18 Mayıs 2025
20 Zi'l-ka'de 1446
halveti
MENÜ
SOHBETLER HAZRET-İ MUHAMMED'IN
(S.A.V) HAYATI
SEVGİLİ PEYGAMBERİM KUR'AN-I KERİM İLMİHAL İSLAM VE TOPLUM 40 HADİS HADİS-İ ŞERİFLER OSMANLICA SÖZLÜK RÜYA TABİRLERİ BEBEK İSİMLERİ ABDÜLKADİR BİLGİLİ
(SEBATİ) DİVANI
NİYAZİ MISRİ DİVANI HİKMETLİ SÖZLER KUR'AN-I KERİM ÖĞRENİYORUM KUR'AN-I KERİM (SESLİ ve YAZILI) SESLİ ARŞİV İLAHİLER KVKK ve GİZLİLİK POLİTİKASI
İSLAM ve TASAVVUF
TASAVVUFUN TARİFLERİ TASAVVUFUN DOĞUŞU TASAVVUFUN ANADOLU'YA GİRİŞİ HALVETİLİĞİN TARİHİ HALVETİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ HALVETİLİĞİN TÜRK TOPLUMUNDAKİ YERİ HALVETİYYE SİLSİLESİ PİRLERİMİZİN HAYATLARI MEHMET ALİ İŞTİP (VAHDETİ) ABDÜLKADİR BİLGİLİ (SEBATİ) İBRAHİM GÜLMEZ(KANÂATÎ)
EHLİ - BEYT
EHL-İ BEYT KİMDİR? EHL-İ BEYTİ SEVMEK
RESÛLULLAH'I SEVMEKTİR
EHL-İ BEYT EMANETİ RESÛLULLAH'TIR EHL-İ BEYTİN HALİ NUH'UN GEMİSİ GİBİDİR EHL-İ BEYT OLMAK HEM NESEBİ HEMDE MEZHEBİDİR
ONİKİ İMAMLAR
HZ. İMAM ALİ K.A.V RA HZ. İMAM HASAN-I (MÜCTEBA) HZ. İMAM HÜSEYİN-İ (KERBELA) HZ. İMAM ZEYNEL ABİDİN HZ. İMAM MUHAMMED BAKIR HZ. İMAM CAFER-İ SADIK HZ. İMAM MUSA-İ KAZIM HZ. İMAM ALİYYUL RIZA HZ. İMAM MUHAMMED CEVAD (TAKİ) HZ. İMAM ALİ HADİ (NAKİ) HZ. İMAM HASAN’UL ASKERİ HZ. İMAM MUHAMMED MEHDİ






D harfiyle başlayan bebek isimleri


KIZ BEBEK İSİMLERİ ERKEK BEBEK İSİMLERİ

A B C D E F G H I J K L M N O P R S T U V Y Z

İsimKökeniCinsiyetAnlamı
Dadak :TürkçeErkek1. Büyük kardeş, ağabey.
2. Bebek.
3. Bir yiyeceğin tadına bakmak için yenilen parçası, tadımlık.
4. Şeker, akide şekeri.
Dadaş :TürkçeErkek1. Erkek kardeş.
2. Yiğit, delikanlı, babayiğit kimse.
3. Mert, cesur.
4. Arkadaş, dost.
Dağ :TürkçeErkekÇevresindeki araziye göre çok yüksek olan toprak, kaya
Dağa :TürkçeErkekYayla, yüksek yer.
Dağaşan :TürkçeErkekDağları aşan, korkusuzca dolaşan kimse.
Dağdelen :TürkçeErkekDağları delen, çok kararlı ve çalışkan kimse.
Dağhan :TürkçeErkekEski Türklerde dağ Tanrısı.
Dağtekin :TürkçeErkekDağlara hükmeden hükümdar.
Dâhi :ArapçaErkekOlağanüstü zeki ve yetenekli kimse.
Dai :ArapçaErkek1. Dua eden, duacı.
2. Davet eden, çağıran.
Daim :ArapçaErkekSürekli, sonsuz.
Dal :TürkçeKız1. Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri.
2. Arka, sırt.
3. Kol.
Dalan :TürkçeErkek1. Biçim, şekil.
2. İnce, narin, zarif.
Dalay :TürkçeErkekDeniz.
Dalayer :TürkçeErkekDeniz adamı.
Dalbaş :TürkçeErkekKoruyucu.
Dalboğa :TürkçeErkekKoruyucu yürekli kimse.
