İsim | Kökeni | Cinsiyet | Anlamı |
---|---|---|---|
Hacer : | Arapça | Kız | 1. Taş, kaya. 2. İsmail Peygamber’in annesinin adı. |
Hacergül : | Arapça +Farsça | Kız | Taşlar arasında yetişen gül. |
Hacıgül : | Arapça +Farsça | Kız | Hacca gitmiş gül gibi güzel kadın. |
Hacıhanım : | Arapça +Türkçe | Kız | Hacca gitmiş kadın. |
Hadiye : | Arapça | Kız | 1. Doğru yolu gösteren, kılavuz, rehber. 2. Önde giden. |
Hadra : | Arapça | Kız | 1. Çok yeşil, en yeşil. 2. Yeşillik. |
Hafıza : | Arapça | Kız | 1. Kur’an-ı Kerim'ibaşından sonuna kadar ezberlemiş olan kadın. 2. Yaşantıları, öğrenilen konuları bilinçli olarak akılda tutma, saklama gücü, bellek. |
Hafide : | Arapça | Kız | Kız torun. |
Hafize : | Arapça | Kız | Koruyan, saklayan. |
Hakan : | Farsça | Erkek | 1. Türk, Moğol ve Tatar hanları için “hükümdarlar hükümdarı“ anlamında kullanılan bir unvan. 2. Osmanlı padişahlarına verilen unvan. |
Hakikat : | Arapça | Kız | 1. Gerçek, doğru. 2. Gerçek olan şey, gerçeklik. |
Hâkime : | Arapça | Kız | 1. Egemen, hükmeden, hüküm süren. 2. Başta olan, üstün gelen. |
Hakkı : | Arapça | Erkek | Doğrulukla, hakla ve adaletle ilgili. |
Haktan : | Arapça +Türkçe | Kız | Allah'tan gelen, Allah'ın verdiği. |
Hakverdi : | Arapça +Türkçe | Erkek | Allah’ın verdiği kimse. |
Halâs : | Arapça | Erkek | Kurtuluş, kurtulma. |
Halâskâr : | Arapça +Farsça | Erkek | Kurtarıcı. |
Halâvet : | Arapça | Kız | Tatlılık, şirinlik. |
Haldun : | Arapça | Erkek | Sonsuz olan, ebedî olan. |
Hale : | Arapça | Kız | Bazen güneşin ve ayın çevresinde görülen ışıklı daire, ayla. |
Halef : | Arapça | Erkek | 1. Birinden sonra gelip onun yerine geçen kimse, sonradan gelen. 2. Soy. |
Halenur : | Arapça | Kız | Bazen güneşin ve ayın çevresinde görülen ışıklı daire. |
Hâlet : | Arapça | Kız | Hal, durum. |
Halide : | Arapça | Kız | Sürekli, sonsuz, ebedî. |
Halife : | Arapça | Erkek | 1. Birinin yerine geçen kimse. 2. Hz. Muhammed'in vekili ve dünyadaki Müslümanların başı olan kimse. |
Halil : | Arapça | Erkek | Sadık, samimi, dost. |
Halile : | Arapça | Kız | Nikâhlı kadın, karı, eş. |
Halilullah : | Arapça | Erkek | 1. Allah’ın sadık dostu. 2. Hz. İbrahim’e verilen san. |
Halim : | Arapça | Erkek | 1. Yumuşak huylu, sert olmayan. 2. Allah’ın adlarındandır. |
Halime : | Arapça | Kız | Yumuşak huylu, sert olmayan. |
Hâlinur : | Arapça | Kız | Işıklı, aydınlık. |
Halis : | Arapça | Erkek | 1. Karışık olmayan, saf, katışıksız. 2. İçten, samimi. |
Halittin : | Arapça | Erkek | Dinin sonsuzluğu, ölümsüzlüğü. |
Halûk : | Arapça | Erkek | İyi ahlak sahibi, iyi huylu, geçimli kimse. |
Hamaset : | Arapça | Erkek | Cesaret, kahramanlık, yiğitlik. |
