Allah (cc), insana beş şeyi bildirmemiştir. Bu beş şey gayba ait anlamında Kur’an-ı Kerim’ de Lokman suresi 34. ayetinde anlatılıyor. Bu beş şeye “ MUEĞAYYEBAT-I HAMSE” denir. Hz. Muhammed (sav) Efendimiz, -İbn Ömer’den rivayet edilen bir hadiste- “Gaybın anahtarı beştir” buyurarak Lokman suresinin 34. ayet-i kerimesini okumuşlardır. (Buhari, 4-282)
Allah’ın ilmine mahsus olan bu beş gayb hadis-i şerifte de şöyle belirtilir: “Gaybın anahtarları beş tanedir ki, onları Allah’tan başkası bilemez. Bir, yarın ne olacağı (kıyametin kopması). İki, ana rahminde neler bulunduğu. Üç, yarın hayır ve şer olarak ne kazanılacağını. Dört, nerede, ne zaman ve ne şekilde öleceğini. Beş, yağmurun ne zaman geleceği.
Bu beş şeyi Allah’tan başkası bilemez. Ancak bunlardan bir veya birkaçına ait bilgiyi Allah dilediğine verebilir. Bu verilen bilgi yine de Allah’ın bilgisi yanında sınırlıdır. Bu beş bilinmeyen gaybdan kul için en önemlisi, kimsenin ne zaman ve ne şekilde öleceğini bilmemesidir.
Ehlullah buyurur ki: “Dün geçti artık geri getiremezsin! Yarın meçhul yaşayıp yaşayamayacağımız belli değil. Öyleyse ne yapacaksan hemen şimdi yap an bu andır.” Ehlullah’ın bu sözleri bizim yaşam tabelamız olsun. Şöyle bir düşünüp, tefekkür edelim! Bugünün son günümüz olduğunu bilseydik bugünümüzü nasıl değerlendirirdik?
Geçmişimizde “keşke” dediğimiz ne varsa hepsini telafi etmeye çalışırız. Üzdüğümüz, küstürdüğümüz, hakkını gasp ettiğimiz kimler varsa hepsini telafi etmeye çalışırız. Hepsinden helâllik isteriz. Bu bizim son günümüz, bu bizim son namazımız deyip hulûsi bir kâlp ile Rabbimize gözyaşları ile nedamet tövbesiyle yalvarır, bağışlanmamız için dua ederiz. Kimler tarafından incitilmişsek, kimler tarafından haksızlığa uğramışsak, kimler tarafından hakkımız gasp edilmişse, bunların hepsine hakkımızı helâl edip bağışlanmaları için Rabbimize yalvarırız.
Senedim yoktur yarına kalmaya
Yüzüm yoktur huzuruna çıkmaya
Fırsat elde Hak’ka tövbe etmeye
Samimi ol hemen şimdi an bu an
Bugüne kadar elimizde imkân olup da yapmadığımız, yapamadığımız veya ertelediğimiz ne kadar iyilik, güzellik, hayır, hasenat varsa hepsini yapma gayretinde oluruz. Unutmayalım ki hayırlarımızı ertelersek o hayırlar şerre dönüşür; şer düşüncelerimizi ertelersek onlar da hayra dönüşür. Boynuzlu koyunun, boynuzsuz koyundan hak talep ettiği bir günde, yüzümüzün ak olmasını istiyorsak henüz vakit varken, fırsat elde iken, bir daha dönüşü ve tekrarı olmayan bu hayatı en güzel şekilde değerlendirelim.
Yapacaksan erteleme hayrını
Bırakma yarına günün kârını
Nefsini dinleme çoğu azını
Sen cömert ol, hemen şimdi an bu an.
(Ekber-ül Tûrabi)
Allah, kulları için tövbe kapısını daima açık tutar. Nadim olup, tövbe edenleri çok sever. ‘Benim günahım çok, beni Allah bile af etmez’ düşüncesi çok yanlış ve sapkın bir düşüncedir. Allah’ın rahmetinden hiçbir zaman ümit kesilmez. (Zümer - 53)
Değerli dostlar! Gün bu gündür, an bu andır, dem bu demdir. Henüz fırsat elimizde iken dünyaya ve insanlara sevgi ile bakıp hem kendimizle hem de bütün kâinatla barışık yaşamaya çalışalım. İnsanlara sevgi ile muamele eden kişinin, hem etrafı hem de dünyası (gönül) sevgi ile dolar. Unutmayalım ki sevgi hali Resulullah’ın halidir.
Enver Efe
İstanbul, 28.11.2015