İşte bu sebeple izdırari ölümü, yani ruh bedenin yok olmasını, Cenâb-ı Hak İle insan arasındaki perdenin kalkması olarak da zevk etmemiz mümkündür.
Malumunuz olduğu üzere; fizik kanununa göre, hiçbir varlık yoktan var olmaz, var ise yok olmaz; ancak bir halden diğer hale geçer. Dolayısıyla ölünce beden kafesinden çıkan ruh, aslına rücu eder. Demek ki, Cemalullah’ı görme bahtiyarlığına erme ümidinin yegâne yolunun ölmek olduğunu zevk etmemiz mümkündür.
Dünyadaki gurbet hayatının sona ermesi, diğer bir ifade ile ruhun bedenden ayrılması anlamına gelen ölümden korkmamak çok önemlidir. Aksine ölüme iman edip, bir annenin askerden dönecek oğlunu özlemle beklemesi gibi, sevinç ve heyecanla sevgiliye kavuşma anı gibidir, ölüm.
Burada asıl mesele esasında, ölmeden önceki ölümdür değerli dostlar. Bu ölümün hakikatteki adı ise ‘‘muti kable ente muti’’dir. Müsaade ederseniz birazda hakikat ölümünden bahsedelim inşallah.
Bunun adına da İHTİYARİ ÖLÜM diyoruz. İhtiyari ölüm, Hakikate kavuşmak demektir, Hakikatle buluşmak demektir, Allah’ın sonsuz varlığında yok olmak demektir. ‘‘Muti kalbe ente muti’’ yani "Ölmeden önce ölünüz’’ sırrına ermek demektir. Kendi istek ve arzularıyla ölmeden evvel ihtiyari bir ölümle ölenler, aynı zamanda varlık şirkinden kurtulmuş kimselerdir.
Resûlullah Efendimiz buyurmuşlardır ki: “Yiyen, içen, gezen ölü görmek istiyorsanız Hazret-i Ebubekir'e baksın.” İşte bu yüzdendir ki hakikati asliyesine kavuşma gayretinde olan bir salik de kendine nispet ettiği ef'alini, sıfatını ve vücudunun olmadığını idrak etmesi, ihtiyari bir ölüm ile öldüğünü fehmetmesidir. Fena-i ef’al, fena-i sıfat ve fena-i vücud, kişiyi ihtiyari olarak bütün nisbiyetlerinden temizleyerek fenafillah olur. Böylece kişi, ölmeden evvel ölüp yıkanmış ve kefenlenmiş olur. İşte ihtiyari ölüm budur, değerli dostlar.
Tasavvufi pencereden bakıldığında ‘‘ölüm’’ hiçlik makamının en elzem köprüsüdür. Zira vuslata o köprüden geçmeden ulaşmak asla mümkün değildir.
Sonuç olarak; insan dünyada iken gurbettedir. Ölüm, onu asıl vatanına ve sevgilisine kavuşturur. Ehlullah, mezarın canın (ruhun) kurtuluş yeri olduğunu; ölmeyi ise batan güneşin yeniden doğmaya hazırlığı olarak tanımlamışlardır.
Rabbim, cümlemizi ölümün hakikatine ulaşanlardan eylesin.
Mustafa AYALTI
İstanbul, 15 Mayıs 2018