29 Nisan 2025
1 Zi'l-ka'de 1446
halveti
MENÜ
SOHBETLER HAZRET-İ MUHAMMED'IN
(S.A.V) HAYATI
SEVGİLİ PEYGAMBERİM KUR'AN-I KERİM İLMİHAL İSLAM VE TOPLUM 40 HADİS HADİS-İ ŞERİFLER OSMANLICA SÖZLÜK RÜYA TABİRLERİ BEBEK İSİMLERİ ABDÜLKADİR BİLGİLİ
(SEBATİ) DİVANI
NİYAZİ MISRİ DİVANI HİKMETLİ SÖZLER KUR'AN-I KERİM ÖĞRENİYORUM KUR'AN-I KERİM (SESLİ ve YAZILI) SESLİ ARŞİV İLAHİLER KVKK ve GİZLİLİK POLİTİKASI
İSLAM ve TASAVVUF
TASAVVUFUN TARİFLERİ TASAVVUFUN DOĞUŞU TASAVVUFUN ANADOLU'YA GİRİŞİ HALVETİLİĞİN TARİHİ HALVETİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ HALVETİLİĞİN TÜRK TOPLUMUNDAKİ YERİ HALVETİYYE SİLSİLESİ PİRLERİMİZİN HAYATLARI MEHMET ALİ İŞTİP (VAHDETİ) ABDÜLKADİR BİLGİLİ (SEBATİ) İBRAHİM GÜLMEZ(KANÂATÎ)
EHLİ - BEYT
EHL-İ BEYT KİMDİR? EHL-İ BEYTİ SEVMEK
RESÛLULLAH'I SEVMEKTİR
EHL-İ BEYT EMANETİ RESÛLULLAH'TIR EHL-İ BEYTİN HALİ NUH'UN GEMİSİ GİBİDİR EHL-İ BEYT OLMAK HEM NESEBİ HEMDE MEZHEBİDİR
ONİKİ İMAMLAR
HZ. İMAM ALİ K.A.V RA HZ. İMAM HASAN-I (MÜCTEBA) HZ. İMAM HÜSEYİN-İ (KERBELA) HZ. İMAM ZEYNEL ABİDİN HZ. İMAM MUHAMMED BAKIR HZ. İMAM CAFER-İ SADIK HZ. İMAM MUSA-İ KAZIM HZ. İMAM ALİYYUL RIZA HZ. İMAM MUHAMMED CEVAD (TAKİ) HZ. İMAM ALİ HADİ (NAKİ) HZ. İMAM HASAN’UL ASKERİ HZ. İMAM MUHAMMED MEHDİ






K harfiyle başlayan bebek isimleri


KIZ BEBEK İSİMLERİ ERKEK BEBEK İSİMLERİ

A B C D E F G H I J K L M N O P R S T U V Y Z

İsimKökeniCinsiyetAnlamı
Kaan :TürkçeErkekbk. Kağan
Kabadayı :TürkçeErkek1. İyi dövüşen, korkusuz, kendine özgü namus kurallarının dışına çıkmayan kimse.
2. Yürekli.
Kaban :TürkçeErkekSavaşçı, dövüşken.
Kabil :ArapçaErkek1. Kabul eden, kabul edici.
2. Hz. Âdem'in oğlu.
Kadagan :TürkçeErkekBuyruk, emir.
Kadam :TürkçeErkekDost, arkadaş.
Kadem :ArapçaErkek1. Uğur.
2. Ayak.
Kader :ArapçaErkek1. Alın yazısı, yazgı.
2. Genellikle kaçınılmaz kötü talih.
Kadın :TürkçeKız1. Erişkin dişi insan.
2. Evlenmiş kız.
3. Eskiden bayan anlamında kullanılan bir san.
4. Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan .
Kadınana :TürkçeKızDeneyimli, yaşlı, saygı gösterilen kadın.
Kadıncık :TürkçeKızHanımefendi.
Kadife :ArapçaKız1. Yüzeyi belirli uzunlukta bırakılmış ham madde lifleriyle kaplı, parlak, yumuşak kumaş.
2. Yumuşak, sakin, iyi huylu.
Kadim :ArapçaErkekEski.
Kadir :ArapçaErkek1. Kuvvetli, güçlü, kudret sahibi.
2. Değer, onur, kıymet, şeref.
3. Allah’ın adlarındandır.
Kadire :ArapçaKızGüçlü, kuvvetli.
Kadrettin :ArapçaErkekDinin kudreti, gücü.
Kadri :ArapçaErkekDeğer, kıymet, onurla ilgili.
Kadrihan :Arapça +TürkçeErkekDeğerli, saygın hükümdar.
Kafar :TürkçeErkekArkadaş, dost.
Kağan :TürkçeErkek1. Hanların hanı, hükümdar.
2. Tarihte Çin ve Moğol hükümdarlarına verilen ad.
Kahir :ArapçaErkek1. Üstün gelen, ezen, ezici.
2. Kahreden, zorlayan.
3. Yok eden.
Kahraman :FarsçaErkek1. Yiğit, cesur.
2. Bir olayın, serüvenin başlıca kişisi.
3. Sessiz, yumuşak kimse.
Kaim :ArapçaErkek1. Birinin yerine geçen.
2. Bir işte sebat eden, direnen.
3. Ayakta duran.
Kakınç :TürkçeErkek1. Öfke, kızgınlık, sitem.
2. Vurma, vuruş.
3. Harekete geçiş, ayağa kalkış.
Kala :ArapçaErkek1. Kale, hisar.
2. (T.) Atmaca.
Kalagay :TürkçeErkekAl, kırmızı renk.
Kalender :FarsçaErkekGösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan alçak gönüllü kimse.
Kalgay :TürkçeErkek1. İzci kumandanı.
2. Tarihte Kırım veliahdına verilen san.
Kalkan :TürkçeErkek1. Ok, kılıç vb.nden korunmak için savaşçıların kullandığı korunmalık.
2. Koruyucu
Kalmık :TürkçeErkekbk. Kalmuk
Kalmuk :TürkçeErkek1. Göz kapağı.
2. Tüylü yün kumaş.
3. Asya’da eski bir Moğol kabilesinin adı.
Kam :TürkçeErkek1. Hekim.
2. Düşünür.
Kamacı :TürkçeErkekTop kaması yapan veya onaran kimse.
