İsim | Kökeni | Cinsiyet | Anlamı |
---|---|---|---|
Saadet : | Arapça | Kız | Mutluluk, bahtiyarlık. |
Saba : | Arapça | Kız | 1. Gün doğusundan esen hafif rüzgâr. 2. Musikide bir makam. |
Sabah : | Arapça | Kız | Gündüzün ilk saatleri, günün başlangıcı. |
Sabahat : | Arapça | Kız | Güzellik, yüz güzelliği. |
Sabahnur : | Arapça | Kız | Sabah ışığı, sabah aydınlığı. |
Sabbar : | Arapça | Kız | Çok sabırlı. |
Sabıka : | Arapça | Kız | Parlak, ışıklı. |
Sabır : | Arapça | Kız | Katlanma, dayanma,ses çıkarmadan bekleme, tahammül etme. |
Sabiha : | Arapça | Kız | Güzel, şirin, hoş. |
Sabir : | Arapça | Kız | Dayanan, sabreden. |
Sabite : | Arapça | Kız | 1. Değişmeyen, kımıldamayan. 2. Kanıtlanmış, anlaşılmış. |
Sabiye : | Arapça | Kız | Küçük kız, kız çocuğu. |
Sabrinnisa : | Arapça | Kız | Kadınların sabırlısı. |
Sabriye : | Arapça | Kız | Sabırlı, dayanıklı. |
Sacide : | Arapça | Kız | Secde eden, alnını yere koyan. |
Saçı : | Türkçe | Kız | 1. Düğün armağanı. 2. Gelinin başına saçılan şeker, arpa, para gibi şeyler. |
Sada : | Arapça | Kız | bk. Seda |
Sadberk : | Farsça | Kız | 1. Yüz yapraklı, katmerli. 2. Katmerli bir gül türü. |
Sadedil : | Farsça | Kız | Temiz yürekli. |
Sadegül : | Farsça | Kız | Bir gül kadar sade, temiz ve güzel olan. |
Sadhezar : | Farsça | Kız | 1. Yüz bin. 2. Çok fazla. |
Sadıka : | Arapça | Kız | İçten bağlı, doğru, gerçek dost. |
Sadice : | Arapça | Kız | Karışık olmayan, düz, yalın, saf. |
Sadiye : | Arapça | Kız | Mutlu, uğurlu. |
Sadriye : | Arapça | Kız | 1. Göğüsle ilgili, göğse ait. 2. Çocuğun anasıyla olan bağı. |
Safa : | Arapça | Kız | bk. Sefa |
Saffet : | Arapça | Kız | Saflık, temizlik, arılık. |
Safıgül : | Arapça +Farsça | Kız | Gül gibi, katıksız, saf, duru, temiz. |
Safinaz : | Arapça +Farsça | Kız | Çok nazlı, çok naz eden. |
Safinur : | Arapça | Kız | Çok nurlu, çok aydınlık, temiz kimse. |
Safir : | Fr. | Kız | Mavi renkli, değerli bir korindon türü, gök yakut. |
Safire : | Arapça | Kız | 1. İnce, güzel ses. 2. Islık. |
Safiye : | Arapça | Kız | Katkısız, duru, arı. |
Safiyet : | Arapça | Kız | Saflık, temizlik, masumluk. |
Sahavet : | Arapça | Kız | Cömertlik, el açıklığı. |
Sahba : | Arapça | Kız | 1. Al, kızıl. 2. Şarap, özellikle kırmızı şarap. |
Sahibe : | Arapça | Kız | 1. İye, sahip. 2. Koruyan, gözeten. 3. Bir iş yapmış olan. 4. Herhangi bir niteliği olan. |
Sahil : | Arapça | Kız | Deniz, nehir, göl kıyısı. |
Sahire : | Arapça | Kız | 1. Geceleri uyumayan, uykusuz. 2. Büyücü, büyüleyici güzel. |
Sahra : | Arapça | Kız | Kır, ova, çöl. |
Sahure : | Arapça | Kız | Sahur vakti doğan kız çocuklarına verilen bir ad. |
Saibe : | Arapça | Kız | 1. Yanlışlık yapmayan, yanlışsız, doğru. 2. Amaca, hedefe uygun. 3. Amaca ulaşan. |
Saide : | Arapça | Kız | 1. Mutlu, uğurlu. 2. İbadet etmiş, Allah’a karşı görevlerini yapmış kimse. |
Saika : | Arapça | Kız | 1. Sevk eden, götüren. 2. Neden, sebep. 3. Yıldırım. |
Saime : | Arapça | Kız | Oruç tutan, oruçlu kadın. |
Saire : | Arapça | Kız | Seyreden, hareket eden, yürüyen. |
Sakibe : | Arapça | Kız | 1. Döken, dökücü. 2. Dökülen. |
Sakine : | Arapça | Kız | 1. Durgun, dingin. 2. Sessiz, kendi hâlinde. |
Salıkbike : | Türkçe | Kız | Tavsiye edilen, beğenilen kadın. |
Salınbike : | Türkçe | Kız | Salınan, nazlanan kadın. |
Saliha : | Arapça | Kız | 1. Elverişli, iyi, uygun, yakışır. 2. Yetkisi ve hakkı olan. 3. Dinin buyruklarına uygun harekette bulunan. |
Salime : | Arapça | Kız | 1. Sağ, sağlam. 2. Eksiksiz, kusursuz. 3. Korkusuz, emin. |
Salise : | Arapça | Kız | Üçüncü. |
Salkım : | Türkçe | Kız | 1. Üzüm gibi birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş. 2. Üzerinde kısa saplı dallar bulunan çiçek topluluğu. 3. Akasya. |
Saltan : | Türkçe | Kız | 1. Tek, yalnız. 2. Temiz, saf. 3. Yalnız başına giden. |
Saltanat : | Arapça | Kız | Sultanlık, hükümdarlık. |
Samahat : | Arapça | Kız | bk. Semahat |
Samanur : | Arapça | Kız | Gökyüzünün aydınlığı, ışığı. |
Samiha : | Arapça | Kız | Cömert, eli açık. |
Samime : | Arapça | Kız | Öz, asıl, iç, gönül. |
Samire : | Arapça | Kız | Meyveli, meyve veren. |
