Değerli dostlar! Bu söz, Hallac-ı Hüseyin Mansur tarafından sekr (manevi sarhoşluk) halinde iken söylenip tasavvuf lügatine giren bir kelamdır.
Ene-l Hak! Bu söz, ‘Ben Hakk’ım, hakikatım’ manasına gelen, Hakk’ın insanda tecelli ettiğinin ifadesidir. ”Hak insan ile varlık âleminde birleşir; ayrılık ancak görünüştedir.” diyen Hallac-ı Mansur’un şehadetine vesile olmuştur.
Bu söz, ilim irfan meclislerinde binlerce kez sohbet konusu olmuş, Hak aşıklarının dilinden ilahilerle, deyişlerle, şiirlerle, kitaplarla ve makalelerle anlatılmaya çalışılmış, imanı mutlak olanların gönül kapılarının aralanıp açılmasına vesile olmuştur.
Bu sözü araştırıp tefekkür edenler, kendi anasırlarında bu sözün şahidi olmuş, kimileri söyleyen kişinin eminliğine inanıp kabul etmiş, kimileri duymuş üstünde durmamış, kimileri de akıl ve mantığına sığdıramayıp inkâr etmişlerdir.
Tasavvufta maksat; vahdet-i vücut ilkesinde Hak ile Hak olabilme gerçeğidir. Bu gerçeğin hakikatine ulaşabilmek için dervişin varlık libasından tamamen sıyrılıp “hiç”lik mertebesine ulaşabilmesi gerekir. Bu mertebeye ulaşabilmek için de dervişin; kendisi de dâhil olmak üzere alemde gördüğü her ne varsa bunların bi tamamının Hak’tan ayrı olmadığını bilmesi, Hakk’ın varından var olduğunun şuuruna ermesi gerekir.
Ehlullahın, dervişana verdiği öğütlerden biri de “Bu âlem sana bir ayna olacak, sen de bu aynada Hakk’ı müşahede edeceksin.” Kişi aynaya baktığı zaman gördüğü kendisidir, kendi suretinin aynada yansımasıdır.
Dalları, yaprakları, meyveleri ile bir ağaç düşünün. Bir de ağaçtan zahir olan gölgeyi düşünün. Gölgede ağaçtan görünenlerin hepsi var gibi de görünse görünenler gerçekte zıldır, hayaldir. Gölgenin kendisine ait hiçbir varlığı yoktur. İnsan da böyledir. Gölge misali Hak varlığı karşısında kendine ait hiçbir şeyi yoktur.
Ene-l Hak şuuruna eren bir derviş de tıpkı ağaç ve gölge misalinde olduğu gibi kendisinin de Hak varlığı ile var olduğunun, Hakk’ın kendisindeki güç ve kuvvetle yaşamını sürdürdüğünün, doğum ve ölümün Hak’tan Hakk’a olduğunun arifi olur. (bkz. Bakara, 156)
Ene-l Hak, bütün sırları açığa vurmaktır. Halktan başka kim Ene-l Hak diyebilir ki?
Âlemin bütün zerreleri Mansur gibi “Ene-l Hak” demektedir. Sen ister fark ehli ol, ister gafil ol. Onlar daima bu tespihi çekip dururlar. Hepsi de bu hakikatle vardır. Bunu anlamak için de “Hiçbir şey yoktur ki O’nu tespih etmesin.” ayetini oku! İdrak et! (bkz. İsra, 44)
Halkın varlığı ve çokluğu görünüştedir. Yoksa görünenler gölge misali zaten hakikatte yoktur!
Hak’tan başka varlık yok! İster o Hak’tır de, ister ben Hakk’ım de! İkisi de birdir.
Enver EFE
İstanbul, 01 Eylül 2021