Birbirini tanıyan dostların ise selamlaşmayı musafaha ile tamamlamaları sünnettir.
Selamı yalnız karşılaştığımızda veya bir yere vardığımızda değil, oradan ayrılırken de vermeliyiz. Bu konuda Resulullah (sav.) Efendimiz buyurdular ki: “Biriniz bir meclise gelince selam versin, kalkmak isteyince de selam versin. İlk verdiği selam ayrılırken verdiğinden daha evla olmayıp, ikisi de aynı ölçüde önemlidir.’’
‘Kimlere selam verilmemelidir’ diye soracak olursanız; iade etmeye veya almaya müsait olmayanlara selam verilmemelidir. Yani yemek yiyene, abdest alana, Kur’an okuyana, ezan okuyana, kamet getirene, camide hutbe-vaaz-irad edene ve dinleyene, namaz kılanlara, ilim çalışması yapanlara o anda selam vermek uygun değildir. Onların da kendilerine verilen selamı almak mecburiyetleri yoktur.
Selamlaşmada kullanılan “merhaba” sözü, bir yere selam vererek girip oturduktan sonra orada bulunanların yeni gelen kimseye “hoş geldin, burada bizden birisisin, emniyettesin, rahat ol, serbest ol” anlamındaki dileklerini ifade etmek için kullanılmaktadır.
Allah (cc.) kendi evine girerken de selam vermeyi emreder. (Bkz. Nur-61). Bu ayet-i kerimeye göre; evine giren kimsenin evde kimse olmasa dahi kendi kendisine “es-selâmü aleyna ve alâ ibadillahi’s-salihin” şeklinde selam vermesi gerekir.
Müslümanların selamlaşmalarında; önce küçük büyüğe, zengin fakire, şehirli köylüye, arkadan gelen önde olana, vasıtada olan yaya yürüyene, ayakta olan oturana, az olanlar çok olanlara, efendi hizmetçisine, baba oğluna, ana kızına selam verir.
Selamı, rütbe ve nimeti çok olan önce verir. Nitekim Miraç gecesinde, önce Allah (cc.) “Es-Selamü aleyke eyyühe’n-nebiyyü ve rahmetullahi ve berekatüh” diye Peygamberimiz (sav.) Efendimize selam vermiştir. Aynı yaştaki ve derecedeki insanlardan hangisi daha önce selam verirse sevap ve ecir bakımından daha kazançlı olur.
Sonuç olarak sehabelerden biri anlatıyor: Resulullah Aleyhisselat ü vesselam Efendimize “İslâm’ın hangi ameli daha hayırlıdır?” diye sorduklarında, ‘‘Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selam vermendir.” diye cevap verdi. Bu hadis-i şeriften anladığımız ‘selamın önemine binayen, karşılaştığımız bir kimseden, selam beklemeden selam vermenin daha efdal olacağıdır.’
Rabbim, bizleri selamın hakikatine erenlerden eylesin.
Rabbim, cümlenizden razı ve hoşnut olsun.
Mustafa AYALTI
Akçay, 10 Haziran 2018