Bahse konu olan makalemizi iki hal mertebede arz etmemiz mümkündür. Bunlardan birincisi, Ta’dil-i Erkan ile namaz kılmak, İkincisi Namazın Rükünleridir.
Yazımızı, siz değerli dostlarımıza iki bölüm halinde sunulmasının uygun olacağı değerlendirilmiştir.
TA’DİLİ ERKAN İLE NAMAZ KILMAK: (BİRİNCİ BÖLÜM)
Tadil-i Erkan; malumunuz olduğu üzere namaz ile ilgili bir terimdir. Namazın rükünlerini birbirine eşit ve denk bir şekilde icra etmeye Ta’dil, namazın içindeki farzlara Rükün, çoğuluna da Erkan denir. Ta’dil-i Erkan namazın farzlarından ya da vaciplerinden olduğu halde ne yazık ki genelde konu ile ilgili bilgi sahibi değiliz, bilgi sahibi olmadığımız için de namazlarımızı ‘‘kıl kurtul’’ mantığı ile anlamsız ve eksik icra etmiş oluyoruz.
Namazlarını böyle icra eden kimselere Allah (cc.) Maun Suresi 4. ve 5. ayetlerinde ‘‘Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar ve kıldıkları namazdan gafildirler’’ diye buyurmaktadır. Bu Ayetten yola çıkarak, Şeriat-ı ahkamın yani kıldığımız günlük vakit namazların, bizleri namazın bir üst derecesi olan ‘‘Hakikat Namazına’’ taşıyacak olduğuna inandığım için Ta’dil-i Erkan üzere nasıl namaz kılmamız gerekir, Efendim Hazretlerinin himmetleriyle naçizane arz etmeye gayret edeceğim İnşallah.
Ta’dili Erkan; rükünleri düzgün yapmak anlamındadır. Rükünlerin hakkını verebilmek için, hareketlerden sonra bir miktar durmak, diğer bir ifade ile kalkışların ve eğilişlerin birbirinden ayırmaktır. İki hareket arasında sükûnet bulmaktır, sükûnet sağlamaktır.
Namaz esnasında Tadil-i Erkan; kıyamda, rükuda, rükudan doğrulmalarda, secdede; iki secde arasındaki oturuşlarda söz konusu olur. Mesela rükudan kıyama doğrulurken vücut dimdik bir hale gelmeli ve sükûnet bulmalıdır. En az bir kere "Sübhânallahi'l azîm" (Yüce olan Allah'ı her türlü eksiklikten tenzih ederim) diyecek kadar ayakta durup sonra secdeye varılmalıdır. Her iki secde arasında bu şekilde bir tespih miktarı durulmalıdır. Bu maksatla ilgili olarak, Peygamberimiz Muhammed Mustafa Sav. Efendimiz bir Hadis-i Şeriflerinde: "Sizden biri, rükü ve secdelerde belini (tam olarak) doğrultmadıkça namazı yeterli olmaz." diye buyurmuştur.
Namazdan manevi feyiz ve zevk almak istiyorsak, namazımızı tadil-i erkan üzere icra etmemiz gerekir. Namazda acele etmenin, namazın adabına saygısızlık, edebine de aykırı olduğunu hatırımızdan çıkarmamalıyız.
Tadil-i Erkan; İmam-ı Azam ve İmam-ı Muhammed'e göre vaciptir. Bu iki ayrı görüşten birincisi; tadil-i erkan üzere kılınmayan bir namazın yeniden kılınmasının daha uygun olacağı, diğer görüş ise sehiv secdesi yapılması gerektiği yönündedir. İtilaf söz konusu olmaması için, tadil-i erkan üzere kılınmayan namazın yeniden kılınmasının daha uygun olacağı görüşü ağırlık kazanmaktadır.
Ebu Hüreyre (Ra.)'den rivayet edilen kıssalarla konumuza devam edelim: Bir adam mescide gelip rükû ve secdelerinde tadil-i erkana riayet etmeden bir namaz kıldı. Peygamberimiz Sav. Efendimizde onu gözetliyordu. Adam namazını bitirip geldi, selam verdi ve Resulullah (Sav.) Efendimiz: "Git tekrar kıl, çünkü sen namaz kılmadın." buyurdu. Adam gidip tekrar kıldı. Resulullah (Sav.) Efendimiz ta’dili erkana riayet edinceye kadar, onu üç defa geri çevirdi.
Resulullah (Sav.) Efendimiz, bu adama sonunda şöyle buyurmuştur: "Namaza kalktığın zaman, güzelce abdest al. Sonra kıbleye dön ve tekbir al. Sonra Kur'an'dan bildiklerinden kolayına gelen bir yeri oku. Sonra rükû et ve organların yatışıncaya kadar rükuda kal. Sonra başını kaldırarak iyice doğrul. Sonra secdeye git ve organların yatışıncaya kadar secde halinde kal. Sonra başını kaldır ve organların yatışıncaya kadar otur. Sonra tekrar secdeye git ve organların yatışıncaya kadar secde halinde kal. Sonra bütün namazlarında bu yaptıklarını aynen yap." diye buyurduğu ifade edilmiştir.
Bir gün Peygamberimiz (Sav.) Efendimizin yanında hırsızlıktan söz edildi, Efendimiz sordu: "Hırsızlığın hangi çeşidi daha çirkindir?" Sahabeler dedi ki: "Allah Resulü daha iyi bilir." Bunun üzerine İki Cihan Güneşi Sevgili Peygamberimiz Efendimiz şöyle buyurdu: "Hırsızların en kötüsü namazdan çalandır. Yani kıyamı, rükuyu, secdeyi, huşu ve kıraatini tam yapmayarak çalandır.’’ diye buyurmuşlardır.
"Bu hırsızın eli kesilir mi?" dediler. Efendimizin (Sav.) Efendimizde: "Bilakis kesilir." diye buyurdular ve orada hazır bulunanlar güldüler.
Peygamberimiz (Sav.) Efendimiz, namaz kılan fakat kıyam, rüku ve celsesinin ahkamını yerine getirmeyen birini gördüğünde şöyle buyurmuştu: "Eğer bu hal üzere ölürsen, kıyamet gününde sana Ümmet-i Muhammed demezler."
Mustafa AYALTI
İstanbul, 20 Ocak 2017