13 Haziran 2025
17 Zi'l-Hicce 1446
halveti
MENÜ
SOHBETLER HAZRET-İ MUHAMMED'IN
(S.A.V) HAYATI
SEVGİLİ PEYGAMBERİM KUR'AN-I KERİM İLMİHAL İSLAM VE TOPLUM 40 HADİS HADİS-İ ŞERİFLER OSMANLICA SÖZLÜK RÜYA TABİRLERİ BEBEK İSİMLERİ ABDÜLKADİR BİLGİLİ
(SEBATİ) DİVANI
NİYAZİ MISRİ DİVANI HİKMETLİ SÖZLER KUR'AN-I KERİM ÖĞRENİYORUM KUR'AN-I KERİM (SESLİ ve YAZILI) SESLİ ARŞİV İLAHİLER KVKK ve GİZLİLİK POLİTİKASI
İSLAM ve TASAVVUF
TASAVVUFUN TARİFLERİ TASAVVUFUN DOĞUŞU TASAVVUFUN ANADOLU'YA GİRİŞİ HALVETİLİĞİN TARİHİ HALVETİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ HALVETİLİĞİN TÜRK TOPLUMUNDAKİ YERİ HALVETİYYE SİLSİLESİ PİRLERİMİZİN HAYATLARI MEHMET ALİ İŞTİP (VAHDETİ) ABDÜLKADİR BİLGİLİ (SEBATİ) İBRAHİM GÜLMEZ(KANÂATÎ)
EHLİ - BEYT
EHL-İ BEYT KİMDİR? EHL-İ BEYTİ SEVMEK
RESÛLULLAH'I SEVMEKTİR
EHL-İ BEYT EMANETİ RESÛLULLAH'TIR EHL-İ BEYTİN HALİ NUH'UN GEMİSİ GİBİDİR EHL-İ BEYT OLMAK HEM NESEBİ HEMDE MEZHEBİDİR
ONİKİ İMAMLAR
HZ. İMAM ALİ K.A.V RA HZ. İMAM HASAN-I (MÜCTEBA) HZ. İMAM HÜSEYİN-İ (KERBELA) HZ. İMAM ZEYNEL ABİDİN HZ. İMAM MUHAMMED BAKIR HZ. İMAM CAFER-İ SADIK HZ. İMAM MUSA-İ KAZIM HZ. İMAM ALİYYUL RIZA HZ. İMAM MUHAMMED CEVAD (TAKİ) HZ. İMAM ALİ HADİ (NAKİ) HZ. İMAM HASAN’UL ASKERİ HZ. İMAM MUHAMMED MEHDİ






S harfiyle başlayan bebek isimleri


KIZ BEBEK İSİMLERİ ERKEK BEBEK İSİMLERİ

A B C D E F G H I J K L M N O P R S T U V Y Z

İsimKökeniCinsiyetAnlamı
Saadet :ArapçaKızMutluluk, bahtiyarlık.
Saadettin :ArapçaErkek1. Dinin mutluluğu.
2. Dini uğurlu, kutlu kılan.
Saba :ArapçaKız1. Gün doğusundan esen hafif rüzgâr.
2. Musikide bir makam.
Sabah :ArapçaErkekGündüzün ilk saatleri, günün başlangıcı.
Sabahat :ArapçaKızGüzellik, yüz güzelliği.
Sabahattin :ArapçaErkekDinin güzelliği.
Sabahnur :ArapçaKızSabah ışığı, sabah aydınlığı.
Sabar :TürkçeErkek1. Döven, vuran.
2. Bir Türk boyu.
Sabbar :ArapçaErkekÇok sabırlı.
Sabıka :ArapçaKızParlak, ışıklı.
Sabır :ArapçaKızKatlanma, dayanma,ses çıkarmadan bekleme, tahammül etme.
Sabih :ArapçaErkekGüzel, şirin.
Sabiha :ArapçaKızGüzel, şirin, hoş.
Sabir :ArapçaErkekDayanan, sabreden.
Sabit :ArapçaErkek1. Değişmeyen, kımıldamayan.
2. Kanıtlanmış, anlaşılmış.
Sabiye :ArapçaKızKüçük kız, kız çocuğu.
Sabri :ArapçaErkekSabırlı, sabreden.
Sabrinnisa :ArapçaKızKadınların sabırlısı.
Sabriye :ArapçaKızSabırlı, dayanıklı.
Sabur :ArapçaErkek1. Çok sabırlı.
2. Tanrı adlarındandır.
Sabutay :Moğ.Erkekbk. Subutay
Sacide :ArapçaKızSecde eden, alnını yere koyan.
Saçı :TürkçeKız1. Düğün armağanı.
2. Gelinin başına saçılan şeker, arpa, para gibi şeyler.
Sada :ArapçaKızbk. Seda
Sadak :TürkçeErkek1. Ok koymaya yarayan meşin torba.
2. Sabah yeli.
Sadakat :ArapçaErkekDostluk, içten bağlılık, doğruluk, vefalılık.
Sadberk :FarsçaKız1. Yüz yapraklı, katmerli.
2. Katmerli bir gül türü.
Sadedil :FarsçaKızTemiz yürekli.
Sadegül :FarsçaKızBir gül kadar sade, temiz ve güzel olan.
Sadettin :ArapçaErkekbk. Saadettin
Sadhezar :FarsçaKız1. Yüz bin.
2. Çok fazla.
Sadık :ArapçaErkekİçten bağlı, doğru, gerçek dost.
Sadi :ArapçaErkekMutlul, uğurlu.
Sadice :ArapçaKızKarışık olmayan, düz, yalın, saf.
Sadir :ArapçaErkekSadır olan, ortaya çıkan.
Sadiye :ArapçaKızMutlu, uğurlu.
Sadrettin :ArapçaErkekDinin başı, önderi.
Sadri :ArapçaErkekGöğüsle ilgili, göğse ait.
Sadriye :ArapçaKız1. Göğüsle ilgili, göğse ait.
2. Çocuğun anasıyla olan bağı.
Sadullah :ArapçaErkekTanrının kutlu, talihli kıldığı kimse.
Sadun :ArapçaErkekMübarek, kutlu, uğurlu.
Safa :ArapçaErkekbk. Sefa
Safder :Arapça +FarsçaErkekSaf yaran kimse.
Safer :Arapça +TürkçeErkekTemiz yürekli, dürüst kimse.
Saffet :ArapçaKızSaflık, temizlik, arılık.
Safıgül :Arapça +FarsçaKızGül gibi, katıksız, saf, duru, temiz.
Safi :ArapçaErkekKatıksız, saf, arı.
Safinaz :Arapça +FarsçaKızÇok nazlı, çok naz eden.
Safinur :ArapçaKızÇok nurlu, çok aydınlık, temiz kimse.
Safir :Fr.KızMavi renkli, değerli bir korindon türü, gök yakut.
Safire :ArapçaKız1. İnce, güzel ses.
2. Islık.
Safiye :ArapçaKızKatkısız, duru, arı.
Safiyet :ArapçaKızSaflık, temizlik, masumluk.
Safiyüddin :ArapçaErkekDini temiz, dini pak olan kimse.
Safter :Arapça +FarsçaErkekbk. Safder
Sağan :TürkçeErkekHızlı uçan, uzun dar kanatlı küçük kuş.
Sağanak :TürkçeErkekŞiddetli ve kısa süreli yağmur.
Sağanalp :TürkçeErkekHerkese yararlı olan yiğit.
Sağbilge :TürkçeErkekHekim, doktor.
Sağbudun :TürkçeErkekİyi, temiz, sıcakkanlı halk.
Sağcan :Türkçe +FarsçaErkekSağlıklı kimse.
Sağdıç :TürkçeErkek1. Düğünde gelin veya güveye kılavuzluk eden kimse.
2. Dost, arkadaş.
Sağın :TürkçeErkek1. Serap.
2. Yanlışı, eksiği olmayan.
Sağınç :TürkçeErkekEmel, istek, amaç, düşünce.
Sağıt :TürkçeErkekSilah.
Sağlam :TürkçeErkek1. Sağlıklı.
2. Güvenilirlik.
3. Gerçek, inanılır.
Sağlamer :TürkçeErkek1. Sağlıklı kimse.
2. Güvenilir kimse.
Sağlar :TürkçeErkekSağ ve sağlıklı olanlar.
Sağlık :TürkçeErkek1. Hasta olmama durumu, esenlik.
2. Güvenilir, inanılır olma durumu.
Sağman :TürkçeErkek1. Sağlıklı kimse.
2. Eksiksiz, kusursuz, güvenilir kimse.
Sağun :TürkçeErkekSaygın, kutsal.
Sahabi :ArapçaErkekHz. Muhammed'i görmüş, birlikte bulunmuş kimse.
Sahavet :ArapçaKızCömertlik, el açıklığı.
Sahba :ArapçaKız1. Al, kızıl.
2. Şarap, özellikle kırmızı şarap.
Sahibe :ArapçaKız1. İye, sahip.
2. Koruyan, gözeten.
3. Bir iş yapmış olan.
4. Herhangi bir niteliği olan.
Sahil :ArapçaKızDeniz, nehir, göl kıyısı.
Sahip :ArapçaErkek1. İye, sahip.
2. Koruyan gözeten.
3. Bir iş yapmış olan.
4. Herhangi bir niteliği olan.
Sahir :ArapçaErkek1. Geceleri uyumayan, uykusuz.
2. Büyücü
Sahire :ArapçaKız1. Geceleri uyumayan, uykusuz.
2. Büyücü, büyüleyici güzel.
Sahra :ArapçaKızKır, ova, çöl.
Sahure :ArapçaKızSahur vakti doğan kız çocuklarına verilen bir ad.
Saibe :ArapçaKız1. Yanlışlık yapmayan, yanlışsız, doğru.
2. Amaca, hedefe uygun.
3. Amaca ulaşan.
Saide :ArapçaKız1. Mutlu, uğurlu.
2. İbadet etmiş, Allah’a karşı görevlerini yapmış kimse.
Saika :ArapçaKız1. Sevk eden, götüren.
2. Neden, sebep.
3. Yıldırım.
Saim :ArapçaErkekOruç tutan, oruçlu.
Saime :ArapçaKızOruç tutan, oruçlu kadın.
Sair :ArapçaErkekSeyreden, hareket eden, yürüyen.
Sait :ArapçaErkek1. Kutlu, uğurlu.
2. İbadet etmiş, Tanrıya karşı görevini yapmış kimse.
Sak :TürkçeErkekBilgili, akıllı, zeki, uyanık.
Saka :ArapçaErkek1. Evlere çeşmeden su taşıyan kimse.
2. Serçegillerden, başında ve boynunda kırmızı, sarı tüyler bulunan, güzel öttüğü için kafeste beslenen küçük bir kuş.
Sakın :TürkçeErkek“İhtiyatlı, temkinli ol, kendini koru“ anlamında kullanılan bir ad.
Sakıp :ArapçaErkek1. Parlak, ışıklı.
2. Delen, delik açan.
Saki :ArapçaErkek1. Su veren, su dağıtan.
2. Kadehle içki sunan.
Sakibe :ArapçaKız1. Döken, dökücü.