Kaman :TürkçeErkekDağların doruğuna yakın olan yerler.
Kamanbay :TürkçeErkekSaygın, değerli kimse.
Kamar :TürkçeErkekHekim, doktor.
Kambay :TürkçeErkekHekim, tabip.
Kamber :ArapçaErkek1. Hz. Ali'nin sadık kölesi.
2. Bir eve çok gelen kimse.
Kamer :ArapçaKızAy.
Kamertab :Arapça +FarsçaKız1. Aydınlık, ışık.
2. Ay ışığı, mehtap.
Kamet :ArapçaErkek1. Boy, boy bos, endam.
2. Camilerde namaza kalkmak için okunan iç ezan.
3. Ses, gürültü.
Kâmil :ArapçaErkek1. Olgun, yetkin kimse.
2. Kültürlü, bilgili, bilgin.
3. Bütün, tam, eksiksiz.
Kâmile :ArapçaKız1. Olgun, yetkin kimse.
2. Kültürlü, bilgili.
3. Bütün, tam, eksiksiz.
Kâmran :FarsçaKızİsteğine kavuşmuş olan, mutlu.
Kamu :TürkçeErkek1. Bütün, hep.
2. Halk.
Kâmuran :FarsçaErkekbk. Kâmran
Kanağan :TürkçeErkekÇabuk inanan, kanan.
Kanak :TürkçeErkekÇabuk aldanan, saf.
Kanat :Erkek1. Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ.
2. Yan, taraf.
Kanbay :TürkçeErkekKanmış, doymuş, varlıklı kimse.
Kanber :ArapçaErkekbk. Kamber
Kandemir :TürkçeErkekGüçlü soydan gelen kimse.
Kaner :TürkçeErkekSoyu yiğit olsn kimse.
Kanık :TürkçeErkekİnanç, kanı.
Kanıkor :TürkçeErkekAteşli, canlı yaradılışta olan kimse.
Kanıt :TürkçeErkekBir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanı verici belge, delil.
Kani :ArapçaErkek1. Kanaat eden, fazlasını istemeyen.
2. İnanmış, kanmış.
Kâni :ArapçaErkekDokunaklı, iğneli söz söyleyen.
Kanpolat :Türkçe +Fat.ErkekYiğit, kahraman kimse.
Kanpulat :Türkçe +FarsçaErkekbk. Kanpolat
Kansu :TürkçeErkekSoyu su gibi saf ve temiz olan.
Kansun :TürkçeErkek“Kansın, inansın“ anlamında kullanılan bir ad.
Kanturalı :TürkçeErkekZengin yaşayan.
Kantürk :TürkçeErkekTürk soyundan gelen.
Kanun :ArapçaErkek1. Yasa.
2. Geçerli olan kural.
Kanver :TürkçeErkek“Canlılık kat“ anlamında kullanılan bir ad.
Kapagan :TürkçeErkek1. Çokça kapan, alan.
2. 691-716 Yılları arasında hüküm sürmüş olan Göktürk kağanı.
Kapar :TürkçeErkek1. Akıl.
2. Ruh.
Kapçak :TürkçeErkek1. Kale kuşatmasında duvara çakılmış büyük çember.
2. Bayrak.
Kapkın :TürkçeErkekUygun, düzenli.
Kaplan :TürkçeErkekKedigillerden, enine siyah çizgili, koyu sarı postu olan çevik ve yırtıcı hayvan.
Kaptan :İt.ErkekGemi yönetimiyle görevli en yüksek görevli.
Kara :TürkçeErkek1. En koyu renk, siyah.
2. Zenci, esmer.
Karaalp :TürkçeErkekEsmer, kara yağız yiğit.
Karabaş :TürkçeErkek1. Hiç evlenmemiş erkek, bekâr.
2. Evlenmeyen rahip.
3. Kışa dayanıklı sert buğday.
Karabatak :TürkçeErkek1. Balıkla beslenen, gagası uzun ve sivri kara tüylü bir deniz kuşu.
2. Geleceğini düşünmeden yaşayan, savurgan.
Karabay :TürkçeErkekEsmer, yağız kimse.
Karabet :ArapçaErkekYakınlık, hısımlık, akrabalık.
Karabey :TürkçeErkekEsmer, yağız bey.
Karaboğa :TürkçeErkekGüçlü, kuvvetli esmer kimse.
Karabörü :TürkçeErkekİşini iyi bilen esmer kimse.
Karabudun :TürkçeErkekEsmer milletten olan.
Karabuğday :TürkçeErkekTohumları için yetiştirilen bir yıllık bitki.
Karabuğra :TürkçeErkekDeve gibi boylu boslu olan kimse.
Karabulut :TürkçeErkekKoyu esmer renkte büyük yağmur bulutu.
Karabükey :TürkçeErkekGüçlü güreşçi.
Karaca :TürkçeKız1. Geyikgillerden, boynuzları küçük ve çatallı bir av hayvanı.
2. Esmer.
Karacabey :TürkçeErkek1. Esmer bey.
2. Kahramanlığıyla ün salmış bir Türk komutanı.
Karacakurt :TürkçeErkekYaşlı ve deneyimli esmer kimse.
Karacan :Türkçe +FarsçaErkekEsmer kimse.
Karacı :TürkçeErkek1. Gönül alan.
2. Gözetleyici.
Karaçar :TürkçeErkekKötü ruhlar.
Karaçay :TürkçeErkekBir Türk kavminin adı.
Karaçelik :TürkçeErkekKuvvetli, güçlü esmer kimse.
Karadağ :TürkçeErkekBulutlarla kaplı dağ.
Karadeniz :TürkçeErkekTürkiye'nin kuzeyindeki büyük deniz.
Karadoğan :TürkçeErkekEsmer olarak dünyaya gelen.
Karaduman :TürkçeErkekSiyah duman.
Karadut :Türkçe +FarsçaKızSiyah renkli dut.
Karaer :TürkçeErkekKara yağız, esmer yiğit.
Karagöz :TürkçeKız1. Kara gözlü kimse.
2. Şakacı, hoşsohbet kimse.
3. Halk tiyatrosunda Hacivat'ın muhatabı, oyun arkadaşı.
Karagöz :TürkçeErkek1. Kara gözlü kimse.
2. Şakacı, hoşsohbet kimse.
3. Halk tiyatrosunda Hacivat'ın muhatabı, oyun arkadaşı
Karahan :TürkçeErkekTarihte bazı kavimlerde hanlara verilen san.
