN AYETİ
De ki: "Sizi oluşturan O’dur. O size, işitme gücü, gözler ve gönüller verdi. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!"
(MÜLK-23)
ÖZLÜ SÖZLER
  • Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir.
  • Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun?
  • Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır.
  • Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. (Hz. Ali)
  • Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur.
  • Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir.
  • En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır.
  • Alem-i Berzah insanın kendisidir.
  • Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır.
  • Mutaşabih ayetler ledünidir.
NAMAZ VAKİTLERİ