Hamdi : | Arapça | Erkek | Allah’ı övmeyle, Allah’a şükretmekle ilgili. |
Hamdiye : | Arapça | Kız | Allah’ı övmeyle, Allah’a şükretmeyle ilgili. |
Hamdullah : | Arapça | Erkek | Allah’ın övgüsü. |
Hami : | Arapça | Erkek | 1. Koruyan, koruyucu, himaye eden. 2. Kayıran, kayırıcı. |
Hamide : | Arapça | Kız | 1. Övülmeye değer. 2. Hamdeden, şükreden |
Hamil : | Arapça | Erkek | 1. Taşıyan, taşıyıcı. 2. Sahip olan. 3. Destek. |
Hamis : | Arapça | Erkek | Beşinci. |
Hamit : | Arapça | Erkek | 1. Övülmeye değer. 2. Allah'ın adlarındandır. 3. Hamdeden, şükreden. |
Hamiye : | Arapça | Kız | 1. Himaye eden, koruyan, koruyucu. 2. Kayıran, kayıncı. |
Hamiyet : | Arapça | Kız | 1. Ulusseverlik, yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası. 2. İnsanlık, fazilet. |
Hamra : | Arapça | Kız | Çok kırmızı, kızıl. |
Hamza : | Arapça | Erkek | 1. Aslan, güçlü adam. 2. İslam tarihinde Hz. Muhammed'in amcası. |
Han : | Türkçe | Erkek | 1. Eski Türklerde kağana bağlı veya kendi başına buyruk, ikinci derecede bir devlet başkanı. 2. Osmanlı Padişahlarının adlarının sonuna getirilen san. |
Hanalp : | Türkçe | Erkek | Yiğit, cesur hükümdar. |
Hanbegüm : | Türkçe | Kız | Hanın karısı, hükümdar eşi |
Hanbeğendi : | Türkçe | Kız | “Hanın hoşuna gitti anlamında kullanılan bir ad. |
Hanbek : | Türkçe | Erkek | Güçlü, kuvvetli hükümdar. |
Hanbey : | Türkçe | Erkek | Hükümdar ve bey. |
Hanbike : | Türkçe | Kız | Hükümdar karısı. |
Hanbiken : | Türkçe | Kız | bk. Hanbike |
Handan : | Farsça | Kız | Gülen, gülücü, güleç, sevinçli. |
Hande : | Farsça | Kız | Gülüş, gülme. |
Hanedan : | Farsça | Erkek | Peygamber, hükümdar veya devlet büyüğü gibi bir kimseye dayanan soy, büyük aile. |
Hanefi : | Arapça | Erkek | Hanefi mezhebinden olan kimse. |
Hanım : | Türkçe | Kız | 1. Kadınlığın bütün iyi niteliklerini taşıyan kadın. 2. Kız ve kadınlara verilen bir san. 3. Eş, karı. |
Hanımkız : | Türkçe | Kız | Ağırbaşlı kız. |
Hanif : | Arapça | Erkek | 1. İslam dinine sımsıkı bağlı olan kimse. 2. İslamiyetten önce tek Tanrı'ya inanan. |
Hankan : | Türkçe | Erkek | Han soyundan gelen kimse. |
Hankız : | Türkçe | Kız | Hükümdar kızı. |
Hansultan : | Türkçe +Arapça | Kız | Hükümdar vr sultan. |
Hanüman : | Farsça | Kız | 1. Ev bark, ocak, yuva. 2. Ev halkı, çoluk çocuk. |
Hanzade : | Türkçe +Farsça | Erkek | Hükümdar çocuğu. |
Harbiye : | Arapça | Kız | Savaşla ilgili. |
Hare : | Farsça | Kız | Cam, göz vb.nde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler, meneviş. |
Harika : | Arapça | Kız | Nitelikleriyle hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz. |
Harun : | İbr. | Erkek | 1. Parlayan. 2. Hz. Musa'nın ağabeyi. |