Karakalpak :TürkçeErkekOrta Asya'da yaşayan bir Türk boyu.
Karakan :TürkçeErkekBir tür dağ ağacı.
Karakaş :TürkçeErkekGür ve kara kaşları olan kimse.
Karakız :TürkçeKızEsmer kız.
Karakoca :TürkçeErkek1. Saçı sakalı ağarmayan yaşlı adam.
2. Büyümeden yaşlanan kavruk ağaç.
Karakoç :TürkçeErkekDelikanlı, yiğit esmer kimse.
Karakoyun :TürkçeErkekUysal, ılımlı esmer kimse.
Karakucak :TürkçeErkek1. Sarılma, kucaklama, kavrama, tutuşma.
2. En eski Türk güreş biçimi.
Karakurt :TürkçeErkekDeneyimli esmer kimse.
Karakuş :TürkçeErkekKartal cinsindan kuşlara verilen genel ad.
Karaman :TürkçeErkek1. Esmer, kara yağız insan.
2. Güneybatıdan esen yel.
Karamık :TürkçeErkekbk. Karamuk
Karamuk :TürkçeErkekDağlarda kendi kendine biten ve ilkbaharda çiçek açan, saçma büyüklüğünde, üzüm biçiminde meyveleri olan dikenli bir bitki, çalı.
Karamut :TürkçeErkekKara baht, kötü şans.
Karamürsel :TürkçeErkek1. Marmara Denizi kıyılarında işleyen küçük teknelere verilen ad.
2. Marmara bölgesinde Kocaeli’nin ilçe merkezi.
Karan :TürkçeErkek1. Kahraman, yürekli.
2. Karanlık.
Karanalp :TürkçeErkekKara yağız, kahraman yiğit.
Karanbay :TürkçeErkekKahraman, yürekli kimse.
Karanfil :ArapçaKızGüzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi.
Karaoğlan :TürkçeErkekEsmer renkli çocok.
Karaörs :TürkçeErkekKuvveti, güçlü kimse.
Karasal :TürkçeErkekKara ile ilgili.
Karasu :TürkçeErkekAğır akan su.
Karasungur :TürkçeErkekSoğukkanlı, sakin esmer kimse.
Karasüyek :TürkçeErkekEski Türklerde soylular karşıtı olan halk katmanı.
Karaşın :TürkçeErkekEsmer.
Karatan :TürkçeErkekŞafak sökmeden önceki alaca karanlık.
Karataş :TürkçeErkekSiyah taş, hacerülesvet.
Karatay :TürkçeErkekAnadolu Selçuklu devlet adamı.
Karatün :TürkçeErkekKaranlık gece.
Karayağız :TürkçeErkekKoyu esmer kimse.
Karayel :TürkçeErkekKuzeybatıdan esen, genellikle soğuk yel.
Karcan :Türkçe +FarsçaErkekbk. Karacan
Kardan :TürkçeKızKar gibi, ak, beyaz, temiz, saf.
Kardelen :TürkçeKızBaharın müjdecisi bir çiçek.
Kardeş :TürkçeErkek1. Aynı ana babadan doğmuş veya ana babadan biri ayrı olan çocukların birbirine göre adı.
2. Çok yakın arkadaş, dost.
Karel :İbr.Kız1. Allah’ın kuzusu.
2. Allah’a sunulan, sunak; adak.
Kargı :TürkçeErkek1. Eskiden silah olarak kullanılan, ucu sivri demirli, ağaçtan yapılmış uzun sırık.
2. Kamış, saz.
Kargın :TürkçeErkek1. Taşkın su.
2. Bol, çok.
3. Doymuş, tok.
4. Erimiş buz ve kar parçalarının oluşturduğu akarsu.
5. Çağlayan.
Kargınalp :TürkçeErkekCoşkulu, taşkın, hareketli yiğit.
Karhan :TürkçeErkekbk. Karahan
Karık :TürkçeErkek1. Bağ ve bahçelerde sebze ekmek için ayrılan bölümler.
2. Karışık, karışmış.
Karındaş :TürkçeErkekKardeş.
Karlık :TürkçeErkekKar kuyusu.
Karlu :TürkçeErkekKarlı.
Karluk :TürkçeErkekTürk boylarından biri.
Karlukhan :TürkçeErkekKarluk boyunun hanı.
Karsel :Türkçe +ArapçaKızKarın erimesiyle oluşan sel.
Kartal :TürkçeErkekKartalgillerden, çok güçlü, iri, yırtıcı kuş.
Kartay :TürkçeErkekYaşlı, pir.
Kartekin :TürkçeErkekKar gibi saf, temiz kimse.
Karyağdı :TürkçeKızKarlı günde doğan beyaz tenli kız çocuklarına verilen bir ad.
Kasal :TürkçeErkekKibir, gurur, övünme.
Kasar :TürkçeErkekHatır, gönül.
Kasım :ArapçaErkek1. Ayıran, bölen, taksim eden.
2. Kırıcı, ezici, ufaltıcı.
Kasırga :TürkçeErkek1. Şiddetli fırtına.
2. Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku.
Kâşif :ArapçaErkekBulan, keşfeden, bulucu.
Kaşka :TürkçeErkekŞakacı, neşeli kimse.
Katı :TürkçeErkek1. Çok, pek, fazla, yeğin.
2. Ağır.
3. Haşin, sert, kırıcı.
Katıhan :TürkçeErkekSert, kırıcı hükümdar.
Kâtibe :ArapçaKızKadın sekreter, kadın kâtip.
Kâtip :ArapçaErkekYazan, yazıcı, usta yazıcı.
Katun :TürkçeKızbk. Kadın
Kavas :ArapçaErkek1. Oklu asker.
2. Ok yapan, okçu.
Kavçın :TürkçeErkekKonuk, misafir.
Kavruk :TürkçeErkek1. Dertli, acı çeken.
2. Sevdalı, âşık.
Kavurt :TürkçeErkekHeybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman.
Kavurtbey :TürkçeErkekHeybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman bey.
Kavurthan :TürkçeErkekHeybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman hükümdar.
Kavvas :ArapçaErkekbk. Kavas
Kay :TürkçeErkekYağmur, sağanak.
Kaya :TürkçeErkekBüyük ve sert taş kütlesi.