2. Dökülen.
Sakin :ArapçaErkek1. Durgun, dingin.
2. Sessiz, kendi hâlinde.
Sakman :TürkçeErkek1. Uyanık, akıllı kimse.
2. Sessiz, sakin kimse.
Sal :TürkçeErkek1. Bir tür ilkel ırmak veya deniz taşıtı.
2. Boy.
3. Yel, rüzgâr.
4. Büyük sarp kaya.
5. Kıyı, kenar.
Sala :TürkçeErkekSırayla ekimde, köyce ekime ayrılan yer.
Salâh :ArapçaErkek1. Düzelme, iyileşme, iyilik.
2. Barış.
3. Dine olan bağlılık.
Salâhattin :ArapçaErkekbk. Selâhattin
Salâhi :ArapçaErkekİyilikle, barışla ilgili.
Salan :TürkçeErkek1. Otlak, mera.
2. Dinlendirilen tarla, toprak.
Salâr :FarsçaErkekBaşkumandan, başbuğ, önder.
Salcan :Arapça +FarsçaErkekbk. Selcan
Saldam :TürkçeErkekCiddilik, ağırbaşlılık.
Salgur :TürkçeErkekSaldıran, saldırgan.
Salık :TürkçeErkek1. Haber, bilgi.
2. Tavsiye.
Salıkbey :TürkçeErkekTavsiye edilen bey.
Salıkbike :TürkçeKızTavsiye edilen, beğenilen kadın.
Salınbike :TürkçeKızSalınan, nazlanan kadın.
Salih :ArapçaErkek1. Elverişli, iyi, uygun, yakışır.
2. Yetkisi, hakkı olan.
3. Dinin buyruklarına uygun harekette bulunan.
Saliha :ArapçaKız1. Elverişli, iyi, uygun, yakışır.
2. Yetkisi ve hakkı olan.
3. Dinin buyruklarına uygun harekette bulunan.
Salim :ArapçaErkek1. Sağ, salim, sağlıklı.
2. Eksiksiz, kusursuz.
3. Korkusuz, emin.
Salime :ArapçaKız1. Sağ, sağlam.
2. Eksiksiz, kusursuz.
3. Korkusuz, emin.
Salis :ArapçaErkekÜçüncü.
Salkım :TürkçeKız1. Üzüm gibi birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş.
2. Üzerinde kısa saplı dallar bulunan çiçek topluluğu.
3. Akasya.
Salkın :TürkçeErkek1. Güneşsiz, serin.
2. Soğuk rüzgâr.
Salman :TürkçeErkekBaşıboş, serbest, özgür.
Saltan :TürkçeKız1. Tek, yalnız.
2. Temiz, saf.
3. Yalnız başına giden.
Saltanat :ArapçaKızSultanlık, hükümdarlık.
Saltı :TürkçeErkekGezgin, yolculuk eden.
Saltık :TürkçeErkek1. Kendi başına var olan, bağımsız, koşulsuz, mutlak.
2. Salıverilmiş, bırakılmış, azat edilmiş, özgür.
Saltuk :TürkçeErkekbk. Saltık
Saltukalp :TürkçeErkekÖzgür yiğit.
Salur :TürkçeErkek1. Kılıç.
2. Oğuzların Üçok boyuna bağlı bir Türk kabilesi.
Salurbay :TürkçeErkekEli kılıç tutan bey.
Samahat :ArapçaKızbk. Semahat
Sâmân :FarsçaErkek1. Zenginlik.
2. Rahat, dinçlik.
3. Düzen.
Samanur :ArapçaKızGökyüzünün aydınlığı, ışığı.
Samet :ArapçaErkek1. Çok yüksek, ulu.
2. Kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayan anlamında Tanrı adı.
Sami :ArapçaErkekYüksek, yüce.
Samih :ArapçaErkekCömert, eli açık.
Samim :ArapçaErkekÖz, asıl, iç, gönül.
Samimi :ArapçaErkekİçten, candan, gönülden.
Samin :ArapçaErkekSekizinci.
Samir :ArapçaErkekMeyve veren, meyveli.
Samire :ArapçaKızMeyveli, meyve veren.
Samur :ArapçaKızDeğerli kürkü olan bir sansar türü.
Samuray :Arapça +TürkçeErkekSamur ve ay.
Samurtay :Arapça +TürkçeErkekSamur ve tay.
San :TürkçeErkek1. Dilek, istek, arzu.
2. Şöhret, ün.
3. Nişan, alamet, iz.
Sanaç :TürkçeErkekDağarcık.
Sanak :TürkçeErkek1. Kısa zaman, az süre.
2. Fikirsiz, düşüncesiz.
Sanal :TürkçeKız“Adın duyulsun, ün kazan“ anlamında kullanılan bir ad.
Sanalp :TürkçeErkekÜnlü, meşhur yiğit.
Sanat :ArapçaErkek1. Bir duygunun, tasarının, güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık.
2. Ustalık, hüner, beceri.
3. Yetenek.
Sanavber :ArapçaKızbk. Sanevber
Sanay :TürkçeErkekAy gibi güzel, ayı anımsatacak kadar güzel.
Sanbay :TürkçeErkekÜnlü, tanınmış, ün yapmış kimse.
Sanberk :TürkçeErkekGücüyle, kuvvetiyle tanınan kimse.
Sancak :TürkçeErkekAlay bayrağı.
Sancaktar :Türkçe +FarsçaErkekSancak taşıyan veya muhafaza eden kimse.
Sancar :TürkçeErkek1. Kısa kama.
2. Saplayan, batıran, yenen.
Sancarhan :TürkçeErkekYenen, üstün gelen hükümdar.
Sançar :TürkçeErkekbk. Sancar
Sanduç :TürkçeErkekBülbül.
Sanem :ArapçaKız1. Put
2. Güzel kadın.
Sanemnur :ArapçaKızPut gibi güzel ve parlak kadın.
Saner :TürkçeErkekÜnlü, tanınmış kimse.
Sanevber :ArapçaKız1. Çam fıstığı ağacı veya kozalağı.
2. Sevgilinin boyu posu.
Sani :ArapçaErkek1. Yapan, işleyen, meydana getiren.
2. Yaradan.
3. İkinci.
4. Tanrı adlarındandır.
Sania :ArapçaKız1. Yapan, işleyen, meydana getiren.
2. Sanat eseri yaratan.
Sanih :ArapçaErkekZihin ve düşüncede oluşup çıkan, fikre doğan.
Saniha :ArapçaKızÇok düşünmeden doğan iyi ve güzel düşünce veya bu düşünceleri doğuran zekâ.
Saniye :ArapçaKız1. İkinci.
2. Dakikanın altmışta biri.
Sannur :Türkçe +ArapçaKızNurlu, ışıklı, güzel olmasıyla tanınan.
Sanşın :TürkçeErkekErkek, yiğit.
Sanver :TürkçeErkek“Ünlendir, meşhur et, tanıt“ anlamında kullanılan bir ad.
Sar :ArapçaErkekSevindiren, sevinç veren.
Sara :FarsçaKızHalis, katkısız, temiz.
Saraç :ArapçaErkekKoşum ve eyer takımları yapan, satan, işleyen veya süsleyen kimse.
Saral :TürkçeErkek“Çevresini kuşat“ anlamında kullanılan bir söz.
Saran :TürkçeErkek1. Kuşatan, çeviren.
2. Hasis, cimri.
Sarbek :TürkçeErkekSarışın bey.
Sare :ArapçaKız1. Sıçrayan, atlayan.
2. İhtiyaç.
3. Susuzluk.
4. Hz. İbrahim'in eşinin adı.
Sargan :TürkçeErkek1. Çorak yerlerde biten bir ot.
2. Bir tür balık.
Sargın :TürkçeErkek1. Candan, içten, yürekten.
2. Çekici, cazibeli.
3. Kapalı, puslu hava.
4. İstekli, hevesli.
Sargınal :TürkçeErkek“Yürekten, candan al“ anlamında kullanılan bir ad.
Sargut :TürkçeErkekİhsan, bağış, ödül.
Sarıalp :TürkçeErkekSarışın yiğit.
Sarıbay :TürkçeErkekSarışın kimse.
Sarıca :TürkçeErkek1. Sarıyı andıran, sarıya yakın.
2. Yaban arısı.
Sarıçam :TürkçeErkekBir çam çeşidi.
Sarıçiçek :TürkçeKızSarı renkli çiçek.
Sarıgül :Türkçe +FarsçaKızSarı renkli gül.
Sarıgüzel :TürkçeKızSarışın güzel.
Sarıhan :TürkçeErkekSarışın hükümdar.
Sarıkaya :TürkçeErkekGüçlü, kuvvetli sarışın kimse.
Sarıkız :TürkçeKızSarışın kız.
Sarim :ArapçaErkekKeskin, kesici.
Sarkan :TürkçeErkekKovan.
Sarmaşık :TürkçeKızKoyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan tırmanıcı bir bitki.
Sarp :TürkçeErkek1. Çetin, sert, şiddetli.
2. Dik, çıkılması ve geçilmesi güç.
Sarper :TürkçeErkekSert, güçlü erkek.
Sarphan :TürkçeErkekGüçlü, kuvvetli hükümdar.
Sarpkan :TürkçeErkekSert, güçlü soydan gelen.
Sarpkın :TürkçeErkekGüçlü, kuvvetli kimse.
Sart :TürkçeErkekTicaretle uğraşan, tüccar.
Sartık :TürkçeErkekAzat olunmuş, salıverilmiş, özgür.
Saru :TürkçeErkekSarışın.
Saruca :TürkçeErkekbk. Sarıca
Saruhan :TürkçeErkekbk. Sarıhan
Sarvan :FarsçaErkekDeve süren, deveci.
Satı :TürkçeErkekUzun ömürlü olması için doğumundan önce ermişlere adanan çocuk.
Sâtı :ArapçaErkekYükselip ortaya çıkan, yükselen.
Satıa :ArapçaKızYükselen, yükselip ortaya çıkan.
Satıbey :TürkçeErkekKendisini adamış bey.
Satıgül :Türkçe +FarsçaKızKendisini adamış güzel.
Satıhanım :TürkçeKızKendisini adamış hanım.
Satu :TürkçeKızbk. Satı
Satuk :TürkçeErkekbk. Satılmış
Satvet :ArapçaErkekEzici kuvvet, zorluluk.
Sav :TürkçeErkek1. Söz, haber, dedikodu.
2. İleri sürülerek savunulan düşünce.
3. Sağlam.
4. Şöhret, ün.
Sava :TürkçeErkek1. Haber.
2. Müjde.
Savacı :TürkçeErkek1. Haberci.
2. Müjde getiren.
3. Peygamber.
Savak :TürkçeErkek1. Geçimsiz, aksi, ters kimse.
2. Aptal, şaşkın.
3. Silah kabı.
4. Arklardaki küçük bentler.
Savaş :TürkçeErkek1. Silahlı çatışma.
2. Uğraşma, kavga, mücadele.
Savaşan :TürkçeErkekSavaşçı kimse.
Savaşkan :TürkçeErkekİyi savaşan kimse.
Savat :TürkçeErkekGümüş üstüne yapılan çizgiler, süsler.
Saver :TürkçeErkekSağlam, zinde, güçlü erkek.
