“Allah’a çok darılıyorsun; O senin Rabbin olduğu halde, O’nu töhmet altına almak istiyorsun.”
Abdülkadir Geylani Hz.
Gerçekten de bu, dünyevi kelimelerle ifade edilemeyecek kadar derin bir söz olup, hemen hemen hepimizin gönül alemini ifade eder. Rabbimiz’i töhmet altına almak, yaşam içerisinde karşılaştığımız her türlü zorluk ve meşakkatte, kendi eksik ve kusurlarımızı hiç düşünmeden, hemen ilahi takdiri suçlamaktır. Halbuki gerçeklerden haberdar olanlar, olaya farklı bakarak şöyle demiştir.
“Cennet-ü düzah, gamm-ü sürür, zulmet ile nur
Yaptıklarının gölgesi, hariçte mi sandın?
Halin ne ise müşteri sen oldun o hale
Noksanı meğer adl-i ilahide mi sandın?”
Kimi zaman sesli, kimi zaman da hiç farkında bile olmadan Rabbimizle hep çekişme halindeyizdir. Daimi bir huzur ve saadet ise ilahi takdire teslimiyet ve rıza haline ermekle mümkündür.
Fecr Suresi’nde, “Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. Seçkin kullarım arasına katıl ve cennetime gir!” diye buyurulmuştur. Dikkat edilirse önce kulun Rabbinden razı olma hali zikredilmiştir. Bize felaket gibi görünen pek çok şey için Hz. Mevlana, “Sana gelip çatana, bir musibet, bir felaket deme; belki de sana felaket gibi görünen bir mutluluk yıldızıdır” der.
Cenab-ı Allah’tan kula sadece hayır, huzur, şefkat, merhamet, sınırsız bir aff-ı mağfiret ulaşır. O nedenle Nisa Suresi 79. ayette, “Size gelen her türlü iyilik Allah’tan, başınıza gelen her türlü kötülük de kendi nefsinizdendir” diye ifade edilir. Onlarca ayette ise, “Allah kimseye zulmetmez, herkes kendi elinin ettiğini çeker” denilmiştir. Fakat bunca açık ayetlere rağmen yine de en ufak bir sıkıntı ve meşakkat hemen ilahi takdire yüklenir; dolayısıyla Cenab-ı Hakk’ı töhmet altında bırakırız.
Tasavvuf büyüklerimizden Feriüddin-i Attar Hazretleri, “Ya Rab, herkes senden korkar; ben kendimden korkarım. Çünkü ben hep senden iyilik, kendimden ise kötülük gördüm” diyerek bu durumu ifade etmiştir.
Ey Rabbimiz! Hak dostlarının gönüllerindeki ateş-i aşktan bizlere de bir kıvılcım lutfeyle! Manevi himmetleriyle perverde olduğumuz Hak dostlarının feyizli ikaz, irşad ve nasihatleriyle bir yol bulmamızı nasib eyle! Vesselâm...
A. KETENCİOGLU
İstanbul, 28 Ocak 2017