Dalda :TürkçeErkekKuytu yer, barınak.
Daldal :TürkçeErkekKahraman, yiğit.
Daldiken :TürkçeErkekAğaç yetiştiren kimse.
Dalgıç :TürkçeErkekGenellikle özel donanımla su yüzeyi altında çalışmayı meslek edinen kimse.
Dalım :TürkçeErkek“Gücüm, kuvvetim“ anlamında kullanılan bir ad.
Dalkılıç :TürkçeErkek1. Kılıcını çekmiş olan.
2. Gönüllü, fedai.
Dalkoç :TürkçeErkekKoruyucu, arka çıkıcı kimse.
Dalokay :TürkçeErkekÇok beğenilen kimse.
Daltekin :TürkçeErkekKoruyucu, kayırıcı hükümdar.
Dalyan :TürkçeErkek1. Deniz, göl ve nehirlerde kıyılara yakın kurulan büyük balık avlama yeri.
2. Denizde yüzeye yakın yosunlu kaya.
3. Deniz kıyılarında ve denizin dibinde dalgalı biçimde görülen kum.
Damar :TürkçeErkek1. Canlı varlıklarda kan dolaşımına yarayan kanal.
2. Yer altında belli bir maden alanı.
3. Huy, yaradılış.
4. Tür.
Damla :TürkçeKızYuvarlak biçimde, çok küçük miktarda su vb. sıvı.
Dânâ :FarsçaErkekBilen, bilgili, zeki kimse.
Danış :TürkçeKızÖnemli bir konuda birkaç kişinin konuşması.
Danışman :TürkçeErkek1. Bilgili ve düşüncesinden yararlanmak için danışılan kimse.
2. Bilgin.
Daniş :FarsçaErkekBilgi, bilim.
Danişment :FarsçaErkekBilgin, bilgili.
Danyal :İbr.Erkek1. Kutsal kitapta adı geçen İsrail peygamberi.
2. İbranice de bu ad “Tanrı benim yargıcımdır” anlamındadır.
Dara :FarsçaErkek1. Hükümdar.
2. Tanrı adlarından.
3. Eski İran hükümdarlarından dokuzuncusu.
Darcan :Türkçe +FarsçaErkekAceleci, sıkıntılı.
Darga :TürkçeErkekBaşkan, lider.
Daver :FarsçaErkek1. Hakem, hâkim.
2. Adil padişah veya yönetici.
3. Yüce Tanrı.
Davran :TürkçeErkek1. “Hazır ol, hazırlan“ anlamında kullanılan bir ad.
2. “İşe giriş, el at, başla“ anlamında kullanılan bir ad.
3. Hazırlık.
Davut :İbr.Erkek1. Sevgili, aziz.
2. İsraillilerin, sesinin güzelliği ve şairliği ile tanınan hükümdar ve peygamberi.
Daya :FarsçaKızÇocuğa bakan dadı, sütnine, taya.
Dayanç :TürkçeErkek1. Sabır, katlanma gücü.
2. Dayanıklılık, sağlamlık.
Dayar :TürkçeErkekHazır, hazırlanmış.
Daye :FarsçaKızbk. Daya
Dayı :TürkçeErkek1. Annenin erkek kardeşi.
2. Birini kayırıp koruyan saygın kimse.
3. Kabadayı, külhanbeyi.
4. Güzel, iyi.
Daylak :TürkçeErkek1. Sakalı, bıyığı çıkmamış delikanlı.
2. İnce uzun boylu kimse.
Dede :TürkçeErkek1. Babanın veya ananın babası.
2. Ata.
3. Mevlevi tarikatında çile doldurmuş dervişlere verilen san.
Define :ArapçaKız1. Toprak altına gömülerek saklanmış para veya değerli şeyler.
2. Değerli, önemli, az bulunur nitelikte kimse.
Defne :Yun.KızDefnegillerden, yaprakları güzel kokulu, kış yaz yeşil kalan bir ağaç.
Değer :TürkçeKız1. Yüksek nitelik.
2. Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse.
3. Bir şeyin önemini belirten ölçü, karşılık.
Değmeer :TürkçeErkekSeçkin, nitelikli kimse.
Deha :ArapçaKız1. İnsan zekâsının ulaşabileceği en yüksek aşama.
2. Dâhi.
Dehan :FarsçaKızAğız.
Dehri :ArapçaErkek1. Dünyanın sonsuzluğuna, ruhun bedenle birlikte öldüğüne inanan kimse.
