İsim | Kökeni | Cinsiyet | Anlamı |
---|---|---|---|
Dal : | Türkçe | Kız | 1. Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri. 2. Arka, sırt. 3. Kol. |
Demet : | Yun. | Kız | 1. Bitki veya çiçek destesi. 2. Bağlanarak oluşturulmuş deste. |
Devlet : | Arapça | Kız | 1. Büyük mutluluk. 2. Kut talih. 3. Büyük aşama, orun, mevki. 4. Toprak bütünlüğü ve siyasal örgütü olan bir ulusun oluşturduğu hukuksal varlık. |
Derin : | Türkçe | Kız | 1. Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. 2. Yoğun. 3. İçten gelen. |
Derya : | Farsça | Kız | 1. Deniz. 2. Çok bilgili, engin kimse. 3. Çok, pek çok. |
Doğanay : | Türkçe | Kız | 1. Doğan, dünyaya gelen kimse 2. Ayın ilk günleri. |
Devran : | Arapça | Kız | 1. Dünya, felek. 2. Zaman. 3. Talih, yazgı. |
Dilbaz : | Türkçe +Farsça | Kız | 1. Güzel söz söyleyen, göze hoş görünen. 2. Konuşmasıyla kandıran. |
Dudu : | Farsça | Kız | 1. Hanım. 2. Abla. 3. Küçük kardeş. |
Devin : | Türkçe | Kız | 1. Hareket, kımıldanış. 2. Çaba, gayret. |
Dirlik : | Türkçe | Kız | 1. Huzur, erinç. 2. Yaşayış, sağlık, geçim. |
Derman : | Farsça | Kız | 1. İlaç. 2. Çare. 3. Güç, kuvvet. |
Dürefşan : | Arapça +Farsça | Kız | 1. İnci serpen. 2. İnci gibi söz söyleyeni |
Deha : | Arapça | Kız | 1. İnsan zekâsının ulaşabileceği en yüksek aşama. 2. Dâhi. |
Dikmen : | Türkçe | Kız | 1. Koni biçiminde sivri tepe. 2. Dağların en yüksek yeri. 3. Yayla. |
Duhan : | Arapça | Kız | 1. Kur'an-ı Kerim'de bir sure adı. 2. Duman. |
Define : | Arapça | Kız | 1. Toprak altına gömülerek saklanmış para veya değerli şeyler. 2. Değerli, önemli, az bulunur nitelikte kimse. |
Dicle : | Arapça | Kız | 1. Ulu ırmak. 2. Anadolu'dan doğarak Irak'tan geçen, Fırat ile birleşerek Şattülarap adıyla Basra körfezine dökülen nehir. |
Doğa : | Türkçe | Kız | 1. Var olan her şeyin, canlı ve nesnelerin tümü. 2. Deniz, dağ, ova, orman vb.nin oluşturduğu fiziksel dünya. 3. Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü. |
Deniz : | Türkçe | Kız | 1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok bol. |
Değer : | Türkçe | Kız | 1. Yüksek nitelik. 2. Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse. 3. Bir şeyin önemini belirten ölçü, karşılık. |
Döne : | Türkçe | Kız | 1. “Bundan sonraki çocuklar erkek olsun“ anlamında kullanılan bir ad. 2. Karşı ziyarette bulunma. |
Duduhan : | Farsça +Türkçe | Kız | Abla, kardeş. |
Dehan : | Farsça | Kız | Ağız. |
Dolunay : | Türkçe | Kız | Ayın bütün olarak ve parlak göründüğü dönemi. |
Diba : | Farsça | Kız | Bir tür süslü ipek kumaş. |
Dildar : | Farsça | Kız | Birinin gönlünü almış, sevgili. |
Daye : | Farsça | Kız | bk. Daya |
Dilman : | Türkçe | Kız | bk. Dilmen. |
Düri : | Arapça | Kız | bk. Düriye |
Dolun : | Türkçe | Kız | bk. Tolun |
Duru : | Türkçe | Kız | Bulanık olmayan, temiz, berrak, saf. |
Diclehan : | Arapça +Türkçe | Kız | Büyük ırmak gibi çağlayan, çalışıp çaba gösteren hükümdar. |
Daya : | Farsça | Kız | Çocuğa bakan dadı, sütnine, taya. |
Deryanur : | Farsça +Arapça | Kız | Çok güzel, çok parlak olan. |
Defne : | Yun. | Kız | Defnegillerden, yaprakları güzel kokulu, kış yaz yeşil kalan bir ağaç. |
Deste : | Farsça | Kız | Demet, tutam, bağlam. |
Deren : | Türkçe | Kız | Derleyen, toplayan. |
Dilmen : | Türkçe | Kız | Dil bilen, güzel söz söyleyen. |
Dilek : | Türkçe | Kız | Dilenen, istenen şey. |
Doğanbike : | Türkçe | Kız | Doğan, dünyaya gelen ız. |
Dönüş : | Türkçe | Kız | Dönme işi, dönme. |
Devrim : | Türkçe | Kız | Dünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta veya toplumsal düzende birdenbire olan niteliksel değişme. |
Duygun : | Türkçe | Kız | Duygulu, hassas. |
Duysal : | Türkçe | Kız | Duymakla, hissetmekle ilgili olan. |
Duşize : | Farsça | Kız | El değmemiş kız. |
Denizhan : | Türkçe | Kız | Eski Türklerde deniz Tanrısı. |
Dila : | Farsça | Kız | Ey gönül! |
Dilâ : | Farsça | Kız | Ey gönül. |