Hasan : | Arapça | Erkek | 1. Güzel. 2. İyi ve hayırlı iş. |
Hasanalp : | Arapça +Türkçe | Erkek | Güzel yiğit. |
Hasane : | Arapça | Erkek | bk. Hasene |
Hasay : | Arapça +Türkçe | Kız | Ay gbi özel olan. |
Hasbek : | Arapça +Türkçe | Erkek | İyi, dürüst, saf insan. |
Hasbi : | Arapça | Erkek | İsteyerek ve karşılık beklemeksizin yapılan. |
Hasefe : | Arapça +Türkçe | Erkek | Seçkin kabadayı. |
Hasene : | Arapça | Kız | 1. Güzel, iyi. 2. İyi, hayırlı iş, iyilik. |
Hasgül : | Arapça +Farsça | Kız | Seçkin gül. |
Hasibe : | Arapça | Kız | Değerli, saygın, soyu temiz. |
Hasip : | Arapça | Erkek | 1. Değerli, saygın, soyu temiz kimse. 2. Muhasebeci. |
Haskız : | Arapça +Türkçe | Kız | İyi nitelikleri kendinde toplamış kız. |
Haslet : | Arapça | Erkek | İnsanın yaradılışındaki huyu, doğası. |
Hasna : | Arapça | Kız | Güzel ve namuslu kadın. |
Haspolat : | Arapça +Farsça | Erkek | Katışıksız, saf, çelik gibi kimse. |
Hasret : | Arapça | Erkek | Özlem, özleyiş. |
Haşim : | Arapça | Erkek | 1. Kıran, ezen, parçalayan. 2. Ekmek doğrayan. |
Haşmet : | Arapça | Erkek | 1. Büyüklük, görkem. 2. Kibarlık, nezaket. 3. Alçak gönüllülük. |
Haşmettin : | Arapça | Erkek | Dinin büyüklüğü, ihtişamı. |
Hatem : | Arapça | Erkek | 1. Mühür. 2. Cömert. 3. Son, en son, sonuncu. |
Hatemî : | Arapça | Erkek | 1. Mühürle ilgili olan. 2. Mühür yapan. 3. Cömertlik. 4. Sonuncu. |
Hatıra : | Arapça | Kız | 1. Bellekte yaşamaya devam eden geçmiş izlenim, duygu veya olay. 2. Bir kimse veya olayı hatırlatan nesne, yadigâr. |
Hatice : | Arapça | Kız | Erken doğan kız çocuğu. |
Haticenur : | Arapça | Kız | Erken doğan güzel kız çocuğu. |
Hatif : | Arapça | Erkek | 1. Sesi işitilip kendisi görülmeyen kimse. 2. Çağıran, seslenen. 3. Gaipten seslenir gibi haber veren melek. |
Hatife : | Arapça | Kız | 1. Sesi işitilip de kendisi görünmeyen kimse. 2. Çağıran, seslenen. |
Hatim : | Arapça | Erkek | 1. Sona erdiren, bitiren. 2. Mühürleyen, mühürleyici. 3. Sonuncu. |
Hatime : | Arapça | Kız | Son, nihayet. |
Hatip : | Arapça | Erkek | 1. Güzel, düzgün. 2. Bir topluluk karşısında etkili konuşan kimse. 3. Camide hutbe okuyan kimse. |
Hattat : | Arapça | Erkek | Güzel el yazıları yazan ve mesleği hattatlık olan kimse. |
Hatun : | Türkçe | Kız | 1. Kadın. 2. Bayan, hanım. 3. Eş, zevce. 4. Eskiden yüksek kişilikli kadınlara veya hakan eşlerine verilen san. |
Hatunana : | Türkçe | Kız | Deneyimli, yaşlı, saygı gösterilen kadın. |
Hava : | Arapça | Kız | Gökyüzü. |
Haver : | Farsça | Kız | Güneşin doğduğu yön, doğu. |
Havi : | Arapça | Erkek | İçine alan, kaplayan. |
Havva : | Arapça | Kız | 1. Kutsal kitaplara göre yaratılan ilk kadın. 2. Esmer kadın. |