Samiye : | Arapça | Kız | Yüksek, yüce. |
Samur : | Arapça | Kız | Değerli kürkü olan bir sansar türü. |
Sanal : | Türkçe | Kız | “Adın duyulsun, ün kazan“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sanavber : | Arapça | Kız | bk. Sanevber |
Sanay : | Türkçe | Kız | Ay gibi güzel, ayı anımsatacak kadar güzel. |
Sanem : | Arapça | Kız | 1. Put 2. Güzel kadın. |
Sanemnur : | Arapça | Kız | Put gibi güzel ve parlak kadın. |
Sanevber : | Arapça | Kız | 1. Çam fıstığı ağacı veya kozalağı. 2. Sevgilinin boyu posu. |
Sania : | Arapça | Kız | 1. Yapan, işleyen, meydana getiren. 2. Sanat eseri yaratan. |
Saniha : | Arapça | Kız | Çok düşünmeden doğan iyi ve güzel düşünce veya bu düşünceleri doğuran zekâ. |
Saniye : | Arapça | Kız | 1. İkinci. 2. Dakikanın altmışta biri. |
Sannur : | Türkçe +Arapça | Kız | Nurlu, ışıklı, güzel olmasıyla tanınan. |
Sara : | Farsça | Kız | Halis, katkısız, temiz. |
Sare : | Arapça | Kız | 1. Sıçrayan, atlayan. 2. İhtiyaç. 3. Susuzluk. 4. Hz. İbrahim'in eşinin adı. |
Sargın : | Türkçe | Kız | 1. Candan, içten, yürekten. 2. Çekici, cazibeli. 3. Kapalı, puslu hava. 4. İstekli, hevesli. |
Sarıçiçek : | Türkçe | Kız | Sarı renkli çiçek. |
Sarıgül : | Türkçe +Farsça | Kız | Sarı renkli gül. |
Sarıgüzel : | Türkçe | Kız | Sarışın güzel. |
Sarıkız : | Türkçe | Kız | Sarışın kız. |
Sarmaşık : | Türkçe | Kız | Koyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan tırmanıcı bir bitki. |
Satı : | Türkçe | Kız | Uzun ömürlü olması için doğumundan önce ermişlere adanan çocuk. |
Satıa : | Arapça | Kız | Yükselen, yükselip ortaya çıkan. |
Satıgül : | Türkçe +Farsça | Kız | Kendisini adamış güzel. |
Satıhanım : | Türkçe | Kız | Kendisini adamış hanım. |
Satu : | Türkçe | Kız | bk. Satı |
Savniye : | Arapça | Kız | Koruma, gözetme ile ilgili. |
Sayar : | Türkçe | Kız | Saygılı, hürmet eden. |
Saydam : | Türkçe | Kız | 1. İçinden ışığın geçmesine ve arkasındaki şeylerin görülmesine engel olmayan nesne. 2. Parlak, ışıklı. |
Saygı : | Türkçe | Kız | Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı dolayısıyla bir kimseye karşı dikkatli özenli, ölçülü davranmaya neden olan sevgi duygusu. |
Saygın : | Türkçe | Kız | Saygı gören, sayılan, hatırlı. |
Saygun : | Türkçe | Kız | bk. Saygın |
Saygül : | Türkçe +Farsça | Kız | Hatırı sayılan, değer verilen güzel. |
Sayıl : | Türkçe | Kız | “Saygı gör, sözün dinlensin değerin artsın anlamında kullanılan bir ad. |
Sayın : | Türkçe | Kız | 1. Kendisine saygı gösterilen, seçkin, değerli. 2. Saygı belirtisi olarak konuşma ve yazışmalarda kişi adlarının önüne getirilen san. |
Saynur : | Türkçe +Arapça | Kız | “Parlak, güzel olarak kabul et“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sayran : | Türkçe | Kız | Öten, cıvıldayan, şakıyan. |
Seba : | Arapça | Kız | Yedi sayısı. |
Sebahat : | Arapça | Kız | bk. Sabahat |
Sebat : | Arapça | Kız | 1. Yerinde durma, kımıldamama. 2. Sözünden, kararından vazgeçmeme. |
Sebil : | Arapça | Kız | 1. Yol, büyük cadde. 2. Su dağıtılan yer. 3. Hayır için parasız dağıtılan su. |
Sebile : | Arapça | Kız | Allah yolunda olan, hayırlı kadın. |
Seblâ : | Arapça | Kız | Uzun kirpikli göz. |
Sebu : | Farsça | Kız | 1. Testi. 2. Şarap kabı. |
Seçgül : | Türkçe +Farsça | Kız | Seçkin, seçilmiş güzel. |
Seçik : | Türkçe | Kız | Seçilmiş, seçkin. |
Seçil : | Türkçe | Kız | “Benzerlerin arasından seçil, beğenil, üstün ol, sevgi ve saygı gör“ anlamında kullanılan bir ad. |
Seçilay : | Türkçe | Kız | Seçilmiş, seçkin güzel. |
Seçkin : | Türkçe | Kız | Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, seçilen. |
Seda : | Arapça | Kız | 1. Ses. 2. Yankı. |
Sedanur : | Arapça | Kız | Ses ve ışık, parıltı |
Sedef : | Arapça | Kız | Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, gök kuşağı renkli değerli madde. |
Seden : | Türkçe | Kız | Uyanık, tetikte, gözü açık olan. |
Sefa : | Arapça | Kız | 1. Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma. 2. Eğlence, zevk, neşe. |
Sefer : | Arapça | Kız | 1. Yolculuk. 2. Savaş. |
Sehavet : | Arapça | Kız | bk. Sahavet |
Seher : | Arapça | Kız | Sabahın gün doğmadan önceki zamanı, tan ağartısı. |