Savgat :TürkçeErkekHediye, armağan, bahşiş, ihsan.
Savlet :ArapçaErkekŞiddetli saldırı, hücum.
Savni :ArapçaErkekKoruma, gözetme ile ilgili.
Savran :TürkçeErkek1. Deveci, devecibaşı.
2. Altın benzeri.
3. Merdiven.
Savtekin :TürkçeErkekÜnlü hükümdar.
Savtunç :TürkçeErkekSözünde duran kimse.
Savtur :TürkçeErkek“Sağlıklı kal, hoşça kal“ anlamında kullanılan bir ad.
Savun :TürkçeErkek1. “Karşı koy, kendini koru, müdafaa et“ anlamında kullanılan bir ad.
2. Şölen, ziyafet.
Say :TürkçeErkek1. Düz, tabaka biçiminde, ince yassı taş.
2. İri, büyük kaya.
3. Arkadaş
4. Su kaynağı.
5. Elçi.
Saya :TürkçeErkek1. Kundura yüzü.
2. Ağıl, ahır.
3. Anadolu’da çeşitli giysilerin ortak adı.
Sayan :TürkçeErkekSayar, saygılı, hürmet eden.
Sayar :TürkçeKızSaygılı, hürmet eden.
Saybay :TürkçeErkekSayılan, hürmet edilen bey.
Saydam :TürkçeErkek1. İçinden ışığın geçmesine ve arkasındaki şeylerin görülmesine engel olmayan nesne.
2. Parlak, ışıklı.
Saygı :TürkçeKızDeğeri, üstünlüğü, yaşlılığı dolayısıyla bir kimseye karşı dikkatli özenli, ölçülü davranmaya neden olan sevgi duygusu.
Saygılı :TürkçeErkekSaygı duyan, saygı gösteren.
Saygın :TürkçeErkekSaygı gören, sayılan, hatırlı.
Saygun :TürkçeKızbk. Saygın
Saygül :Türkçe +FarsçaKızHatırı sayılan, değer verilen güzel.
Sayhan :TürkçeErkekSayılan, değer verilen hükümdar.
Sayıl :TürkçeKız“Saygı gör, sözün dinlensin değerin artsın anlamında kullanılan bir ad.
Sayılbay :TürkçeErkekDeğerli, saygın kimse.
Sayılgan :TürkçeErkekSayılan, saygı duyulan kimse.
Sayım :TürkçeErkekSaygı gösteren, değer veren.
Sayın :TürkçeErkek1. Kendisine saygı gösterilen, seçkin, değerli.
2. Saygı belirtisi olarak konuşma ve yazışmalarda kişi adlarının önüne getirilen san.
Sayınberk :TürkçeErkekSaygıdeğer güçlü, kuvvetli kimse.
Sayınbey :TürkçeErkekDeğerli, saygın bey.
Sayıner :TürkçeErkekDeğerli, saygı duyulan kimse.
Saykal :TürkçeErkek“Her zaman değer ver, saygı göster“ anlamında kullanılan bir ad.
Saykut :ErkekUğurlu, kutlu, saygıdeğer kimse.
Saylam :TürkçeErkekSayılan, seçkin kimse.
Saylan :TürkçeErkekUçurum, yar.
Saylav :TürkçeErkek1. Seçim, seçme.
2. Seçilmiş.
3. Milletvekili.
Saylu :TürkçeErkekDeğerli, saygıdeğer kimse.
Sayman :TürkçeErkekHesap işleriyle uğraşan kimse.
Saymaner :TürkçeErkekbk. Sayman
Saynur :Türkçe +ArapçaKız“Parlak, güzel olarak kabul et“ anlamında kullanılan bir ad.
Sayraç :TürkçeErkekÖten, cıvıldayan, şakıyan.
Sayrı :TürkçeErkekHasta.
Sayru :TürkçeErkekbk. Sayrı
Sayvan :TürkçeErkek1. Gölge yapan siper, şemsiye.
2. Üzüm kurutmak için yapılan çardak.
Sayyat :ArapçaErkekAvcı.
Sazak :TürkçeErkek1. Kuvvetli ve soğuk esen yel.
2. Soğuk yelle birlikte yağan hafif kar.
3. Bataklık, sazlık.
4. Küçük pınar, kaynak.
Seba :ArapçaKızYedi sayısı.
Sebahat :ArapçaKızbk. Sabahat
Sebahattin :ArapçaErkekbk. Sabahattin
Sebat :ArapçaKız1. Yerinde durma, kımıldamama.
2. Sözünden, kararından vazgeçmeme.
Sebati :ArapçaErkek1. Sebatlık, sözünde, kararında durma.
2. Sebatlı, sözünde duran.
Sebih :ArapçaErkekYüzme, yüzüş.
Sebil :ArapçaErkek1. Yol, büyük cadde.
2. Su dağıtılan yer.
3. Hayır için parasız dağıtılan su.
Sebile :ArapçaKızAllah yolunda olan, hayırlı kadın.
Seblâ :ArapçaKızUzun kirpikli göz.
Sebu :FarsçaKız1. Testi.
2. Şarap kabı.
Sebük :FarsçaErkek1. Hafif, yeğni.
2. Çabuk, hızlı.
3. Ağırbaşlı olmayan.
4. Sevgili, aziz.
Sebükalp :Farsça +TürkçeErkekHızlı, atak yiğit.
Sebüktekin :Fat. +TürkçeErkekHızlı, atak hükümdar.
Secahat :ArapçaErkekYumuşak huyluluk.
Seçen :TürkçeErkekİyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayıran kimse.
Seçgül :Türkçe +FarsçaKızSeçkin, seçilmiş güzel.
Seçik :TürkçeKızSeçilmiş, seçkin.
Seçil :TürkçeKız“Benzerlerin arasından seçil, beğenil, üstün ol, sevgi ve saygı gör“ anlamında kullanılan bir ad.
Seçilay :TürkçeKızSeçilmiş, seçkin güzel.
Seçim :TürkçeErkekSeçme işi.
Seçkin :TürkçeErkekBenzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, seçilen.
Seçkiner :TürkçeErkekÜstün, seçilmiş, beğenilen kimse.
Seçme :TürkçeErkekSeçilmiş, üstün.
Seçmeer :TürkçeErkekSeçilmiş, üstün kişi.
Seçmen :TürkçeErkekSeçme işini yapan, seçen.
Seçmener :TürkçeErkekSeçen kimse.
Seda :ArapçaErkek1. Ses.
2. Yankı.
Sedanur :ArapçaKızSes ve ışık, parıltı
Sedat :ArapçaErkek1. Doğruluk, hatasızlık.
2. Doğru ve haklı şey.
Sedef :ArapçaKızMidye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, gök kuşağı renkli değerli madde.
Seden :TürkçeKızUyanık, tetikte, gözü açık olan.
Sedit :ArapçaErkekDoğru, hak.
Sefa :ArapçaKız1. Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma.
2. Eğlence, zevk, neşe.
Sefer :ArapçaErkek1. Yolculuk.
2. Savaş.
Seferî :ArapçaErkek1. Yolcu olan.
2. Savaş durumu.
Seğmen :TürkçeErkekBayram günlerinde, düğünlerde, törene yerli giysilerle, atlı ve silahlı olarak katılan yiğit.
Sehavet :ArapçaKızbk. Sahavet
Seher :ArapçaKızSabahın gün doğmadan önceki zamanı, tan ağartısı.
Sehergül :Arapça +FarsçaKızTan vakti açan gül.
Sehernaz :Arapça +FarsçaKızSeher vakti nazlanan kimse.
Sehhar :ArapçaErkekBüyü gibi bir kuvvetle çeken, büyüleyici.
Sehhare :ArapçaKızÇok güzel, büyüleyici kadın.
Sehi :FarsçaErkek1. Düz, doğru.
2. Fidan gibi boy.
Sehran :ArapçaErkekGeceleri uyanık duran.
Sekine :ArapçaKız1. Sakin olma, dinlenme.
2. Gönül rahatlığı, huzur, erinç.
3. Din görevlerini yerine getirmekten doğan sevinç ve huzur.
Sel :ArapçaKız1. Sürekli yağmurlardan ve eriyen karlardan oluşan taşkın su.
2. Etki ve iz bırakan güçlü durum, davranış.
Selâh :ArapçaErkekbk. Salâh
Selâhattin :ArapçaErkekDinine bağlı kimse.
Selâhi :ArapçaErkek1. Barış, rahatlık.
2. Sonu iyi ve hayırlı çıkma.
3. Esenleme.
Selâm :ArapçaErkek1. Barış, rahatlık.
2. Sonu iyi ve hayırlı çıkma.
Selâmet :ArapçaKız1. Esenlik.
2. Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvenlik içinde olma.
3. Kurtulma, kurtuluş.
Selâmet :ArapçaErkek1. Esenlik.
2.Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvenlik içinde olma.
3. Kurtulma, kurtuluş.
Selâmettin :ArapçaErkekDinin kurtuluşu.
Selâmi :ArapçaErkekİyilik, barış ve rahatlıkla ilgili.
Selâmullah :ArapçaErkekTanrı’nın selamı.
Selâtin :ArapçaErkekSultanlar.
Selay :Arapça +TürkçeKızCoşkulu, hareketli güzel.
Selcan :Arapça +FarsçaKızCoşkulu, taşkın yaradılışlı, hareketli olan kimse.
Selcen :Arapça +FarsçaErkek1. Hareketli, coşkulu kimse.
2. İyi huylu ve maharetli.
Selçuk :TürkçeKızGüzel konuşma yeteneği olan, uz dilli.
Selçuker :TürkçeErkekGüzel konuşan kimse.
Selçukkan :TürkçeErkekGüzel konuşanların soyundan gelen kimse..
Selda :TürkçeKızBir söğüt cinsi.
Seldağ :Arapça +TürkçeKızDağdan gelen sel gibi coşkulu, hareketli.
Selek :TürkçeErkek1. Eli açık, cömert.
2. Düzensiz, savruk.
Selekman :TürkçeErkekCömert, eli açık kimse.
Selekmen :TürkçeErkekbk. Selekman
Selen :TürkçeKız1. Müjde.
2. Varlık, bolluk.
Seler :Arapça +TürkçeErkekSel gibi coşkun, taşkın kimse.
Selgüç :Arapça +TürkçeErkekSel gibi güçlü kimse.
Selhan :Arapça +TürkçeErkekSel gibi coşkun, taşkın hükümdar.
Selışık :Arapça +TürkçeErkekIşık seli, aydınlık.
Selışın :Arapça +TürkçeKızIşın seli, aydınlık.
Selim :ArapçaErkekSağlam, kusursuz, doğru.
Selin :TürkçeKız1. Övün.
2. Gür akan su.
3. Orta Asya’da yetişen, bodur, sürekli yeşil kalan bir bitki.
Selkan :Arapça +TürkçeErkekSel gibi coşkulu soydan gelen kimse.
Selma :ArapçaKız1. Barış içinde bulunma, huzur, erinç.
2. Güzel, hoş kadın.
Selman :ArapçaErkekBarış içinde bulunma, huzur, erinç.
Selmi :ArapçaErkekBarışla ilgili, barışçıl.