2. Çok bilgili kimse.
Delâl :ArapçaErkekİnsana hoş, sevimli görünen hâl, naz, işve.
Delice :TürkçeErkek1. Delişmen, çılgın, coşkun.
2. Şahin, atmaca türünden kuş.
3. Buğdaygillerden bir bitki.
Delikan :TürkçeErkekCoşkulu, hareketli, kabına sığmaz kimse.
Delikanlı :TürkçeErkek1. Çocukluk çağından çıkmış genç erkek.
2. Sözünün eri, dürüst, namuslu kimse.
Demet :Yun.Kız1. Bitki veya çiçek destesi.
2. Bağlanarak oluşturulmuş deste.
Demhoş :FarsçaKızSoluğu güzel kokan, hoş kokulu.
Demir :TürkçeErkek1. Koyu renkli, kolay işlenen, dayanıklı, kullanılış yerleri çok maden.
2. Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirağ :TürkçeErkekGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demiralp :TürkçeErkekGüçlü, kuvvetli, sert, yiğit kimse.
Demirbaş :TürkçeErkekBaşı demir gibi sağlam olan kimse.
Demirbüken :TürkçeErkekDemiri bükecek güçte olan kimse.
Demirdelen :TürkçeErkekDemiri delecek güçte olan kimse.
Demirdöven :TürkçeErkekDemiri işleyen, güçlü kimse.
Demirel :TürkçeErkekEli demir gibi güçlü olan.
Demirezen :TürkçeErkekDemiri ezecek kadar güçlü olan kimse.
Demirgüç :TürkçeErkekDemir gibi güçlü kimse.
Demirhan :TürkçeErkekGüçlü hükümdar.
Demirkan :TürkçeErkekGüçlü soydan gelen kimse.
Demirkıran :TürkçeErkekDemiri kıracak kadar güçlü olan kimse.
Demirkol :TürkçeErkekDemir gibi güçlü kolu olan kimse.
Demirman :TürkçeErkekDemir gibi güçlü, sağlam kimse.
Demirol :TürkçeErkek“Demir gibi güçlü ol anlamında kullanılan bir ad.
Demiröz :TürkçeErkekÖzü demir gibi güçlü olan kimse.
Demirşah :Türkçe +FarsçaErkekGüçlü, kuvvetli, sert hükümdar.
Demirtürk :TürkçeErkekDemir gibi güçlü, sağlam Türk.
Demiryürek :TürkçeErkekDGüçlü, yürekli kimse.
Demokan :TürkçeErkekAnlayışlı kimse.
Demren :TürkçeErkekbk. Temren
Dengiz :TürkçeErkekbk. Deniz
Dengizer :TürkçeErkekbk. Denizer
Deniz :TürkçeErkek1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi.
2. Çok, bol.
Deniz :TürkçeKız1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi.
2. Çok bol.
Denizalp :TürkçeErkekYiğit denizci.
Denizcan :Türkçe +FarsçaErkekDeniz adamı, denizci.
Denizhan :TürkçeKızEski Türklerde deniz Tanrısı.
Denizman :TürkçeErkekDenizci.
Denizmen :TürkçeErkekbk. Denizman
Denk :TürkçeErkek1. Aynı yaş ve değerde olan.
2. Uygun, nitelik yönünden eşit.
Denkel :TürkçeErkekÖlçülü, uyumlu kimse.
Denktaş :TürkçeErkek1. Akran, aynı yaşta bulunan kimse, yaşıt.
2. Haktan yana olan, adil.
Denli :TürkçeErkekTerbiyeli, saygılı, ölçülü kimse.
Denlisoy :TürkçeErkekTerbiyeli, saygılı, ölçülü soydan gelen kimse.
Deren :TürkçeErkekDerleyen, toplayan.
Derenel :TürkçeErkekToplayan, bir araya getiren kimse.
Derin :TürkçeKız1. Çok gelişmiş, çok ilerlemiş.
2. Yoğun.
3. İçten gelen.
Derinkök :TürkçeErkekSoyu çok eskilere giden kimse.
Derinöz :TürkçeErkekÖzünde yücelik olan kimse.
Derlen :TürkçeErkek“Düzgün bir biçimde toplan, düzenli ol“ anlamında kullanılan bir söz.
Derman :FarsçaErkek1. İlaç.
2. Çare.
3. Güç, kuvvet.
Derviş :FarsçaErkek1. Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimse.