Sehergül : | Arapça +Farsça | Kız | Tan vakti açan gül. |
Sehernaz : | Arapça +Farsça | Kız | Seher vakti nazlanan kimse. |
Sehhare : | Arapça | Kız | Çok güzel, büyüleyici kadın. |
Sekine : | Arapça | Kız | 1. Sakin olma, dinlenme. 2. Gönül rahatlığı, huzur, erinç. 3. Din görevlerini yerine getirmekten doğan sevinç ve huzur. |
Sel : | Arapça | Kız | 1. Sürekli yağmurlardan ve eriyen karlardan oluşan taşkın su. 2. Etki ve iz bırakan güçlü durum, davranış. |
Selâmet : | Arapça | Kız | 1. Esenlik. 2. Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvenlik içinde olma. 3. Kurtulma, kurtuluş. |
Selay : | Arapça +Türkçe | Kız | Coşkulu, hareketli güzel. |
Selcan : | Arapça +Farsça | Kız | Coşkulu, taşkın yaradılışlı, hareketli olan kimse. |
Selcen : | Arapça +Farsça | Kız | 1. Hareketli, coşkulu kimse. 2. İyi huylu ve maharetli. |
Selçuk : | Türkçe | Kız | Güzel konuşma yeteneği olan, uz dilli. |
Selda : | Türkçe | Kız | Bir söğüt cinsi. |
Seldağ : | Arapça +Türkçe | Kız | Dağdan gelen sel gibi coşkulu, hareketli. |
Selen : | Türkçe | Kız | 1. Müjde. 2. Varlık, bolluk. |
Selhan : | Arapça +Türkçe | Kız | Sel gibi coşkun, taşkın hükümdar. |
Selışık : | Arapça +Türkçe | Kız | Işık seli, aydınlık. |
Selışın : | Arapça +Türkçe | Kız | Işın seli, aydınlık. |
Selime : | Arapça | Kız | Sağlam, kusursuz, doğru. |
Selin : | Türkçe | Kız | 1. Övün. 2. Gür akan su. 3. Orta Asya’da yetişen, bodur, sürekli yeşil kalan bir bitki. |
Selma : | Arapça | Kız | 1. Barış içinde bulunma, huzur, erinç. 2. Güzel, hoş kadın. |
Selmin : | Arapça | Kız | Barış yanlısı, barış ve sevgi duygusuyla dolu. |
Selnur : | Arapça | Kız | Işık seli. |
Selva : | Arapça | Kız | 1. Bıldırcın eti. 2. Tih Çölünde bulundukları sürece İsrailoğullarına Allah tarafından kudret helvasıyla birlikte, karınlarını duyurmaları için gönderildiğine inanılan kuş. |
Selvet : | Arapça | Kız | Gönül rahatlığı. |
Selvi : | Farsça | Kız | bk. Servi |
Selvican : | Farsça | Kız | Selvi gibi uzun boylu olan güzel. |
Selvihan : | Farsça +Türkçe | Kız | Selvi gibi uzun boylu olan hükümdar. |
Selvinaz : | Farsça | Kız | Selvi gibi nazlı nazı salınan. |
Sema : | Arapça | Kız | Gökyüzü. |
Semagül : | Arapça +F. | Kız | Göüyüzünün gülü. |
Semahat : | Arapça | Kız | Cömertlik, el açıklığı, iyilikseverlik. |
Semen : | Farsça | Kız | Yasemin çiçeği. |
Semin : | Arapça | Kız | Çok değerli. |
Semine : | Arapça | Kız | bk. Semin |
Semiramis : | İbr. | Kız | 1. Mitolojide güvercinlerin hayatını kurtardığı kız çocuğunun adı. 2. Doğu mitolojisinde adı geçen, dünyanın yedi harikasından biri olan Babil’in Asma Bahçelerini kurduran Asur kraliçesi. |
Semire : | Arapça | Kız | bk. Samire |
Semiye : | Arapça | Kız | Aynı adı taşıyan, adları aynı olan, adaş. |
Semra : | Arapça | Kız | Esmer. |
Sena : | Arapça | Kız | 1. Övme, övüş. 2. Işık, şimşek parıltısı. |
Senal : | Türkçe | Kız | “Sen al“ anlamında kullanılan bir ad. |
Senar : | Farsça | Kız | Âşık, seven kimse, yâr. |
Senay : | Türkçe | Kız | “Sen aysın, ay gibi güzelsin“ anlamında kullanılan bir ad. |
Senem : | Arapça | Kız | bk. Sanem |
Sengül : | Türkçe +Farsça | Kız | “Sen gül gibi güzelsin“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sengün : | Türkçe | Kız | “Sen gündüz gibi aydınlık, güneş kadar parlaksın“ anlamında kullanılan bir ad. |
Seniha : | Arapça | Kız | Süs, bezek. |
Sennur : | Türkçe +Arapça | Kız | “Sen nur gibi güzel ve aydınlıksın“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sera : | Farsça | Kız | Saray. |
Seran : | Arapça | Kız | Işıklı, parlak. |
Serap : | Arapça | Kız | 1. Çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanılması, ılgın. 2. Öteki dünya. |
Seray : | Farsça +Türkçe | Kız | Ay gibi güzel olanların başı, önde geleni. |
Sercan : | Farsça | Kız | Sevgili, sevilen. |
Serdil : | Farsça | Kız | Gönlü yüce olan kimse. |
Seren : | Türkçe | Kız | 1. Seren, yayan, döşeyen. 2. Yelkenli gemilerde üzerine dört köşe yelken açmak ve işaret kaldırmak için direğe yatay olarak bağlanan gönder. |
Serengül : | Türkçe +Farsça | Kız | Seren, yayan, döşeyen güzel. |
Serfiraz : | Farsça | Kız | Başını yukarı kaldıran, yükselten, benzerlerinden üstün olan. |