Selmin :ArapçaKızBarış yanlısı, barış ve sevgi duygusuyla dolu.
Selnur :ArapçaKızIşık seli.
Selok :Arapça +TürkçeErkekSel gibi güçlü, ok gibi hızlı olan.
Selva :ArapçaKız1. Bıldırcın eti.
2. Tih Çölünde bulundukları sürece İsrailoğullarına Allah tarafından kudret helvasıyla birlikte, karınlarını duyurmaları için gönderildiğine inanılan kuş.
Selvet :ArapçaKızGönül rahatlığı.
Selvi :FarsçaErkekbk. Servi
Selvican :FarsçaKızSelvi gibi uzun boylu olan güzel.
Selvihan :Farsça +TürkçeKızSelvi gibi uzun boylu olan hükümdar.
Selvinaz :FarsçaKızSelvi gibi nazlı nazı salınan.
Sema :ArapçaKızGökyüzü.
Semagül :Arapça +F.KızGöüyüzünün gülü.
Semahat :ArapçaKızCömertlik, el açıklığı, iyilikseverlik.
Semai :ArapçaErkekbk. Semavi
Semavi :ArapçaErkek1. Gökle ilgili, göksel.
2. Tanrı'dan gelen, ilahî.
Semen :FarsçaKızYasemin çiçeği.
Semender :FarsçaErkek1. İran mitolojisine göre ateşten yaratılan ve ateşle yaşayan hayvan.
2. Uzun gövdeli dört bacaklı, kuyruklu kertenkeleye benzeyen bir hayvan.
Semin :ArapçaKızÇok değerli.
Semine :ArapçaKızbk. Semin
Semir :ArapçaErkek1. Arkadaş.
2. Nitelikli.
3. Yamaç, dağ silsilesi.
Semiramis :İbr.Kız1. Mitolojide güvercinlerin hayatını kurtardığı kız çocuğunun adı.
2. Doğu mitolojisinde adı geçen, dünyanın yedi harikasından biri olan Babil’in Asma Bahçelerini kurduran Asur kraliçesi.
Semiray :Arapça +TürkçeErkekNitelikli insan.
Semire :ArapçaKızbk. Samire
Semiye :ArapçaKızAynı adı taşıyan, adları aynı olan, adaş.
Semra :ArapçaKızEsmer.
Semuh :ArapçaErkekÇok cömert, eli açık.
Sena :ArapçaErkek1. Övme, övüş.
2. Işık, şimşek parıltısı.
Sena :ArapçaKız1. Övme, övüş.
2. Işık, şimşek parıltısı.
Senai :ArapçaErkek1. Övgü ile ilgili.
2. Işık, şimşek parıltısı ile ilgili.
Senal :TürkçeKız“Sen al“ anlamında kullanılan bir ad.
Senar :FarsçaKızÂşık, seven kimse, yâr.
Senay :TürkçeKız“Sen aysın, ay gibi güzelsin“ anlamında kullanılan bir ad.
Sencan :Türkçe +FarsçaErkek“Sen can kadar sevilensin“ anlamında kullanılan bir ad.
Sencer :TürkçeErkek1. Kale, istihkâm.
2. Büyük Selçuklu hükümdarı.
Senem :ArapçaKızbk. Sanem
Sener :TürkçeErkek“Sen ersin, yiğit ve güçlüsün“ anlamında kullanılan bir ad..
Senger :FarsçaErkekSiper, istihkâm.
Sengül :Türkçe +FarsçaKız“Sen gül gibi güzelsin“ anlamında kullanılan bir ad.
Sengün :TürkçeKız“Sen gündüz gibi aydınlık, güneş kadar parlaksın“ anlamında kullanılan bir ad.
Senih :ArapçaErkekSüs, bezek.
Sennur :Türkçe +ArapçaKız“Sen nur gibi güzel ve aydınlıksın“ anlamında kullanılan bir ad.
Senol :TürkçeErkek“Her zaman değişmeden kal“ anlamında kullanılan bir ad.
Sera :FarsçaKızSaray.
Serad :Farsça +TürkçeErkek1. Adı başta olan.
2. Ünlü, meşhur.
Seralp :Farsça +TürkçeErkekBaş yiğit.
Seran :ArapçaKızIşıklı, parlak.
Serap :ArapçaKız1. Çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanılması, ılgın.
2. Öteki dünya.
Seray :Farsça +TürkçeKızAy gibi güzel olanların başı, önde geleni.
Serazat :FarsçaErkek1. Serbest, özgür.
2. Rahat, dertsiz.
Serbay :Farsça +TürkçeErkekÖnder, lider, başta gelen.
Serbülent :FarsçaErkekBaşı yüksek, yüce.
Sercan :FarsçaErkekSevgili, sevilen.
Sercihan :FarsçaErkekCihanın başı.
Serdal :Farsça +TürkçeErkekİleri gelen, önemli kişi.
Serdar :FarsçaErkekAskerin başı, kumandan, komutan.
Serdarhan :Farsça +TürkçeErkekKomutan olan hükümdar.
Serdengeçti :Farsça +TürkçeErkekFedai, akıncı yiğit.
Serdil :FarsçaKızGönlü yüce olan kimse.
Serdinç :Farsça +TürkçeErkekBaşı dinç, sakin, rahat, huzurlu.
Seren :TürkçeKız1. Seren, yayan, döşeyen.
2. Yelkenli gemilerde üzerine dört köşe yelken açmak ve işaret kaldırmak için direğe yatay olarak bağlanan gönder.
Serener :TürkçeErkekSeren, yayan, döşeyen kimse.
Serengül :Türkçe +FarsçaKızSeren, yayan, döşeyen güzel.
Serfiraz :FarsçaKızBaşını yukarı kaldıran, yükselten, benzerlerinden üstün olan.
Sergen :TürkçeErkek1. Raf.
2. Vitrin.
3. Tepelerdeki düzlük yerler.
4. Yorgun, perişan.
Sergin :TürkçeErkekbk. Sergen
Sergül :FarsçaKızGüllerin, güzellerin en güzeli.
Sergün :Farsça +TürkçeKızGüzellerin önde geleni.
Serhan :Farsça +TürkçeErkekBaş kağan, baş hükümdar.
Serhas :Far +ArapçaErkekSeçkin insanların önde geleni.
Serhat :Farsça +ArapçaErkekSınır, hudut.
Serhenk :FarsçaErkek1. Çavuş.
2. Türk müziğinde çok eski birleşik makam.
Serhun :FarsçaErkekAsil bir soydan gelen.
Serim :TürkçeErkek1. Serme işi.
2. Sabırlı.
3. Genellikle öykülerde başlangıç bölümüne verilen ad.
Serimer :TürkçeErkekSabırlı kimse.
Serin :TürkçeKız1. Hafifçe soğuk.
2. Hoşgörülü, sabırlı.
Seringül :Türkçe +FarsçaKızHoşgörülü, sabırlı güzel.
Serkan :Farsça +TürkçeErkekAsil bir soydan gelen kimse.
Serkut :Farsça +TürkçeErkekMutlu, talihli, kutlu insan.
Serma :FarsçaKızSoğuk.
Sermelek :Farsça +ArapçaKızMelek kadar güzel ve iyi olanların önde geleni.
Sermet :ArapçaErkekSürekli ve sonsuz olma.
Sermin :TürkçeKızGüzel, kibar.
Sernaz :FarsçaKızÇok nazlı .
Sernevaz :FarsçaKızBaş okşayan, sevecen.
Sernur :Farsça +ArapçaKızIşık saçan güzellerin önde geleni.
Serol :Farsça +TürkçeErkek“Önder ol, baş ol“ anlamında kullanılan bir ad.
Serpil :TürkçeKız“İyi geliş, büyü, güzelleş“ anlamında kullanılan bir ad.
Serpin :TürkçeKızYağmur.
Serra :ArapçaKızGenişlik, kolaylık.
Sertaç :Farsça +ArapçaErkekBaş tacı, çok sevilen, sayılan kimse.
Sertap :FarsçaErkekİnatçı, direngen, asi.
Sertel :TürkçeErkekKatı, sert, acımasız kimse.
Sertuğ :Farsça +TürkçeErkekPadişahların ve vezirlerin başlarına taktıkları başlıkların ön tarafında bulunan tüy veya püskül biçimindeki süs.
Server :FarsçaErkekBaş, başkan, reis, ulu.
Servet :ArapçaErkekZenginlik, varlık.
Servi :FarsçaKız1. Akdeniz bölgesinde çok yetişen, yapraklarını dökmeyen, ince, uzun bir ağaç.
2. Uzun boylu.
Servinaz :FarsçaKız1. Dalları yana sarkan servi.
2. Uzun boylu sevgili.
Settar :ArapçaErkek1. Örten.
2. Ayıplan örten, bağışlayan anlamında Tanrı adı.
Seval :TürkçeKız“Severek al“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevan :TürkçeErkek“Severek hatırla“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevay :TürkçeErkek“Güzel sev“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevcan :Türkçe +FarsçaKız“Gönülden sev“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevda :ArapçaKız1. Aşk, sevgi.
2. İstek, heves, arzu.
3. Aşırı sevgiden doğan bir tür hastalık.
Sevdakâr :FarsçaKızSevdalı, âşık.
Sevde :ArapçaKız1. Siyahlık, esmerlik.
2. Esmer güzeli.
Sevdiye :TürkçeKızTürkçe “sevdi“ sözüne yanlış olarak Arapça dişillik eki getirilerek elde edilen bir ad.
Seven :TürkçeKızSevgi duyan, sevgi dolu kimse, tutkun, âşık.
Sevenay :TürkçeKızSeven güzel.
Sevencan :Türkçe +FarsçaKızGönülden seven kimse.
Sevener :TürkçeErkekSevgi duyan kimse.
Sevengül :Türkçe +FarsçaKızSevgi duyan güzel.
Sevengün :TürkçeKızSevgi duyan aydın kimse.
Sever :TürkçeKızSevgi duyan, seven.
Sever :TürkçeErkekSevgi duyar, seven.
Severcan :Türkçe +FarsçaKızYürekten seven kimse.
Sevgen :TürkçeErkekSeven, sevgi dolu olan.
Sevgi :TürkçeKızBir şeye veya bir kimseye karşı duyulan sevme duygusu.
Sevgican :Türkçe +FarsçaKızGönülden gelen sevgi.
Sevgideğer :TürkçeErkekSevilen, değer verilen kimse.
Sevgihan :TürkçeKızSevilen hükümdar.
Sevgili :TürkçeKızSevgi ve bağlılık duyulan, sevilen.
Sevgim :TürkçeKız“Sevdiğim, sevgilim, sevgi duyduğum“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevginaz :Türkçe +FarsçaKızSevmekte nazlanan kimse.
Sevginur :Türkçe +ArapçaKızSevgisiyle ışık saçan kimse.
Sevgisun :TürkçeKız“Sevgi, dostluk göster“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevgül :Türkçe +FarsçaKız“Güzel olanı sev“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevgün :TürkçeErkek“Aydınlığı, ışık saçmayı sev“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevgür :TürkçeErkekÇok seven.
Sevi :TürkçeKızAşırı sevgi ve bağlılık duygusu, aşk.
Seviğ :TürkçeErkekSevgide üstün tutulan kimse.
