Sözlükte aydınlık, ışık anlamına gelen Nur; Esma-yı Hüsna'dan bir tanesidir. Allah (cc)’ın zahir ismi ile tecellisine nur denildiği gibi Kur’an-ı Kerim’de ve Hadis-i Şeriflerde de buyurulduğu üzere “insanların önünü aydınlatıp doğru ve gerçek olanı görmelerini, Hak ile batılı, hayır ile şerri ayırt etmelerini sağlayan manevi ve ilahi ışık” manasını da ihtiva etmektedir. Bunun karşıtı ise zulmettir.
Nur-u Muhammediye’yi, hakikat-i asliyemiz yönünden tefekkür ettiğimizde; Cenab-ı Hakk’ın nazargah-ı ilahiyesi olan gönlü, masivadan temizleyen ilahi kaynağa nur denildiğini, o nuru gönül aleminde fark eden ve Rabbinin arzu ettiği doğrultuda istikamet üzere olan derviş, alemlerin Rabbinden ayrı olmadığının farkındalığı ile gönlünü masivadan temizleyerek, gönül kalesinde hakimiyeti sağlar ve gönlünü bir ayna haline getirerek, tevhid bayrağını gönül kalesine diker.
Zahirde böyle değil midir zaten değerli dostlar? Hoşumuza giden bir şey için "gözüm gönlüm nurlandı" deriz. "Yüzünden nur-u ilahi silinmiş" veya "yüzü nur gibi, nur yüzlü" gibi ifadeler ile tanımlarız insanları. Bir başka ifade ile de çok beğenilen işler için de "nurun ala nur" deriz. İşte nur böyle bir şey.
Muhammed-i Nur, Hz. Muhammed'in Nur’u manasındadır. Buna Hakikat-i Muhammediyye de denir. Allah (cc.)'ın kainat yaratılmadan önce ilk yarattığı şey Peygamber Efendimizin nurudur. Diğer bütün insanların, O'nun nurundan yaratılmış olduğu hadis-i şeriflerde beyan edilmektedir.
Allah (cc.) ilk yarattığı Peygamberimiz (sav.) Efendimizin nuru olup, Peygamberlik nuru anlamına gelen Nur-u Nübüvvet, Hz. Adem'den başlayarak, günümüze kadar gelmiş, Varis-i Nebi’ler vasıtası ile devam etmektedir, edecektir de. Ehli hakikat düşüncesinde, varlığın ilk tecelli makamı ‘’Nur-u Muhammediyye’’ veya ‘’Hakikat-i Muhammediye’dir.
Nur-u Muhammediyye'nin; ‘’İnsan-ı Kamil’’, ‘’Hakikat-i İnsaniye’’ ve ‘’Hakikat-i Ademiye’’ şeklinde süre geldiğini, gelmekte olduğunu nacizane belirtmek isterim. Bu şekilde, Peygamberimiz (sav.) Efendimizin Nübüvvet Nuru, diğer peygamberlerimizin nurunu kuşatmıştır. Efendim Hazretlerinin bir sohbetlerinde buyurdukları üzere; Nur her ne kadar bir ışık hüzmesi olsa da ''NUR''un' İlahi aşkın zuhur mekanı olduğunu bizlere buyurmuşlardır. Himmetleri daim olsun.
‘’Sevgi’’ kavramı ile bütün yaratılmışlara bu pencereden bakılmasının nedeni de ‘‘Nur-u Muhammedi’’ düşüncesidir. Nur-u Muhammedi düşüncesi ile yaratılmışlara sevgi merkezli bakmanın çok önemli olduğu vurgulanmıştır. Çünkü bu anlayışa göre; bütün yaratılmışların varoluş sebebi, sonuçta bir insan olan Hz. Peygamber (sav.) Efendimizdir.
Anlaşılan odur ki bu alem yaratılmazdan önce her şey yokluk karanlığında yani Amaiyet’te idi. Cenab-ı Hak; lütuf ve ihsanı ile bu karanlığa son verdi ve bütün varlıklara çekirdek olacak ilk mahlukunu yarattı. Bu varlık, Nur-u Muhammed-i idi. Peygamberimiz (sav.) Efendimiz, Bir Hadis-i Şeriflerinde: ''Allah (cc.)’ın ilk yarattığı şey benim nurumdur.” diye buyurmaktadır.
Mustafa AYALTI
İstanbul, 08 Ocak 2019