Sergül : | Farsça | Kız | Güllerin, güzellerin en güzeli. |
Sergün : | Farsça +Türkçe | Kız | Güzellerin önde geleni. |
Serin : | Türkçe | Kız | 1. Hafifçe soğuk. 2. Hoşgörülü, sabırlı. |
Seringül : | Türkçe +Farsça | Kız | Hoşgörülü, sabırlı güzel. |
Serma : | Farsça | Kız | Soğuk. |
Sermelek : | Farsça +Arapça | Kız | Melek kadar güzel ve iyi olanların önde geleni. |
Sermet : | Arapça | Kız | Sürekli ve sonsuz olma. |
Sermin : | Türkçe | Kız | Güzel, kibar. |
Sernaz : | Farsça | Kız | Çok nazlı . |
Sernevaz : | Farsça | Kız | Baş okşayan, sevecen. |
Sernur : | Farsça +Arapça | Kız | Işık saçan güzellerin önde geleni. |
Serpil : | Türkçe | Kız | “İyi geliş, büyü, güzelleş“ anlamında kullanılan bir ad. |
Serpin : | Türkçe | Kız | Yağmur. |
Serra : | Arapça | Kız | Genişlik, kolaylık. |
Sertaç : | Farsça +Arapça | Kız | Baş tacı, çok sevilen, sayılan kimse. |
Sertap : | Farsça | Kız | İnatçı, direngen, asi. |
Servet : | Arapça | Kız | Zenginlik, varlık. |
Servi : | Farsça | Kız | 1. Akdeniz bölgesinde çok yetişen, yapraklarını dökmeyen, ince, uzun bir ağaç. 2. Uzun boylu. |
Servinaz : | Farsça | Kız | 1. Dalları yana sarkan servi. 2. Uzun boylu sevgili. |
Seval : | Türkçe | Kız | “Severek al“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevan : | Türkçe | Kız | “Severek hatırla“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevay : | Türkçe | Kız | “Güzel sev“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevcan : | Türkçe +Farsça | Kız | “Gönülden sev“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevda : | Arapça | Kız | 1. Aşk, sevgi. 2. İstek, heves, arzu. 3. Aşırı sevgiden doğan bir tür hastalık. |
Sevdakâr : | Farsça | Kız | Sevdalı, âşık. |
Sevde : | Arapça | Kız | 1. Siyahlık, esmerlik. 2. Esmer güzeli. |
Sevdiye : | Türkçe | Kız | Türkçe “sevdi“ sözüne yanlış olarak Arapça dişillik eki getirilerek elde edilen bir ad. |
Seven : | Türkçe | Kız | Sevgi duyan, sevgi dolu kimse, tutkun, âşık. |
Sevenay : | Türkçe | Kız | Seven güzel. |
Sevencan : | Türkçe +Farsça | Kız | Gönülden seven kimse. |
Sevengül : | Türkçe +Farsça | Kız | Sevgi duyan güzel. |
Sevengün : | Türkçe | Kız | Sevgi duyan aydın kimse. |
Sever : | Türkçe | Kız | Sevgi duyan, seven. |
Severcan : | Türkçe +Farsça | Kız | Yürekten seven kimse. |
Sevgen : | Türkçe | Kız | Seven, sevgi dolu olan. |
Sevgi : | Türkçe | Kız | Bir şeye veya bir kimseye karşı duyulan sevme duygusu. |
Sevgican : | Türkçe +Farsça | Kız | Gönülden gelen sevgi. |
Sevgihan : | Türkçe | Kız | Sevilen hükümdar. |
Sevgili : | Türkçe | Kız | Sevgi ve bağlılık duyulan, sevilen. |
Sevgim : | Türkçe | Kız | “Sevdiğim, sevgilim, sevgi duyduğum“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevginaz : | Türkçe +Farsça | Kız | Sevmekte nazlanan kimse. |
Sevginur : | Türkçe +Arapça | Kız | Sevgisiyle ışık saçan kimse. |
Sevgisun : | Türkçe | Kız | “Sevgi, dostluk göster“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevgül : | Türkçe +Farsça | Kız | “Güzel olanı sev“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevgür : | Türkçe | Kız | Çok seven. |
Sevi : | Türkçe | Kız | Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, aşk. |
Sevil : | Türkçe | Kız | “Her zaman sevilen, beğenilen biri ol“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevilay : | Türkçe | Kız | Sevilen güzel. |
Sevilcan : | Türkçe +Farsça | Kız | “Yürekten sevil“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevilen : | Türkçe | Kız | Sevgi duyulan, beğenilen kimse. |
Sevilsen : | Türkçe | Kız | “Sevil, beğenil“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevim : | Türkçe | Kız | 1. Sevgi. 2. Bir kimsede bulunan ve o kimseyi başkalarına sevdiren özellik. |
Sevimgül : | Türkçe +Farsça | Kız | Güzel sevgisi. |
Sevin : | Türkçe | Kız | “Sevinç duy, hep neşeli ve sevinçli ol“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevinay : | Türkçe | Kız | “Güzeli sevin“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevinç : | Türkçe | Kız | İstenilen şeye ulaşmaktan doğan büyük coşku, hoşnutluk duygusu. |