2. Alçak gönüllü, hoşgörülü kimse.
Dervişani :FarsçaErkekDervişlere ait.
Dervişhan :Farsça +TürkçeErkekAlçak gönüllü hükümdar.
Derya :FarsçaErkek1. Deniz.
2. Çok bilgili, engin kimse.
3. Çok, pek çok.
Deryadil :FarsçaErkekGönlü geniş, her şeyi hoş gören kimse.
Deryanur :Farsça +ArapçaKızÇok güzel, çok parlak olan.
Deste :FarsçaKızDemet, tutam, bağlam.
Destegül :FarsçaKızGül demeti.
Devin :TürkçeKız1. Hareket, kımıldanış.
2. Çaba, gayret.
Deviner :TürkçeErkekHareketli, gayretli kimse.
Devlet :ArapçaErkek1. Büyük mutluluk.
2. Kut, talih.
3. Büyük aşama, orun, mevki.
4. Toprak bütünlüğü ve siyasal örgütü olan bir ulusun oluşturduğu hukuksal varlık.
Devlet :ArapçaKız1. Büyük mutluluk.
2. Kut talih.
3. Büyük aşama, orun, mevki.
4. Toprak bütünlüğü ve siyasal örgütü olan bir ulusun oluşturduğu hukuksal varlık.
Devlettin :ArapçaErkekDinin mutluluğu, uğuru, büyüklüğü.
Devran :ArapçaErkek1. Dünya, felek.
2. Zaman.
3. Talih, yazgı.
Devrim :TürkçeKızDünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta veya toplumsal düzende birdenbire olan niteliksel değişme.
Devrimer :TürkçeErkekDünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta veya toplumsal düzende birdenbire olan niteliksel değişmeden yana olan kimse.
Diba :FarsçaKızBir tür süslü ipek kumaş.
Dicle :ArapçaKız1. Ulu ırmak.
2. Anadolu'dan doğarak Irak'tan geçen, Fırat ile birleşerek Şattülarap adıyla Basra körfezine dökülen nehir.
Diclehan :Arapça +TürkçeKızBüyük ırmak gibi çağlayan, çalışıp çaba gösteren hükümdar.
Didar :FarsçaKızYüz, çehre.
Didem :Farsça +TürkçeKız“Gözüm, gözüm gibi sevdiğim, sevgilim“ anlamında kullanılan bir ad.
Didim :TürkçeErkekTaç.
Dik :TürkçeErkek1. Yatay bir düzleme göre yerçekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan.
2. Sert, aksi.
3. Sert, kalın, tok
Dikalp :TürkçeErkekSert, aksi yiğit.
Dikay :TürkçeErkekSert, aksi kimse.
Dikbaş :TürkçeErkekİnatçı, dik kafalı, direngen, gururlu kimse.
Dikbay :TürkçeErkekSert, aksi zengin kimse
Dikboğa :TürkçeErkekSert ve aksi kimse.
Dikçam :TürkçeErkekÇam gibi uzun olan kimse.
Dikeç :TürkçeErkek1. Dikey.
2. Bağ çubuğu dikmek için delik açmaya yarayan demir.
Dikel :TürkçeErkekAksi, ters kimse.
Diken :TürkçeErkekKimi bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu gibi bölümlerinde ve kimi hayvanların derisinde bulunan sert, sivri çıkıntı.
Diker :TürkçeErkekAksi, ters kimse
Dikey :TürkçeErkekDik olarak.
Dikmen :TürkçeKız1. Koni biçiminde sivri tepe.
2. Dağların en yüksek yeri.
3. Yayla.
Diksoy :TürkçeErkekSoyu ters ve inatçı kimselere dayanan.
Diktaş :TürkçeErkek“Bir taş olsun dik, bir eser bırak“ anlamında kullanılan bir ad.
Dil :TürkçeErkek1. Tat alma organı.
2. İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için sözcüklerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma.
3. Tutsak, esir.
4. Körfez, koy.
Dil :FarsçaErkekGönül, yürek, kalp.
Dila :FarsçaKızEy gönül!
Dilâ :FarsçaKızEy gönül.
Dilân :FarsçaKızGönüller, yürekler.
Dilâra :FarsçaKızGönül alan, gönül okşayan, gönlü dinlendiren.
Dilâşup :FarsçaKızGönlü karıştıran, gönül çalan güzel.
Dilâver :FarsçaErkekYiğit, yürekli.
Dilay :Farsça +TürkçeKızGönlü aydınlatan ay gibi güzel.