Kayaalp :TürkçeErkekKaya gibi güçlü yiğit.
Kayacan :Türkçe +FarsçaErkekCanı kaya gibi güçlü olan.
Kayaer :TürkçeErkekKaya gibi güçlü kimse.
Kayagün :TürkçeErkekKaya gibi güçlü ve yakışıklı kimse.
Kayahan :TürkçeErkekKaya gibi güçlü hükümdar.
Kayan :TürkçeErkek1. Akarsu, sel.
2. Yassı, düz, kat kat oluşmuş taşlar.
Kayansel :Türkçe +ArapçaErkekSel gibi taşan, coşan kimse.
Kayar :TürkçeErkekGurur.
Kayaş :TürkçeErkekAkraba, hısım.
Kayatimur :TürkçeErkekKaya ve demir gibi sert, güçlü kimse.
Kayatürk :TürkçeErkekKaya gibi sert Türk.
Kaygısız :TürkçeErkekEndişesiz, hiçbir şeye aldırış etmeyen.
Kaygusuz :TürkçeErkekbk. Kaygısız
Kayhan :TürkçeErkekbk. Kayıhan
Kayı :TürkçeErkek1. Yağmur, sağanak, bora.
2. Sağlam, güçlü, sert.
Kayıbay :TürkçeErkekSağlam, güçlü, sert kimse.
Kayıhan :TürkçeErkekGüçlü hükümdar.
Kayın :TürkçeErkek1. Kayıngillerderı, kışın yaprak döken, güzel görünüşlü orman ağacı.
2. Kardeş, hısım, akraba.
Kayıt :TürkçeErkek1. Araç, eşya.
2. Saban.
3. İş, güç.
4. Kış için ayrılan yiyecek.
Kayıtmış :TürkçeErkekGeri dönmüş, geri gelmiş, vazgeçmiş.
Kaymak :TürkçeKız1. Sütün yüzünde toplanan yağlı katman
2. En seçkin, en güzel.
Kaymas :TürkçeErkekbk. Kaymaz
Kaymaz :TürkçeErkekYılmayan, azimli, cesur.
Kaynak :TürkçeErkek1. Bir suyun çıktığı yer.
2. Neşe, sevinç.
3. Eğlendirici, neşeli kimse.
Kaynar :TürkçeErkekbk. Kaynak
Kaynarkan :TürkçeErkekCoşkulu, hareketli kimse.
Kayra :TürkçeErkekBüyük bir kimseden gelen iyilik, ihsan.
Kayraalp :TürkçeErkekİyiliksever yiğit.
Kayrabay :TürkçeErkekİyiliksever, saygın kimse.
Kayrahan :TürkçeErkekİyiliksever hükümdar.
Kayral :TürkçeErkekKayrılan, himaye edilen kimse.
Kayran :TürkçeErkek1. Orman içindeki ağaçsız alan.
2. Kayan yer.
3. İnce çakıllı, kumlu toprak.
Kayser :ArapçaErkek1. Eski Roma ve Bizans İmparatorlarının sanı.
2. Hükümdar.
Kayyum :ArapçaErkekEzelî ve ebedî olan, değişmeyen.
Kazak :TürkçeErkek1. Göçebe, akıncı.
2. Rusya'da yaşayan bir Türk kavmi.
3. Genç, taze.
4. İnatçı.
Kazakhan :TürkçeErkekİnatçı hükümdar.
Kazan :TürkçeErkekOlumlu etkiler bırakan kimse.
Kazanhan :TürkçeErkekOlumlu etkiler bırakan hükümdar.
Kazgan :TürkçeErkekbk. Kazan
Kâzım :ArapçaErkekÖfkesini, hırsını yenebilen kimse.
Kebir :ArapçaErkek1. Büyük, ulu.
2. Çocukluktan çıkmış genç.
3. Yaşça büyük, yaşlı.
Kebire :ArapçaKız1. Büyük, ulu.
2. Çocukluktan çıkmış genç.
3. Yaşça büyük, yaşlı.
4. Büyük günah.
Kebuter :FarsçaKızGüvercin.
Kekik :TürkçeKızGüzel kokulu bir bitki.
Keklik :TürkçeKız1. Güvercin büyüklüğünde, eti için avlanan, tüyü boz, ayakları ve gagası kırmızı renkte, beğenilen bir kuş
2. Alımlı, güzel kadın.
Kelâmi :ArapçaErkekSöze ilişkin, sözle ilgili.
Kelebek :TürkçeKız1. Vücudu, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türü olan böcek.
2. Narin, zarif kadın.
Keleş :TürkçeErkek1. Güzel, yakışıklı kimse.
2. Yiğit, cesur, bahadır.
Keleşbay :TürkçeErkek1. Güzel, yakışıklı kimse.
2. Yiğit, cesur, bahadır kimse.
Keleşhan :TürkçeErkek1. Güzel, yakışıklı hükümdar.
2. Yiğit, cesur, bahadır hükümdar.
Keleştimur :TürkçeErkek1. Güzel, yakışıklı, güçlü kimse.
2. Yiğit, cesur, bahadır.
Kemal :ArapçaErkek1. Bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik.
2. En yüksek değer.
Kemalettin :ArapçaErkekDinin olgunluğu, eksiksizliği ve değeri.
Kemandar :FarsçaErkekYay tutan, yay tutucu.
Kemter :FarsçaErkek1. Daha aşağı, daha değersiz.
2. Tam olmayan, eksik.
Kenan :İbr.Erkek1. Vaat edilmiş ülke.
2. Cennet.
3. Hazreti Yakup'un ülkesi, Filistin.
Kent :Soğd.ErkekŞehir, kasaba.
Kenter :Soğd. +TürkçeErkekŞehirli, kentli.
Kepez :TürkçeErkek1. Yüksek dağ.
2. Mağara.
3. Gelin başlığı.
4. Kuşların başındaki uzun tüyler.
Keramet :ArapçaKız1. Bağış.
2. Ağırlama, ikram.
3. Ermişçe yapılan iş, hareket veya söz.
Keramet :ArapçaErkek1. Bağış.
2. Ağırlama, ikram.
3. Ermişçe yapılan iş, hareket veya söz
Keramettin :ArapçaErkekDinin kerameti, doğaüstü gücü.
Kerami :ArapçaErkekbk. Kirami
Kerem :ArapçaErkek1. Soyluluk.
