09 Kasım 2024
7 Cemaziye'l-Evvel 1446
halveti
MENÜ
SOHBETLER HAZRET-İ MUHAMMED'IN
(S.A.V) HAYATI
SEVGİLİ PEYGAMBERİM KUR'AN-I KERİM İLMİHAL İSLAM VE TOPLUM 40 HADİS HADİS-İ ŞERİFLER OSMANLICA SÖZLÜK RÜYA TABİRLERİ BEBEK İSİMLERİ ABDÜLKADİR BİLGİLİ
(SEBATİ) DİVANI
NİYAZİ MISRİ DİVANI HİKMETLİ SÖZLER KUR'AN-I KERİM ÖĞRENİYORUM KUR'AN-I KERİM (SESLİ ve YAZILI) SESLİ ARŞİV İLAHİLER KVKK ve GİZLİLİK POLİTİKASI
İSLAM ve TASAVVUF
TASAVVUFUN TARİFLERİ TASAVVUFUN DOĞUŞU TASAVVUFUN ANADOLU'YA GİRİŞİ HALVETİLİĞİN TARİHİ HALVETİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ HALVETİLİĞİN TÜRK TOPLUMUNDAKİ YERİ HALVETİYYE SİLSİLESİ PİRLERİMİZİN HAYATLARI MEHMET ALİ İŞTİP (VAHDETİ) ABDÜLKADİR BİLGİLİ (SEBATİ) İBRAHİM GÜLMEZ(KANÂATÎ)
EHLİ - BEYT
EHL-İ BEYT KİMDİR? EHL-İ BEYTİ SEVMEK
RESÛLULLAH'I SEVMEKTİR
EHL-İ BEYT EMANETİ RESÛLULLAH'TIR EHL-İ BEYTİN HALİ NUH'UN GEMİSİ GİBİDİR EHL-İ BEYT OLMAK HEM NESEBİ HEMDE MEZHEBİDİR
ONİKİ İMAMLAR
HZ. İMAM ALİ K.A.V RA HZ. İMAM HASAN-I (MÜCTEBA) HZ. İMAM HÜSEYİN-İ (KERBELA) HZ. İMAM ZEYNEL ABİDİN HZ. İMAM MUHAMMED BAKIR HZ. İMAM CAFER-İ SADIK HZ. İMAM MUSA-İ KAZIM HZ. İMAM ALİYYUL RIZA HZ. İMAM MUHAMMED CEVAD (TAKİ) HZ. İMAM ALİ HADİ (NAKİ) HZ. İMAM HASAN’UL ASKERİ HZ. İMAM MUHAMMED MEHDİ






DERVİŞ-İ SULTAN


“Derviş-i Sultan Dil” söylemi, Farsça bir kelime olup Peygamber Efendimize münhasır bir kibar-i kelamdır. Sultan, gönüllü fakir demektir. Peygamberimizin serveti olmadığı halde, fevkalade ihsanını, kalp zenginliğini, herkese olan cömertliğini ifade edebilmek adına, Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimize ‘’DERVİŞ-İ SULTAN ‘’ hitabı uygun mülahaza edilmiştir.

Derviş kelimesi Farsça lügatlarda; kapı eşiği, kapı eşiğinde duran, kapı, kapı dolaşıp dilenen, geçimini ve ihtiyacını bir kapıdan temin eden kişi manalarına gelir. Bu tabir, tasavvuf öğretisinde önemli bir yere sahiptir. 

Benlik şirkinden kurtulan, marifet ve Hakk'a açılan kurbiyyet kapısının eşiği anlamına da gelen, hak kapısının eşiğinde daim niyazda olan, nefsine arif olmakla her tecelliyi Hakk'la bilip Hakk'la idrak etmeye çalışan, Hakk yolunun hakkını vermek üzere azimle gayret gösteren, malını, mülkünü, varlığını, sevgilisi uğruna terk eden, bütün benliklerinden kurtulup Rabbi ile müşerref olan kimseler dervişlik mazbatasını Rabbinden almıştır, elhamdulillah. İşte derviş budur, ‘’DERVİŞ-İ SULTAN’’ budur. 

