İnsanın özünde bir gerçek vardır. O da ne zaman ki kişi, yaptığı her şeyi Allah için yapar, baktığı her şey de Allah’ı görür işte o zaman kırmaktan ve kırılmaktan vazgeçer. Kırmamak ve kırılmamak için, kişinin kıracağı kalbin Allah’ın mekanı olduğunu idrak etmiş olması gerekir.
Kişi, kendisine yönelen hareketlerin karşısındakinden değil de Allah’tan geldiğini idrak ederse “Güzel sevgilim benim için bu kişiyi aracı kullandı ve beni uyardı” der ve aracıyı görmez. Her şeyin Hak’tan olduğunu tefekkür eder.
Sonuç olarak; mümkün olduğunca sabır ve tahammül göstererek insanların kusurlarını hoş görmeye çalışmalıyız. Böylesi insanların toplum içerisinde çoğalmasının sosyal barışa da çok önemli katkılar sağlayacağını düşünmekteyim.
Kişinin hoşgörü sahibi olabilmesi için hem kendinde olanın değerini hem de herkesteki tecellinin kıymetini bilmesi gerekir. Herkeste demek bile eksik kalır; zira yaratılan hiçbir zerre Allah’tan ayrı değildir.
Yazımızı Allah (cc.)'ın bir ayet-i kerimesi ile sonlandıralım inşallah;
Al-i İmran Suresi Ayet, 159’da ''Allah rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et. ( O’na dayanıp güven) Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.’’ diye buyurmaktadır.
Rabbim, bizleri nefsine uydurup da gönül kırıcı olanlardan eylemesin.
Rabbim, vaki olabilecek tüm olumsuzluklardan bizlere incinmemeyi ihsan eylesin.
Rabbim cümlenizden razı ve hoşnut olsun.
Mustafa AYALTI
Akçay, 20 Eylül 2017