Ey iman edenler! Allah ve Resulü sizi dirilmeye çağırdığı zaman çağrısına uyun. (bkz. Enfal, 24) Bu ayet iman etmiş Müslümanlara söyleniyor. O günkü sahabilere. (Bu bizim için de geçerlidir.) İman etmişler ama henüz kalpler dirilmemiş. Bu terim tasavvufta “İlmi Ledün” sözüdür ki “Ölmezden evvel ölünüz!” sonra Hak ile hayat bulursunuz.
Bu dirilme ancak tevhit ile olur. Mürşide tabi olup O’ndan tevhidi talim etmek ile olur. Ef’alini, sıfatını, vücudunu Hak’tan ayrı görmeyip tüm varlığını Hakk’a nispet etmek ile olur. İşte tevhit budur. Dirilme budur. Her şeyi Hakk’a nispet eden fena-fillah olur ki bunun karşılığı bekabillahtır. Allah ile dirilmek, Allah ile hayat bulmaktır. Çünkü hayat, Allah’ın sana ihsan ettiği sıfat-ı subutiyedendir.
Allah ile diri olan, ebedi diridir. Sen bu sırrı duydun mu! Duyduysan takip et, araştır. Seni muhakkak bir mürşide götürecektir. Aşkla tanıştıracaktır. Mürşit-mürit ilişkisinde dostluğu, aşkı bulacaksın. Ne bulacaksan bu aşkta bulacaksın. Aşk seni cemale taşır, dosta taşır, vuslata taşır. Sözü Yunus’tan dinleyelim:
Âşık Yunus seni ister lutfeyle cemalin göster
Cemalin gören âşıklar ebedi ölmez Allah’ım
Derviş mürşidine sorar: “Efendim! Size her türden insanlar geliyor, çeşitli sorular soruyorlar. Ama sizin cevabınız hep aynı oluyor. Bunun hikmeti nedir?” Efendi cevap verir: “Evet, bize her türden insan gelir ve hepside gördükleri rüyalardan rahatsız olduklarını söylerler. Bizim cevabımız da hepsine aynı olur. “Uyanın!” Çünkü onların ilacı budur.”
Hiçbir şeyden zevk almayan, hayatı kendisine zindan eden hep ikiliktedir. İkilikten kasıt; Allah’ı ayrı, kendini ayrı görmektir. Kendi varlığını ikinci bir varlık görmesindendir. Ah bir uyansak! Gördüğümüze biz de şaşacağız. İlmi hakikatte uyananlara “mukarrebun” derler.
Unutmayın! Mürşitten tevhit ilmini talim ederken bizlere fena meratiplerini telkin ederler. Bu meratipler, başkaldırma değil, baş eğme meratipleridir. Eyvallah sanatıdır. Başa, cana kıyma sanatıdır. Bu meratiplerde zorlama ile iş yapma; gönüllü ol, gönül ver. Gönül ver ki gönle giresin. Gönüllü olanların bahanesi olmaz.
Gönüllü olanların şehadetleri “Ni’mel Mevla ve ni’mel nasir” sözleridir ki artık onlar dost ile tanışıp bilişmişlerdir. (bkz. Enfal, 40) Onlar gerçek manada mukarrebun (yakin makamı) olmuşlardır.
Sevgili Peygamberimizin bu âlemden sır olurken ki son sözleri “REFİK-İ A’L” olmuştur. Manası; Ey güzel (yüce) dost demektir. Yani “ben yüce dosta, yüce sevgiliye gidiyorum” demektir.
Rabbim cümlemizin yar ve yareni olsun. Selam ve dua ile kalın.
Enver EFE
İstanbul, 30 Nisan 2020