Sevkal : | Türkçe | Kız | “Her zaman sev“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevkan : | Türkçe | Kız | “Sevmeye doy“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevnaz : | Türkçe +Farsça | Kız | “Nazlanarak sev“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevnur : | Türkçe +Arapça | Kız | “Aydınlığı, ışığı sev“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevsay : | Türkçe | Kız | “Sev ve saygı göster“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sevsevil : | Türkçe | Kız | “Her zaman sev ve sevil“ anamında kullanılan bir ad. |
Sevtap : | Türkçe | Kız | Tapılacak kadar sevilen kimse. |
Seyfiye : | Arapça | Kız | 1. Kılıçla ilgili, askerliğe ait. 2. Kılıç biçiminde. 3. Asker zümresi. |
Seyhan : | Arapça | Kız | Irmaklar. |
Seylân : | Arapça | Kız | Akma, akış. |
Seylâp : | Arapça +Farsça | Kız | Sel, sel suyu, taşkın. |
Seyran : | Arapça | Kız | Gezme, bakıp seyretme. |
Seyyal : | Arapça | Kız | Akıcı, akan, akışkan. |
Seyyare : | Arapça | Kız | 1. Gezegen. 2. Kervan, kafile. |
Seyyide : | Arapça | Kız | Saygın, muhterem kadın. |
Seza : | Farsça | Kız | Uygun, yaraşır, bir şeye değer. |
Sezal : | Türkçe | Kız | Sezgili kimse. |
Sezan : | Türkçe | Kız | “Sezerek an, hatırla“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sezay : | Türkçe | Kız | “Güzeli sez, tanı“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sezek : | Türkçe | Kız | Duygulu, hassas, anlayışlı. |
Sezel : | Türkçe | Kız | bk. Sezal |
Sezen : | Türkçe | Kız | Duyan, hisseden, anlayan, sezgili. |
Sezer : | Türkçe | Kız | Duygulu, hisli, anlayışlı. |
Sezgen : | Türkçe | Kız | Sezgili, hisseden, duyan. |
Sezgi : | Türkçe | Kız | Sezme, anlama yeteneği, seziş. |
Sezgin : | Türkçe | Kız | Sezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı. |
Sezin : | Türkçe | Kız | Sezme, duyma, anlama. |
Sıddıka : | Arapça | Kız | 1. Çok doğru, yalan söylemeyen. 2. Hz. Ayşe’nin lakabı. 3. Hz. Meryem’in lakabı. |
Sıdıka : | Arapça | Kız | bk. Sıddıka |
Sıdkıye : | Arapça | Kız | İçi, yüreği temiz, doğru kimse. |
Sıla : | Arapça | Kız | Doğup büyüdüğü yere gidip ayrı kaldığı yakınlarına kavuşma. |
Sırga : | Türkçe | Kız | Küpe. |
Sırma : | Türkçe | Kız | 1. Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel. 2. Sarı ve güzel saç. |
Sırmahan : | Türkçe | Kız | Sarı ve güzel saçlı güzel. |
Sırriye : | Arapça | Kız | Sır saklamasını bilen kimse. |
Sıtkıye : | Arapça | Kız | bk. Sıdkıye |
Sıylıkız : | Türkçe | Kız | Sevimli, hoş kız. |
Sibel : | Türkçe | Kız | l. Buğday başağı. 2. Henüz yere düşmemiş yağmur damlası. |
Sidre : | Arapça | Kız | 1. Cennetteki son ağaç. 2. İnsanoğlunun bilim ve sanatta ulaşabileceği son nokta. |
Sili : | Türkçe | Kız | 1. Temiz, pak. 2. İffetli, erdemli. |
Sim : | Farsça | Kız | l. Gümüş. 2. Gümüş para. 3. Gümüş gibi parlak ve beyaz. |
Sima : | Farsça | Kız | 1. Yüz, çehre, beniz. 2. Kimse, insan, tip. |
Simay : | Farsça +Türkçe | Kız | Gümmüş gibi parlak güzel. |
Simayişems : | Farsça +Arapça | Kız | Yüzü güneş gibi aydınlık olan. |
Simber : | Farsça | Kız | Gümüş gibi beyaz göğüslü. |
Simden : | Farsça +Türkçe | Kız | Gümüşten yapılmış gibi, güzel ve parlak. |
Simge : | Türkçe | Kız | İşaret, sembol. |
Simhan : | Farsça +Türkçe | Kız | Gümüş gibi parlak olan. |
Simin : | Farsça | Kız | Gümüşten, gümüş gibi, gümüşe benzeyen, parlak, ışıltılı. |
Simruy : | Farsça | Kız | Gümüş yüzlü, gümüş gibi parlak, ışıltılı yüzü olan. |
Simten : | Farsça | Kız | Teni gümüş gibi güzel, parlak olan. |
Simüzer : | Farsça | Kız | Altın ve gümüş gibi parlak ve değerli olan. |
Sincan : | Türkçe | Kız | 1. Gülgillerden, Doğu Anadolu Bölgesinde yetişen, kırmızı veya kan kırmızısı renkte çiçekleri olan çok yıllık kokulu bir bitki. 2. Uygur Özerk Bölgesinin Çince'deki adı. |
Sine : | Farsça | Kız | 1. Göğüs. 2. Gönül, yürek. 3. İç, derinlik. |
Sinem : | Farsça +Türkçe | Kız | “Gönlüm, yüreğim, çok sevdiğim“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sirap : | Farsça | Kız | 1. Suya kanmış. 2. Taze, körpe. |
Siren : | Fr. | Kız | Üst tarafı kız, alt tarafı balık olduğuna inanılan deniz kızı. |