Dilbaz :Türkçe +FarsçaKız1. Güzel söz söyleyen, göze hoş görünen.
2. Konuşmasıyla kandıran.
Dilbaz :FarsçaKızGönül çeken.
Dilbent :FarsçaKızGönül bağı, gönül bağlayan.
Dilber :FarsçaKızGönlü alıp götüren güzel.
Dilbeste :FarsçaKızGönül bağlamış, âşık.
Dilbu :FarsçaKızGönül kokusu.
Dildade :FarsçaKızGönül vermiş, âşık.
Dildar :FarsçaKızBirinin gönlünü almış, sevgili.
Dilderen :Farsça +TürkçeKızSevgi toplayan, gönül alan, beğenilen.
Dilefruz :FarsçaKızYürek yandıran, sevimli.
Dilege :TürkçeKızGüzel ve düzgün konuşan.
Dilek :TürkçeKızDilenen, istenen şey.
Dilem :Farsça +TürkçeKızGönül ilacı.
Dilemre :TürkçeErkekAna diline tutkun, dilini çok seven kimse.
Diler :TürkçeKızİsteyen, dilekte bulunan, dileyen.
Dilercan :Türkçe +FarsçaErkekİsteyen, dilekte bulunan, dileyen kimse.
Dilferah :FarsçaKızGönlü ferah, sevinçli.
Dilfeza :FarsçaKızGönlü genişleten, gönlü artıran.
Dilfigâr :FarsçaKızGönlü yaralı olan, âşık.
Dilfiruz :FarsçaKızGönle ferahlık veren, sevindiren.
Dilge :TürkçeKızGüzel konuşan, hoşsohbet kimse.
Dilhan :FarsçaKızGönülden söyleyen, içten konuşan kimse.
Dilhayat :Farsça +ArapçaKızGönül canlılığı.
Dilhun :FarsçaKızİçi kan ağlayan.
Dilhuş :FarsçaKızGönlü hoş, yüreği rahat.
Dilmaç :TürkçeErkekÇevirmen, tercüman.
Dilman :TürkçeKızbk. Dilmen.
Dilmen :TürkçeKızDil bilen, güzel söz söyleyen.
Dilnişin :FarsçaKızGönülde yer tutan, hoş, güzel.
Dilnur :Farsça +ArapçaKızGönlü nurlu.
Dilrüba :FarsçaKızGönül kapan.
Dilsafa :Farsça +ArapçaKızGönlü şen, rahat, dertsiz.
Dilsaz :FarsçaKızGönül yapan, tatlı davranan.
Dilsitan :FarsçaKızGönül alan güzel.
Dilsuz :FarsçaKızGönül yakan, yürek yakan.
Dilşah :FarsçaKızGönül şahı, sevgili.
Dilşat :FarsçaKızGönlü hoş, sevinçli.
Dilşen :Farsça +TürkçeKızGönlü şen, sevinçli.
Dilşikâr :FarsçaKızGönül avlayan.
Dilyâr :ErkekDil-yâr.
Dinç :TürkçeErkekGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
Dinçalp :TürkçeErkekGücü ve sağlık durumu yerinde olan yiğit.
Dinçkal :TürkçeErkek“Güçlü ve sağlam kal“ anlamında kullanlıan bir ad.
Dinçkol :TürkçeErkekSağlam ve güçlü kolu olan kimse.
Dinçkök :TürkçeErkekGücü ve sağlık durumu yerinde olan soydan gelen kimse.
Dinçol :TürkçeErkek“Güçlü ve sağlam ol“ anlamında kullanılan bir ad.
Dinçöz :TürkçeErkekÖzü güçlü ve sağlam olan kimse.
Dinçsan :TürkçeErkekGücü ve sağlık durumu yerinde olarak tanınan kimse.
Dinçsay :TürkçeErkek“Gücü ve sağlık durumu yerinde olarak kabul et“ anlamında kullanılan bir ad.
Dinçsel :TürkçeErkekGüç ve sağlıkla ilgili olan.
Dinçsü :TürkçeErkekGüçlü, sağlıklı asker.
Dinçtürk :TürkçeErkekSağlam ve güçlü Türk.
Dindar :Arapça +FarsçaErkekAllah'a inanmış ve bağlanmış kimse.
Dirahşan :FarsçaKızParlak, parlayan.
Dirayet :ArapçaKızZekâ, bilgi; kavrayış.
Diren :TürkçeErkekToplayan.