Sevik :TürkçeErkek1. Dost, arkadaş.
2. Unutkan, saf kimse.
Sevil :TürkçeKız“Her zaman sevilen, beğenilen biri ol“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevilay :TürkçeKızSevilen güzel.
Sevilcan :Türkçe +FarsçaKız“Yürekten sevil“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevilen :TürkçeKızSevgi duyulan, beğenilen kimse.
Sevilsen :TürkçeKız“Sevil, beğenil“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevim :TürkçeKız1. Sevgi.
2. Bir kimsede bulunan ve o kimseyi başkalarına sevdiren özellik.
Sevimgül :Türkçe +FarsçaKızGüzel sevgisi.
Sevin :TürkçeKız“Sevinç duy, hep neşeli ve sevinçli ol“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevinay :TürkçeKız“Güzeli sevin“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevinç :TürkçeKızİstenilen şeye ulaşmaktan doğan büyük coşku, hoşnutluk duygusu.
Sevindik :TürkçeErkekOğlan çocuğu doğduunda konulan bir ad.
Sevkal :TürkçeErkek“Her zaman sev“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevkan :TürkçeKız“Sevmeye doy“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevnaz :Türkçe +FarsçaKız“Nazlanarak sev“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevnur :Türkçe +ArapçaKız“Aydınlığı, ışığı sev“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevsay :TürkçeKız“Sev ve saygı göster“ anlamında kullanılan bir ad.
Sevsevil :TürkçeKız“Her zaman sev ve sevil“ anamında kullanılan bir ad.
Sevtap :TürkçeKızTapılacak kadar sevilen kimse.
Sevüktekin :TürkçeErkekÇok sevilen, tek tutulan kimse.
Seyda :ArapçaErkekİleri gelen, seçkin.
Seydi :ArapçaErkekEfendiye yaraşır nitelikte olan kimse.
Seyfali :ArapçaErkekUlu kılıç.
Seyfettin :ArapçaErkekDinin kılıcı, dinin askeri.
Seyfi :ArapçaErkek1. Kılıçla ilgili, askerliğe ait.
2. Kılıç biçiminde.
3. Asker zümresi.
Seyfullah :ArapçaErkekAllah'ın kılıcı, askeri.
Seyhan :ArapçaKızIrmaklar.
Seyhun :ArapçaErkekAkarsu.
Seyit :ArapçaErkek1. Bir topluluğun ileri gelen kişisi.
2. Hz. Muhammed´in soyundan olan kimse.
Seyithan :Arapça +TürkçeErkekİleri gelen hükümdar.
Seylân :ArapçaErkekAkma, akış.
Seylâp :Arapça +FarsçaKızSel, sel suyu, taşkın.
Seymen :TürkçeErkekbk. Seğmen
Seyran :ArapçaKızGezme, bakıp seyretme.
Seyyal :ArapçaKızAkıcı, akan, akışkan.
Seyyare :ArapçaKız1. Gezegen.
2. Kervan, kafile.
Seyyide :ArapçaKızSaygın, muhterem kadın.
Seza :FarsçaKızUygun, yaraşır, bir şeye değer.
Sezai :FarsçaErkekUygun, yaraşır, münasip.
Sezal :TürkçeErkekSezgili kimse.
Sezan :TürkçeKız“Sezerek an, hatırla“ anlamında kullanılan bir ad.
Sezay :TürkçeKız“Güzeli sez, tanı“ anlamında kullanılan bir ad.
Sezek :TürkçeKızDuygulu, hassas, anlayışlı.
Sezel :TürkçeKızbk. Sezal
Sezen :TürkçeErkekDuyan, hisseden, anlayan, sezgili.
Sezer :TürkçeKızDuygulu, hisli, anlayışlı.
Sezgen :TürkçeErkekSezgili, hisseden, duyan.
Sezgi :TürkçeErkekSezme, anlama yeteneği, seziş.
Sezgin :TürkçeErkekSezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı.
Sezi :TürkçeErkekSezme yeteneği, sezgi.
Sezin :TürkçeErkekSezme, duyma, anlama.
Seziş :TürkçeErkekSezme işi, sezme yeteneği.
Sezmen :TürkçeErkekSezen, anlayan kimse.
Sıba :TürkçeErkek1. Düz.
2. Kaygan.
3. Kaynak.
4. Parlak.
5. Parlatılmış.
Sıdal :TürkçeErkek1. Güç, kuvvet, dayanıklılık.
2. Olgunlaşmaya, erginleşmeye başlayan.
3. Öfkeli, sinirli.
Sıdam :TürkçeErkekSade, yalın, düz, süssüz.
Sıdar :TürkçeErkekDayanıklı, metin.
Sıddık :ArapçaErkekHiç yalan söylemeyen, doğru konuşan, sözünün eri.
Sıddıka :ArapçaKız1. Çok doğru, yalan söylemeyen.
2. Hz. Ayşe’nin lakabı.
3. Hz. Meryem’in lakabı.
Sıdıka :ArapçaKızbk. Sıddıka
Sıdkı :ArapçaErkekİçi, yüreği temiz, doğru kimse.
Sığın :TürkçeErkek1. Bir tür geyik, karaca.
2. Kuş sürüsü.
3. Şehit düşülen yer.
4. Çok, bol.
5. Saldırı karşısında sinmiş kimse.
Sıla :ArapçaKızDoğup büyüdüğü yere gidip ayrı kaldığı yakınlarına kavuşma.
Sılan :TürkçeErkekRahat, huzurlu.
Sılgın :TürkçeErkek1. Kırık dökük.
2. Dağınık.
3. Sıkıntılı, kederli.
4. Çekingen, gözü korkmuş.
Sıngın :TürkçeErkekÜrkek, çekinen.
Sıral :Arapça +TürkçeErkek“Sır olarak al, sır olarak sakla“ anlamında kullanılan bir ad.
Sıralp :Arapça +TürkçeErkekSır saklayan yiğit.
Sırat :ArapçaErkek1. Yol.
2. Cehennemin üzerinde kurulmuş olduğuna inanılan dar ve geçilmesi güç köprü.
Sırga :TürkçeKızKüpe.
Sırma :TürkçeKız1. Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel.
2. Sarı ve güzel saç.
Sırmahan :TürkçeKızSarı ve güzel saçlı güzel.
Sırrı :ArapçaErkekSır saklamasını bilen kimse.
Sıtkı :ArapçaErkekbk. Sıdkı
Sıtkıye :ArapçaKızbk. Sıdkıye
Sıylı :TürkçeErkekSevimli.
Sıylıhan :TürkçeErkekSevimli, cana yakın hükümdar.
Sıylıkız :TürkçeKızSevimli, hoş kız.
Sibel :TürkçeKızl. Buğday başağı.
2. Henüz yere düşmemiş yağmur damlası.
Sidre :ArapçaKız1. Cennetteki son ağaç.
2. İnsanoğlunun bilim ve sanatta ulaşabileceği son nokta.
Sili :TürkçeKız1. Temiz, pak.
2. İffetli, erdemli.
Sim :FarsçaKızl. Gümüş.
2. Gümüş para.
3. Gümüş gibi parlak ve beyaz.
Sima :FarsçaKız1. Yüz, çehre, beniz.
2. Kimse, insan, tip.
Simavi :FarsçaErkekYüz, çehre, beniz ile ilgili.
Simay :Farsça +TürkçeKızGümmüş gibi parlak güzel.
Simayişems :Farsça +ArapçaKızYüzü güneş gibi aydınlık olan.
Simber :FarsçaKızGümüş gibi beyaz göğüslü.
Simden :Farsça +TürkçeKızGümüşten yapılmış gibi, güzel ve parlak.
Simge :TürkçeKızİşaret, sembol.
Simhan :Farsça +TürkçeKızGümüş gibi parlak olan.
Simin :FarsçaKızGümüşten, gümüş gibi, gümüşe benzeyen, parlak, ışıltılı.
Simruy :FarsçaKızGümüş yüzlü, gümüş gibi parlak, ışıltılı yüzü olan.
Simten :FarsçaKızTeni gümüş gibi güzel, parlak olan.
Simüzer :FarsçaKızAltın ve gümüş gibi parlak ve değerli olan.
Sina :ArapçaErkek1. Arap Yarımadasının Mısır ile birleştiği yerde bir üçgen oluşturan yarımada.
2. Bu yarımadada bulunan ve Hz. Musa´ya Tanrı sözlerinin burada geldiğine inanılan dağ.
Sinan :ArapçaErkekMızrak, süngü.
Sincan :TürkçeKız1. Gülgillerden, Doğu Anadolu Bölgesinde yetişen, kırmızı veya kan kırmızısı renkte çiçekleri olan çok yıllık kokulu bir bitki.
2. Uygur Özerk Bölgesinin Çince'deki adı.
Sine :FarsçaKız1. Göğüs.
2. Gönül, yürek.
3. İç, derinlik.
Sinem :Farsça +TürkçeKız“Gönlüm, yüreğim, çok sevdiğim“ anlamında kullanılan bir ad.
Singin :TürkçeErkek1. Sıkılgan, mahcup
2. Saklanacak yer.
3. Kolayca sindirilebilen.
Sipahi :FarsçaErkekOsmanlı İmparatorluğu´nda tımar sahibi bir sınıf atlı asker.
Siper :FarsçaErkek1. Korunulacak, saklanılacak yer.
2. Kuytu yer.
3. Savaşta askerlerin girdiği, hedef olmadan ateş etmek için kazılan hendek.
Siracettin :ArapçaErkekDinin kandili, dinin verdiği aydınlık, ışık; ışıklandıran, aydınlatan.
Siraç :ArapçaErkekIşık, kandil, mum.
Sirap :FarsçaKız1. Suya kanmış.
2. Taze, körpe.
Siren :Fr.KızÜst tarafı kız, alt tarafı balık olduğuna inanılan deniz kızı.
Sirer :Farsça +TürkçeErkekTok, doymuş kimse.
Siret :ArapçaKız1. Bir kimsenin ahlakı, karakteri, kişiliği, davranışı.
2. Gidiş, tarz.
Sirmen :Farsça +TürkçeErkekGözü ve gönlü doymuş kimse.
Sitare :FarsçaKız1. Yıldız.
2. Talih, baht, kader.
Sitti :ArapçaKızHanım, kadın.
Siva :ArapçaKızBaşka, gayrı, özge.
Siyavuş :FarsçaErkekYağız atlı.
Siyret :ArapçaErkekbk. Siret
Solmaz :TürkçeKızHer zaman taze, körpe ve genç olan.
Som :Erkek1. İçi dolu olan, kaplama olmayan.
2. Katışıksız.
Somay :TürkçeKızAy gibi kusursuz, eksiksiz olan güzel.
Somay :TürkçeErkekAy gibi kusursuz, eksiksiz olan kimse.
Somel :TürkçeErkekDoğru, katışıksız, güçlü eli olan kimse.
Somer :TürkçeErkekDoğru, güçlü kimse.
Somnur :Türkçe +ArapçaKızAydınlık, nurlu.
Sonad :TürkçeErkekSon çocuğa konulan bir ad.
Sonalp :TürkçeErkekSonuncu, son doğan yiğit.
