Rabbimin nurunun tecellisinde
Enel- Hak nidası zahirim dedi
İsmi Şerifini tüm bedenimde
İşittim şahidim. Zakirim dedi
Kalmadı hiç ağyar herşey aşina
Cihanda her zerre hizmeti Hak’ka
Hayır ve şer diye hiç yorum yapma
Her gördüğünde ben failim dedi
Perdeli gözlermiş bizi yanıltan
En büyük perde de kulun zannından
Hak’ka teslim olan kurtulur zandan
Doğdu gönlüm içre mevcudum dedi
Arayanlar seni hep böyle buldu
Bulan da, gören de hep Kendi oldu
Aşık maşuk’unda hiçliğe erdi
Seven gönüllerde Vedud’um dedi
Ekber-ül Tûrabi’m hayretim arttı
Her şey tamam oldu gafletim kalktı
Evvel, Ahir, Zahir, Batın’ım farklı
Sende pinhan olan sırrınım dedi
(Ekber-ül Tûrabi)
“Allah (cc); Evvel’dir, Ahir’dir, Zahir’dir, Batın’dır.” ayetinde Zahir ve Batın’lığını insanda hem sır, hem de zahir etmiştir. (bkz. Hadid, 3) Bu, insanlığını bulup kemale erenlerden zahir olur, henüz kemale eremeyenlerde ise batındır, gizlidir. Anlayıp arif olanlar için bu böyledir. İspata lüzum yoktur. Çünkü insan, hem “enes” (dost, vasi, vekil) ünsiyet sahibidir; hem de “nisyan” (dost olamayan, geldiği yeri unutan, beşer) Hak’ka asilik edendir.
Niyazi Mısri Hz.leri bir deyişlerinde: “Hak’tan ayan bir nesne yok / Gözsüzlere pinhan imiş.” diye buyurur.
Cenneti irfana dahil olanın kande baksa gördüğü didar olur,
Gözsüz olanlar ol yüzü görmez, O’nu gören hep ulul ebsar olur.
Niyazi Mısri Hz.lerinin kastettiği Cennet-ül irfan, irfan cennetleridir. Tevhitte Fena-fillah makamlarının her bir mertebesinde tecelli ile beraber, Cennet-ül ef’al, Cennet-ül sıfat, Cennet-ül Zat kapıları vardır ki kim o kapılardan içeri girerse gördüğü hep didar olur. Bu hal, bu mertebelerde olmayanlar için sırdır. Tevhit ehline sır olmaz. Cenab-ı Resulullah Efendimiz: “Rabbiniz aşikârdır. O’nu örtecek hiçbir sebep yoktur.” diye buyurur.
Sevgili dostlar! Özetleyecek olursak insan bir hazinedir. İnsanlığını bulduysa insan bu kâinatın sahibidir. Kendinde var olanı bildiyse insan o deryanın katresidir. O deryaya ulaşmış ise insan Hakk’a Vasidir. O gönlü masivalardan temizleyip oraya Rabbini yerleştirdiyse, ona halife olduysa insan gönlü bahri ummandır. “İnsan Hak’ta, Hak insanda! Arama sen uzakta!” diye buyurur Efendimiz.
Dil ancak bu kadar anlatabiliyor, kalem ancak bu kadar yazabiliyor. Son sözü yine Yunus Emre’ye verelim: “Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm.”
Hakikatte Allah, kendi ilminde Musavvir esması ile tasarladığı tüm varlıkları ol emri ile Halûk sıfatıyla halk etmiştir. Ne yarattı ise kendi varındandır. Ezelden ebede bu âlemde, her zerrede Allah’sız yer yoktur. Allah; Zatı, Sıfatı, esma ve ef’aliyle âlemleri afak ve enfüsü ile ihata etmiştir. Hakikat budur. Hakk’ın yarattığı gevher ile senin hiçbir farkın yoktur. Zira gevher de sen de Allah’tansın. Öncelik sonralık yoktur. Zahir (görünenler) bizi yanıltmasın.
Rabbim cümlemizin yar ve yareni olsun. Selam ve dua ile kalın.
Enver EFE
İstanbul, 01 Eylül 2021