Direnç :TürkçeErkekDayanma, karşı koyma gücü.
Diri :TürkçeErkek1. Yaşamakta olan, canlı.
2. Taze.
3. Güçlü, zinde.
4. Zengin, varlıklı.
Diribaş :TürkçeErkekAçıkgöz, kurnaz.
Dirican :Türkçe +FarsçaErkekGüçlü, canlı kimse.
Dirik :TürkçeErkekDiri, canlı, yaşayan, sağlıklı.
Diriker :TürkçeErkekSağlıklı, canlı kimse.
Dirikök :TürkçeErkekSağlıklı bir soydan gelen kimse.
Diril :TürkçeErkekRuh.
Dirim :TürkçeErkek1. Yaşama, hayat.
2. Yaşama gücü.
Dirimtekin :TürkçeErkekYaşama gücü olan hükümdar.
Dirin :FarsçaErkekEski.
Diriner :Farsça +TürkçeErkekYaşlı, eski kimse.
Dirlik :TürkçeKız1. Huzur, erinç.
2. Yaşayış, sağlık, geçim.
Dirsehan :TürkçeErkekDede Korkut Hikâyelerinde çocuğu olmadığı için hor görülen kahramanın adı.
Dizdar :FarsçaErkekKale muhafızı.
Doğa :TürkçeErkek1. Var olan her şeyin, canlı ve nesnelerin tümü.
2. Deniz, dağ, ova, orman vb.nin oluşturduğu fiziksel dünya.
3. Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü.
Doğan :TürkçeErkek1. Doğan, dünyaya gelen.
2. Kartalgillerden, alıştırılarak kuş avında kullanılan, yırtıcı bir kuş.
Doğanalp :TürkçeErkekDoğan, dünyaya gelen yiğit.
Doğanay :TürkçeErkek1. Doğan, dünyaya gelen güzel.
2. Ayın ilk günleri.
Doğanay :TürkçeKız1. Doğan, dünyaya gelen kimse
2. Ayın ilk günleri.
Doğanbaş :TürkçeErkekDoğan, dünyaya gelen kimse.
Doğanbey :TürkçeErkekDoğan, dünyaya gelen bey.
Doğanbike :TürkçeKızDoğan, dünyaya gelen ız.
Doğaner :TürkçeErkekDoğan, dünyaya gelen kişi.
Doğangün :TürkçeErkekDoğan güneş gibi parlak olan.
Doğanhan :TürkçeErkekDoğan, dünyaya gelen hükümdar.
Doğannur :Türkçe +ArapçaKızNur gibi parlak olarak doğan.
Doğantan :TürkçeErkekŞafak vakti.
Doğantimur :TürkçeErkekDoğan, dünyaya gelen güçlü kimse.
Doğay :TürkçeKız“Ey ay, artık doğ, kendini göster“ anlamında kullanılan bir ad.
Doğru_ :TürkçeErkek1. Gerçek, yalan olmayan.
2. Akla, mantığa uygun.
3. Dürüst, namuslu, ahlaklı.
Doğruel :TürkçeErkekEline ayağına düzgün olan kimse.
Doğruer :TürkçeErkekDoğruluğuyla tanınan kimse.
Doğruol :TürkçeErkek“Dürüst ve namuslu ol“ anlamında kullanılan bir ad.
Doğruöz :TürkçeErkekÖzü dürüst ve namuslu olan kimse.
Doğu :ErkekGüneşin doğduğu yön, gündoğusu.
Doğudan :TürkçeErkekDoğu yönünden.
Doğuer :TürkçeErkekDoğuda bulunan kimse.
Doğuhan :TürkçeErkekDoğuda bulunan hükümdar.
Doğukan :TürkçeErkekDoğudan olan kimse.
Doğuş :TürkçeErkek1. Doğum, doğma.
2. Bir gök cisminin gözlem yerinin ufuk düzlemi üzerinde görünmesi.
Dolan :TürkçeErkekDolgun olan.
Dolaner :TürkçeErkekEtine dolgun olan kimse.
Dolay :TürkçeErkekEtraf, çevre.
Dolun :TürkçeKızbk. Tolun
Dolunay :TürkçeKızAyın bütün olarak ve parlak göründüğü dönemi.
Domaniç :TürkçeErkek1. Tümsek, yokuş.
2. Kambur.
Domurcuk :TürkçeKızTomurcuk.
Donat :TürkçeErkek“Donat, süsle“ anlamında kullanılan bir ad.