Siret : | Arapça | Kız | 1. Bir kimsenin ahlakı, karakteri, kişiliği, davranışı. 2. Gidiş, tarz. |
Sitare : | Farsça | Kız | 1. Yıldız. 2. Talih, baht, kader. |
Sitti : | Arapça | Kız | Hanım, kadın. |
Siva : | Arapça | Kız | Başka, gayrı, özge. |
Solmaz : | Türkçe | Kız | Her zaman taze, körpe ve genç olan. |
Somay : | Türkçe | Kız | Ay gibi kusursuz, eksiksiz olan güzel. |
Somnur : | Türkçe +Arapça | Kız | Aydınlık, nurlu. |
Sonat : | Fr. | Kız | Bir veya iki çalgı için yazılmış, üç veya dört bölümden oluşan müzik yapıtı. |
Sonay : | Türkçe | Kız | Son çocuk. |
Sonbahar : | Türkçe +Farsça | Kız | Kıştan önceki mevsim, güz. |
Sonel : | Türkçe | Kız | Son doğan çocuk. |
Songül : | Türkçe +Farsça | Kız | Son doğan kız çocuk. |
Sonol : | Türkçe | Kız | Artık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad. |
Sonsuz : | Türkçe | Kız | Sonu olmayan, sürecek olan, ebedî. |
Sonuç : | Türkçe | Kız | 1. Bir olayın oluşturduğu başka bir olay veya durum. 2. Öz, özet. |
Sonver : | Türkçe | Kız | Son olması istenen çocuklara verilen bir ad. |
Soyhan : | Türkçe | Kız | Han soyundan gelen kimse. |
Soykan : | Türkçe | Kız | Asil, soylu kimse. |
Sönmez : | Türkçe | Kız | Parlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı. |
Sönmezay : | Türkçe | Kız | Parlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan kimse. |
Sözen : | Türkçe | Kız | Güzel konuşan, söylev veren, hatip. |
Su : | Türkçe | Kız | Canlıların yaşamında önemli bir yeri olan, rengi, tadı, kokusu olmayan sıvı. |
Suat : | Arapça | Kız | Mutlu. |
Suay : | Türkçe | Kız | Su gibi saf ve temiz kimse. |
Subhiye : | Arapça | Kız | bk. Suphiye |
Sudan : | Türkçe | Kız | Su gibi güzel, berrak olan. |
Sude : | Farsça | Kız | 1. Sürülmüş. 2. Boyanmış, sürmeli. |
Sudiye : | Farsça | Kız | Yararlı, faydalı, kazançlı. |
Sulbiye : | Arapça | Kız | Birinin soyundan gelme. |
Sulhiye : | Arapça | Kız | Barışa özgü, barışla ilgili, barış. |
Sultan : | Arapça | Kız | 1. Padişah, hükümdar. 2. Hükümdar ailesinden olan kadınlara verilen ad. 3. Sevilen, beğenilen, baş tacı edilen. |
Sumer : | Kız | bk. Sümer | |
Sumru : | Arapça | Kız | Bir şeyin yüksek yeri, tepesi, üst tarafı. |
Sun : | Arapça | Kız | 1. Yapma, yapış. 2. İş, yapıt. 3. Gün, etki. 4. T. Sunmak eyleminin emir biçimi. |
Suna : | Türkçe | Kız | 1. Bir tür yaban ördeği, erkek ördek. 2. Boylu, güzel, yakışıklı. |
Sunar : | Türkçe | Kız | “Saygılı bir biçimde verir, takdim eder“ anlamında kullanılan bir ad. |
Sunay : | Arapça +Türkçe | Kız | Ay gibi parlak olan, parıltı veren. |
Sungu : | Türkçe | Kız | Armağan, bağış, ihsan. |
Sunu : | Türkçe | Kız | 1. Armağan, hediye. 2. Sunulan, takdim edilen şey. 3. Geline verilen armağan. |
Suphiye : | Arapça | Kız | Sabah vaktiyle, şafak ile ilgili. |
Suzan : | Farsça | Kız | 1. Yakan, yakıcı. 2. Ateşli, coşkulu. |
Suzidil : | Farsça | Kız | Gönül ateşi, gönül sıcaklığı. |
Süeda : | Arapça | Kız | Kutlu, uğurlu insanlar. |
Sühandan : | Farsça | Kız | Güzel, iyi konuşan. |
Süheylâ : | Arapça | Kız | Yumuşak huylu, sakin kadın. |
Sükûn : | Arapça | Kız | 1. Erinç, huzur, rahat. 2. Durgunluk, dinginlik. |
Sükût : | Arapça | Kız | Sessizlik, sakinlik. |
Sülün : | Türkçe | Kız | 1. Sülüngillerden, kuyruğu çok uzun, eti yenilen bir kuş. 2. Uzun boylu, endamlı. |
Sülünay : | Türkçe | Kız | Uzun boylu, endamlı güzel. |
Sülünbike : | Türkçe | Kız | Uzun boylu, endamlı kadın. |
Sümbül : | Farsça | Kız | Zambakgillerden, soğanla üretilen, 15-20 cm yükseklikte, çiçekleri kuvvetli kokulu ve türlü renkli, çok yıllık bir süs bitkisi. |
Sümbülveş : | Farsça | Kız | Sümbüle benzeyen, sümbül gibi güzel. |
Sümer : | Kız | IV. bin yılın ikinci yarısında, aşağı Mezopotamya’da yaşamış olan bir kavim. | |
Sümeyra : | Arapça | Kız | bk. Sümeyre |
Sümeyre : | Arapça | Kız | 1. Meyve çağlası. 2. Kıvrılmış yaprak. |
Sünbüle : | Arapça | Kız | 1. Başak. 2. Başak burcu. 3. Türk müziğinde bir makam. |
Sündüs : | Arapça | Kız | Parlak renkli, çiçekli altın veya gümüş telle işlemeli, nakışlı dokunmuş ipek kumaş. |
Süreyya : | Arapça | Kız | Ülker yıldızı. |
Sürmeli : | Türkçe | Kız | 1. Gözleri sürme çekilmiş gibi güzel olan kimse. 2. Bir tür buğday. |
