Arapça bir kelime olan ‘‘zikir’’ unutmanın zıddı olan hatırlamayı ifade eden bir kelime olup korku veya sevginin çokluğu sebebiyle, gaflet meydanından müşahede alanına çıkıştır. Zikrin hakikatine vasıl olabilmek için, zikredilenden başkasını unutmak gerekir. Bu makalemizi de iki bölümde sunmamız uygun mütalaa edilmiştir.
Zikir, Allah’ın birliğini, sonsuz kudretini ve yüceliğini dile getirmek, O’nun nimetlerini tefekkür ve tezekkür etmektir. Zikir, gündelik hayatın ruhlarımızı ve kalplerimizi yorgun düşüren çekişmelerinden, meşgalelerinden uzaklaşıp Rabbimizin rızasını aramaktır. Özümüzdeki, sözümüzdeki, gözümüzdeki, hasılı bütün benliğimizdeki hakkı ve hakikati perdeleyen her türlü örtüyü kaldırmaktır. Her türlü gafletten kurtulmaktır. Zikir; hamd ile Allah’ı tesbih etmek ve O’na gönülden ibadet etmektir, bağlanmaktır.
Değerli dostlar, üzülerek belirtelim ki dünya meşgalesi, istikbal kaygısı kimi zaman kalplerimizi ve benliğimizi öylesine kuşatıyor ki bizleri yaratılış amacımızdan ve Rabbimizin rızasından uzaklaştırıyor. Zaman zaman dillerimiz zikrin tadını, kalplerimiz zikretmenin huzurunu, vicdanlarımız zikirle geçen zamanların bereketini unutuyor. Zikirden mahrum olarak, yaşantımız adeta kurak bir çöle dönüşüyor.
Zikri aşağıda arz edeceğim başlıklar altında ifade etmemiz mümkün olabilecektir.
"Ekimi's-salate li-zikr" (Beni zikretmek üzere namaz kıl (Taha/14)) bu ayet-i kerimeden anladığımıza göre; namaz bir zikirdir ve zikrin belirli bir zamanı ve sayısı yoktur.
Ancak arz edeceğim gerçekleri asla göz ardı edemeyiz. Zikrin, ibadetlerimizin her safhasında mevcut olduğunu ve bütün ibadetlerin ortak paydası olduğunu unutmayalım.
Zikir sözcüğü, Kur'an'da çeşitli manalarda 290 küsür yerde zikredilmektedir. "Beni zikrediniz ki ben de sizi zikredeyim." Bu tür mukabele olayı, sadece zikirde mevcuttur. Günlük hayatımızın hemen hemen her safhasında, ayakta iken, otururken, yatarken Allah’ı zikir etmek mümkündür. (Al-i İmran/ 191)
Zikrin icrası esnasında, diğer ibadetlerde olduğu gibi bir şeklilik veya belirli şartlar söz konusu değildir. Büyüklerimiz buyururlar ki; üç şeyde nefsimizin mutmain olduğunu görürüz. Bunlar namaz kılmak, zikir etmek ve Kur'an okumaktır. Eğer bunlardan lezzet alıyorsak, eyvallah. Şayet lezzet alamıyorsak, hakikat kapısı bize kapanmış demektir. Zikrin insanın hakikatine vasıl olmasındaki inceliği şöyle zevk etmemiz mümkündür: Kişi çok zikrettiğini sever, sevdiğini tanır, tanıdığına teslim olur, teslim olduğuna da dost olur, kul olur.
Mustafa AYALTI
İstanbul, 05 Mart 2017