Hayal : | Arapça | Kız | 1. Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey. 2. Gölge. |
Hayalî : | Arapça | Erkek | 1. Hayal niteliğinde veya hayal ürünü olan, düşsel, imgesel. 2. Karagöz oynatan kimse, karagözcü. |
Hayat : | Arapça | Kız | 1. Yaşam, dirim. 2. Canlılarda, doğumdan ölüme kadar geçen süre. 3. Yaşama, yaşayış. |
Hayati : | Arapça | Erkek | 1. Yaşamla ilgili, yaşamsal. 2. Büyük önem taşıyan, önemli. |
Haydar : | Arapça | Erkek | 1. Aslan. 2. Cesur, yiğit kimse. 3. Hz.Ali’nin lakabı. |
Hayır : | Arapça | Erkek | İyilik, karşılık beklemeden yapılan yardım. |
Hayırgül : | Arapça +Farsça | Kız | İyiliği seven güzel kimse. |
Hayran : | Arapça | Erkek | 1. Hayranlık duyan, hayrette kalan. 2. Son derece beğenen, tutkun. |
Hayrani : | Arapça | Erkek | Hayranlık, şaşkınlık. |
Hayret : | Arapça | Erkek | Şaşkınlık, şaşma. |
Hayrettin : | Arapça | Erkek | Dinin hayırlısı. |
Hayri : | Arapça | Erkek | Hayır ve iyilikle ilgili, uğurlu ve kutlu. |
Hayrullah : | Arapça | Erkek | Allah’ın hayırlı kıldığı. |
Hayrünnisa : | Arapça | Kız | Kadınların hayırlısı, uğurlusu. |
Hazal : | Türkçe | Kız | Kuruyup dökülen ağaç yaprakları. |
Hazan : | Farsça | Kız | Güz, yaprak dökümü mevsimi, sonbahar. |
Hazar : | Arapça | Erkek | Barış ve güven. |
Hazel : | Türkçe | Kız | bk. Hazal |
Hazık : | Arapça | Erkek | Usta, mahir, becerikli. |
Hazım : | Arapça | Erkek | Sindiren, sindirici kimse. |
Hazime : | Arapça | Kız | İhtiyatlı, akıllı kadın. |
Hazin : | Arapça | Kız | Hüzünlü, kederli. |
Hazine : | Arapça | Kız | 1. Altın, gümüş, mücevher gibi değerli eşya, servet. 2. Büyük bağlılık duyulan, değer verilen kimse. |
Hazret : | Arapça | Erkek | 1. Yüce kabul edilen kimselerin adlarının başına saygı, övme, yüceltme amacıyla getirilen unvan. 2. Adı söylenmeyen bir kimseden söz edilirken kullanılan bir söz. 3. Genellikle erkekler arasında senli benli konuşmada kullanılan bir seslenme sözü. |
Hediye : | Arapça | Kız | Birini sevindirmek, mutlu etmek için verilen şey, armağan. |
Hekim : | Arapça | Erkek | Doktor, tabip, bilge kişi, filozof. |
Hemdem : | Farsça | Erkek | Birlikte yaşayan, arkadaş. |
Hemta : | Farsça | Kız | Benzer, denk, eşit. |
Heper : | Türkçe | Erkek | Her zaman yiğit, yürekli olan kimse. |
Hepgül : | Türkçe +Farsça | Kız | Her zaman güzel olan kimse. |
Hepşen : | Türkçe | Kız | Her zaman neşeli ve mutlu olan. |
Hepyener : | Türkçe | Erkek | Her zaman üstün gelen, yenen kimse. |
Hepyüksel : | Türkçe | Erkek | “Her zaman gözün yükseklerde olsun, yüksel“ anlamında kullanılan bir ad. |
Heves : | Arapça | Kız | 1. Arzu, istek. 2. Gelip geçici istek. |
Heybet : | Arapça | Erkek | İnsanlara korku ile birlikte saygı uyandıran görünüş, büyüklük, ululuk. |