Sonat :Fr.KızBir veya iki çalgı için yazılmış, üç veya dört bölümden oluşan müzik yapıtı.
Sonay :TürkçeErkekSon çocuk.
Sonbahar :Türkçe +FarsçaKızKıştan önceki mevsim, güz.
Sonbay :TürkçeErkekSonuncu, son doğan kimse.
Sondal :TürkçeErkekSon doğan çocuk.
Soner :TürkçeErkekSon doğan erkek çocuk.
Songun :TürkçeErkek1. Sonuncu, son olan.
2. Eğilim, yetenek.
Songur :TürkçeErkek1. Şahin.
2. Ağır, hantal.
Songurhan :TürkçeErkekŞahin gibi güçlü olan hükümdar.
Songurkan :TürkçeErkekŞahin gibi güçlü soydan gelen.
Songül :Türkçe +FarsçaKızSon doğan kız çocuk.
Sonol :TürkçeKızArtık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.
Sonsuz :TürkçeKızSonu olmayan, sürecek olan, ebedî.
Sonuç :TürkçeErkek1. Bir olayın oluşturduğu başka bir olay veya durum.
2. Öz, özet.
Sonver :TürkçeKızSon olması istenen çocuklara verilen bir ad.
Soral :TürkçeErkek“Sorup al“ anlamında kullanılan bir ad.
Sorguç :TürkçeErkek1. Kimi kuşların başlarında bulunan uzun tüylere verilen ad.
2. Tuğ.
3. Soru soran, sorgulayan.
Sorgun :TürkçeErkek1. Bir tür söğüt ağacı.
2. Sıkı, sert.
3. Çok uzun ve güzel saç.
Sorkun :TürkçeErkek1. Yüksek dağların sırt ve etekleri.
2. Dağlarda yetişen yabani söğüt.
Soyak :TürkçeErkekSoyu temiz, soylu.
Soyalp :TürkçeErkekYiğit soydan gelen kimse.
Soydan :TürkçeErkekSoylu bir aileden gelen, soylu.
Soydaner :TürkçeErkekSoylu kimse.
Soydaş :TürkçeErkekAynı soydan olan kimse.
Soydinç :TürkçeErkekDinç ve güçlü soydan gelen kimse.
Soydinçer :TürkçeErkekDinç bir soydan gelen kimse.
Soygüven :TürkçeErkekTanınmış soydan gelen kimse.
Soyhan :TürkçeErkekHan soyundan gelen kimse.
Soykal :TürkçeErkek“Her zaman soylu kal“ anlamında kullanılan bir ad..
Soykan :TürkçeErkekAsil, soylu kimse.
Soykurt :TürkçeErkekKurt gibi güçlü soydan gelen kimse.
Soykut :TürkçeErkekUğurlu, kutlu soydan gelen kimse.
Soylu :TürkçeErkekİyi tanınmış, köklü bir aileden gelen kimse.
Soylubey :TürkçeErkekİyi tanınmış, köklü bir aileden gelen bey.
Soyöz :TürkçeErkekÖzü soylu olan.
Soysal :TürkçeErkek“Soyun genişlesin, yayılsın“ anlamında kullanılan bir ad.
Soysaldı :TürkçeErkek“Soyu genişledi, tanındı“ anlamında kullanılan bir ad.
Soysaltürk :TürkçeErkekSoyu geniş olan Türk.
Soysan :TürkçeErkekTanınmış soydan olan kimse.
Soyselçuk :TürkçeErkekGüzel konuşma yeteneği olan, uz dilli bir soydan gelen kimse.
Soytekin :TürkçeErkekHükümdar soyundan gelen kimse.
Soyugür :TürkçeErkekGeniş, kalabalık soydan gelen kimse.
Soyupak :Türkçe +FarsçaErkekSoyu temiz, soylu kimse.
Soyurgal :TürkçeErkekİhsan, bağış, hediye, armağan.
Söğüt :TürkçeErkekSulak yerlerde yetişen bir ağaç.
Sökmen :TürkçeErkek1. Yiğitlere verilen san.
2. Selçuklulara bağlı Hasankeyf Artuklu Beyliği'nin kurucusunun adı.
Sökmener :TürkçeErkekYiğit kimse.
Sökmensü :TürkçeErkekYiğit asker, yiğit subay.
Sökmensüer :TürkçeErkekYiğit asker.
Sönmez :TürkçeKızParlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı.
Sönmezalp :TürkçeErkekParlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan yiğit.
Sönmezay :TürkçeKızParlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan kimse.
Sözal :TürkçeErkek“Söz iste, konuş“ anlamında kullanılan bir ad.
Sözen :TürkçeKızGüzel konuşan, söylev veren, hatip.
Sözmen :TürkçeErkekGüzel, etkili konuşan kimse.
Sözüsöz :ErkekSözünde duran.
Su :TürkçeKızCanlıların yaşamında önemli bir yeri olan, rengi, tadı, kokusu olmayan sıvı.
Su :TürkçeErkekCanlıların yaşamında önemli bir yeri olan rengi, tadı, kokusu olmayan sıvı.
Sualp :TürkçeErkekDenizci yiğit.
Suat :ArapçaKızMutlu.
Suavi :ArapçaErkekHerkesin işine koşan, yardım eden.
Suay :TürkçeKızSu gibi saf ve temiz kimse.
Subaşı :Erkek1. Bir şehirde suyu dağıtımına ve şehrin su işlerine bakan kimse.
2. Çiftlik kâhyası.
Subay :TürkçeErkekSilahlı kuvvetlerde asteğmenden orgeneral veya oramirale kadar rütbedeki asker.
Subegi :TürkçeErkekAskerin başı, komutan.
Subhi :ArapçaErkekbk. Suphi
Subhiye :ArapçaKızbk. Suphiye
Subutay :Moğ.ErkekTarihte Cengiz Hanın ünlü Moğol generalinin adı.
Suca :TürkçeErkekUzun, düzgün boy.
Sudan :TürkçeKızSu gibi güzel, berrak olan.
Sude :FarsçaKız1. Sürülmüş.
2. Boyanmış, sürmeli.
Sudi :FarsçaErkekYararlı, faydalı, kazançlı.
Suhan :FarsçaErkekbk. Sühan
Suheyp :ArapçaErkekArkadaş, dost.
Suka :ArapçaErkekÇarşı adamı, esnaf.
Sukat :TürkçeErkekArmağan.
Sukuşu :TürkçeErkekSu kıyılarında yaşayan bir tür kuş.
Sulbiye :ArapçaKızBirinin soyundan gelme.
Sulhi :ArapçaErkekBarışa özgü, barışla ilgili, barış.
Sultan :ArapçaErkek1. Padişah, hükümdar.
2. Hükümdar ailesinden olan kadınlara verilen ad.
3. Sevilen, beğenilen, baş tacı edilen.
Sumer :Erkekbk. Sümer
Sumru :ArapçaKızBir şeyin yüksek yeri, tepesi, üst tarafı.
Sun :ArapçaErkek1. Yapma, yapış.
2. İş, yapıt.
3. Gün, etki.
4. T. Sunmak eyleminin emir biçimi.
Suna :TürkçeKız1. Bir tür yaban ördeği, erkek ördek.
2. Boylu, güzel, yakışıklı.
Sunal :TürkçeErkekSunma, sunuş ile ilgili.
Sunalp :Arapça +TürkçeErkekGüçlü, etkili yiğit.
Sunar :TürkçeKız“Saygılı bir biçimde verir, takdim eder“ anlamında kullanılan bir ad.
Sunay :Arapça +TürkçeErkekAy gibi parlak olan, parıltı veren.
Sunel :TürkçeErkek“El sun, ilgilen, yardım et“ anlamında kullanılan bir ad.
Suner :TürkçeErkekSunan, sunucu.
Sungu :TürkçeKızArmağan, bağış, ihsan.
Sungur :TürkçeErkek1. Soğukkanlı, sakin kimse.
2. Akdoğan.
Sunguralp :TürkçeErkekSoğukkanlı ve doğan gibi güçlü yiğit.
Sungurbay :TürkçeErkekDoğan kuşu gibi güçlü kimse.
Sungurtekin :TürkçeErkekSoğukkanlı ve doğan gibi güçlü hükümdar.
Sunu :TürkçeKız1. Armağan, hediye.
2. Sunulan, takdim edilen şey.
3. Geline verilen armağan.
Sunullah :ArapçaErkekTanrı'nın gücü, kudreti.
Suphi :ArapçaErkekSabah vaktiyle, şafak ile ilgili.
Suudi :ArapçaErkek1. Kutsal yıldızlarla ilgili.
2. Yükselme ile ilgili.
Suut :ArapçaErkek1. Kutsal sayılan yıldızlar.
2. Yukarı çıkma, yükselme.
Suyurgal :Moğ.Erkekbk. Soyurgal
Suyurgamış :TürkçeErkek1. Lütufta, ihsanda bulunan, bağış yapan kimse.
2. Acıyan, merhamet eden.
Suyurgan :Moğ.Erkek1. Bağışta, ihsanda bulunan.
2. Merhametli.
Suzan :FarsçaKız1. Yakan, yakıcı.
2. Ateşli, coşkulu.
Suzi :FarsçaErkekYanan, tutuşan.
Suzidil :FarsçaKızGönül ateşi, gönül sıcaklığı.
Sü :TürkçeErkek1. Asker, ordu.
2. Güç, kuvvet.
Süalp :TürkçeErkekGüçlü, yiğit asker.
Sübaş :TürkçeErkekbk. Sübaşı
Südaş :TürkçeErkekSilah arkadaşı.
Süeda :ArapçaKızKutlu, uğurlu insanlar.
Süel :TürkçeErkekEli güçlü olan kimse.
Süer :TürkçeErkekYiğit, güçlü kimse.
Süerdem :TürkçeErkekErdemli asker.
Süerden :TürkçeErkekTemiz, dürüst asker.
Süeren :TürkçeErkekGüçlü, kuvvetli yiğit.
Süergin :TürkçeErkekOlgun asker.
Süerkan :TürkçeErkekSoylu kandan gelen asker.
Süersan :TürkçeErkekYiğitliğiyle ünlü asker.
Süha :ArapçaErkekBüyükayı yıldız kümesinden en küçük yıldız.
Sühan :FarsçaErkekSöz, lakırtı.
Sühandan :FarsçaKızGüzel, iyi konuşan.
Süheyl :ArapçaErkekGüney yarımküresinde yer alan parlak yıldız.
Süheylâ :ArapçaKızYumuşak huylu, sakin kadın.
Sükan :TürkçeErkekYiğit, güçlü bir soydan gelen kimse.
Sükûn :ArapçaKız1. Erinç, huzur, rahat.
2. Durgunluk, dinginlik.
Sükût :ArapçaKızSessizlik, sakinlik.
Sükûti :ArapçaErkekSusmayı seven, az konuşan kimse.
Sülemiş :TürkçeErkekDüşmana karşı asker gönderen, savaş yapan.
Süleyman :İbr.Erkek1. Huzur, sükûn.
2. Kur’an-ı Kerim'de adı geçen peygamberlerden biri.
Sülü :TürkçeErkekSüleyman adının bozulmuş biçimi.
Sülün :TürkçeKız1. Sülüngillerden, kuyruğu çok uzun, eti yenilen bir kuş.