Derviş ve dervişlik hakkındaki ifadeleri, dikkatlerinize sunmamız gerekirse derviş; sadece Hakk'ın cemali ve rızası için nefsini terbiye etme gayretinde olan kişilerdir. 

Vazifeli sahabeler ile birlikte, Resululah Sav. Efendimizin sohbetinden hiç ayrılmayan kimseler de olurdu. Bu kişilerin, maddi ve manevi terbiyeleri itibariyle, peygamberimiz Sav. Efendimizin uhdesinde olan kişilerdi ve ashab-ı suffe olarak isimlendirilmişlerdi. Efendimizin mübarek ravzasında dergah adabına uygun bir halde, kendilerine ayrılan özel mahalde beklerlerdi, kalk demeden kalkmazlar, ikram edilmeden bir şey yemezlerdi. İşte dervişlik böyle bir şey… 

Derviş, Cenab-ı Hakk’ın kapısında herşeyini terk edip, yokluğunu sevinç kaynağı olarak görüp, rıza kapısında kendisine verilen sebat ve muhabbetle beklemeye başlar. Bu hali ile hiç bir şeyi kalmamış, el açıp dilenen dilenciye benzer. Her şeyini bırakmış, kapıdan kendisine ne verilirse kabul edecek vaziyette bekler. 

Allah yolunun fukarası olan dervişler, kendilerinde bir varlık görmediklerinden vaki olacak tecelliyatlar karşısında, neden, niçin gibi suallerden uzak dururlar. Dervişin diğer bir özelliğide, lütuf, ihsan, ve ikram ile kahır, musibet ve belayı ayrı görmeyip bunların Cenab-ı Hakk'tan gelen tecelliler olarak kabul ederler. 

Aşk, kendinden başka her şeyi yok ettiği için malını, mülkünü, varlığını ilahi aşk yolunda harcamış, rıza kapısında tamamıyla yok olarak benlikten sıyrılmıştır derviş. 

Hz. Ali (r.a.) Efendimiz: "Her ne ki seni Rabbinden, Rabbinin sevgisinden ve zikrinden alıkoyar, uzaklaştırır işte o senin dünyandır." diyerek tanımlar. Yine Hz. Mevlana: "Dünya nimetleri bir deniz, kalp ve ruh ise gemi gibidir.’’ diye buyurur. 

Sonuç olarak; buraya kadar anlatılan fiillerin tamamı zaten her müminde, her insanda olması gereken güzel ahlaktır. Her insan bu ahlaki güzellikleri, Rabbi için kendi hayatına, dolayısı nefsine tatbik eden kişidir. İmam Cafer-i Sadık buyuruyor ki: " Nefs-i için seyr-ü sülük edene dünyalığı verilir. Allah için seyr-ü sülük edene, Allah (c.c.) zatını ikram eder.’’ diye buyurmaktadır. 

Rabb’im cümlemizi ve cümle ümmeti müslümanı hakikatine ulaşanlardan eylesin.

Rabbim cümlemizi DERVİŞ’lik hırkasını giyenlerden eylesin.

Rabbim cümlenizden razı ve hoşnut olsun.



Mustafa AYALTI
İstanbul, 15 Ocak 2019




Derneğimiz
Mekke Canlı Yayın
Medine Canlı Yayın
Eserlerimiz
İlahiler
Sure ve Namaz
Namaz Kılmayı Öğreniyorum
Tecvid Dersleri
SON EKLENENLER
GÜNÜN AYETİ
Artık Beni zikrediniz ki Ben de sizi zikredeyim ve Bana şükrediniz, Bana nankörlükte bulunmayınız.
(BAKARA-152)
ÖZLÜ SÖZLER
  • Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir.
  • Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun?
  • Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır.
  • Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. (Hz. Ali)
  • Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur.
  • Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir.
  • En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır.
  • Alem-i Berzah insanın kendisidir.
  • Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır.
  • Mutaşabih ayetler ledünidir.
NAMAZ VAKİTLERİ