2. Cömertlik, el açıklığı, bağış.
Keremşah :Arapça +FarsçaErkekEli açık, cömert şah.
Kerim :ArapçaErkek1. Cömert, eli açık.
2. Ulu, büyük.
Keriman :Arapça +FarsçaKızEli açıklar, cömertler.
Kerime :ArapçaKızCömert, eli açık.
Kerimhan :Arapça +TürkçeErkekEli açık, cömert hükümdar.
Kerman :FarsçaErkekbk. Kirman
Kervan :FarsçaErkekUzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası taşıyan yük. hayvanı katar.
Kesek :TürkçeErkek1. Bel, çapa veya sabanın topraktan kaldırdığı iri parça.
2. Çimen yapmak için üzerindeki otuyla birlikte çıkarılmış çayır parçası.
Kesim :TürkçeErkek1. İki taraf arasındaki kararlaştırılan şey.
2. Biçim, endam, boy bos.
3. Bölüm, parça.
4. Yeryüzündeki sel yarıntıları.
5. Ürün kaldırma mevsimi.
Keskin :TürkçeErkek1. Etkili, sert.
2. Görevini iyi yapan.
3. Azgın.
Keskinay :TürkçeErkekEtkili, görevini iyi yapan kimse.
Keskinel :TürkçeErkekEtkili ve sert kişilikli kimse.
Keşfi :ArapçaErkek1. Keşifle ilgili.
2. Keşfeden.
Kete :TürkçeErkekDüğün armağanı.
Keven :TürkçeErkek1. Kimi türlerinden kitre denilen zamk çıkarılan dikenli bir çalı.
2. Bir tür kahve.
Kevkep :ArapçaErkekYıldız.
Kevnî :ArapçaErkekVar olmayla, varlıkla ilgili.
Kevser :ArapçaKız1. Cennette bir havuzun adı.
2. Kur’an-ı Kerim’in bir suresi.
3. Maddi ve manevi çokluk, kalabalık.
4. Cennette bulunduğuna inanılan bir ırmak.
Key :FarsçaErkekİran’da efsanevi Keyyaniler Hanedanı'nın padişahlarına verilen unvan.
Keyfi :ArapçaErkekİsteğe bağlı olan, bir kurala bir düzene bağlı olmayan.
Keyhan :FarsçaErkekDünya.
Kezban :FarsçaKızKâhya kadın, bir daireyi idare eden kadın.
Kezer :TürkçeErkekKahraman.
Keziban :FarsçaKızbk. Kezban.
Kılavuz :TürkçeErkekYol gösteren, rehber.
Kılıç :TürkçeErkekUzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah.
Kılıçal :TürkçeErkek“Kılıç takın, kuşan“ anlamında kullanılan bir ad.
Kılıçalp :TürkçeErkekKılıç gibi keskin yiğit.
Kılıçaslan :TürkçeErkekKılıç gibi keskin, yürekli kimse.
Kılıçbay :TürkçeErkekKılıç gibi keskin kimse.
Kılıçel :TürkçeErkekEli kılıç gibi etkili olan kimse.
Kılıçhan :TürkçeErkekKılıç gibi keskin hükümdar.
Kılınç :TürkçeErkekDavranış, yaradılış, huy.
Kımız :TürkçeErkekKısrak sütünden yapılan bir içki.
Kın :TürkçeErkekBıçak, kılıç gibi kesici araçların kabı.
Kınalp :TürkçeErkekKın-alp.
Kınay :TürkçeErkekÇok çalışan, etkin, faal.
Kınayman :TürkçeErkekÇalışkan, etkin kimse.
Kınaytürk :TürkçeErkekÇok çalışan, etkin, faal Türk.
Kınel :TürkçeErkekÇok çalışan, etkin, faal kimse.
Kınık :TürkçeErkek1. Kaynak, memba.
2. İstek, arzu, gayret.
3. Obur.
4. Oğuzların 24 boyundan biri.
Kınıkaslan :TürkçeErkekGayretli, çabalayan kimse.
Kınış :TürkçeErkekİstek, arzu, heves.
Kıpçak :TürkçeErkekXI-XV. yüzyıllarda, Ural dağlarıyla Volga ırmağı arasında yaşamış bir Türk boyu.
Kıraç :TürkçeErkekBitek olmayan, verimsiz veya sulanmayan yer.
Kıralp :TürkçeErkekAk saçlı ve sakallı, yaşlı yiğit.
Kıran :TürkçeErkek1. Çevre, kıyı, kenar.
2. Ufuk.
3. Tepe, yamaç, bayır.
Kıranalp :TürkçeErkekDüşmanı bozguna uğratan yiğit.
Kıraner :TürkçeErkekDüşmani bozguna uğratan kimse.
Kırat :ArapçaErkek1. Elmas, zümrüt gibi değerli taşların tartısında kullanılan ölçü birimi.
2. Nitelik, değer.
Kıratlı :Arapça +TürkçeErkekDeğerli, nitelikli.
Kıray :TürkçeErkek1. Genç, delikanlı.
2. Ürün vermeyen arazi.
3. Eşkıya, yol kesen.
Kırbay :TürkçeErkekYaşlı, ak sakallı kimse.
Kırboğa :TürkçeErkekGüçlü, kuvetli yaşlı kimse.
Kırbörü :TürkçeErkekYaşlı, ak sakallı deneyimli kimse.
Kırca :TürkçeErkek1. Dolu.
2. Ufak ve sert taneli kar.
3. Bora, rüzgârla karışık yağmur.
Kırçiçek :TürkçeKızKır çiçeği.
Kırdar :TürkçeErkekÖlçülü davranış, sakınganlık.
Kırdarlı :TürkçeErkekÖlçülü, sakıngan kimse.
Kırgız :TürkçeErkek1. Gezici, gezgin.
2. Çoğunlukla Kırgızistan'da toplu durumda yaşayan, Türk soyundan gelen bir halk.
Kırhan :TürkçeErkekYaşlı, ak sakallı hükümdar.
Kırman :TürkçeErkekSaçlarına ak düşmüş adam.
Kırtay :TürkçeErkekSaçlarona ak düşmüş kimse.
Kırteke :TürkçeErkekSaçlarına ak düşmüş kimse.
Kısmet :ArapçaKızAllah’ın herkese uygun gördüğü yaşama durumu, nasip, kader.
Kısmet :ArapçaErkekAllah'ın herkese uygun gördüğü yaşama durumu, nasip, kader.