Heyecan : | Arapça | Erkek | Duygularda meydana gelen coşma, coşkunluk. |
Hezarfen : | Farsça +Arapça | Erkek | Çok bilen, elinden çok iş gelen. |
Hıdır : | Arapça | Erkek | bk. Hızır |
Hıfzı : | Arapça | Erkek | 1. Saklama, koruma ile ilgili. 2. Ezberleme, akılda tutma. |
Hıfzırrahman : | Arapça | Erkek | Merhamet eden, acıyan Allah’ın koruyuculuğu. |
Hıncal : | Türkçe | Erkek | “Hıncını al“ anlamnda kullanılan bir ad. |
Hıraman : | Farsça | Kız | Salına salına, naz ve eda ile yürüyen. |
Hızır : | Arapça | Erkek | Halk inanışlarına göre ölümsüzlüğe kavuşmuş olduğuna inanılan ulu kimse. |
Hızlan : | Türkçe | Erkek | “Hız kazan, hızını artır“ anlamında kullanılan bir ad. |
Hızlı : | Türkçe | Erkek | Çabuk, süratli. |
Hızlıer : | Türkçe | Erkek | Çabuk, süratli kimse. |
Hicabi : | Arapça | Erkek | Utanmayla ilgili. |
Hicap : | Arapça | Erkek | Utanma, sıkılma. |
Hicran : | Arapça | Kız | 1. Bir yerden veya bir kimseden ayrılma. 2. Ayrılığın verdiği büyük üzüntü, keder. |
Hicret : | Arapça | Erkek | 1. Bir ülkeden başka bir ülkeye göç etme. 2. Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç etmesi. |
Hicret : | Arapça | Kız | 1. Bir ülkeden başka bir ülkeye göç etme. 2. Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye göç etmesi. |
Hiçsönmez : | Farsça +Türkçe | Erkek | Hiç sönmeyen, her zaman ışık ve aydınlık saçan. |
Hiçyılmaz : | Farsça +Türkçe | Erkek | Hiç yılmayan, bıkmayan. |
Hidayet : | Arapça | Erkek | 1. Hak yolunu, doğru yolu gösterme. 2. Hak yolu, doğru yol. |
Hidayettin : | Arapça | Erkek | Dinin gösterdiği doğru yol. |
Hikmet : | Arapça | Erkek | 1. Bilgelik. 2. Neden, gizli neden. 3. Allah’ın insanlarca anlaşılamayan amacı. 4. Özlü söz, vecize. |
Hikmet : | Arapça | Kız | 1. Bilgelik. 2. Neden, gizli neden. 3. Allah'ın insanlarca anlaşılamayan amacı. 4. Özlü söz, vecize. |
Hikmettin : | Arapça | Erkek | Dinin hikmeti. |
Hikmetullah : | Arapça | Erkek | Allah’ın hikmeti. |
Hilâl : | Arapça | Kız | Ayın ilk günlerdeki durumu, yeni ay, ayça. |
Hilâlî : | Arapça | Erkek | 1. Yeni ay biçiminde olan. 2. Yeni ay ile ilgili. |
Hilkat : | Arapça | Kız | 1. Yaradılış, yaratılma. 2. Huy güzelliği. |
Hilkat : | Arapça | Erkek | 1. Yaradılış, yaratılma. 2. Huy özelliği. |
Hilmi : | Arapça | Erkek | Yumuşak huylu, nazik, ince kimse. |
Hilmiye : | Arapça | Kız | Yumuşak huylu, ince nazik kimse. |
Himmet : | Arapça | Erkek | 1. Gayret, emek, çaba. 2. Yüksek irade. 3. Yardım, kayırma. 4. Kutsal sayılan bir kişi tarafından yapılan etki. |
Hisar : | Arapça | Erkek | 1. Küçük kale. 2. Kuşatma, etrafını çevirme. |
Hitam : | Arapça | Erkek | 1. Son, nihayet. 2. Bitme, tükenme. |