2. Uzun boylu, endamlı.
Sülünay :TürkçeKızUzun boylu, endamlı güzel.
Sülünbike :TürkçeKızUzun boylu, endamlı kadın.
Sümbül :FarsçaKızZambakgillerden, soğanla üretilen, 15-20 cm yükseklikte, çiçekleri kuvvetli kokulu ve türlü renkli, çok yıllık bir süs bitkisi.
Sümbülveş :FarsçaKızSümbüle benzeyen, sümbül gibi güzel.
Sümer :ErkekIV. bin yılın ikinci yarısında Aşağı Mezopotamya´da yaşamış olan kavim.
Sümer :KızIV. bin yılın ikinci yarısında, aşağı Mezopotamya’da yaşamış olan bir kavim.
Sümerkan :TürkçeErkekSümer soyundan gelen kimse.
Sümeyra :ArapçaKızbk. Sümeyre
Sümeyre :ArapçaKız1. Meyve çağlası.
2. Kıvrılmış yaprak.
Sünbüle :ArapçaKız1. Başak.
2. Başak burcu.
3. Türk müziğinde bir makam.
Sündüs :ArapçaKızParlak renkli, çiçekli altın veya gümüş telle işlemeli, nakışlı dokunmuş ipek kumaş.
Süngür :TürkçeErkekbk. Sungur
Süngütay :TürkçeErkekSüngü takmış, savaşmaya hazır kimse.
Sünter :TürkçeErkekKırmızı renkli, çavdara benzer bir tür sert buğday.
Süphan :ArapçaErkekDoğu Anadolu´da Van Gölü´nün kuzey kıyısındaki sönmüş volkanik dağ.
Süreyya :ArapçaErkekÜlker yıldızı.
Sürmeli :TürkçeKız1. Gözleri sürme çekilmiş gibi güzel olan kimse.
2. Bir tür buğday.
Sürsoy :TürkçeErkek“Soyun sürsün, genişlesin“ anlamında kullanılan bir ad.
Süruri :ArapçaErkekSevinen, neşelenen.
Süsen :FarsçaKızÇiçekleri iri, güzel görünüşlü ve kokulu bir süs bitkisi.
Süslü :TürkçeKızSüslenmiş, bezenmiş, süsleri olan, güzel.
Süvari :FarsçaErkek1. Atlı.
2. Gemi kaptanı.
Süveyda :ArapçaKızKalbin ortasında var olduğuna inanılan siyah benek.
Süveyde :ArapçaKızbk. Süveyda
Süyek :TürkçeErkekKemik.
Süzen :TürkçeErkekTopluca yapılan av.
Süzülay :TürkçeKız“Nazlan, süzül, nazlı nazlı salın“ anlamında kullanılan bir ad.
Şaban :ArapçaErkekArabi ayların sekizincisi, ramazandan önce gelen ay.
Şad :FarsçaErkekMutlu, sevinçli.
Şadan :FarsçaErkekSevinçli, keyifli, hoşnut.
Şader :Farsça +TürkçeErkekSevinçli kimse.
Şadıman :FarsçaKızSevinçli, neşeli.
Şadi :FarsçaErkekMemnunluk, sevinç, gönül ferahlığı.
Şadiye :Far +ArapçaKız1. Memnunluk, sevinç, gönül ferahlığı.
2. Güzel sesle şarkı okuyan, şiir söyleyen kadın.
Şaduman :FarsçaKızbk. Şadıman
Şafak :ArapçaErkekGüneş doğmadan az önce beliren aydınlık.
Şafaknur :ArapçaKızŞafak aydınlığı.
Şafi :ArapçaErkek1. Suçlunun bağışlanması için aracı olan kimse.
2. İyileştiren, şifa veren.
Şafiye :ArapçaKızİyileştiren, iyi eden, şifa veren.
Şah :FarsçaErkekHükümdar.
Şahabettin :ArapçaErkekDinin yıldızı.
Şahadet :ArapçaErkekbk. Şehadet
Şahadettin :ArapçaErkekbk. Şehadettin
Şahamet :ArapçaKızbk. Şehamet
Şahan :FarsçaErkekbk. Şahin
Şahane :FarsçaKızHükümdarlara yakışacak kadar güzel, eksiksiz olan.
Şahap :ArapçaErkek1. Kıvılcım.
2. Akan yıldız.
3. Cesur, yürekli kimse.
Şahat :Farsça +TürkçeErkekGüçlü, güzel cins at, atların şahı.
Şahbanu :FarsçaKızHükümdar eşi, şah hanımı.
Şahbaz :FarsçaErkek1. Bir cins iri ve beyaz doğan.
2. Yiğit, cesur, kahraman kimse.
3. Atılgan, becerikli kimse.
Şahbey :Farsça +TürkçeErkekÜstün nitelikli, saygın, yüce kimse.
Şahdane :FarsçaKızİri inci tanesi.
Şahdar :FarsçaErkekDallı, budaklı ağaç.
Şahende :FarsçaKızMutlu, memnun.
Şaheser :FarsçaKız1. Değerli, üstün nitelikli.
2. Kalıcı, değerli, üstün yapıt.
Şahhanım :Farsça +TürkçeKızKadınların en güzeli.
Şahıgül :FarsçaKızGül dalı.
Şahika :ArapçaKızDağ tepesi, dağ doruğu, zirve.
Şahin :FarsçaErkekOldukça büyük boylu, yırtıcı kuş.
Şahinalp :Farsça +TürkçeErkekŞahin gibi güçlü, yiğit, cesur kimse.
Şahinbay :Farsça +TürkçeErkekŞahin gibi güçlü, yiğit kimse.
Şahinhan :Farsça +TürkçeErkekŞahin gibi güçlü, yiğit hükümdar.
Şahinkan :Farsça +TürkçeErkekYiğit soydan gelen, güçlü, kahraman kimse.
Şahinter :FarsçaErkekÇok yiğit, kahraman, şahin gibi kimse.
Şahistan :FarsçaErkekŞah ülkesi.
Şahittin :Farsça +ArapçaErkekDinlerin şahı, dinlerin en iyisi.
Şahlan :TürkçeErkekŞaha kalk; coş, kükre; parla, ışılda“ anlamlarında kullanılan bir ad.
Şahmelek :Farsça +ArapçaKızMelek gibi güzel olan.
Şahnaz :FarsçaKızÇok nazlı.
Şahnisa :FarsçaKız1. Hükümdar kadın.
2. Hükümdar karısı.
Şahnur :Farsça +ArapçaKızÇok güzel, çok parlak.
Şahruh :Farsça +ArapçaErkekYüce ruhlu, görkemli, üstün kişilikli kimse.
Şahsınur :ArapçaKızNurlu kişi, aydınlık kimse.
Şahsüvar :FarsçaErkekİyi ata binen, yiğit kimse.
Şahvar :FarsçaKızİri ve iyi cins inci.
Şahvelet :Farsça +ArapçaErkekHükümdar çocuğu.
Şahver :FarsçaKızbk. Şahvar
Şahzade :FarsçaErkekŞah oğlu, hükümdar çocuğu.
Şahzat :Farsça +ArapçaErkekSaygıdeğer kimse.
Şaik :ArapçaErkekİstekli, hevesli kimse.
Şair :ArapçaErkekŞiir yazan kimse, ozan.
Şaire :ArapçaKızKadın şair.
Şakar :TürkçeKız1. Şen, neşeli, şakrak.
2. Yiğit, cesur.
Şakayık :ArapçaKızBahçelerde yetiştirilen, pembe, kırmızı, alaca çiçekler açan, çok yıllık süs bitkisi.
Şakir :ArapçaErkekŞükreden, durumundan memnun olan kimse.
Şamih :ArapçaErkek1. Yüksek, gösterişli.
2. Kibirli.
Şamil :ArapçaErkekİçine alan, kapsayan.
Şan :ArapçaKızÜn, nam, şöhret.
Şanal :Arapça +TürkçeErkek“Adın duyulsun, ünlü, şanlı bir insan ol” anlamında kullanılan bir ad.
Şanalp :Arapça +TürkçeErkekÜnlü, şanlı, tanınmış yiğit kimse.
Şaner :Arapça +TürkçeErkekÜnlü kimse.
Şanlıbay :TürkçeErkekTanınmış, ünlü kimse.
Şansal :Arapça +TürkçeKız“İyi niteliklerinle ün kazan, şanın yayılsın“ anlamında kullanılan bir ad.
Şansel :ArapçaKızÇok tanınmış, çok ünlü kimse.
Şanser :Arapça +TürkçeKız“Şanını, yüceliğini göster“ anlamında kullanılan bir ad.
Şanver :Arapça +TürkçeErkek“İyi niteliklerinden başkasına da ver“ anlamında kullanılan bir ad.
Şar :FarsçaErkekKent, şehir.
Şarbay :Farsça +TürkçeErkekKentli, şehirli kimse.
Şarık :ArapçaErkekParlak, parlayan.
Şarika :ArapçaKızParlayan, parlak.
Şatır :ArapçaErkekNeşeli, şen.
Şayan :FarsçaErkekYakışır, yaraşır, uygun.
Şayegân :FarsçaKızYakışır, yaraşır.
Şaylan :TürkçeKız1. Çok övünen, gururlu kimse.
2. Sevinçli, neşeli.
Şazi :FarsçaErkekbk. Şadi
Şaziment :FarsçaKızKimseye benzemeyen, farklı, tek, eşsiz.
Şaziye :FarsçaKızbk. Şadiye
Şebap :ArapçaErkekGençlik, tazelik.
Şebnem :FarsçaKızHavada buğu durumundayken akşamın ve gecenin serinliğiyle yerde veya bitkilerde toplanan küçük su damlaları, çiy.
Şebnur :Farsça +ArapçaKızGecenin nuru, gecenin ışığı, aydınlığı.
Şecaat :ArapçaErkekYiğitlik, yüreklilik. kahramanlık.
Şefaat :ArapçaKızBirinin suçunun bağışlanması veya dileğinin yerine getirilmesi için o kimseyle Tanrı arasında peygamberin yaptığı aracılık.
Şefaattin :ArapçaErkekDinin, Allah ile kul arasındaki aracılığı, dinin şefaati.
Şefik :ArapçaErkekŞefkatli, acıması olan, esirgeyici.
Şefkat :ArapçaKızSevecenlik, acıma ve sevgi duygusu.
Şeh :FarsçaErkekbk. Şah
Şehadet :ArapçaErkek1. Tanıklık, şahitlik.
2. Bir şeyin doğruluğuna inanma.
3. Yüce bir ülkü uğrunda ölme, şehitlik.
4. İşaret, iz.
Şehadettin :ArapçaErkek1. Dinin tanıklığı.
2. Dinin belirtisi, işareti.
Şehâlem :Farsça +ArapçaErkekEvrenin hükümdarı.
Şehamet :ArapçaErkek1. Mutluluk.
2. Basiret, geleceği görme.
Şehbal :FarsçaKızKuş kanadının en uzun tüyü.
Şehim :ArapçaErkekAkıllı ve kurnaz yiğit.
Şehime :ArapçaKızAkıllı ve kurnaz.
Şehinşah :FarsçaErkekŞahların şahı, en büyük hükümdar.