Kıvanç :TürkçeErkekÖvünç, iftihar.
Kıvançer :TürkçeErkekÖvünen, iftihar eden kimse.
Kıvançlı :TürkçeErkekKıvanç duyan, sevinçli.
Kıvılcım :TürkçeErkek1. Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası.
2. Harekete geçiren etken.
Kıyam :ArapçaErkekKalkma, ayağa kalkma.
Kıyan :TürkçeErkekDağdan hızla inen sel.
Kıyas :ArapçaErkek1. Tutma, denk sayma.
2. Karşılaştırma, oranlama.
Kıymet :ArapçaKız1. Değer.
2. Değerli, nitelikli.
Kızan :TürkçeErkekÇocuk, delikanlı.
Kızgın :TürkçeErkek1. Çok ısınmış, ısıtılmış.
2. Kızmış olan, öfkeli.
Kızgınbey :TürkçeErkekÖfkeli, kızmış bey.
Kızgınok :TürkçeErkekKızmış, öfkelenmiş kimse.
Kızgınyiğit :TürkçeErkekKızmış, öfkelenmiş yiğit kimse.
Kızhanım :TürkçeKızAz bulunur hanımefendi.
Kızık :TürkçeErkek1. Öfkeli, sert, kırıcı.
2. İstek, heves, arzu.
Kızıl :TürkçeErkek1. Parlak kırmızı renk.
2. Altın, para.
Kızılaslan :TürkçeErkekAltın gibi yüreği olan cesur kimse.
Kızılateş :TürkçeErkekÇok iyi yanan ateş.
Kızılbars :TürkçeErkekbk. Kızılpars
Kızılboğa :TürkçeErkekGüçlü, kuvvetli kimse.
Kızılbörü :TürkçeErkekGüçlü, kuvvetli, deneyimli kimse.
Kızılelma :TürkçeErkekYeryüzündeki Türklerin birleşip kuracakları ideal ülke veya bütün Türklerin bir araya geleceği ülküsü.
Kızılkurt :TürkçeErkekDeneyimli, yaşlı kimse.
Kızıltuğ :TürkçeErkekKırmızı tuğ.
Kızıltunç :TürkçeErkekKrmızı tunç.
Kızılyalım :TürkçeErkekKızıl ateş.
Kızımay :TürkçeKız“Kızım ay gibi parlak ve güzeldir“ anlamında kullanılan bir ad.
Kızkına :TürkçeKızKüçük kız.
Kibar :ArapçaKız1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan.
2. Seçkin, değerli.
3. Zengin, soylu.
4. Büyükler, ulular.
Kibare :ArapçaKız1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan.
2. Seçkin, değerli.
3. Zengin, soylu.
Kiçi :TürkçeErkekKüçük.
Kiçialp :TürkçeErkekKüçük yiğit.
Kiçihan :TürkçeErkekKüçük hükümdar.
Kiçkinebike :TürkçeKızKüçük hanım.
Kifaye :ArapçaKızbk. Kifayet
Kifayet :ArapçaKız1. Yetişme, el verme, kâfi gelme.
2. Bir işi yapabilecek nitelikte olma.
Kimya :ArapçaKız1. Maddelerin temel yapılarını, bileşimlerini, vb.ni inceleyen bilim.
2. Üstün nitelikler taşıyan, çok değerli.
Kinaş :TürkçeErkekBir iş üzerinde konuşma, danışma.
Kinyas :ErkekGeniş yüzlü kimse.
Kip :TürkçeErkek1. Uygun, uyumlu, idareli.
2. Sağlam, dayanıklı.
3. Şık, zarif, biçimli.
4. Kullanışlı.
Kipcan :Türkçe +FarsçaErkekCanlı, dayanıklı, sağlam kimse.
Kipkurt :TürkçeErkekCanlı, dayanıklı, sağlam, deneyimli, yaşlı kimse.
Kiram :ArapçaErkek1. Soylular.
2. Eli açıklar, cömertler.
Kiramettin :ArapçaErkekDinin uluları, soyluları.
Kirami :ArapçaErkek1. Cömertlere, eli açıklara özgü.
2. Soylular, ulular, şereflilerle ilgili.
Kiraz :Yun.KızGülgillerden bir meyve ağacı ve bu ağacın etli, sulu, tek çekirdekli, kırmızı renkli meyvesi.
Kirman :FarsçaErkekHisar, kale.
Kirmanşah :FarsçaErkekKale hükümdarı.
Kişi :TürkçeErkek1. Kimse, insan.
2. Sahip.
3. Koca, eş.
Kişihan :TürkçeErkekHükümdar olan kimse.
Koca :TürkçeErkek1. Yaşlı, ihtiyar.
2. Büyük, ulu, yüce.
Kocaalp :TürkçeErkekYaşlı, ulu yiğit.
Kocabaş :TürkçeErkekYaşlı, saygın kimse.
Kocabey :TürkçeErkekYaşlı, ihtiyar bey.
Kocademir :TürkçeErkekGüçlü kuvvetli ihtiyar kimse.
Kocagöz :TürkçeErkekGözleri büyük kimse.
Kocaman :TürkçeErkekÇok iri, büyük.
Kocataş :TürkçeErkekBüyük taş.
Kocatay :TürkçeErkekYaşlı kimse.
Kocatürk :TürkçeErkekBüyük, saygın Türk.
Kocaün :TürkçeErkekMeşhur, ünlü kimse.
Koç :TürkçeErkek1. Damızlık erkek koyun.
2. Sağlıklı, gürbüz genç erkek.
3. Kahraman.
Koçak :TürkçeErkek1. Cömert, eli açık.
2. Yiğit, kahraman.
3. Becerikli.
Koçakalp :TürkçeErkekCömert, kahraman yiğit.
Koçaker :TürkçeErkekCömert, kahraman kimse.
Koçaş :TürkçeErkek1. Kılavuz, rehber.
2. Yağmur bulutu.
Koçay :TürkçeErkekKoç gibi güçlü.
Koçer :TürkçeErkekSağlıklı, yürekli kimse.
Koçhan :TürkçeErkekGüçlü, kuvvetli hükümdar.
Koçkan :TürkçeErkekYiğit, yürekli soydan gelen.
Koçkar :TürkçeErkek1. Dövüş için yetiştirilmiş iri boynuzlu koç.