Hoşeda : | Farsça | Kız | Hareketi, davranışı hoş, güzel olan. |
Hoşfidan : | Farsça +Rum. | Kız | Güzel endamlı, boylu boslu kadın. |
Hoşgör : | Farsça +Türkçe | Erkek | “Anlayışlı, görgülü ol“ anlamında kullanılan bir ad. |
Hoşkadem : | Farsça +Arapça | Kız | Güzel ayaklı, uğurlu, kutlu. |
Hoşnigâr : | Farsça | Kız | Güzel, hoş sevgili. |
Hoşnur : | Farsça +Arapça | Kız | Güzel ışık. |
Hoşnut : | Farsça | Kız | Memnun, kıvançlı. |
Hoşsel : | Farsça +Arapça | Kız | Sel gibi çağlayan güzel. |
Hoşsen : | Farsça +Türkçe | Kız | “Güzelsin, hoşsun“ anlamında kullanılan bir ad. |
Hoşses : | Farsça +Türkçe | Kız | Sesi güzel olan. |
Hoşsun : | Farsça +Türkçe | Kız | “Güzelsin, beğenilensin, sevilensin“ anlamında kullanılan bir ad. |
Hoşten : | Farsça | Kız | Vücudu güzel olan. |
Huban : | Farsça | Kız | Güzeller, sevgililer. |
Huceste : | Farsça | Kız | Uğurlu, hayırlı, kutlu, mutlu. |
Hudavendigâr : | Farsça | Erkek | 1. Amir, hâkim. 2. Osmanlı Padişahı I. Murat’ın sanı. |
Hudavent : | Farsça | Erkek | 1. Allah, Tanrı. 2. Efendi, sahip. 3. Hükümdar. |
Hudaverdi : | Farsça +Türkçe | Erkek | “Tanrı verdi, bağışladı“ anlamında kullanılan bir ad. |
Hudayi : | Farsça | Erkek | Allah’ın yarattığı. |
Hulagu : | Moğ. | Erkek | 1. Kula tüylü at. 2. İlhanlılar Devletinin kurucusu olan hükümdar. |
Hulki : | Arapça | Erkek | 1. Yaradılışla ilgili. 2. İyi yaradılışlı, iyi ahlaklı. |
Hulûsi : | Arapça | Erkek | 1. Saf halis, içi temiz. 2. İçten, candan. |
Hulya : | Arapça | Kız | bk. Hülya |
Hunalp : | Farsça +Türkçe | Erkek | Savaşçı yiğit. |
Huri : | Arapça | Kız | 1. Cennet kızı. 2. Sevgili. 3. Çok güzel kadın. |
Hurican : | Arapça +Farsça | Kız | Çok güzel kadın. |
Hurisel : | Arapça | Kız | Güzel, coşkulu kadın. |
Huriser : | Arapça +Farsça | Kız | En güzel kadın. |
Hurrem : | Farsça | Kız | bk. Hürrem |
Hurşide : | Farsça | Kız | Güneş. |
Huzur : | Arapça | Erkek | Baş dinçliği, gönül rahatlığı, dirlik, erinç. |
Hüccet : | Arapça | Erkek | 1. Seçkin âlimlere verilen san. 2. Delil, kanıt. |
Hüceste : | Farsça | Kız | bk. Huceste |
Hüdavendigâr : | Farsça | Erkek | bk. Hudavendigâr |
Hüdavent : | Farsça | Erkek | bk. Hudavent |
Hüdaver : | Farsça +Türkçe | Erkek | “Tanrı'm! Bana uzun ömürlü bir çocuk ver“ anlamında kullanılan bir ad. |
Hüdaverdi : | Farsça +Türkçe | Erkek | bk. Hudaverdi |
Hüdayi : | Farsça | Erkek | bk. Hudayi |
Hükminaz : | Arapça +Farsça | Kız | Nazlı, edalı. |
Hükmiye : | Arapça | Kız | Hükümle ilgili, hükme ait, bir karara dayanan. |
Hükümdar : | Arapça +Farsça | Erkek | Padişah, kral, hakan gibi taht sahibi devlet başkanı. |
Hülâgü : | Moğ. | Erkek | bk. Hulagu |
Hülya : | Arapça | Kız | 1. Tatlı düş. 2. Kuruntu, vehim, hayal. |