Süsen : | Farsça | Kız | Çiçekleri iri, güzel görünüşlü ve kokulu bir süs bitkisi. |
Süslü : | Türkçe | Kız | Süslenmiş, bezenmiş, süsleri olan, güzel. |
Süveyda : | Arapça | Kız | Kalbin ortasında var olduğuna inanılan siyah benek. |
Süveyde : | Arapça | Kız | bk. Süveyda |
Süzülay : | Türkçe | Kız | “Nazlan, süzül, nazlı nazlı salın“ anlamında kullanılan bir ad. |
Şadan : | Farsça | Kız | Sevinçli, keyifli, hoşnut. |
Şadıman : | Farsça | Kız | Sevinçli, neşeli. |
Şadiye : | Far +Arapça | Kız | 1. Memnunluk, sevinç, gönül ferahlığı. 2. Güzel sesle şarkı okuyan, şiir söyleyen kadın. |
Şaduman : | Farsça | Kız | bk. Şadıman |
Şafak : | Arapça | Kız | Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık. |
Şafaknur : | Arapça | Kız | Şafak aydınlığı. |
Şafiye : | Arapça | Kız | İyileştiren, iyi eden, şifa veren. |
Şahamet : | Arapça | Kız | bk. Şehamet |
Şahane : | Farsça | Kız | Hükümdarlara yakışacak kadar güzel, eksiksiz olan. |
Şahbanu : | Farsça | Kız | Hükümdar eşi, şah hanımı. |
Şahdane : | Farsça | Kız | İri inci tanesi. |
Şahende : | Farsça | Kız | Mutlu, memnun. |
Şaheser : | Farsça | Kız | 1. Değerli, üstün nitelikli. 2. Kalıcı, değerli, üstün yapıt. |
Şahhanım : | Farsça +Türkçe | Kız | Kadınların en güzeli. |
Şahıgül : | Farsça | Kız | Gül dalı. |
Şahika : | Arapça | Kız | Dağ tepesi, dağ doruğu, zirve. |
Şahmelek : | Farsça +Arapça | Kız | Melek gibi güzel olan. |
Şahnaz : | Farsça | Kız | Çok nazlı. |
Şahnisa : | Farsça | Kız | 1. Hükümdar kadın. 2. Hükümdar karısı. |
Şahnur : | Farsça +Arapça | Kız | Çok güzel, çok parlak. |
Şahsınur : | Arapça | Kız | Nurlu kişi, aydınlık kimse. |
Şahvar : | Farsça | Kız | İri ve iyi cins inci. |
Şahver : | Farsça | Kız | bk. Şahvar |
Şaika : | Arapça | Kız | İstekli, hevesli kimse. |
Şaire : | Arapça | Kız | Kadın şair. |
Şakar : | Türkçe | Kız | 1. Şen, neşeli, şakrak. 2. Yiğit, cesur. |
Şakayık : | Arapça | Kız | Bahçelerde yetiştirilen, pembe, kırmızı, alaca çiçekler açan, çok yıllık süs bitkisi. |
Şakire : | Arapça | Kız | Şükreden, durumundan memnun olan kimse. |
Şamiha : | Arapça | Kız | 1. Yüksek, gösterişli. 2. Kibirli. |
Şamile : | Arapça | Kız | İçine alan, kapsayan. |
Şan : | Arapça | Kız | Ün, nam, şöhret. |
Şanal : | Arapça +Türkçe | Kız | “Adın duyulsun, ünlü, şanlı bir insan ol” anlamında kullanılan bir ad. |
Şansal : | Arapça +Türkçe | Kız | “İyi niteliklerinle ün kazan, şanın yayılsın“ anlamında kullanılan bir ad. |
Şansel : | Arapça | Kız | Çok tanınmış, çok ünlü kimse. |
Şanser : | Arapça +Türkçe | Kız | “Şanını, yüceliğini göster“ anlamında kullanılan bir ad. |
Şarika : | Arapça | Kız | Parlayan, parlak. |
Şayan : | Farsça | Kız | Yakışır, yaraşır, uygun. |
Şayegân : | Farsça | Kız | Yakışır, yaraşır. |
Şaylan : | Türkçe | Kız | 1. Çok övünen, gururlu kimse. 2. Sevinçli, neşeli. |
Şaziment : | Farsça | Kız | Kimseye benzemeyen, farklı, tek, eşsiz. |
Şaziye : | Farsça | Kız | bk. Şadiye |
Şebnem : | Farsça | Kız | Havada buğu durumundayken akşamın ve gecenin serinliğiyle yerde veya bitkilerde toplanan küçük su damlaları, çiy. |
Şebnur : | Farsça +Arapça | Kız | Gecenin nuru, gecenin ışığı, aydınlığı. |
Şefaat : | Arapça | Kız | Birinin suçunun bağışlanması veya dileğinin yerine getirilmesi için o kimseyle Tanrı arasında peygamberin yaptığı aracılık. |
Şefika : | Arapça | Kız | Şefkatli, acıması olan, esirgeyici. |
Şefkat : | Arapça | Kız | Sevecenlik, acıma ve sevgi duygusu. |
Şehbal : | Farsça | Kız | Kuş kanadının en uzun tüyü. |
Şehime : | Arapça | Kız | Akıllı ve kurnaz. |
Şehnaz : | Farsça | Kız | 1. Çok nazlı. 2. Türk müziğinin eski mürekkep makamlarından biri. |
Şehrazat : | Farsça | Kız | Kendi kendine yaşayan, özgür. |
Şehriban : | Farsça | Kız | Şehrin büyüğü, ileri geleni. |
Şehrinaz : | Farsça | Kız | Türk müziğinin en eski makamlarından biri. |
Şehriyâr : | Farsça | Kız | Padişah, hükümdar. |
Şehriye : | Farsça | Kız | 1. Şehirli, kentli. 2. Kibar, ince, nazik. |
Şeker : | Farsça | Kız | Şeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin genel adı. |
Şekernaz : | Farsça | Kız | Çok nazlanan güzel. |