2. Yaban koyunu.
Koçsoy :TürkçeErkekGüçlü ve kuvvetli bir soydan gelen kimse.
Koçtuğ :TürkçeErkekGüçlü kuvvetli savaşçı kimse.
Koçtürk :TürkçeErkekGüçlü, kuvvetli Türk.
Koçu :TürkçeErkek1. Gelin arabası.
2. Çukur oyuk yer, hendek.
Koçubey :TürkçeErkekKoçu arabasını kullanan kişi.
Koçyiğit :TürkçeErkekYürekli, cesur, kahraman kimse.
Kolat :TürkçeErkek“Yardım et, yardımcı ol“ anlamında kullanılan bir ad.
Kolçak :TürkçeErkek1. Yiğit, mert, yürekli, koçak.
2. Kola geçirilen kolluk.
Koldan :TürkçeErkekKurala uygun, normal.
Koldaş :TürkçeErkek1. Bir işi birlikte yapan kimseler, ortak.
2. Yardımcı, arkadaş.
Koman :TürkçeErkekUmut.
Komutan :TürkçeErkekBir asker topluluğunun başı, kumandan.
Konak :TürkçeErkek1. Konuk, misafir.
2. Konuk olunan yer.
Konca :FarsçaKızbk. Gonca
Koncagül :FarsçaKızbk. Goncagül
Konçuy :TürkçeKızPrenses.
Kongar :TürkçeErkekbk. Kongur
Kongarata :TürkçeErkekKumral kimse.
Kongur :TürkçeErkekSarı ile siyah karışımı bir renk, koyu kumral, kestane rengi.
Konguralp :TürkçeErkekKumral yiğit.
Konuk :TürkçeErkekMisafir.
Konur :TürkçeErkek1. Açık san, boz, bozla sarı arası renk.
2. Yanık kırmızı, yağızımsı al.
3. Kimseyi beğenmeyen, gururlu, kibirli.
4. Kahraman, yiğit.
5. Süslü, çalımlı, şık, kurumlu.
6. İnatçı, aksi.
Konuralp :TürkçeErkekGururlu, kibirli yiğit kimse.
Konurata :TürkçeErkekGururlu, kibirli kimse.
Konurbey :TürkçeErkekKahraman, yiğit bey.
Konuröz :TürkçeErkekKahraman, yiğit kimse.
Kopan :TürkçeErkek1. Zafer kazanan.
2. Ortaya çıkan, harekete geçen.
Koparal :TürkçeErkek“Kopar ve al“ anlamında kullanılan bir ad.
Kopuz :TürkçeErkek1. Boğaz, dar yer.
2. Ozanların çaldığı eski bir telli Türk sazı.
Kor :TürkçeErkek1. İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası.
2. Kırmızı.
3. Sıra, dizi, altın dizisi.
4. Dere.
Kora :TürkçeErkek1. Eski.
2. Anahtar.
3. Karda açılan ince yol.
4. Olgunlaşmamış üzüm, koruk.
Koral :TürkçeErkekSınır muhafizı.
Koralp :TürkçeErkekAteşli, canlı, hareketli yiğit.
Koraltan :TürkçeErkekAteşli, canlı, hareketli hükümdar.
Koramaz :TürkçeErkekKimseyi beğenmeyen, mağrur kimse.
Koraslan :TürkçeErkekAteşli, canlı, hareketli yiğit kimse.
Koray :TürkçeErkekAteşli, canlı, hareketli kimse.
Korçak :TürkçeErkekHeykel.
Korçan :TürkçeErkekÇağlayan.
Korday :TürkçeErkekKuğu kuşu.
Korgan :TürkçeErkekKale, hisar.
Korhan :TürkçeErkekAteşli, canlı, güçlü hükümdar.
Korkan :TürkçeErkekKor gibi ateşli, dinamik, hareketli soydan gelen kimse.
Korkmaz :TürkçeErkekHiçbir şeyden korkmayan, yılmayan, cesur.
Korkut :TürkçeErkek1. Büyük dolu tanesi.
2. Cin, şeytan gibi hayalî yaratıklar.
3. Korkusuz, yavuz, heybetli.
Korkutalp :TürkçeErkekKorkusuz, yavuz, heybetli yiğit.
Korkutata :TürkçeErkekKorkusuz, yavuz, heybetli ata.
Korman :TürkçeErkekKor gibi ateşli, canlı, hareketli kimse.
Kortak :TürkçeErkekGüzel, gösterişli, endamlı.
Korucu :TürkçeErkekOrman vb. bekçisi.
Koryak :TürkçeErkek“Odun veya kömürü kor duruma gelinceye kadar yak“ anlamında kullanılan bir ad.
Koryürek :TürkçeErkekAteş gibi sıcak yüreği olan.
Koşal :TürkçeErkek“Koş ve al“ anlamında kullanılan bir ad.
Koşuk :TürkçeErkekKoşma, şiir, türkü.
Koşukhan :TürkçeErkekBir arada olan hükümdarlar.
Koşuktekin :TürkçeErkekBir araya gelmiş hükümdarlar.
Kotuz :TürkçeErkekGururlu, kibirli.
Kotuzhan :TürkçeErkekGururlu, kibirli hükümdar.
Koyak :TürkçeErkek1. Vadi, dere.
2. Dağlar ve kayalıklar üzerindeki doğal çukurlar.
3. Dağ üzerinde otu bol olan, bitek, çukur yer.
Koyaş :TürkçeKızGüneş.
Koygun :TürkçeErkek1. Etkili, hüzünlü, dokunaklı.
2. Akdoğan.
Koytak :TürkçeErkekRüzgâr almayan çukur yer.
Koytan :TürkçeErkekDağ bucağı.
Koytuk :TürkçeErkekOyuk, çukur, siper
Kozak :TürkçeErkek1. Kozalak.
2. Ham meyve.
3. Güneş görmeyen, gölgede kalan yer.
Köçeri :TürkçeErkekGöç sırasında doğan çocuk.
Kök :TürkçeErkek1. Dar ve derin dere.
2. Gürbüz, sağlıklı.
3. Gök.
4. Asıl, kök, köken
Kökel :TürkçeErkekKök-el.
Köken :TürkçeErkek1. Bir şeyin çıktığı dayandığı temel, biçim, neden veya yer.
2. Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları.
3. Soy, asıl, ata.
Köker :TürkçeErkekKöklü soydan gelen kimse.