Dilfiruz : | Farsça | Kız | Gönle ferahlık veren, sevindiren. |
Dilber : | Farsça | Kız | Gönlü alıp götüren güzel. |
Dilay : | Farsça +Türkçe | Kız | Gönlü aydınlatan ay gibi güzel. |
Dilferah : | Farsça | Kız | Gönlü ferah, sevinçli. |
Dilfeza : | Farsça | Kız | Gönlü genişleten, gönlü artıran. |
Dilşat : | Farsça | Kız | Gönlü hoş, sevinçli. |
Dilhuş : | Farsça | Kız | Gönlü hoş, yüreği rahat. |
Dilâşup : | Farsça | Kız | Gönlü karıştıran, gönül çalan güzel. |
Dilnur : | Farsça +Arapça | Kız | Gönlü nurlu. |
Dilsafa : | Farsça +Arapça | Kız | Gönlü şen, rahat, dertsiz. |
Dilşen : | Farsça +Türkçe | Kız | Gönlü şen, sevinçli. |
Dilfigâr : | Farsça | Kız | Gönlü yaralı olan, âşık. |
Dilsitan : | Farsça | Kız | Gönül alan güzel. |
Dilâra : | Farsça | Kız | Gönül alan, gönül okşayan, gönlü dinlendiren. |
Dilşikâr : | Farsça | Kız | Gönül avlayan. |
Dilbent : | Farsça | Kız | Gönül bağı, gönül bağlayan. |
Dilbeste : | Farsça | Kız | Gönül bağlamış, âşık. |
Dilhayat : | Farsça +Arapça | Kız | Gönül canlılığı. |
Dilbaz : | Farsça | Kız | Gönül çeken. |
Dilem : | Farsça +Türkçe | Kız | Gönül ilacı. |
Dilrüba : | Farsça | Kız | Gönül kapan. |
Dilbu : | Farsça | Kız | Gönül kokusu. |
Dilşah : | Farsça | Kız | Gönül şahı, sevgili. |
Dildade : | Farsça | Kız | Gönül vermiş, âşık. |
Dilsuz : | Farsça | Kız | Gönül yakan, yürek yakan. |
Dilsaz : | Farsça | Kız | Gönül yapan, tatlı davranan. |
Dilnişin : | Farsça | Kız | Gönülde yer tutan, hoş, güzel. |
Dilhan : | Farsça | Kız | Gönülden söyleyen, içten konuşan kimse. |
Dilân : | Farsça | Kız | Gönüller, yürekler. |
Dinçay : | Türkçe | Kız | Gücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse. |
Destegül : | Farsça | Kız | Gül demeti. |
Doğu : | Türkçe | Kız | Güneşin doğduğu yön, gündoğusu. |
Dilge : | Türkçe | Kız | Güzel konuşan, hoşsohbet kimse. |
Dilege : | Türkçe | Kız | Güzel ve düzgün konuşan. |
Dilhun : | Farsça | Kız | İçi kan ağlayan. |
Düriye : | Arapça | Kız | İnci gibi parlayan, parlak. |
Dürdane : | Arapça +Farsça | Kız | İnci tanesi. |
Diler : | Türkçe | Kız | İsteyen, dilekte bulunan, dileyen. |
Duygu : | Türkçe | Kız | Kimi nesne, olay ya da kişilerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim, his. |
Duhter : | Farsça | Kız | Kız. |
Döndü : | Türkçe | Kız | l. Henüz evlenmemiş kız. 2. Gittiği yerden geri gelen. |
Doğannur : | Türkçe +Arapça | Kız | Nur gibi parlak olarak doğan. |
Danış : | Türkçe | Kız | Önemli bir konuda birkaç kişinin konuşması. |
Durugül : | Türkçe +Farsça | Kız | Özü temiz güzel kadın. |
Durukadın : | Türkçe | Kız | Özü temiz kadın. |
Dürrüşehvar : | Arapça +Farsça | Kız | Padişahlara yaraşır değerde inci. |
Dirahşan : | Farsça | Kız | Parlak, parlayan. |
Dölen : | Türkçe | Kız | Sakin, huzurlu, rahat kimse. |
Dilderen : | Farsça +Türkçe | Kız | Sevgi toplayan, gönül alan, beğenilen. |
Demhoş : | Farsça | Kız | Soluğu güzel kokan, hoş kokulu. |
Dursune : | Türkçe | Kız | Son olması istenen kız çocuklarına verilen adlardandır. |
Daime : | Arapça | Kız | Sürekli, sonsuz. |
Domurcuk : | Türkçe | Kız | Tomurcuk. |
Durdu : | Türkçe | Kız | Uzun ömürlü olması, yaşaması istenen çocuklara verilen bir ad. |
Dürnev : | Arapça +Farsça | Kız | Yeni inci. |
Dilefruz : | Farsça | Kız | Yürek yandıran, sevimli. |
Damla : | Türkçe | Kız | Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda su vb. sıvı. |
Didar : | Farsça | Kız | Yüz, çehre. |
Dirayet : | Arapça | Kız | Zekâ, bilgi; kavrayış. |
Durkadın : | Türkçe | Kız | “Artık çocuğun olmasın“ anlamında kullanılan bir ad. |
Dudubikem : | Farsça +Türkçe | Kız | “Evlenmemiş ablam, kardeşim“ anlamında kullanılan bir ad. |
Doğay : | Türkçe | Kız | “Ey ay, artık doğ, kendini göster“ anlamında kullanılan bir ad. |
Didem : | Farsça +Türkçe | Kız | “Gözüm, gözüm gibi sevdiğim, sevgilim“ anlamında kullanılan bir ad. |
Durcan : | Türkçe +Farsça | Kız | “Yaşa, uzun ömürlü ol“ anlamında kullanılan bir ad. |