Dora :TürkçeErkek1. Dağ doruğu.
2. Bir şeyin üst kısmı, yukarısı, tepe.
3. En yüksek yer, uç.
Dorak :TürkçeErkekTepe, en yüksek yer, doruk.
Doru :TürkçeErkek1. Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara olan at.
2. Doruk.
Doruk :TürkçeErkek1. Tepe, en yüksek yer, uç, zirve.
2. En üstün başarı düzeyi.
3. Kibirli.
Dorukhan :TürkçeErkekBaşarılı, üstün nitelikli hükümdar.
Dorukkan :TürkçeErkekBaşarılı, üstün nitelikli kimse.
Dorukkut :TürkçeErkekBaşarılı, üstün nitelikli, saygın kimse.
Dost :FarsçaErkekSevilen, güvenilen yakın arkadaş.
Dölaslan :TürkçeErkekAslan gibi güçlü soydan gelen kimse.
Dölek :TürkçeErkek1. Ağırbaşlı, sakin, terbiyeli kimse.
2. Uyanık, dikkatli kimse.
3. Eli işe yatkın, becerikli kimse.
4. Dürüst, mert kimse.
5. Güzel, iyi.
Dölen :TürkçeKızSakin, huzurlu, rahat kimse.
Dölensoy :TürkçeErkekSakin, huzurlu bir soydan gelen kimse.
Döndü :TürkçeKızl. Henüz evlenmemiş kız.
2. Gittiği yerden geri gelen.
Döne :TürkçeKız1. “Bundan sonraki çocuklar erkek olsun“ anlamında kullanılan bir ad.
2. Karşı ziyarette bulunma.
Dönmez :TürkçeErkekSözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli.
Dönmezcan :Türkçe +FarsçaErkekSözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli kimse.
Dönmezsoy :TürkçeErkekSözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli bir soydan gelen kimse.
Dönmeztekin :TürkçeErkekSözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli hükümdar.
Dönü :TürkçeErkekTövbe.
Dönüş :TürkçeKızDönme işi, dönme.
Dudu :FarsçaKız1. Hanım.
2. Abla.
3. Küçük kardeş.
Dudubikem :Farsça +TürkçeKız“Evlenmemiş ablam, kardeşim“ anlamında kullanılan bir ad.
Duduhan :Farsça +TürkçeKızAbla, kardeş.
Duhan :ArapçaKız1. Kur'an-ı Kerim'de bir sure adı.
2. Duman.
Duhter :FarsçaKızKız.
Duman :TürkçeErkekBir maddenin yanmasıyla çıkan kara ve esmer renkli gaz.
Dumanbey :TürkçeErkekKara ve esmer renkli bey.
Dumlu :TürkçeErkekTek namlulu ve içine bir fişek konulabilen tüfek.
Dumrul :TürkçeErkek1. Tuğrul kuşu.
2. Dede Korkut hikâyelerinde geçen bir kahramanın adı.
Dura :TürkçeErkek“Yaşasın, ölmesin“ anlamında kullanılan bir ad.
Duracan :Türkçe +FarsçaErkek“Yaşasın, uzun ömürlü olsun“ anlamında kullanılan bir ad.
Durak :TürkçeErkek1. Tren, tramvay, otobüs, minibüs vb. genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer.
2. Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içindeki durma yerleri.
Dural :TürkçeErkekHep aynı durumda olan, değişmeden kalan, sakin.
Duran :TürkçeErkek1. Yaşayan, varlığını sürdüren.
2. Dağ yolu.
3. Kalan.
4. Dingin, sakin, huzurlu.
Duranay :TürkçeErkekDingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdüren kimse.
Duransoy :TürkçeErkekDingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdürmüş soydan gelen kimse.
Durantekin :TürkçeErkekDingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdüren hükümdar.
Duray :TürkçeErkek“Yaşa, uzun ömürlü ol“ anlamında kullanılan bir ad.
Durdu :TürkçeKızUzun ömürlü olması, yaşaması istenen çocuklara verilen bir ad.
Durgun :TürkçeErkek1. Dingin, sakin.
2. Canlı olmayan, hareketsiz
Durguner :TürkçeErkekDingin, sakin kimse.
Durgunsu :TürkçeErkekDingin, sakin akan suya benzeyen kimse.
Durkadın :TürkçeKız“Artık çocuğun olmasın“ anlamında kullanılan bir ad.
Durkaya :TürkçeErkek“Artık çocoğun olmasın“ anlamında kullanılan bir ad.