Şekerpare : | Farsça | Kız | 1. Çok tatlı bir kayısı türü. 2. Bir tür nakış. 3. Bir tür tatlı. |
Şekibe : | Arapça | Kız | Sabırlı, dayanıklı, tahammüllü. |
Şekime : | Arapça | Kız | Dayanma, dayanıklılık, karşı koyma. |
Şekûre : | Arapça | Kız | Çok şükreden. |
Şelâle : | Arapça | Kız | Büyük çağlayan. |
Şemime : | Arapça | Kız | Güzel kokan, güzel kokulu. |
Şeminur : | Arapça | Kız | Mum ışığı, mum aydınlığı. |
Şemsifer : | Arapça +Farsça | Kız | Güneşin aydınlığı, parlaklığı. |
Şemsinisa : | Arapça | Kız | Kadınların güneşi. |
Şemsiye : | Arapça | Kız | Güneşle ilgili, güneşe özgü, güneşlik. |
Şen : | Türkçe | Kız | Neşeli, sevinçli. |
Şenay : | Türkçe | Kız | Canlı, neşeli kimse. |
Şencan : | Türkçe +Farsça | Kız | Canlı, neşeli, hareketli yapısı olan kimse. |
Şendağ : | Türkçe | Kız | Çok neşeli ve sevinçli olan. |
Şendeniz : | Türkçe | Kız | Sevinç ve neşeye boğulan, çok neşeli. |
Şendil : | Türkçe | Kız | Güzel konuşan, tatlı dilli. |
Şendoğan : | Türkçe | Kız | Sevinçli, neşeli olarak dünyaya gelen. |
Şengeldi : | Türkçe | Kız | “Güler yüzle, sevinçle geldi“ anlamında kullanılan bir ad. |
Şengil : | Türkçe | Kız | İyi yürekli, hoşsohbet kimse. |
Şengönül : | Türkçe | Kız | Gönlü şen, sevinçli, mutlu kimse. |
Şengül : | Türkçe +Farsça | Kız | Güler yüzlü, hoşsohbet kimse. |
Şengün : | Türkçe | Kız | Neşe ve mutluluk dolu gün. |
Şeniz : | Türkçe | Kız | Mutlu, sevinçli bir iz bırakan kimse. |
Şenkal : | Türkçe | Kız | “Her zaman neşeli kal“ anlamında kullanılan bir ad. |
Şennur : | Farsça +Arapça | Kız | Neşeli ve mutlu insan. |
Şenol : | Türkçe | Kız | “Her zaman neşeli mutlu ol“ anlamında kullanılan bir ad. |
Şenöz : | Türkçe | Kız | İçinde mutluluk ve sevinç bulunan. |
Şensu : | Türkçe | Kız | Mıtlu, sevinçli ve su kadar temiz, berrak kimse. |
Şenyer : | Türkçe | Kız | Mutlu, sevinçli, neşe dolu kimse. |
Şenyıl : | Türkçe | Kız | Mutlu ve neşeli bir biçimde geçen yıl. |
Şenyüz : | Türkçe | Kız | Mutlu, neşeli, sevinçli yüzü olan kimse. |
Şerbet : | Arapça | Kız | Tatlı içecek. |
Şeref : | Arapça | Kız | Büyüklük, ululuk, üstünlük. |
Şerefnaz : | Arapça +Farsça | Kız | Büyük, ulu, üstün ve nazlı kimse. |
Şerefnur : | Arapça | Kız | Büyük, ulu, üstün ve güzel kimse. |
Şeremet : | Türkçe | Kız | Çalışkan, becerikli, eli çabuk kimse. |
Şerife : | Arapça | Kız | 1. Şerefli, kutsal. 2. Soylu, temiz. |
Şermende : | Farsça | Kız | Utangaç, çok utanan, mahcup. |
Şermin : | Farsça | Kız | Utangaç, mahcup. |
Şetaret : | Arapça | Kız | Neşe, şenlik, sevinç. |
Şevketfeza : | Arapça +Farsça | Kız | Büyüklüğü artıran, heybet kazandıran. |
Şevkidil : | Arapça +Farsça | Kız | Gönül neşesi, gönül sevinci. |
Şevkinaz : | Arapça +Farsça | Kız | Nazlı ve neşeli. |
Şevkinur : | Arapça | Kız | Son derece aydın ve parlak. |
Şevkiye : | Arapça | Kız | Şevkli, neşeli, istekli. |
Şevval : | Arapça | Kız | Hicri takvime göre yılın onuncu ayı, ilk üç günü Ramazan Bayramıdır. |
Şeyda : | Farsça | Kız | Sevda nedeniyle aklını yitirmiş, çılgın. |
Şeydagül : | Farsça | Kız | Sevgisi dolayısıyla çılgına dönmüş güzel. |
Şeydanur : | Farsça +Arapça | Kız | Sevgisi nedeniyle çılgına dönmüş güzel. |
Şeyma : | Arapça | Kız | 1. Çok kıymetli,değerli. 2. Vücudunda ben olan. |
Şıray : | Türkçe | Kız | bk. Çıray |
Şifa : | Arapça | Kız | İyi olma, kurtulma. |
Şiir : | Arapça | Kız | 1. Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimi. 2. Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey. |
Şirin : | Farsça | Kız | Tatlı, sevimli, cana yakın. |
Şirinbegim : | Farsça +Türkçe | Kız | Sevimli, cana yakın kadın. |
Şirinşah : | Farsça | Kız | Sevimli, cana yakın hükümdar. |
Şive : | Farsça | Kız | Naz, eda. |
Şivekâr : | Farsça | Kız | Nazlı, edalı, işveli. |
Şöhret : | Arapça | Kız | Ün, san. |
Şölen : | Moğ. | Kız | Bir olayı kutlamak veya eğlenmek amacıyla yapılan yemekli toplantı. |
Şule : | Arapça | Kız | Alev, ateş alevi. |
Şükran : | Arapça | Kız | İyilik bilme, gönül borcu, minnettarlık. |
Şükriye : | Arapça | Kız | İyilik bilen. |
Şükûfe : | Farsça | Kız | l. Açmamış çiçek, tomurcuk. 2. Süslemede çiçek motiflerine dayanan bir tarzın adı. |