Şehlevent :FarsçaErkekLeventlerin şahı, boylu boslu, canlı, yakışıklı erkek.
Şehmuz :FarsçaErkekHükümdar soyundan gelen.
Şehnaz :FarsçaKız1. Çok nazlı.
2. Türk müziğinin eski mürekkep makamlarından biri.
Şehrazat :FarsçaKızKendi kendine yaşayan, özgür.
Şehriban :FarsçaKızŞehrin büyüğü, ileri geleni.
Şehrinaz :FarsçaKızTürk müziğinin en eski makamlarından biri.
Şehriyâr :FarsçaKızPadişah, hükümdar.
Şehriye :FarsçaKız1. Şehirli, kentli.
2. Kibar, ince, nazik.
Şehsüvar :FarsçaErkekbk. Şahsüvar
Şehzade :FarsçaErkekHükümdar oğlu.
Şehzat :Farsça +ArapçaErkekbk. Şahzat
Şeker :FarsçaKızŞeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin genel adı.
Şekernaz :FarsçaKızÇok nazlanan güzel.
Şekerpare :FarsçaKız1. Çok tatlı bir kayısı türü.
2. Bir tür nakış.
3. Bir tür tatlı.
Şekibe :ArapçaKızSabırlı, dayanıklı, tahammüllü.
Şekime :ArapçaKızDayanma, dayanıklılık, karşı koyma.
Şekûr :ArapçaErkekÇok şükreden.
Şelâle :ArapçaKızBüyük çağlayan.
Şemail :ArapçaErkek1. Huylar, davranışlar, alışkılar.
2. Bir kimsenin dış görünüşünün özellikleri.
Şemdin :ArapçaErkekDinin mumu, aydınlığı.
Şemi :ArapçaErkek1. Mumla, ışıkla ilgili, ışıklı.
2. Mum yapan veya satan kimse.
Şemim :ArapçaErkekGüzel kokan, güzel kokulu.
Şeminur :ArapçaKızMum ışığı, mum aydınlığı.
Şems :ArapçaErkekGüneş.
Şemsettin :ArapçaErkekDinin güneşi, dinin insanlara verdiği aydınlık.
Şemsi :ArapçaErkekGüneşle ilgili, güneşe özgü.
Şemsifer :Arapça +FarsçaKızGüneşin aydınlığı, parlaklığı.
Şemsinisa :ArapçaKızKadınların güneşi.
Şemsiye :ArapçaKızGüneşle ilgili, güneşe özgü, güneşlik.
Şen :TürkçeKızNeşeli, sevinçli.
Şenal :TürkçeErkek“Mutlu, sevinçli ol“ anlamında kullanılan bir ad.
Şenalp :TürkçeErkekNeşeli, canlı yiğit.
Şenaltan :TürkçeErkekNeşeli, sevinçli hükümdar.
Şenay :TürkçeErkekCanlı, neşeli kimse.
Şenbay :TürkçeErkekSevinçli, mutlu, varlıklı kimse.
Şencan :Türkçe +FarsçaErkekCanlı, neşeli, hareketli yapısı olan kimse.
Şendağ :TürkçeKızÇok neşeli ve sevinçli olan.
Şendeniz :TürkçeKızSevinç ve neşeye boğulan, çok neşeli.
Şendil :TürkçeKızGüzel konuşan, tatlı dilli.
Şendoğan :TürkçeErkekSevinçli, neşeli olarak dünyaya gelen.
Şendur :TürkçeErkek“Neşeli kal, mutlu kal, mutluluğun kalıcı olsun“ anlamında kullanılan bir ad.
Şenel :TürkçeErkek“Şen ve mutlu ol“ anlamında kullanılan bir ad.
Şener :TürkçeErkekMutlu, neşeli kimse.
Şengeldi :TürkçeErkek“Güler yüzle, sevinçle geldi“ anlamında kullanılan bir ad.
Şengil :TürkçeKızİyi yürekli, hoşsohbet kimse.
Şengönül :TürkçeKızGönlü şen, sevinçli, mutlu kimse.
Şengül :Türkçe +FarsçaErkekGüler yüzlü, hoşsohbet kimse.
Şengün :TürkçeKızNeşe ve mutluluk dolu gün.
Şeniz :TürkçeErkekMutlu, sevinçli bir iz bırakan kimse.
Şenkal :TürkçeKız“Her zaman neşeli kal“ anlamında kullanılan bir ad.
Şenlen :TürkçeErkek“Neşelen, mutlu ol“ anlamında kullanılan bir ad.
Şenlik :TürkçeErkekSevinçli, coşkulu, mutlu olma durumu.
Şennur :Farsça +ArapçaKızNeşeli ve mutlu insan.
Şenol :TürkçeErkek“Her zaman neşeli mutlu ol“ anlamında kullanılan bir ad.
Şenöz :TürkçeKızİçinde mutluluk ve sevinç bulunan.
Şensal :TürkçeErkek“Neşeni, sevincini çevrene de yay, herkes şenlensin“ anlamında kullanılan bir ad.
Şensen :TürkçeErkek“Neşeli ve mutlu bir insansın“ anlamında kullanılan bir ad.
Şensoy :TürkçeErkekNeşeli soydan gelen kimse.
Şensu :TürkçeKızMıtlu, sevinçli ve su kadar temiz, berrak kimse.
Şentürk :TürkçeErkekNeşeli, canlı, mutlu Türk.
Şenyaşar :TürkçeErkekYaşamı neşeli, mutlu geçen kimse.
Şenyer :TürkçeKızMutlu, sevinçli, neşe dolu kimse.
Şenyıl :TürkçeKızMutlu ve neşeli bir biçimde geçen yıl.
Şenyurt :TürkçeErkekNeşeli, mutlu insanların yurdu.
Şenyüz :TürkçeKızMutlu, neşeli, sevinçli yüzü olan kimse.
Şerafet :ArapçaErkek1. Şerefli olma.
2. Soydanlık, asalet.
3. Hz. Muhammed´in soyundan gelme.
Şerafettin :ArapçaErkekDinlerin en şereflisi, en büyüğü.
Şerbet :ArapçaKızTatlı içecek.
Şeref :ArapçaErkekBüyüklük, ululuk, üstünlük.
Şerefhan :Arapça +TürkçeErkekBüyük, ulu, üstün hükümdar.
Şerefnaz :Arapça +FarsçaKızBüyük, ulu, üstün ve nazlı kimse.
Şerefnur :ArapçaKızBüyük, ulu, üstün ve güzel kimse.
Şeremet :TürkçeKızÇalışkan, becerikli, eli çabuk kimse.
Şeren :TürkçeErkekÇevik, tez canlı.
Şerif :ArapçaErkek1. Şerefli, kutsal.
2. Soylu, temiz.
3. Hz. Hasan’ın soyundan gelenlere verilen unvan.
Şerife :ArapçaKız1. Şerefli, kutsal.
2. Soylu, temiz.
Şermende :FarsçaKızUtangaç, çok utanan, mahcup.
Şermin :FarsçaKızUtangaç, mahcup.
Şeşen :TürkçeErkekGüzel konuşan, hatip.
Şetaret :ArapçaKızNeşe, şenlik, sevinç.
Şevket :ArapçaErkekBüyüklük, heybet.
Şevketfeza :Arapça +FarsçaKızBüyüklüğü artıran, heybet kazandıran.
Şevki :ArapçaErkekŞevkli, neşeli, istekli.
Şevkidil :Arapça +FarsçaKızGönül neşesi, gönül sevinci.
Şevkinaz :Arapça +FarsçaKızNazlı ve neşeli.
Şevkinur :ArapçaKızSon derece aydın ve parlak.
Şevval :ArapçaKızHicri takvime göre yılın onuncu ayı, ilk üç günü Ramazan Bayramıdır.
Şeyda :FarsçaKızSevda nedeniyle aklını yitirmiş, çılgın.
Şeydagül :FarsçaKızSevgisi dolayısıyla çılgına dönmüş güzel.
Şeydanur :Farsça +ArapçaKızSevgisi nedeniyle çılgına dönmüş güzel.
Şeyma :ArapçaKız1. Çok kıymetli,değerli.
2. Vücudunda ben olan.
Şeyyat :ArapçaErkek1. Kendini çok yoran, kendini helak eden.
2. Yüze gülücü, iki yüzlü.
Şınık :TürkçeErkekNazlı.
Şıray :TürkçeKızbk. Çıray
Şide :FarsçaErkekParlak, ışıklı, güneş.
Şifa :ArapçaKızİyi olma, kurtulma.
Şiir :ArapçaKız1. Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimi.
2. Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey.
Şimşad :FarsçaErkek1. Bir ağaç türü.
2. Uzun boylu.
Şimşek :TürkçeErkek1. Bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık.
2. Canlı, hızlı, coşkulu, hareketli kimse.
Şimşeker :TürkçeErkekÇok hareketli, canlı, hızlı kimse.
Şimşekhan :TürkçeErkekÇok hareketli, canlı, hızlı hükümdar.
Şimşekkan :TürkçeErkekHareketli, canlı soydan gelen.
Şinasi :FarsçaErkekTanımaya, anlamaya özgü, tanımak, bilmekle ilgili.
Şinaver :FarsçaErkekSuda yüzen.
Şipal :TürkçeErkekYiğit, kahraman.
Şirin :FarsçaKızTatlı, sevimli, cana yakın.
Şirinbegim :Farsça +TürkçeKızSevimli, cana yakın kadın.
Şirvan :FarsçaErkekAslan barınağı.
Şirzat :FarsçaErkekAslan gibi güçlü, kişilikli kimse.
Şive :FarsçaKızNaz, eda.
Şivekâr :FarsçaKızNazlı, edalı, işveli.
Şöhret :ArapçaKızÜn, san.
Şölen :Moğ.KızBir olayı kutlamak veya eğlenmek amacıyla yapılan yemekli toplantı.
Şuayp :ArapçaErkek1. Cemaat, kabile.
2. Kızıldeniz’den çıkarılan taşlar.
3. Medyen halkına Tanrı tarafından gönderilmiş bir peygamber.
Şule :ArapçaKızAlev, ateş alevi.
Şükran :ArapçaKızİyilik bilme, gönül borcu, minnettarlık.
Şükrettin :ArapçaErkekDinin şükrü.
Şükriye :ArapçaKızİyilik bilen.
Şükûfe :FarsçaKızl. Açmamış çiçek, tomurcuk.
2. Süslemede çiçek motiflerine dayanan bir tarzın adı.

Derneğimiz
Mekke Canlı Yayın
Medine Canlı Yayın
Eserlerimiz
İlahiler
Sure ve Namaz
Namaz Kılmayı Öğreniyorum
Tecvid Dersleri
SON EKLENENLER
GÜNÜN AYETİ
Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar
(belli vakitlerde) namaz kıl; bir de sabah namazını. Çünkü sabah namazı şahitlidir.
(İSRÂ - 78)
ÖZLÜ SÖZLER
  • Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir.
  • Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun?
  • Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır.
  • Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. (Hz. Ali)
  • Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur.
  • Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir.
  • En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır.
  • Alem-i Berzah insanın kendisidir.
  • Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır.
  • Mutaşabih ayetler ledünidir.
NAMAZ VAKİTLERİ