Köklem :TürkçeErkekİlkbahar
Köklü :TürkçeErkek1. Soylu, görgülü.
2. Varlıklı, kuvvetli.
Köksal :TürkçeErkek“Kökünü derinlemesine sal, soyun genişlesin“ anlamında kullanılan bir ad.
Köksan :TürkçeErkekTanınmış, ünlü ad.
Köksoy :TürkçeErkekTanınmış, ünlü soydan gelen kimse.
Köksu :TürkçeErkekAslı, soyu su gibi temiz ve saf olan.
Köksür :TürkçeErkek“Soyun genişlesin“ anlamında kullanılan bir ad.
Kökşin :TürkçeErkek1. Gök renginde.
2. Yaşlı, koca.
Köktan :TürkçeErkekbk. Kökten
Köktaş :TürkçeErkekAynı soydan gelenlerden her biri.
Köktay :TürkçeErkekSoylu bir aileden gelen kimse.
Kökten :TürkçeErkek1. Köklü, yüzeyde kalmayan, derine inen.
2. Soylu.
Köktürk :TürkçeErkekTarihteki ilk Türk devleti.
Kömen :TürkçeErkekHayal.
Köni :TürkçeErkekDürüst, doğru, samimi, içten.
Körklü :TürkçeErkekbk. Görklü
Körnes :ErkekAyna.
Köroğlu :TürkçeErkekÜnlü Türk halk öyküsünün kahramanı.
Körpe :TürkçeKızYeni yetişmiş, taze, genç.
Köse :TürkçeErkek1. Bıyığı sakalı çıkmayan erkek.
2. Cılız, bodur.
3. Yeni evlenmiş erkek, güvey.
Kösem :TürkçeKızKılavuz, yol gösteren, rehber.
Kösemen :TürkçeKızbk. Kösem
Kösten :TürkçeErkekIlıca.
Köşek :TürkçeErkek1. Deve yavrusu.
2. Torun.
Köşker :TürkçeErkekKunduracı.
Köymen :TürkçeErkekKöylü.
Köz :TürkçeErkek1. Kor, ateş koru, kızıl ateş parçası.
2. İçinde küçük küçük kor parçalan bulunan kül.
Közcan :Türkçe +FarsçaErkekSamimi, içten kimse.
Közer :TürkçeErkekGören kimse.
Kubat :TürkçeErkekKaba, şişman, biçimsiz.
Kubilay :Moğ.ErkekÜnlü bir hükümdar.
Kuday :FarsçaErkekTanrı.
Kudayberdi :Farsça +TürkçeErkek“Tanrı lutfetti, bağışladı“ anlamında kullanılan mir ad.
Kuddus :ArapçaErkek1. Temiz, pak.
2. Tanrı adlarındandır.
3. Kutsal, kutlu.
Kuddusi :ArapçaErkekKutsal niteliklere ulaşmış olan kimse.
Kudret :ArapçaKız1. Güç, kuvvet.
2. Allah'ın gücü.
3. Varlık, zenginlik.
4. Allah yapısı.
5. Yetenek.
Kudret :ArapçaErkek1. Güç, kuvvet.
2. Allah'ın gücü.
3. Varlık, zenginlik.
4. Allah yapısı.
5. Yetenek
Kudretullah :ArapçaErkekTanrı’nın gücü.
Kudsiye :ArapçaKızKutsal.
Kuğu :TürkçeKızYabani ve evcil türleri bulunan, çok uzun ve kıvrık boyunlu, geniş kanatlı ve geniş gagalı bir su kuşu.
Kukus :TürkçeKızTomurcuk.
Kulan :TürkçeKızİki üç yaşında dişi tay, kısrak.
Kumral :TürkçeKızSaçları koyu sarı ve açık kestane rengi olan.
Kumriye :ArapçaKızKumru.
Kumru :ArapçaKızGüvercinden küçük, boz, gri renkli, sevimli bir kuş.
Kurtuluş :TürkçeKızTehlikeli veya kötü bir durumdan kurtulma.
Kutal :TürkçeKız“Uğurlu, talihli, mutlu ol, şansın açık olsun“ anlamında kullanılan bir ad.
Kutan :TürkçeKız1. Saban.
2. Saka kuşu.
Kutay :TürkçeErkek1. Kutlu, uğurlu ay.
2. İpek, ipekli kumaş.
Kutbiye :ArapçaKızKutupla ilgili, kutba ilişkin.
Kutgün :TürkçeKızMutlu gün.
Kutlay :TürkçeKızKutlu, uğurlu ay.
Kutlu :TürkçeErkekUğurlu, kutsal, mutlu.
Kutluay :TürkçeKızbk. Kutlay
Kutluk :TürkçeErkekUğurlu.
Kutsal :TürkçeKız1. Güçlü bir dinsel saygı uyandıran veya uyandırması gereken kimse.
2. Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen.
3. Uğur getirdiğine inanılan.
Kutsalan :TürkçeKızUğur getiren, kutlu.
Kutsan :TürkçeKızUğurlu, talihli ad.
Kutsel :TürkçeKızbk. Kutseli
Kutseli :Türkçe +ArapçaKızUğur, mutluluk seli.
Kutun :TürkçeKız1. Mutlu.
2. Kutsal.
Kuzay :TürkçeKızGüneş görmeyen gölgelik yer.
Kuzey :TürkçeErkek1. Sağını doğuya, solunu batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, şimal, güney karşıtı.
2. Bulunduğu noktaya göre kuzeyde kalan yer.
Kübra :ArapçaKızEn büyük, çok büyük olan.
Kürşad :TürkçeErkekbk. Kürşat
Kürşat :TürkçeErkek1. Yiğit, alp.
2. Göktürk prenslerinden birinin adı.

Derneğimiz
Mekke Canlı Yayın
Medine Canlı Yayın
Eserlerimiz
İlahiler
Sure ve Namaz
Namaz Kılmayı Öğreniyorum
Tecvid Dersleri
SON EKLENENLER
GÜNÜN AYETİ
Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.
(RA’D - 28   )
ÖZLÜ SÖZLER
  • Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir.
  • Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun?
  • Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır.
  • Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. (Hz. Ali)
  • Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur.
  • Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir.
  • En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır.
  • Alem-i Berzah insanın kendisidir.
  • Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır.
  • Mutaşabih ayetler ledünidir.
NAMAZ VAKİTLERİ