Durmuş :TürkçeErkekUzun ömürlü olması, çok yaşaması istenen çocuklara verilen ad.
Dursun :TürkçeErkek“Çok yaşasın, uzun ömürlü olsun“ anlamında kullanılan bir ad.
Dursune :TürkçeKızSon olması istenen kız çocuklarına verilen adlardandır.
Durşen :TürkçeErkek“Mutlu bir biçimde yaşa“ anlamında kullanılan bir ad.
Duru :TürkçeKızBulanık olmayan, temiz, berrak, saf.
Durualp :TürkçeErkekÖzü temiz yiğit.
Durubay :TürkçeErkekÖzü temiz zengin kişi.
Durucan :Türkçe +FarsçaErkekÖzü temiz kişi.
Durugül :Türkçe +FarsçaKızÖzü temiz güzel kadın.
Duruhan :TürkçeErkekÖzü temiz hükümdar.
Duruiz :TürkçeErkekÖzü temiz kimse.
Duruk :TürkçeErkek1. Durulmuş, duru, berrak.
2. Doruk.
3. Belli bir süre değişmeyen, olduğu gibi kalan.
Durukadın :TürkçeKızÖzü temiz kadın.
Durukal :TürkçeErkek“Yaşamın boyunca özün temiz olsun“ anlamında kullanılan bir ad.
Durul :TürkçeErkek“Berrak, saf duruma gel“ anlamında kullanılan bir ad.
Durusan :TürkçeErkekTemiz tanınmış kimse.
Durusel :Türkçe +ArapçaErkekSaf ve berrak akan sel.
Durusoy :TürkçeErkekSoylu, temiz aileden gelen kimse.
Durusu :TürkçeErkekSakin akan saf ve berrak su.
Durutekin :TürkçeErkekÖzü temiz olan hükümdar.
Durutürk :TürkçeErkekTemiz, dürüst Türk.
Duşize :FarsçaKızEl değmemiş kız.
Duygu :TürkçeKızKimi nesne, olay ya da kişilerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim, his.
Duygu :TürkçeErkekKimi nesne, olay veya kişilerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim, his.
Duygun :TürkçeKızDuygulu, hassas.
Duysal :TürkçeKızDuymakla, hissetmekle ilgili olan.
Duyu :TürkçeErkekAlgılama yeteneği.
Dülge :TürkçeErkekDeste.
Dülger :FarsçaErkekYapıların tahta işlerini yapan kimse.
Dündar :Arapça +FarsçaErkek1. bk. Dindar
2. T. Eski ordu düzeninde artçı birlik.
Dündaralp :Arapça +Farsça +TürkçeErkek1. Dinine bağlı yiğit.
2. T. Eski ordu düzenindeki artçı birlikte yer alan yiğit.
Dürdane :Arapça +FarsçaKızİnci tanesi.
Dürefşan :Arapça +FarsçaKız1. İnci serpen.
2. İnci gibi söz söyleyeni
Düri :ArapçaKızbk. Düriye
Düriye :ArapçaKızİnci gibi parlayan, parlak.
Dürnev :Arapça +FarsçaKızYeni inci.
Dürri :ArapçaErkekParlak, parlayan, inci gibi parlayan.
Dürrüşehvar :Arapça +FarsçaKızPadişahlara yaraşır değerde inci.
Düşün :TürkçeErkekDüşünce, fikir.
Düşünsel :TürkçeErkekDüşünceyle ilgili, düşünceye dayanan.
Düşvar :FarsçaErkekGüç, zor.
Düzel :TürkçeErkekEline ayağına düzgün kimse.
Düzey :TürkçeErkekBir kimsenin başkalarına göre değer ve yücelik derecesi.
Düzgün :TürkçeErkek1. Düzenli, doğru.
2. Eksiksiz, kusursuz.

Derneğimiz
Mekke Canlı Yayın
Medine Canlı Yayın
Eserlerimiz
İlahiler
Sure ve Namaz
Namaz Kılmayı Öğreniyorum
Tecvid Dersleri
SON EKLENENLER
GÜNÜN AYETİ
Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.
(TEKVÎR - 29 )
ÖZLÜ SÖZLER
  • Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir.
  • Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun?
  • Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır.
  • Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. (Hz. Ali)
  • Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur.
  • Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir.
  • En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır.
  • Alem-i Berzah insanın kendisidir.
  • Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır.
  • Mutaşabih ayetler ledünidir.
NAMAZ VAKİTLERİ