Hüma : | Farsça | Kız | 1. Başına konduğu kimseye mutluluk getirdiğine inanılan devlet kuşu, talih kuşu. 2. Mutluluk, saadet. |
Hümayun : | Farsça | Erkek | 1. Kutlu, kutsal. 2. Padişaha özgü, hükümdarla ilgili. |
Hümeyra : | Arapça | Kız | Kızıllık, pembelik. |
Hüner : | Farsça | Erkek | 1. Beceri, marifet. 2. Ustalık. |
Hünkâr : | Farsça | Erkek | Padişah, sultan, hükümdar. |
Hür : | Arapça | Erkek | Özgür, bağımsız. |
Hüray : | Arapça +Türkçe | Erkek | Hür-ay. Ay gibi özgür, ay kadar bağımsız. |
Hürbey : | Arapça +Türkçe | Erkek | Özgür, bağımsız bey. |
Hürcan : | Arapça +Farsça | Erkek | Özgür, bağımsız kimse. |
Hürdoğan : | Arapça +Türkçe | Erkek | Hür, özgür olarak doğan. |
Hürgül : | Arapça +Farsça | Kız | Özgür, bağımsız güzel. |
Hürkal : | Arapça +Türkçe | Erkek | “Özgür, bağımsız yaşa“ nalamında kullanılan bir ad. |
Hürkan : | Arapça +Türkçe | Erkek | Özgürlüğü, bağımsızlığı seven, özgür soydan gelen. |
Hürmet : | Arapça | Erkek | Saygı. |
Hürmüz : | Farsça | Kız | 1. Zerdüştlerin hayır Tanrısının adı. 2. Eski İran takviminde güneş yılının ilk günü. 3. Jüpiter gezegeni. |
Hürnaz : | Arapça +Farsça | Kız | Nazlanmakta özgür olan. |
Hürol : | Arapça +Türkçe | Erkek | “Özgür, serbest ol“ anlamında kullanılan bir ad. |
Hürrem : | Farsça | Kız | 1. Sevinçli, şen, güler yüzlü, gönül açan. 2. Taze, körpe. |
Hürriyet : | Arapça | Kız | Özgürlük, bağımsızlık, serbestlik. |
Hürsel : | Arapça | Erkek | Coşkuda özgür olan. |
Hürsen : | Arapça +Türkçe | Kız | “Özgürsün, serbestsin“ anlamında kullanılan bir ad. |
Hürsev : | Arapça +Türkçe | Erkek | “Özgür, serbest olanı sev“ anlamında kullanılan bir ad. |
Hürşen : | Arapça +Türkçe | Kız | Sevinçli olan özgür kimse. |
Hüryaşar : | Arapça +Türkçe | Erkek | Özgür, serbest yaşayan. |
Hüsam : | Arapça | Erkek | 1. İyi bilenmiş, keskin kılıç. 2. Hüsamettin adının kısa söylenişi. |
Hüsamettin : | Arapça | Erkek | Dinin keskin kılıcı. |
Hüseyin : | Arapça | Erkek | Küçük sevgili. |
Hüsmen : | Türkçe | Erkek | bk. Hüsamettin |
Hüsna : | Arapça | Kız | Çok, en çok, pek çok güzel. |
Hüsne : | Arapça | Kız | bk. Hüsna |
Hüsniye : | Arapça | Kız | Güzel. |
Hüsnügül : | Arapça +Farsça | Kız | Gül gibi güzel olan. |
Hüsnügüzel : | Arapça +Türkçe | Kız | Camekânlarda yetiştirilen, sarı çiçekli, güzel yapraklı bir süs bitkisi. |
Hüsnühâl : | Arapça | Kız | Davranış güzelliği. |
Hüsnüye : | Arapça | Kız | bk. Hüsniye |
Hüsrev : | Farsça | Erkek | Hükümdar, padişah. |
Hüsün : | Arapça | Kız | 1. Güzel, iyi. 2. Güzellik |
Hüveyda : | Farsça | Kız | Belirgin, apaçık, ortada, belli. |
Hüzzam : | Farsça | Kız | Türk müziğinin en eski birleşik makamlarından biri. |